MüzikMüzik Haber

Rubato: Efkar Kelimesi Duygu Durumumuzun Tam Karşılığı!..

Rubato, Milliyet Molatik’te Özcan Beylan’ın sorularını yanıtladı.

Yıllarca birbirinden değerli müzisyenlerle çalıştıktan sonra Rubato ismi ile bir araya gelen Fatih Ahıskalı, Özer Arkun, Göksun Çavdar ve Eralp Görgün ile Molatik olduk.

Rubato ismi nereden geliyor?
Aslında özel bir sebebi yok. İsim aramadık da. Sadece müziğe konsantre olduğumuz bir stüdyo çalışmasında şarkıyı çalışırken o kadar çok Rubato kelimesini kullandık ki, bi ara Göksun “Grubun adı Rubato mu olsun?” diye sordu. Öyle kaldı. Zaman içinde tesadüfen de olsa ne kadar doğru isim bulduğumuzu fark ettik. Çünkü Rubato özgürce çalmaktı. Bu da bizim muhteviyatımıza çok uyan bir hal.

Kral TV’de her hafta bir konuk sanatçı alarak gerçekleştirdiğiniz program çok sevildi. Nasıl gelişti proje fikri?
Kral grubunda yapımcı olan sevgili dostumuz Gökhan Çınar, bu programın öncüsüdür aslında. Teklifi o getirdi, biraz konuştuktan sonra kabul ettik. Çünkü ilkesel olarak aynı frekansta olduğumuzu gördük. Rating kaygısına iştirak edemeyeceğimizi biliyorduk. Hep olduğu gibi, gönlümüze göre olmalıydı. Başta Mehmet Akbay (Gezegen Mehmet) olmak üzere herkes bize bu konuda sınırsız özgürlük verdi. Aslında ekipte yer alan yönetmeni, montajcısı, kameramanı herkes ama herkes aynı heyecanı ve keyfi hissetti. Başarılı olmamızın sırrı, hep birlikte aynı duyguları hissetmemiz.

Meyhane kültürü ve sokak sanatı tadı var stilinizde. O kültürü yaşatmaya mı çalışıyorsunuz?
Söylediğimiz gibi gönlümüz ne istiyorsa hedeflerimiz de aynı doğrultuda ilerliyor. Bir şeyin öncüsü olalım, bir kültürün taşıyıcısı olalım gibi bir düşüncemiz yok; zaten haddimiz de değil. Aslında kimsenin haddine değil bu. Oturmuş bazı kültürel dokuları zırh gibi üzerine giymek özgürlüğü sınırlandırır. Ve ayrıca düşüncenize çok da katılmıyoruz. Müziği iyi yapmaya gayret ettikten sonra her ortamda, sokakta, evde, sahnede, radyoda ve televizyonda reaksiyon alırsınız. Meyhane ve sokak olarak sınırlandıramayız bizim ortaya çıkardığımız duyguyu.

Samimi ve karşınızda sanki biri varmış da onunla konuşup dertleşirmiş gibi müzik yapıyorsunuz. Bu nüansı nasıl yakalıyorsunuz?
Bu sorunun cevabı yok. En azından teknik olarak yok. Kısaca gözlerimizi kapıyoruz vazifemizi yapıyoruz. Bir de söylediğimiz eserlerin kıymetini biliyoruz, bu hissediliyor ve samimiyeti arttırıyor.

Bu tarz Sıla’nın yaptığı müzikte de hissediliyor ve çok seviliyor. İşin detayına girince Sıla ile beraber çalışmış olmanız pek de tesadüf olmuyor. Sıla’nın gizli kahramanı diyebilir miyiz sizin için?
Sıla ile birlikte çalışmalarımız oldu. Özellikle bestesi Fatih’in, sözü Sıla’nın olan eserler çok sevildi. Fatih, Sıla’nın enstrumanistiydi de. Özer’in de Sıla sahnesinde feat olarak sahne aldığını hatırlatmakta fayda var. Ayrıca yeni albümde bestesi Özer’in sözü Sıla’nın bir eser de var. Sıla ile birlikte verilen konserler ve albüm kayıtları başarılı işlere dönüştü. Ama kimse kimsenin kahramanı olmadı. Herkes kendinden bir şeyler verdi ama kalpten verdi. Devamı gelir mi bilemeyiz, çünkü hem Sıla hem de biz çok yoğunuz. Boşluk bulup bir araya gelmemiz lazım.

Türkiye’de sesinden, sanatından etkilendiğiniz isimler kimler?
Say say bitmez, etkilene etkilene kendimizi bulduk neticede. Sadece Türkiye’den de değil, tüm dünyanın etkileyiciliğine ayak uydurduk. Sezen Aksu’yu yakından da tanıdığımız için başa koyabiliriz. Türk müziği duayenlerinden Bekir Sıtkı Sezgin, Kani Karaca, Aleaddin Yavaşça, Hafız Kemal, Hacı Arif Bey, Tanburi Cemil Bey. Tabii ki Neşet Ertaş. Onno Tunç, Kamil Erdem, Gönül Akkor, Emel Taşçıoğlu, Fatih Erkoç, Yeni Türkü, Ercan Irmak, Erdem Sökmen, Fahir Atakoğlu, Cem Karaca, Tarkan, Sıla, Aşık Veysel, Michael Jackson, Quincy Jones, Vicente Amigo. Say say bitmez…

Sezen Aksu’nun tozunu yutmuş olduğunuz hissediliyor açıkçası…
Evet gerçekten öyle. Herkesten bir şeyler öğrendik ama Sezen’den öğrendiklerimiz oldukça fazladır. Bir de ondan öğren öğren bitiremezsin. Çünkü o sen bir öğreninceye kendisi iki öğrenir zaten. Öğrenme aşığı ne demek onda gördük biz. Hem donanım, hem ruh, hem de yetenek olarak bizim için her zaman zirvededir.

Memleketin müzikal anlamda tartışmasız en sevilen müzik üslubunun altına imza atan isimlerden biri olarak, bugüne kadar neden arka planda kalmayı tercih ettiniz?
Arkada olmayı da planlamadık, öne çıkmayı da. Plansızlık içerisinde ama büyük emek harcayarak gerçekleştirdik bu projeyi. İyi ki de evvelinde arkada kalmışız. Önde olunca sahne arkanızda kalıyor, yeterince pişirmiyor adamı müzikal olarak. Arka tarafın dünyası bambaşka. Onu iyi hazmettikten sonra önde başarılı olmak daha da keyifli. Hayatımız boyunca yaşadıklarımız hep doğal oluşumlar. Arkası da önü de bir bizim için. Yeter ki müzik yapabilelim. Yeter ki hep sevenlerimizle göz göze değebilelim…

Rubato’nun bir araya gelmesi nasıl oldu?
Bir Sezen Aksu konseri sonrasında oldu. Bizi o dönem Sezen’in proje menajerliğini yapan dostumuz Rıza Okçu gaza getirdi. Stüdyoda bir buluştuk, o gün bu gündür Rubato için çalışıyoruz.

Sezen Aksu sizi dinlerken gözyaşı dökmüş…
Doğrudur. Ama kendimizi bu yüzden özel bir yere koymuyoruz. Çünkü Sezen’in dinlerken gözyaşı dökmüşlükleri çoktur. Çok hassas bir ruhu olduğu için, ince nüansları incecik gözyaşlarıyla suluyuverir. Bazen dinleyerek ve hissederek de şarkılara dokunur. Müzik üreticisi olduğu kadar, iyi bir dinleyicidir de.

Bu grubun olmazsa olmaz en önemli yapı taşı ne?
Kerametin birliktelikten geldiğini hep aklımızda tutmamız. Kişisel egolarla muhattap etmemek müziğimizi. Saflığı bozmamak.

Farklı şarkıcılarla bir araya gelip klasiklerden oluşan bir proje albümü yapsanız güzel olmaz mı?
Hem de çok güzel olur. Böyle bir niyetimiz var. Ama önce yeni albümü hazırlıyoruz.

Rubato’nun ana teması ‘efkar’ mıdır?
Bu doğru. Kalbe değen şarkıları daha güzel yorumluyoruz sanki. Efkar kelimesi duygu durumumuzun tam karşılığı. Ama her insan gibi eğleniriz de. Mizahımız da boldur. Hayat gibi farklı duyguları ihtiva ederiz bünyemizde. Bütün hallerimizi de konserlerde ya da TV programımızda ortaya koymaktan çekinmeyiz. Oyun oynamayız. Neysek oyuz.

Hareketli bir şeyler de duyacak mıyız sizden?
Duyuyorsunuz zaten. Efkarlı şarkılara odaklandığınız için gözden kaçırmış olabilirsiniz. Özellikle konserlerde çılgınca oynar dinleyiciler. Ama bir önceki şarkıda akıttıkları gözyaşlarını silerek :)

“Beraber bir şarkı söylemeden ölürsek gözlerim açık gider” dediğiniz bir şarkıcı var mı?
Orhan Gencebay! Gerçi Gezegen Mehmet’in düğününde bu oldu. Ama bir konser ya da programımızda olsa, harika olmaz mı?..

İleriye yönelik planlarınız neler?
Bol bol sahne yapıyoruz. Planlama yapacak vakit de yok açıkçası. Ama prensipte hazır olan albümümüzü çıkartmak öncelik taşıyor. Sonrasında ise hissettiğimiz şarkıları seslendirip müzikseverlerin beğenisine sunmaya devam edeceğiz.

Neye Molatik olursunuz?
Detone seslere ister istemez takıntılı bir durumumuz var. Özer yüksek sese, Fatih sakız sesine, Göksun gergin tonlamalara, Eralp de ağlayan çocuk sesine Molatik oluyor… Konular genelde sesler üzerine yani.

Müzik dünyasında yaşanan gelişmeleri takip ediyor musunuz? Okurlarımıza ve hayranlarınıza neler söylemek istersiniz?
Gelişmeleri tabii ki takip ediyoruz. Sevdiğimiz sanatçı dostlarımızın yapıtlarını takip etmeye gayret gösteririz. Yeni yetenekleri keşfetmeye çalışırız. Türkiye’de müziğin hangi yöne gittiğini analitik olarak değerlendiririz. Memnun olduğumuz ve olmadığımız yönleriyle her şeyi masamıza yatırırız. Bize gösterilen sevginin kıymetini biliyoruz. Onları mutlu edebildiğimiz her an kendimizi mutlu sayıyoruz. Bizi bir grup olarak benimseyen herkese de teşekkür ediyoruz. Çünkü dördümüz büyük emeklerle yol aldık. Birlikteliğimize zeval gelmesin diyor ve herkesi sevgiyle selamlıyoruz.

Kaynak: Miiliyet Molatik | Özcan Beylan

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu