Site icon Müzikonair

“Yeni Bir Sinema Filmi Çekeceğim”

”Beni Vurup Yerde Bırakma” teklisiyle dikkat çeken Emre Aydın Hürriyet Gazetesi’ne röportaj verdi.

Aydın, evliliğinden, yeni planlarına, yönetmenlik hayaline kadar samimi açıklamalarda bulundu.

“Beni Vurup Yerde Bırakma” single’ıyla hayranlarından yine tam not alan Emre Aydın’ın gözü sinemada… Yönetmenlik konusunda hayli hevesli görünen, evlendikten sonra eskisinden daha üretken olduğunu söyleyen sanatçıyla buluştuk, hem yeni planlarını hem de ev hayatını konuştuk.

 “Beni Vurup Yerde Bırakma” single’ınız çok güzel tepkiler alıyor. Hayırlı olsun…

– Çok teşekkürler. Ekipçe çok özen göstererek çalıştık. Gelen tepkilerden de gayet memnunuz. “Beni Bırakma” kalıbı bana hep dramatik gelmiştir. Dolayısıyla o temayı işlemek istiyordum. Biraz daha dramatize etmeye çalıştım, tam istediğim gibi oldu. Çok da uğraştım. Yani öyle bir anda ilham geldi de yazdım gibi bir durum yok.

 Evlendikten sonra mı yazmıştınız?

– Evet. Hatta ilk eşime dinlettim. Beğendi. Eda’nın yorumları önemlidir benim için. Olaylara hiç politik yaklaşmaz, ne düşünüyorsa net söyler. O yüzden bana çok yararı oluyor.

 Müzik dünyasına 2002’de katıldığınız Sing Your Song adlı beste yarışmasıyla adım atmışsınız. 16 yıl geçmiş. Şimdi olmak istediğiniz yerde misiniz?

– Evet. Çok memnunum geldiğim noktadan. Ama İngilizce işlerde biraz daha faal olmak isterdim. O çalışmaları da bu yıl itibarıyla hızlandıracağız. İki İngilizce şarkım hazır. Bir maxi single yapmayı planlıyorum. Öncelikle Avrupa pazarına yönelik bir çalışma olacak.

 Türkiye’de albüm yapmak giderek zorlaşıyor mu? Müzik sektörü nereye gidiyor?

– Evet. Çünkü YouTube müzik sektörünü tek başına sürükler hale geldi. Müzikseverlerin yüzde 75’e yakını müziğe YouTube üzerinden ulaşıyorlar. Fiziksel satış olayı neredeyse tarih oldu, dijital satışa döndü olay. Ama ben yine de albüm yapacağım. Eğer “beni dinliyor olsaydım”, benden albüm beklerdim. Fakat dediğim gibi sadece YouTube’un dinlenme ve izlenme rakamları baz alınıyor artık. Siz bu durumu görmezden gelip sadece külliyata ve albüme ağırlık verirseniz, sektörün de oyunun da dışında kalırsınız.

 Rock-arabesk bitiyor mu? Siz ne düşünüyorsunuz?

– Bir kere arabesk bitmiyor. Hatta son 3-4 yıldır canlı performans anlamında daha da canlandığını söylemek mümkün. Bitmesi ihtimal dahilinde bile değil. Rock müzik ise sektörel olarak değişkenlere çok bağlıdır.

”SİNEMAYA YÖNELİK ADIMLAR ATMAK NİYETİNDEYİM”

 2008’de MTV Ödülleri gecesinden Avrupa’nın en sevilen sanatçısı ödülüyle ayrıldınız. Bu uluslararası başarının devamı gelir mi?

– Maalesef MTV Türkiye kapandı. Eurovision dışında katılacağımız bir yarışma da kalmadı. Zaten MTV Europe’un ‘best act’ kategorisi ayrı bir kategoriydi. Eurovision gibi de değildi. Sektöre çok şey katacaktı, neden kapandı bilmiyorum.

 Kliplerinizi kendiniz çekiyorsunuz. Yönetmenlik işini sevdiniz mi? Başka sanatçıların kliplerine de yönetmen olarak imzanızı atmak ister misiniz?

– Bana eğlenceli geliyor. 84 grubuna bir video çektim zaten… Ondan önce de bir Model videom var. Ama ben asıl sinemaya yönelik adımlar atmak niyetindeyim. Klip işini küçümsemek için söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın.

Evet “Cinni” diye bir film çekmiştiniz. Arkası gelir mi? Bundan bir seri olur mu mesela?

– Devamının gelip gelmeyeceği konusunda şimdilik bir şey söyleyemem. Belki sohbet esnasında bir anda yapalım der ve ikincisi için kolları sıvarız, bilmiyorum. İlk filmi eşimle yaptık bu arada… Eda iç mimar olduğu için sanat yönetmenliğini üstlendi. Yıllardır kliplerde çalıştığım set ekibim de yanımdaydı. Kendi çapımızda bir şey yapmaya çalıştık.

 Böylelikle de kendinizi denemiş oldunuz…

– Aynen. Benim için inanılmaz bir tecrübe oldu. 20 tane müzik videosu çekmişimdir. 20 tane daha çeksem bir uzun metraj kadar tecrübe kazanamazdım. Gerçekten uzun metraj ayrı bir disiplin.

 Senaryo yazdınız mı hiç?

– Senaryom yok. Bir tane hikayem var, belki onu arkadaşlarla senaryolaştırabiliriz ama… Ara sıra konuşuyoruz, olacağını düşünüyorum.

İLK DİYET DENEMELERİM

BOŞA GİTMİŞTİ

 Bir dönem epey kiloluydunuz…

– Evet. Keşke insanlar diyete başlamadan önce neden kilo aldığını ve nasıl kilo verebileceğini öğrense… Mesela benim ilk denemelerim boşa gitmişti, bir türlü kilo verememiştim. Onunla ilgili mümkün mertebe her şeyi öğrendim mesela. Her şey demeyeyim tabii, diyetisyenler kızar. Ama çok şey öğrendim.

 Sektördeki rekabet dostlukları etkiliyor mu? Kaç dostunuz var sektörden?

– Mutlaka etkiliyordur. Ama ben kimseye yararı olmayan küçük çekişmelerin lüzumsuz olduğunu düşünüyorum. Dostlara gelince… Fatma Turgut’u çok severim. 84’ün vokali Tuna Velibaşoğlu’nu aynı şekilde.

 Dost olduğunuz ama sonrasında sizden uzaklaşan-
lar var mı peki?

– Kesin olmuştur.

BENİM İÇİN AŞK EDA DEMEK

 Aşk desem…

– Benim için aşk, Eda demek.

 Bebek?

– Şu anda planladığımız bir şey değil. Bebek fikrine uzak ya da yakın değiliz. Plan yapmanın da zamanı var.

 O ne demek?

– Ne zaman o planı yapma ihtiyacı hissedersek, o zaman yaparız. Sahibi olup olmama konusunda bile bir planımız yok. Öyle bir ihtiyaç hissetmiyoruz. İki kedimiz var. Hatta “O yüzden eksikliğini hissetmiyorsunuz” diyenler var ama ben öyle olduğunu sanmıyorum.

İKİ KEDİMİZİ SOKAKTA BULDUK

 Evdeki kediler sizin miydi, Eda Hanım’ın mı?

– Yaşlı olan benim kedim. Beylikdüzü’ne konsere giderken benzin istasyonunda durmuştuk, orada bulmuştum. 5-6 yıl oldu. Küçük olanı da Eda’yla sinemaya giderken bir restoranın yanında çalılıkların içinde bulduk. Bulduğumuzda telefon kumandasından küçüktü. Şimdi ikisi kavga dövüş geçiniyor.

 Evcimen misiniz?

– Evet.

 Mutfağa girer misiniz?

– O konuda çok yetenekli değilim. Olsa olsa Eda’ya yardım etmek için girerim.

EVLİLİK, HAYATIMI DÜZENE SOKTU

 Eda Hanım ile çok mutlu bir evliliğiniz var…

– Evet, çok iyi gidiyor. Kendisi iç mimar ve sanat yönetmeni, o sayede bana çalışmalarımda yardımcı da oluyor. İşle ilgili de sohbet edebiliyoruz, bu çok önemli.

 Evde son söz kimin?

– Son sözü Eda söyler (gülüyor). Çünkü bakış açısına güveniyorum. İyi ki tanışmışız.

 Evlilik, hayatınızı nasıl değiştirdi?

– Evlilik benim hayatımı düzene soktu. Evlendiğimizden beri ben daha çok üretebiliyorum, çünkü üretmek için daha çok vakit bulabiliyorum. Tabii çevremde kötü örnekler, mutsuz insanlar da görüyorum. O nedenle “Tavsiye eder misiniz?” dendiğinde çekimser kalıyorum. İnsanların ne yaşadıklarını bilemem ki. Böyle bir evlilik olacaksa, buna inanıyorlarsa tavsiye ederim.

 Evlilik sanatçılara yaramaz gibi bir inanış var. Hem hayran sayısını azaltır, hem aşk şarkılarını eski duygularıyla yazamayacakları düşünülür. Ama bu kalıp sizde geçerli olmadı.

– Ben o klişeye inanmıyordum zaten. Senaristle şarkı yazarı hemen hemen aynı şeydir. Bu sadece duygularla değil zekayla da yapılan bir iş bence..

Kaynak:Hürriyet

Exit mobile version