Müzikonair Funda Salman Radyo Programcılığı ve Medya Üzerine Konuştu | Müzikonair
RadyoYerel

Funda Salman Radyo Programcılığı ve Medya Üzerine Konuştu

Vatan gazetesinden Cengizhan Kaya radyocu Funda Salman ile radyo programcılığı ve medya üzerine röportaj yaptı.

İşte O Röportaj:

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

1985 yılında bir Nisan sabahı dünyaya geldim. 2 çocuklu bir memur ailenin ilk çocuğuyum. Küçük yaşlardan itibaren mikrofona olan sevgim ben de belirleyici oldu. Ki tüm okul faaliyetlerinde hep en önde yer alırdım. Adalet bölümü okusam da bu mesleği hiçbir zaman icra etmedim. Birçok değerli usta ve sanatçılardan, ayrıca mesleğimin eğitimini veren özel okullardan eğitim aldım. Son olarak TRT – MEB – RTÜK ortaklığında medya mensuplarına sunulan bir eğitim imkanı yakaladım. Orada da 2 ayrı sınavdan geçtim ve mesleğimdeki yetkinliğim bu kurumlar tarafından da onaylanmış oldu. Yaklaşık 5 yıldır İstanbul’da yayın yapan 96.4 Cem Radyo’da yayın müdürü olarak görevimi sürdürüyorum.

Neden Medya? 

Habere, etkinliklere, müziğe ve sanatın başkaca dallarına ilgim hep vardı ve bu alanlara ancak medya yoluyla ulaşabilmem mümkündü. Kendi sesimi de yine medya aracılığıyla geniş kitlelere duyurabildim.

Medyaya ilk adımı nasıl attınız?

Tiyatro eğitimi alıyordum. Çok kıymetli hocalarım oldu. Uğur Polat, Emre Kınay, Murat Karasu, Sumru Yavrucuk, Güneş Hayat.. Bir gün aslında tiyatro ve sahneyi spikerlik ve sunuculuk için kullanmayı söylediğimde bu ismini saydığım tüm hocalarım diksiyon ve hitabımın da bu işe elverişli olduğunu, meslek olarak tercih edersem yardımcı olabileceklerini söylediler. Ben de o an karar vermiş oldum. Ve ilk radyom için başvurumu o hafta yaptım.

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Mutlaka var. Spor alanında bir çalışma yürütmeyi çok isterim. Bir eğitim merkezinde, bu konuda yeni yetişen genç arkadaşlarıma bildiklerimi aktarmayı çok isterim.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Hissettiğim anlar oluyor. Aslında rekabet kulağıma hiç kötü gelmeyen bir kelime. Sanırım o sayede kendimizi daha çok geliştiriyor ve mesleğimizi ilerletebiliyoruz. Kıskançlık ve engelleme olmadığı takdirde rekabet güzeldir diye düşünüyorum.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

İnsanların çalıştıkları kurumda baskı altında olmaması için kesin bir düzenleme yapardım. Yayıncılık tecrübesi olan insanların, tv ve radyo kanalları kurabilmeleri için mutlaka ehliyet alınmasını zorunlu kılardım. Çünkü artık tv ve radyo adı altında açılan birçok kurumda insanlara faydalı olan yayınlar azalırken, faydasız olan reklam ve yayınların arttığını görüyorum. Sektördeki emek verenlerin çalışma koşullarını daha insani hale getirirdim.

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir? 

Eğitimsiz hiçbir işin yapılamayacağı kanaatindeyim. Mutlaka eğitim alınmalı, mümkünse alana dair bir yüksekokul okunmalı ve sektörde en alt kademeden başlanarak birçok bilgiye sahip olunmalı.

Salt spikerlik / sunuculuk kursu ile spikerlik / sunuculuk yapılabilir mi? 

Gündelik yaşamdaki konuşma ile spiker – sunucu olunması bence mümkün değil. Bu eğitimleri alırken yanısıra bol bol ve süreklil kitap okumalı, konser, sinema, tiyatro, sergiler gezmeliyiz. Türkiye ve dünyaya dair tüm gelişmeleri yakından takip etmeliyiz. Yapılan aktivitelerde birçok isim tanıma şansı mevcut. Derler ki “ne kadar bilirsen, bilene danış.” Bu düsturla işin ehli insanların daima peşinde olunmalı diye düşünüyorum. Sürekli ve çok çalışmak, her yerden kendimizi bilgiyle doldurmak zorundayız.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Yurt dışında da mesleğimi icra etmem için mühim akademiler var, sanırım oradan geçerdi yolum. Kendimdeki en önemli değişiklik bu farklı ortamla olurdu sanırım.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Gayet iyi. Severek ve sıklıkla kullanıyorum. Özellikle kadın ve çevre örgütleriyle sürekli etkileşim halindeyim. Kadının ve doğanın sesini duyurmak benim için önemli.  Cem Radyodaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?  2 ekip arkadaşım daha var sürekli yanımda olan. Ve tabii programcılarımız. Sabah 08.00’de başladığımız günümüzü çalışarak değil de sevdiğimiz işi yaptığımız için aslında yorulmadan ve iş olarak görmeden bitiriyoruz. Şimdi yaz sezonu yayınlarımız tatilde. Yeni sezon ve arşiv için kendimize bol bol vakit yaratıp hazırlıklar yapıyoruz.

Cem Tv’deki Çalışmalarınız neler?

Cem Tv’de aralıklarla özel yayınlar yapıldığında moderatörlük yapıyorum. Ya da bir röportaj varsa ve bana ihtiyaç duyulursa anında oradayım. :) Cem Tv de tarafsız yayın ilkesiyle siyasetten, spora, müzikten, inanç yayınlarına dek geniş bir yelpazeyle ve büyük bir emekle izleyicisinin karşısında daima.

Pek çok özel etkinlik ve protokol sunumu da gerçekleştiriyorsunuz bize bunlardan bahseder misiniz?

Evet. Festivaller, eğitime katkı geceleri, özel dernek geceleri, siyasi parti etkinlikleri gibi birçok etkinlikte sunuculuk yapıyorum. Öncesinde fazla hazırlık isteyen bir süreç. Bu hazırlıklar tamamlanınca da sahnede izleyeni fazla sıkmayan yerinde, net ve kısa sunumlarla güzel programlar gerçekleştirdim ve devam ediyorum.

İyi spikerliği  nasıl tarif edersiniz?  

Az önce de söylediğim gibi sürekli ve sıklıkla okumak. Çünkü çok okuyan kişinin kelime hazinesi gelişir, okurken konuşma temposunu da ayarlamaya başlar, daha saygın ifadelerle cümleler kurabilir ve sesinin tonu, vurguları çok yerinde olur. Beraberinde sanatı, hayatı, sporu, eğlenceyi, siyaseti kısacası birçok şeyi yakından takip ederek donanımlı bir birey olmak gerekiyor. Özellikle moderatörlük yaptığınızda bilgili bir spiker iseniz konuğunuza ne konuda ve nasıl sorular soracağınızı ustaca yaparsınız.

Sunuculuğun dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi? Spikerliğin stresli yanları neler? 

Bir doktorun hastayı birkaç dakika ile kurtarması kadar hayati bir stresi olmasa da sizi o an ekranda izleyen yada radyo başında dinleyen belki onlarca insan var. Yapacağınız bir hata sizi o an gülünç duruma düşürebilir. Yayın saatinizden evvel hazır olmazsanız inanın ki yaptığınız o yayından hiçbir keyif alamazsınız. Çünkü tüm yayın stres içinde geçer. Ya da yayına girerken birdenbire anlamadığınız şekilde hastalandınız, bir anda dişiniz ağrımaya başladı. Bunları okuyan değerli okuyucularımız bu stresi şuan hissedebileceklerdir sanırım. Çok fazla stresli bir meslek.

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek?

Geleneksel olana, maziye hasretim daima olmakla birlikte, yaşamın, teknolojinin yenilendiği ve hızla ilerlediği gerçeğini de kabul etmeliyiz. Herkesin kendine ait bir ekranı yani televizyonu var, radyosu da. Sınırsız kanal kapasitesi, içerik tercihlerinin artırılması, yapılan görüntü ve sesin kayıt altına alınması gibi daha kalıcı ve geniş yelpazeli bir anlayışın hakim olacağını düşünüyorum.

Radyo spikerliğinin daha zor olduğu söylenir ne dersiniz? 

Şu anlamda zor olabilir. Radyoda anlatmak istediğiniz her şeyi sihirli bir kutu içinden yalnızca sesiniz ve vurgunuzla anlatırsınız. Kahkaha, neşe, keder, gözyaşı yani tüm duygular sesinizden yansır kulaklara. Tabii bu durumda radyoda spiker olmak  tv’den daha zor.

Radyo dinleyicisi ile tv izleyicisini karşılaştırır mısınız hep söylendiği gibi radyo dinleyicisi daha mı vefalı? 

Radyo dinleyicisi bağlanır sese, yayındaki müziğe ve uzun vadede vazgeçmez. Aslında günlük hayatın tüm yükünden, yorgunluklarından kaçış gibidir radyo. Tv’de bana göre bağımlı olan kişiler dizi seyircisi. Radyolardaki yayınlar da bir bakıma arkası yarın tadında.  Güzel bir sohbet ve müzik olduğunda, o gizli kara kutu dünyanın en keyifli yeri oluyor.

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bol bol film izliyorum. Sürekli konsere, etkinliklere gidiyorum. Her gün koşulsuz kitap okuyorum, asla aksatmadan. Çevre ve kadın için yapılan etkinliklerde mutlaka varım. Hemen her gün 1 saat yürüyüş yaparak pozitif enerji depolama şansını yakalıyorum. :)

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Hayatımın kitabı; Khaled Huseyni – Bin Muhteşem Güneş Hayatımın filmi; çok sevdiğim İtalyan yönetmen-senarist-oyuncu Roberto Benigni’nin La Vita É Bella (Hayat Güzeldir)  filmi.

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz? 

Sizleri tanıdığım günden beri çok mutlu ve umutluyum. Spiker ve sunucular için böyle bir platformun olması; mesleğimizdeki sorunları dile getirmemiz, toplumda yaptığımız işin karşılığını göreceğimiz anlamına geliyor. Daha çoğalmamızı, ortak paydamız olan mesleğimizi nasıl daha iyi yerlere taşımamızı diliyorum. İyi ki varsınız.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Gelecekte televizyonda da işimi ilerletmek, kafamda kurgusunu yaptığım bazı işleri icraata dökmek istiyorum. Konumumdan memnun olsam da medya sektöründe başkaca kurumlarda da bulunmak istiyorum.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Ben insanları çok seviyorum ve birbirimizi anlayabilirsek bu dünyanın yaşanacak en keyifli yer olduğuna inanıyorum. Kimsenin kendisi gibi düşünmeyen birine kötü davranmasını, doğayı türlü şekillerde bozmasını, kadınların, çocukların istismar ve şiddete uğramasını kabul etmiyor ve mücadele ediyorum. Beni seven, değer veren tüm takipçilerim bu konulardaki hassasiyetimi bilir. Herkesten ricam bu ummanda bir damla da siz olun. Dünyayı sevgiyle ve mücadeleyle güzelleştirelim.

Kaynak:Vatan

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu