MüzikMüzik Haber

Simge: ‘Ağır Travmalar Geçirdim!..’

‘Ben Bazen’ ismini taşıyan albümü ile son günlerde en çok konuşulan isimlerden biri olan Simge bir röportajında , ‘Miş Miş’ şarkısının başarısını yaşamadan önce ağır travmalar geçirdim. Riff Cohen’le görüşme, sözlerin değişmesi, yeniden yazılması, imza bekleme süreci… Daha öncesinde de iki çalışmam olmuştu. Onlarda da başarısız tanıtımdan dolayı duvara toslamıştım.’ dedi.

 

Şarkınız ‘Miş Miş’in klibi 180 milyondan fazla izlendi… Bir şarkıyla şöhreti yakaladınız… Sizin için her şey bu kadar kolay mı gelişti?

– Hayır. ‘Miş Miş’ şarkısının başarısını yaşamadan önce ağır travmalar geçirdim. Riff Cohen’le görüşme, sözlerin değişmesi, yeniden yazılması, imza bekleme süreci… Daha öncesinde de iki çalışmam olmuştu. Onlarda da başarısız tanıtımdan dolayı duvara toslamıştım.

* Yaşadıklarınız size ne öğretti?

– Hayatın inişli çıkışlı olduğunu öğrendim. Ne zaman bir yere doğru hafifçe düşmeye başlasan o sırada ruhun acı çekiyor ama bir şeyler de öğreniyorsun. O öğrendiklerinle ayakta kalıp başarılara imza atıyorsun. Ben her düşüşün beni ayağa kaldırdığını, her dibe vuruşun suyun üstüne fırlattığını gördüm. Acı beni güçlendirdi.
Peki hangi noktada “oldu” dediniz?
– Bir gün taksiye bindim, baktım ‘Miş Miş’ çalıyor. İndim, yolda yürürken bir kafenin önünden geçtim, yine şarkım çalıyordu. Sonra bir kulübe girdim ve yine ben çalıyorum. O an yere eğildim, “Ben patladım” dedim. Gerçek anlamda patlamak kelimesinin anlamını yaşadım. Sonra da ‘Yankı’ isimli şarkım ikinci kırılma noktam oldu. 100 milyon izlenmeye yaklaştı. Tekrar küllerimden doğdum. O şarkıda Deniz Erten ve Sezen Aksu’nun yazdığı “Eğilsem bile devrilmem” sözleri benimle birlikte birçok insana güç verdi.

* Hayatı boyunca ‘patlamayı’ bekleyen biri miydiniz?

– Patlamayı beklemedim, hak ettim. Yıllarca eğitim gördüm, konservatuvara gittim. Serdar Ortaç, Gülşen, Yaşar gibi isimlere yıllarca vokal yaptım. Sadece güzel bir iş yapmak ve hakkımı almak istiyordum, şu an da o yoldayım.

* Bu başarılar üzerinizde baskı yarattı mı?

– Son röportajımızda sana “Daha da çok tıklanacak şarkıyı buldum” demiştim. Ama öyle bir şey olmadı. O söz bana büyük hayat dersi oldu. İnsan bir rüzgâra kapılıyor ama sakin olmalı. Ben müziği ‘tık’ için yapmamayı öğrendim, artık hiç umursamıyorum. Ayakta kalmam, para kazanmam gerekiyor ama ben dünyaya iyi müzik yapmak için geldiğime inanıyorum.

* Hayatta neler değişti?

– Ne arabam, ne evim, ne saçımın rengi değişti. Her şey aynı kaldı. Yine evinde kedisiyle oturan, kamp yapan, aynı arkadaşlarıyla vakit geçiren biriyim. Tek değişen müziğimin daha iyi olması.

İnsanın kendi göçünü yaşaması gerekiyor

* Herkesin single çıkardığı dönemde siz 14 şarkılık bir albüm yaptınız. Bu nasıl bir cesaret?

– Çıkardığım single’lar sonrası bu cesareti artık göstermek zorundaydım. Bu albüm hayatımda sahip olduğum en kıymetli şey. Çok zor oldu, çok zaman aldı, elimde olan bütün iyi şeyleri içine koydum, benim için bir altın madeni.

* Her gün bir yaz şarkısı ya da albüm çıkıyor. Neden sizinkini dinleyelim?

– Şarkıları arka arkaya dinlendiğinde bir hikâye oluşsun istedim. Hayat çok ciddi, üç dakikalık bile olsa insanlara iyi gelecek parçaları seçtim. Bu albüm kısaca pes etmeyen, bazen gitmek isteyen bir kızın hikâyelerinden oluşan bir kitap gibi… İçinde bir çok ruh ve duygu barındırıyor.

* Çıkış şarkınız ‘Ben Bazen’de “Gitmek istiyorum uzaklara, kaçmak istiyorum bu iklimden, belki de kendimden” diyorsunuz… Sizin de kaçmak istediğiniz zamanlar oluyor mu?

– Hayat hep dümdüz gitmiyor bazen yukarıya çıkıyor, bazen aşağıya iniyorsun. Ben de bazen kaçmak istiyorum. İnsanın kendi göçünü yaşaması, bir yerlere gidip kendini dinlendirmesi gerekiyor.

* Nelerden kaçmak istiyorsunuz?

– Yalanlardan, insanların yoruculuğundan, kavgalardan ve arılardan kaçmak istiyorum. Çünkü arı korkum var (Gülüyor).

Çocuğum yok, o kedim!
* Anne tarafım Arnavut, baba tarafım Amasyalı.
Ben İstanbul, Kurtuluş’ta doğdum. Üç kardeşin ortancasıyım.
* Babam gitaristti. Bizim evde hep müzik vardı ben de kendimi keşfetmeye başladığımda en iyi yapabildiğim şeyin bu olduğunu anladım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde klasik Türk müziği okudum.
* Güzellik takıntısı olan biri değilim. Sağ belimde ‘respect’ (saygı) yazan bir dövme var. Çünkü saygısızlığa dayanamıyorum.
* Bir kedim vardı. Ondan bahsederken “Kızım var” dediğim için insanlar gerçekten bir kız çocuğum var sandı. Oysa çocuğum yok.

Acımızı müzikle gömüyor, mutluluğumuzu müzikle yaşıyoruz

* Bir süredir aranjör Ozan Bayraşa ile birliktesiniz. Bu başarıda aşkın payı ne?
– Ozan’la tanışana kadar şarkı söyleyen bir kız vardı, bugün iyi müzik yapan bir kız var. Çünkü o harika bir prodüktör, çok iyi bir yol gösterici. Zamanında nasıl Sezen Aksu, Onno Tunç örneği vardı…

* Siz yeni neslin Sezen ve Onno’su muzun yani?
– Keşke… Öyle desinler isterdik.
Nasıl tanıştınız?
– Sezen Aksu’nun stüdyosunda bir şarkı duydum, “Beni bu şarkıyı yapan çocuğa götürün” dedim.

* Siz Ozan Bey’e değil şarkısına âşık oldunuz demek ki?
– Hayatımda hiçbir zaman bir tipe değil, o tipin içindekilere hayran kaldım. Çok güzel kadın ya da adamlara birkaç yıl baktıktan sonra normal birine bakıyor gibi oluyorsunuz. O yüzden benim birlikte olacağım kişinin beni güldürmesi, eğlendirmesi ve dolu olması önemli. Biz Ozan’la acayip tatil yapıyoruz, dizi izliyoruz, sürekli üretiyoruz, acımızı müzikle gömüyor, mutluluğumuzu müzikle yaşıyoruz.

* Sizinki ilk görüşte aşk mıydı?
– Evet, Sezen Hanım’ın (Aksu) otoparkında onu ilk kez gördüm ve vuruldum. O da bana daha önceden vurulmuş zaten. Evrene gönderdiği enerjiyle beni kendine çekmiş, ben de kendi ayaklarımla tıpış tıpış onunla tanışmaya gitmişim. Dört yılı devirdik, en uzun ilişkim oldu diyebilirim.

Kaynak: Hürriyet | Kelebek

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu