Müzikonair Annelik ve Rock Müzik! | Müzikonair
MüzikMüzik HaberÖzel

Annelik ve Rock Müzik!

Rock müziğin son yıllarda yükselen isimlerinden birisi olan Barış Gülay, Müzik Onair’e özel açıklamalarda bulundu. Gülay, birbirinden önemli sorularımıza en içten ve samimi cevaplar verdi.

Barış Gülay kimdir, müzik sektörüne nasıl giriş yaptı? Biraz tanıyalım?
Müzik sektörüne doğmadan önce girdim diyebilirim, zamanında Barış Manço ile müzik yapmış elemanların da olduğu bir müzik grubunda gitar çalan bir baba ile onlara hayran güzel sesli bir annenin kızıyım. İzmir’de doğdum büyüdüm ama yurdun birçok ilinde konserler verdim. Kendimi bildim bileli müziğin içindeyim. İlk bestemi ortaokulda yaptım. Evet çıkışım çok yeni ama müzikle iç içeliğimiz oldukça eski diyebilirim. Sektöre girişim de pek yeni sayılmaz ama daha farklı bir konumda çalışıyordum. Ayrıca uzun yıllar piyano ve gitar öğretmenliği yaptım. Kendi öğrencilerimle kurduğumuz ve konserler verdiğimiz bir kız rock grubumuz vardı, onda da davul çalıyordum.

Olmasan adlı şarkınızdan bize bahseder misiniz? Söz ve müzigi kime ait?
Tabii, memnuniyetle… Olmasan da eski bestelerimden biridir. Söz ve müziği bana ait.

Şarkınız çok güzel ve kısa zamanda çok kişi tarafından izlendi, memnun musunuz?
Öncelikle çok teşekkür ederim. Evet, oldukça memnunum. Birçok aksilik yaşayarak çok kısa zamanda çıkardık, buna rağmen çok beğenildi. Buradan tüm beğenen ve destekleyen herkese ayrıca teşekkürlerimi sunarım.

Ne gibi aksilikler yaşandı, bahsedebilir miyiz?
Elbette… Aslında yeni çıkacak maxi single albümümle eş zamanlarda yapmış olmamıza rağmen ‘OLMASAN’ı  ayrı tutup tekli olarak yayınlamak istedik. Albümü ilk planlarımız dahilinde haziran ayı başı gibi yayınlamayı düşündüğümüz için, ‘Olmasan’ın biran önce çıkması lazımdı. Biz de klibini daha parça bitmeden çekmeye başladık ve bu arada oğlumun okulu için de yaşadığım şehre dönmeliydim. O sıkışıklık içinde vokal kayıtlarını tam gerçekleştiremedim. Parça üzerinde yer yer pilot kayıtlar kullanılmak zorunda kalındı.

Sosyal medya yorumlarına baktığımızda ‘Olmasan’ı çıkarırken bu kadar kısa zamanda bu kadar beğenileceğini hiç tahmin etmiş miydiniz?
Öncelikle tekrar tekrar teşekkür ederim, tüm sevenlere ve tüm takip edenlere. Zaten herkes bu fikirle yola çıkar ve beğenilmesi için elinden geleni yapar.  Ama bahsettiğim aksilikler biraz canımızı sıksa da söz olmazsa ezgi, ezgi olmazsa sound, sound olmazsa klip… Bilemiyorum, dinleyiciye bir şekilde dokunacağımı düşünüyordum. En çok da sosyal medya yorumlarında rastladığım, bir defa dinlemek asla yetmiyor, uzun zamandır bir şarkıdan böyle keyif almamıştım yorumları beni çok mutlu etti.

Biraz 90’ları anımsattığınızı söyleyebilir miyiz?
Evet bunu çok sık duyuyorum, ama hiç bu şekilde düşünmemiştik. Yola da böyle çıkmadık. Sonuç olarak parça trafiği açısından değerlendirecek olursak, benzetilmesini de anlıyorum. Artık şarkılarda uzun gitar sololara pek yer verilmiyor. Parça içindeki gitar sololarını en son o yıllarda bıraktık çünkü. ‘Olmasan’ sayesinde de bunu özleyen ciddi bir kesimin olduğunu öğrenmiş olduk.

Üç çocuk annesi olmanızla çok fazla gündeme geldiniz. Bu haberlerin işinizin önüne geçmesinden korktuğunuz oldu mu?
Hayır, asla. Sosyal medyada da çekmiş olduğumuz bir teaserdan dolayı baget çeviren bayan rockçı olarak anılıyorum. Bu konuda çok mesajlar geliyor. Herşeyden önce üreten bir insanım.Bu haberlerin işimin önüne geçmesi gibi bir şey söz konusu değil. Sadece yeni tanıştığımız için üç çocuk annesi olmam basının fazla ilgisini çekti ve bu aralar çok fazla haber oldu. İnsanlar benimle ya da menajerimle iletişim kurarlarken çocuklardan değil, yeni çıkacak maxi singledan ya da konser tarihlerinden bahsediyorlarsa korkacak birşeyim yok demektir. Ama yine de çocuklarımın etkilenmesini istemem açıkçası. Onların yeri ev, okul, park ve anne baba aile kucağı.

Rock müzik sanatçıları, genel olarak hafızalarda giyiminden tutun hayat tarzı dahil birçok konuda daha sıradışı tavır sergilerler diye bilinir. Bu tavır ve üç çocuklu olmayı nasıl bağdaştırıyorsunuz?
Bunlar tamamen şahsi tercihler bence. Aslında biz ailecek rockn’ roll kültürüyle yaşayan bir aileyiz. Klasik tavıra çok uygun olmamakla beraber bu dengeyi kendi doğal sürecinde çok güzel kurmuş olduğumuzu düşünüyorum. Bunalımda gibi simsiyah giyinip, yetmiyormuş gibi hayatla yeni tanışan aile bireylerini de sihaylara bürüyüp sonra saçları uçuşturup ufacık çocukların yüzünü boyayıp kulaklarına zarar verecek konserlerde gezdirmenin gelişimlerine müdahale etmek olduğunu düşünüyorum kaldı ki bir anlamı da yok bence. Çocuk o müziğin diğer müziklerle ne gibi farkı olduğunu bilerek kendi isteyerek seçerse amenna. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da ebeveynlerin çocuklarına herşeyi tanıtıp kendi kararlarını vermelerinde yardımcı, en fazla gözetmen olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ve o tercihlere kesinlikle saygı duyulması gerektiğini de düşünüyorum. Ben öyle yapıyorum. Ayrıca giyimle ilgili aklıma Metallica vs. Metallica fans capsi geldi. Fanları simsiyah bol metalli giyinirken günlük hayatta pahalı markalardan alış veriş yapmış bir şort bir tshirt gezen bir James Hetfield fotoğrafı. Konserler başka tabi. Sonuçta herşeyin de bir usulü var.

Peki Barış Gülay evde ne dinler? Çocuklar müzikle ilgileniyorlar mı?
Tabiki de oran olarak en çok sert şeyler dinliyorum. Bunu rock’n roll, jazz, klasik müzik takip ediyor. Bir de yeni çıkan tarzları takip ederim. Herşeyi dinliyorum aslında. Çocuklar da ilgileniyorlar evet. Metallica ve Guns N’ Roses ı çok seviyorlar.

Son zamanlarda bazı sanatçılar albüm çıkarmak konusunda çok karamsarlar. Bunu neye bağlıyorsunuz? Müzik sektörümüzün içinde bulunduğu durum hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bence haklılar. Eskisi gibi bir albüm anlayışı kalmadı. Digital platformlar fiziksel satışı neredeyse hiç yok seviyesine çekti diyebiliriz. Bu yüzden albüm yapmanın bir esprisi kalmadı. Ama şu an yine bir geçiş dönemindeyiz.  Durmadan renk değiştiren bu geçiş dönemi kapsamında, bu durum da değişmekte. Önümüzdeki günlerde çok daha farklı satış şekilleri ve teknikleri baş gösterecek. Platformların hazırladığı listeler tüm dengeleri değiştirmeye başladı. Yeni çıkacak albümüm dolayısıyla, bunu başka bir programda konuşmayı tercih ederim.

Youtube kanalınızda canlı performanslarınızı yayınlıyor musunuz? Youtube daki sahte tık olayları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Şu ana kadar kanalımda canlı performans yayınlamadım ama beni tanıyan ve takip eden arkadaşlar iyi bilirler bu tarz videoları daha önce kullandığım profillerimde çokça yayınlamıştım. Buradan da bunun haberini vermek isterim ki; önümüzdeki haftadan itibaren başlayacağız. Sahte tıklara gelince, bence sahte tıklar belli oluyor ve organik dinlenme oranını da örttüğü için pek güzel olmuyor. Ayrıca sanatçı ile dinleyicisinin arasındaki samimiyet köprülerini yıkan birşey. Dinlenmeyi etkilerse bu bazda etkileyeceğini düşünüyorum. Yoksa şahsen sevdiğim bir şarkıyı dinlemek isterken az tıklanmışsa az dinlerim çok tıklanmışsa çok dinlerim diye bir şey düşünmem. Açarım ve zevkle dinlerim. Yalnız benim gibi düşünmeyen, sevdiği eserlerin bir sürü kişi tarafından beğenildiğini hissetmeye ihtiyacı olan ciddi bir kitlenin olduğunu da düşünüyorum. Belki sahte tıkların o kesim için bir önemi olabilir.

Youtube Albüm / Single satışlarını etkiliyor mu?
Youtube da bir platform sonuçta. Ama biz şarkının bir klibi olmasından bahsediyorsak eğer, evet kesinlikle etkiliyor. Görsellik önemli. Ama youtube topik olarak da sanatçı için bir digital platform görevi gördüğü için satışları oradan da etkiliyor.

Son zamanlarda sanat eğitimi almayanlar da albüm çıkarıyor bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bu da bahsettiğimiz geçiş döneminin semptomlarından. Bakarsınız 5 yıl sonra usta diye bahsettiğimiz kişiler, bu kişiler arasından çıkmış olur. Zaten başarı kazanamayan eserler doğal yollarla elenmiş olacaklar. Günümüzde bu işi hakkıyla başarmış kişileri inceleyecek olursak, okullu mu alaylı mı yetiştiği ile ilgili bir etken saptayamayız bence. Yıllar önce çalışmak için dalında en başarılı okullu bir arkadaş önerisi almıştım. Çalışmalarım arasında beni en çok zorlayan çalışmalarımdan biriydi. Kısacası işini sevmek, çok tecrübe etmek ve yeteneğinizin sizi desteklemesiyle ilgili bir şey bu. Bir şekilde bu işi yapmak isteyen kimsenin önünün kesilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ama okulda o kadar yıl gün be gün alınan eğitimlerin, o çok değerli hocalarımızın tecrübelerini almanın, sizi bu işe açık ara önde başlatacağı da kesinlikle inkar edilemez.

Fan grubunuz var mı? Onlara neler söylemek istersiniz?
Müzik hayatım eskilere dayanabilir ama çıkışım henüz çok yeni. Klibimiz çıkalı iki ay oldu. Şu an öyle bir oluşum olmamasıyla beraber, olsaydı grup başkanı olması gerecek düzeyde ve ciddilikte sağlam fanlarım var, şarkımı ve beni çok seven. Konserleri sabırsızlıkla bekleyen, duyuruları kaçırmamak için sayfamdan yapabileceğim özel bir ayar olup olmadığını soran, her gün sabah kalkıp bu gün bu kadar dinlenme almış diye sevinip mesaj atan, şarkımı sahiplenmiş, storylerine bakınca ekran fotoğrafı alıp paylaşan, konserler için gönüllü çalışmak istediğini belirten seçkin ve muhteşem bir hayran kitlem var. Onlara buradan sonsuz teşekkürlerimi yolluyorum. Bizi tanıştıran bu şarkı benim değil onlarındır. Çıktığım bu yolda yanımda olduklarını bilmek inanılmaz güzel…

Konserlerinizi etkinliklerinizi öğrenmek isteyenler size nereden ulaşabilecek?
Sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilirler. Facebook sayfam https://www.facebook.com/barisgulaymusic/ ve instagram hesabım  barisgulay_official dan ulaşabilirler.

Müzik dışında başka aktiviteleriniz var mı? Barış Gülay müzik dışında neler yapar?
Son aylarda vakit bulamadım ama ciddi bir spor aşığıyım, kardiyo ve advanced pilates yapıyordum, çocuklarımla ilgileniyorum bu gerçekten yeterince zaman alan birşey, birlikte ev içi ve dışı aktiviteler yapıyoruz, tiyatro ve sinemaya gitmeye bayılıyoruz. Tam bir mutfak aşığıyım, pasta yapmaya bayılıyorum. Her hafta sonu pasta yapar haftanın yorgunluğunu atarız, gezmeyi severim, arkadaşlarla beraber vakit geçirmeyi çok severim. Neredeyse haftanın üç-dört günü bir şekilde vakit ayırır arkadaşlarımla bir yerlerde bir şeyler içeriz. Resim yapmayı çok severim. Bütün bu yoğunluk içerisinde daha önce yapılmamış, ilk defa benim yayınlayacağım değişik bir çalışma içerisindeyiz. İleriki günlerde onun açıklamasını da yapacağız.

Mutfakla aranız nasıl? Dışarıda mı yemek yiyorsunuz yoksa evinizde kendiniz mi yaparsınız?
Evet bir önceki soruda bahsi geçmişti, sirkemden ekmeğime, turşumdan dönerime, hatta krem çikolatama kadar herşeyimi kendim yaparım. Tam bir mutfak aşığı olmama rağmen haftada en az iki gün dışarıda yeriz. Ailece çok beğendiğimiz ve gitmezsek özlediğimiz yerler var, bazen de zamansızlıktan gideriz.

Rockçı anneden alabileceğimiz özel bir tarif var mı?
Memnuniyetle. Mesela krem çikolata tarifi verebilirim. Çünkü annelerin en çok işine bu yarar diye düşünüyorum. Dolu bir avuç fındığı rondodan iyice geçirdikten sonra 2-3 çorba kaşığı kakao ile yarım çay bardağından biraz fazla süt ekliyorum. Sonra büyük marketlerde bulunan süt tozu ile kıvam veriyorum. Bu gerçek süt tozudur, genelde yağsız olur. Margarin içeren kahve beyazlatıcılarla karıştırılmasın. Damak zevkine göre toz şeker konulacaksa sütle beraber, balla yapılacaksa ki ben çiçek balı tercih ediyorum, süt tozu ile beraber damak zevkine göre ekleme yapılabilir. Buz dolabında 3-4 gün dayanır. Bazen de şeker bal değil de sütte beklettiğim hurma ile yapıyorum. O da buz dolabında 1-2 gün dayanıyor. Tabi hemen bitmezse.

Uzun soluklu bir evliliğin sırrı neler ve de evde en çok kimin sözleri geçiyor?
Benim daha çok geçiyor, uzun evliliğin sırrı da bu bence. Şaka bir yana çocukların çoğunlukta olduğu ailemizde olaylara daha hakim olan kişi benim. Ama eşimin de kuralları var tabi. Eşim en yakın arkadaşım diyebilirim. Ben de onun için öyleyim. Bana sormadan hiçbir karar almaz, ben de ona sormadan almam. Karşılıklı sevgi ve saygı bu işin sırrı.

Bir idolünüz var mı? Türkiye’de ve dünyada en beğendiğiniz isimler kimler?
Tarzı ne olursa olsun iyi ve özenli yapılmış her işi beğenerek dinlerim. Bu yüzden hem ülkemizde hem de dünyada pek çok idolüm var. Hepsini sayamayacağım için, diğerlerine haksızlık etmemek adına birkaç isim vermeyi doğru bulmuyorum.

Neden dünya çapında bir star çıkaramıyoruz ve de neden yabancı şarkılarımız Avrupa’da ya da Amerika’da tutmuyor? Bir sebebi var mı?
Öncelikle bu sorunuzu popüler müzik tarzları için sorduğunuzu düşünerek cevaplıyorum. Çünkü bizim yaptığımız müzik tarzında müzik yapan arkadaşlar ve gruplar için pek geçerli değil çünkü zaten yaptığımız tarz bizim kültürümüze ait değil. Ama bütün bunların tabi ki sebepleri var.  Bunların en önemlisi  de sunuş şeklimiz. Parçalarımız beğenilmiyor ya da tutmuyor diye bir şey yok, tam tersi bizim ezgilerimiz dünyanın oldukça ilgisini çeken ezgiler. Beğendikleri için de alıp bir de kendileri yapıyorlar ve o zaman dünya dinliyor. Bu yüzden dünya starı çıkaramamış oluyoruz. Ama bu döngüde yer almayarak farklı düşünüp farklı yapan  bir Tarkan var ki kendini gerçekten dünyaya dinletti. Amerika’da olduğu yıllarda yabancı dinleyicilerin yer aldığı, bizim de yabancı müzik yaptığımız dinletilerimizde Tarkan parçalarından istek gelirdi çalardık ve hep bir ağızdan söylerlerdi. Özellikle Gitme adlı şarkısını bilmeyen yok gibi. Yine de isimleri çok geçmeyen kendini dünyaya dinleten new age, electronic müzik sanatçı ve gruplarımız, çok değerli dj arkadaşlarımız oldu, üstelik o zaman digital platfomlar da yoktu.Ya da bir klasik müzik denince Pekinel kardeşler, Fazıl Say, İdil Biret, İzmir’li Yeşim Gökalp, Hüseyin Sermet gibi saymakla bitmeyecek sanatçılarımız var.

Bu yılki projelerinizden bize biraz bahseder misiniz?
Şimdi sıralamakta kendim de zorluk çekiyorum ama genel olarak çocukluğumdan beri, birden fazla işi aynı anda yapmak gibi bir huyum vardır. Şu an bir yandan maxi single albümümüzün kayıtlarını alırken, bir yandan da diğer projeler üzerinde çalışıyoruz. Araya sığdırabilirsek bir de düet planımız var. Bu arada akustik çekimlerimizi yapacağız, vakit ayırabilirsek akustik sahnelerimiz olacak. Bütün bu işler bittiğinde de konserlere ağırlık vereceğiz.

Sanatçılar birbirine laf atarak gündeme gelmeye çalışıyor son zamanlarda bu sanatçının sizce popülaritesini arttırıyor mu? Sanatçı sizce yaptığı işle mi yoksa bu şekilde mi gündeme daha kolay gelebilir?
Tabi ki her konuda olduğu gibi, bu konuda da sanatçı işiyle gündeme gelmeli. Fakat ülkemizde ciddi bir magazin takipçisi var. Talep arzı, arz da talebi doğuruyor diye düşünüyorum.

Beste yapıyor musunuz? Yapıyorsanız, bu zamana kadar beste verdiğiniz sanatçılar oldu mu?
Evet yapıyorum. ‘Olmasan’ sözü de müziği de bana ait bir eserdi. Şimdi çıkacak maxi single albümümdeki şarkıların da hepsinin sözü ve müziği yine bana ait. Şu ana kadar başkasına beste vermedim ama talepler olursa değerlendirebilirim.

Müzik ile aşk ikilemi arasında kalsanız hangisini tercih edersiniz? Aşkın tanımı sizce nedir?
Evliyim, eşim de müzikle iç içe biri çok şanslıyım ki tercih yapmak zorunda kalmadım. Zaten oldukça rasyonel biri olarak böyle bir teklifi ya da düşüncesinin olacağını düşünmüyorum. Aşk bence tutkunun ta kendisidir. Her olguya karşı hissedilebilir, geldiği gibi geçebilir de. Unutulabilir, hatırlanabilir, hiç geçmeyebileceği gibi, kısa da sürebilir. Bunların hiçbiri o tutkunun kalitesini etkilemez, çünkü her aşk kendine özgüdür, kıyaslanamaz, standardı yoktur…

Bir rock müzik sanatçısı olarak Türkiye’de rock müziğin, diğer müzik türleri arasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yurt dışındaki dinlenen müzik türleri ile Türkiye’de dinlenen müzik türleri arasında farklılıklar var mı? Dinleyici kitlelerini nasıl kıyaslarsınız?
Ülkemizde, dünya üzerinde popüler olan her tarz müziğin üretimi var aslında. Bu yüzden pek farklılık yok. Sadece bu konuda modayı biraz geç takip ediyoruz, o da muhafazakar olmamızdan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Tabi ki ülkelerin kimliklerini oluşturan kendi kültürleri olduğu için rock ya da diğer global tarzlar bazında, yaptıkları müziğe tamamen kendi bakış açıları ve birikimleriyle yaklaşacaklardır. Bu yüzden bir İran ya da bir İrlanda gibi değil, Türk gibi rock yapıyoruz. Sanatçı ve gruplarımız dallarında oldukça güzel eserler üretiyorlar fakat ülkemizde bir iki yıldır sanırım en çok dinlenen, dolayısıyla da en çok üretilen tarz rap. Arabesk motifler içeren bu rap tarzı inanılmaz da popüler.

İçlerinden takip ettikleriniz var mı? Sizce bu sürecin sizin tarzınızı ya da diğer tarzları mesela Türk Pop Müziğini tehlikeye soktuğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle hayır. Benimkine tam anlamıyla bir takip denemez aslında. Mesela açıp ya da indirip dinlemişliğim yok ama heryerde, özellikle sosyal medyada çok fazla karşıma çıktığı için bir aşinalık mutlaka oluşuyor. Bundan hiç rahatsız değilim ve karşıma çıktıkça zevkle dinliyorum. Gerçekten iyi yapılmış eserler var. Bizde çok bilinçli baş göstermese de kökeni oldukça eskilere 1970’lerde, gettolara dayanan bir kültürü var. Zamanında Gridlock’d ile, Tupac Shakur’la tanışmamış insan kalmamıştır diye düşünüyorum. Aslında toplumun kutuplaştığı, hayatın zorlaştığı, özellikle geçim sıkıntısının arttığı dolayısıyla ülkecek içine girdiğimiz bu buhranla aynı dönemde baş göstermesi de kendi dinamiklerinden doğduğunun bir göstergesi bence. Doğal ve güzel bir süreç.  Ben Fero’yu, Ezhel’i  ve Ceza’yı başarılı buluyorum. Norm Ender’in bu üçlüye attığı disslerine,  hıdıdı ve bıdı bıdı tartışmalarına denk geldim. Zamanında raple dalga geçip sonradan rap dünyasına tutulan arkadaşlar var. Tabi ki gündem bir şekilde insanı içine çekiyor. Sonuç olarak çok seslilik her zaman iyidir diye düşünüyorum. Bu her zaman kaliteyi arttırır.

Ekranlarda sizi görebilecek miyiz? Kendinize ait bir müzik programı yapmayı düşünür müsünüz? Dizi film oyunculuğunda görebilir miyiz mesela?
Henüz çok yeni tanışmamızla birlikte, bunların hepsi olası ihtimaller ama önce önümü daha net görebilmek adına önümdeki işlerimi tamamlamam gerektiğini düşünüyorum.

Hatay’a daha önce geldiniz mi? Geldiyseniz en çok neyi beğendiniz? Hatay’da klip çekmeyi düşünür müsünüz?
Elbette düşünürüm. Hatay’ın o engin ve çok zengin üç büyük dini buluşturan kültürüne ve tarihine hayranım. Hatay’la ilgili Antakya ezan çan hazzan belgeselini zevkle izlemiştim. Hiç gelmedim ama gözüm kapalı söyleyebilirim ki, bir ceviz reçeli, bir kağıt kebabı, bir kömbe ya da en önemlisi künefe en beğendiğim şeyleri. Ayrıca Mozaik müzesini oldukça merak ediyorum. Engin kültürüne ve tarihine hayranım. Tüm Hataylılar ile en kısa zamanda buluşmak üzere sabırsızlanıyorum. Buradan sevgilerimi ve selamlarımı yolluyorum.

İstanbul’da en çok ne yapmak hoşunuza gidiyor?
Sanırım her şeyini seviyorum. Boş boş gezmeyi, alış-verişi, izlemeyi… Bazen kızıyorum biryere yetişemediğimde filan. Ama genel yapı itibariyle stresli bir insan olmadığım için trafiğin de tadını çıkarıyorum. Ayrı kalınca çok özlüyorum. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri.

Sizin için ideal bir eş nasıl olmalı? Hayat arkadaşım ille de ya sanat camiasından ya da iş dünyasından olacak diye düşünen kişiler var. Aynı işi yapmak ilişkiyi olumlu yönde mi etkiler? Siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Kendine ait karar alabilme hakkına ve sınırlarına müdahale etmeye çalışmayan, her eş  iyi eştir. Ben eşi aşka göre seçenlerdenim. Camiasına göre seçmek de bir seçimdir. Ama belli idealler adına yapılan bu seçimlerin pek uzun sürmediği de milyonlarca kez tecrübe edildi. Aynı işi yapmanın hem olumlu hem olumsuz yönleri var. Bunlardan hangisinin yaşanacağı tamamiyle çiftlerin kişilik ve birikimlerine bağlı bence. Ben ayrı çalışmaktan yanayım. Herhangi bir tarafta yaşanacak olumsuzluğun, diğer tarafı etkilememesi adına.

Son dönemde yapılan müzik yarışmaları bazı sanatçıların kendilerini göstermesi için bir pr çalışması mı yoksa yeni sesler bulmaya yönelik yarışmalar mı bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Yok, kesinlikle bir pr çalışması olduğunu düşünmüyorum. Evet jüri seçimlerinde yapımcıyla olan ilişkiler elbette rol oynayacaktır ama yeni sesler bulmaktan ziyade renkli vakit geçirmek için yapılmış prodüksiyonlar diyebiliriz. Bilgi yarışmaları dahil tüm yarışmalarda yarışmacı seçimlerinin yarışmacının kişiliğinin ne kadar renkli olduğuna göre seyrettiğinden de anlayabiliriz bunu.

Müzik ödüllerinin seçilmiş isimlere verildiği konusu bir ara çok gündemdeydi. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Muhtemel. Her zaman olmasa da bazen işleyen bir şey bu. Dönemin başında çok başarı göstermiş bir eser ya da sanatçı yılın sonuna doğru unutulmaya yüz tutarken, son anda çıkmış ve büyük çıkış yakalamış birini solladığı durumlarda da genelde bu kanı gelişir ve bir sürü polemiklere yol açar.

Hayatınızda hiç pişmanlıklarınız oldu mu?
Niye olmadığını hep merak etmişimdir. Pişmanlık diyemeyeceğimiz, ders çıkarmalar oldu, hatta çok oldu. Onun dışında, insan bir kere hata yapar diye düşünüyorum. Muhtemelen pişmanlık yaşayanlar iki ya da daha çok kere aynı hataları yapanlardır. Belki de pişmanlık yaşamama sebebim budur.

Son olarak sevenlerinize neler söylemek istersiniz?
Öncelikle gösterdikleri ilgi ve sevgi ile bana yanımda olduklarını hissettirdikleri için çok teşekkür ederim. Onları gerçekten çok seviyorum. Kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. Takipte kalsınlar, mümkün olan en kısa zamanda buluşmak üzere!..

Çoklu soru köşemiz :

En sevdiğiniz renk : Sarı

En sevdiğiniz yemek : Hünkar beğendi, Patlıcanlı kebap çeşitlerine bayılıyorum ama genelde daha hafif besinleri tercih ediyorum. Değişik salataları tüketiyorum, daha çok çiğ sebzeler tükettiğim bir beslenme stilim var. Ama ailemi normal tencere yemekleri ile besliyorum. Anne yemekleri ile yani.

En sevdiğiniz şehir : Barcelona

En sevdiğiniz film: Lock Stock 2 Smoking Barrels, Lost Highway, American History, Snatch, Reservoir Dogs, Usual Suspects… Bir sürü var aslında, bunlar ilk aklıma gelenler.  Sanırım alışılmışın dışında bir espri anlayışım var fakat dünyada benim gibi düşünen milyonların olduğunu bilmek oldukça rahatlatıcı bu bağlamda Four Rooms u da sayabilirim…

En sevdiğiniz dizi: Açıkçası fazla vakit bulamıyorum. Bir- iki kere benim gibi yoğun arkadaşlarımla birbirimize söz vererek birkaç beğendiğimiz diziye başlama kararı almıştık. Amaç kaytaramamaktı ama o da başarısızlıkla sonuçlandı.

En sevdiğiniz spor: Futbol, basketbol ve snookers izlemeyi seviyorum. Sıkı Galatasaraylı’m bu arada. Kendim de pilates yapmayı, tenis oynamayı ve yüzmeyi çok seviyorum.

En son gittiğiniz konser: Hep son anda birşeyler çıkıyor ve uzun zamandır konsere gidemiyorum. Bu konu da hayatımdaki yoğunluktan nasibini aldı maalesef ama son gittiğim konserleri sayacak olursak;  yerli Grup Yorum, yabancı olarak Def Leppard ve Alanais Morissette konserleriydi.

En son gittiğiniz film: Bu yıl hem okul hem de işlerim açısından çok yoğun bir yıl. Çocuklardan ayrı kaldığım her an çalıştığımız için en son Jurrasic World 2 Yıkılmış Krallık’ta kaldım. Ama çocuklarla, onlar için, büyük aksilikler çıkmadığı sürece her hafta sinemadayım diyebilirim.

En sık kullandığınız kelime: Evde ‘Sevgilim’ çünkü evde her köşe sevgilim dolu, dışarıda ‘…diyorsun’

En nefret ettiğiniz şey: Birşeylerden nefret etmek heralde…  Sevmezsin olur biter diye düşünüyorum.  Nokta noktadan nefret ediyorum diye başlayan cümlelerin alt anlamlarının daha kuvvetli olduğuna inanıyorum.

En sevdiğiniz hayvan: İnsan! Ama hayvanların hepsini seviyorum. Haa, bir de kedileri çok sevimli bulduğumu söylemeliyim.

“ÜÇ ÇOCUK ANNESİ”

“Türkçe rock müziğinin yepyeni sanatçısı Barış Gülay, biri kız ikisi erkek olmak üzere üç çocuk annesi. ”Evde yoğurdumuzdan, turşumuza, tarhanamızdan, krem çikolatamıza kadar her şeyimizi kendim yapıyorum. Ben iş yaparken çocuklar da katılıyor. Ne yaparsak yapalım beraber yapıyoruz. Çocuklar çok eğleniyor”

“ÜÇÜNCÜ ÜNİVERSİTEMİ YARIM BIRAKTIM”

Okumanın önemini vurgulayan sanatçıOkumaya doyabileceğimi sanmıyorum. Herhangi bir konuda akademik bilgi almak çok güzel. Çocuk sahibi olduktan sonra okuduğum İşletme Fakültesini yarım bırakmak zorunda kaldım. Ondan önce Halkla İlişkiler ve Gıda üzerine eğitim almıştım. En kısa zamanda yarım kalan okulumu bitireceğim” şeklinde konuştu.

“DERSLERE GEÇ KALIRDIM”

“Öğrencilik dönemimde en erken kalktığım sabahçı olduğum yıllarda bile gitarımı elime almadan güne başlamazdım. Gitar çalmak benim için, uyanmanın, yorgunsam dinlenmenin, kızgınsam sakinleşmenin, sıkıldıysam uzaklaşmanın en güzel yolu. Üniversite yıllarında ise gitarı elimden bırakamadığım için derslere geç kaldığım çok olmuştur.”

“BARIŞ GÜLAY’DAN KREM ÇİKOLATA TARİFİ”

 “2 çay bardağı kavrulmuş fındık, 2-3 tepeleme çorba kaşığı kakao, 20 adet hurma, 1,5 çay bardağı süt, aldığı kadar süt tozu, damak zevkine göre bal eklenebilir ve ya diğer malzemeler arttırılabilir. Önce hurmaların çekirdeklerini çıkarıp doğrayıp süte yatırıyoruz. Sonra fındıkları yağı iyice çıkıp ezilene kadar rondodan geçiriyoruz, hurmaları, sütü ve kakaoyu ekliyoruz. En son süt tozu ile kıvam veriyoruz. Dileyen bal da ekleyebilir.

Haber – Röportaj : Sedat SARIKAYA

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu