Site icon Müzikonair

Yasemin Mori; “Gerçek Müziği Bitirmeye Çalışıyorlar”

Tarzıyla adından söz ettiren Yasemin Mori, Hürriyet Gazetesi yazarı Hakan Gence’ye röportaj verdi.

Mori, Cem Yılmaz’la yaptığı düetten, müzik sektörüyle ilgili düşüncelerine kadar samimi açıklamalarda bulundu.

Kliplerinizde, konserlerinizde delidolu bir havanız var. Gerçekten öyle misiniz?
– Birkaç tahtam eksik olabilir. Ama aşırı delilik havuzunda yüzmüyor, huniyle gezmiyorum. İnsanlar daha tartarak, planlayarak hareket ediyor, bense duygularımla… Bu da belki kalıp dışı duruyor.

Plansız davranmak size bir şey kazandırdı mı?
– İşimi kolaylaştıran bir seçim olmadı ama bu yaradılış meselesi. Ben böyle kodlanmışım ve kendimi yaşamak istiyorum.

Nedir sizi tanımlayan kelime?
– Mücadele. Sistemin ve seni şekle sokmak isteyen şeylerin dışında bir şey yapmaya çalıştığın zaman işini göstermek için bir tur daha atman gerekiyor. Bu da savaşçı bir ruh istiyor.

Bir yerde kendinizi bu dünyaya ait hissetmediğinizi okudum.
– Biraz öyle. Kendimi hep bir gözlemci ve turist gibi görüyorum. Bir şekilde başka bir boyuttan gelmişim, “A bedenim varmış, bunu yaşayayım” duygusu yeni yeni oturuyor. Kendimi insani şeylere yakın da hissedemiyorum. ‘Hayvanlar’ şarkım da öyle çıkmıştı zaten.

Nasıl yani?
– İnsani ilişkiler bana yabancı, politik olarak kurgulanmış, yapay şeyler gibi geliyor. Aslında bunu herkes biliyor. Birileri bu duruma ‘okey’. Ben ‘okey’ olmayan kısımda duruyorum. Dünyanın zevklerinden nasibini almış, her şeyi yaşamaya çalışan biri değilim. İnsanların zevk aldığı küçük şeyler, mesela sabah kalkıp kahve içmek gibi, benim için yeni yeni mutluluk anlamına geldi.

Nasıl bir üst varlıklarla iletişime geçilebilir?

Bu bahsettiğiniz yapaylık müziği ne kadar kapsıyor?
– İnsanlar bazen bir duygu hissediyor, o tutunca bundan bir tane daha yapalım düşüncesine giriyor. Bu tip şeyler de beni uzaklaştırıyor. Müziğimde o yolu izlemediğim için her seferinde benim için büyük deneyim olacak şeyleri albümleştiriyorum.

“Gerçek müziği bitirmeye çalışıyorlar” açıklamanız da bu anlattıklarınızın bir parçası mı?
– Pop müzik esas çıkış noktalarını biraz kaybettiriyor. Mesela basit bir şey ama davul çalmak bile pop müzikte artık yok. Sentetikleştirilmeye çalışılıyor. Ben ‘Deli Bando’ albümü zamanları insanın acayip şeyler yapabileceğini düşündüğüm bir zihin haline sahiptim.

Ne gibi şeyler?
– “Nasıl bir üst varlıklarla iletişime geçilebilir”, “Bir şeyi konuşmadan, sadece gözlerine bakarak telepatik olarak birine nasıl aktarabilirim”, “Bir şeyi sadece düşüncemle yerinden oynatabilir miyim”… İşte bunları merak ediyordum.

Düşünce yoluyla bir şeylerin yerini falan değiştirdiğinizi söylemeyin!
– Birkaç şey deneyimledim. O dönem ben ve etrafımdaki onlarca müzisyen de buna inanıyordu. O insanlarla telepati oyunu oynuyorduk. Herkes bir şey düşünüyordu, mesela bir renk, konsantre oluyordu ve birbirimizin tuttuğu rengi biliyorduk. Bu konuda inanılmaz ilerlemiştik.

Amaç neydi?
– Tek istediğimiz bilincimizin bir tık yukarıya çıkmasıydı. Sanki dünyadaki bütün problemleri aşabilecek bir yer var ve dünyayı değiştireceğiz. Müzik de benim için zihni yükseltecek bir araçtı. Ama bunu uygulamak, pratiğini yapmak ütopik hayaller… ‘Müziği öldürüyorlar’ deme sebebim insanın zihinsel fonksiyonlarının bu kadar üst boyuta çıkarılabileceği yerde aşağıya çekilmesinin bana dehşet vermesi.

Aşk manyak bir mevzu, muazzam bir olay

Bugünlerde albüm çıkarmak neye benziyor? Büyük acılara tanık olduk, travmaları henüz atlatamadık. Konserlerin iptal edilmesi, albüm çıkış tarihlerinin ertelenmesi… Bütün bunlar sizi nasıl etkiliyor?
– Tek istediğim insanların enerjisini yükseltmek ve tutunmaları için güzel bir şey sunabilmek. Müziğimle insanlara içlerindeki gücü hatırlatmak istiyorum.

Geçen albümün adı ‘Finnari Kakaraska’ydı, bu sefer ‘Estrella’. Bu isimler dikkat çekme çabası mı?
– Kulağa ilginç gelmesini istiyorum. Bu albümde çıkış şarkımın adı ‘Estirelim mi?’ Bu, arkadaşlarla aramızda bir süre sonra “Hadi estrella” gibi bir söyleme dönüştü. Zamanla bana da yakın geldi, araştırdım. İspanyolcada da ‘yıldız’ demekmiş ve albüme bu adı verdim.

Uzaya bile gitsem Cem’e oradan merhaba çakarım

Albümünüzün başlangıç şarkısı, ‘Karambol’. Sizce nasıl bir karamboldeyiz?
– Çok büyük bir karamboldeyiz. Herkes çamurun içinde debeleniyor. Oradan çıkıyor, biraz nefes alacak gibi olup yükseliyoruz, sonra yine keşmekeşin içine dalıyoruz. Bu karambol bana insani geliyor ve beni ateşliyor.

Albümdeki sözlerin çoğu size ait, başrolde de hep aşk var.
– Aşk manyak bir mevzu, muazzam bir olay. Benim için aşk insanlara duyduğum tensel, akışsal hisler ve çekiciliğin yanı sıra gelecek ve ilahi olana giden bir şey gibi.

‘Konyak’ isimli şarkıda Cem Yılmaz’la düetiniz var. Yollarınız nasıl kesişti?
– Cem eskiden beri tanıdığım, çok yakın hissettiğim biri. Hiç kopmadık, uzaya bile gitsem Cem’e oradan merhaba çakarım. Bir gün buluştuk, o sırada sinema filmini çekiyordu. Yeşilçam’la yoğun olarak ilgilendiği bir dönemdi. Benim de “N’ayır nolamaz” diye başlayan bir şarkım vardı. Rica ettim ve beraber söyledik. Çıkış şarkımız ‘Estirelim mi?’de Eypio’yla düetim var. Onun müziklerini kendime yakın buldum, bir gün aradım, “Yaparız kanka” dedi ve şarkıya acayip bir şey yazdı. Bu iki isimle kendimi yaratıcı bir dalganın içine düşmüş gibi hissettim.

Asıl adım; Yasemin Aygün Savgı
Üniversitede okurken ‘Yasemin Morrison’ olarak kullandığım bir mail adresim vardı. Bu sebeple bir süre sonra arkadaşlarım bana “Yase Mori” demeye başladı. ‘Mori’ ismi üzerimde kaldı. Albüm çıkarırken de öyle devam etti. Babam mimar ve albay, annem Türk Hava Yolları’nda çalışıyordu. Bir ablam var. İlkokula başlayacağım yıllarda bana Freddie Mercury’nin ‘Bohemian Rhapsody’ şarkısını dinletti. Ve müzik fetişim başladı. O an Mercury benim için dünyanın en önemli yaratığıydı.

Kaynak: Hürriyet

Exit mobile version