Site icon Müzikonair

Ali Eyüboğlu: Üzerime Hiçbir Çamur ve Lekenin Sıçramasına İzin Vermedim

1.Merhaba Ali Bey, Müzikonair’a hoş geldiniz. Öncelikle yıllardır gazetecilik alanının başarılı en önemli isimlerinden birisiniz. Gazetecilikte kaçıncı sene içerisindesiniz. Mesleğe ilk atılımınız nasıl oldu ve nasıl gelişti? Biraz bahsedebilir misiniz?

Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken halen yayın hayatını sürdüren yerel Karadeniz Gazetesi’nde başladım. Askerlik sonrası İstanbul’da devam ettim gazeteciliğe. Haftalık magazin gazetesi Merhaba, ardından Güneş, Bulvar, Tercüman ve Ağustos 1991’den beni de Milliyet’teyim. Milliyet’te muhabirlik, Oscar TV, Milliyet Televizyon dergilerinin ve Milliyet Cadde’nin yayın yönetmeliği gibi çeşitli görevlerde bulundum ve halen yazar olarak devam ediyorum.

2. Bugüne kadar ki yaptığınız haberler ya da yorumlarınız yüzünden düşmanlarınız oldu mu ya da arttı mı? Hala küs olan konuşmayan sanatçılar var mı?

Yaptığım haberler ya da yazdıklarım yüzünden küsenler, düşmanlık yapanlar oldu mu? Oldu, ama ilelebet küslüğün ve dostluğun olmadığı bir dünya şov dünyası…

Benimse bu mesleğim yaparken ilkem şu:

Haber kaynaklarımın çekim alanlarına asla girmem… Bir yumruk mesafesinde durmaya özen gösteririm. Hiçbir ünlüyü dost ya da düşman olarak bellemem, ama elbette ki zamanla ünlüler içerisinde iyi ve kötüleri, yalan konuşan veya her dair doğruyu söyleyeniz ayırır, ona göre davranırım. Ortada ses veya görüntülü kayıt olmasına rağmen söylediklerini inkar edenlerle, söylediklerinin arkasında duranları aynı kefeye koymak mümkün mü? Eşyanın tabiatına aykırı bu…

3. Bugüne kadar sizi köşe yazarlığı, TV programları ve magazin yorumlarınız ile izledik. Her haberiniz sosyal medyada çok okunup çok ilgi görüyor, hatta çoğu haberi ilk kez sizden öğreniyoruz. Duruşunuzla yaptığınız yorumlarla insanların güvenini kazandınız. Peki bu başarınızı, güveninizi ve bu kadar çok ilgi görüp sevilmeyi nasıl sağlıyorsunuz. Neler söylemek istersiniz?

Her şart ve koşulda tarafsız kalmaya, objektif olmaya, gerçeğin peşinde koşmaya özen gösterdiğim için…

Bir günde oluşmuyor bu güven… Yıllar içinde yazdıklarınızın ve söylediklerinizin doğruluğu belirliyor bunu… Bu yüzden şeker ve tansiyon hastası olmak gibi bir bedel ödedim, ama hiçbir güç odağının karşısında eğilip, bükülmeden ayakta kalmayı, yalanların gerçekten daha hızlı yayıldığı ve ilgi gördüğü magazin dünyasında üzerime hiçbir çamur ve lekenin sıçramasına izin vermeden bugünlere geldim, şükürler olsun.

4. Bir çok ismi yorumcu koltuğunda izlediğimiz ‘’Söylemezsem Olmaz’’ programından neden ayrıldınız? Tekrar teklif gelse devam eder misiniz?

Söylemezsem Olmaz’ı bırakmamın tek sebebi, benim habercilik anlayışımla programın magazinciliğe bakışı arasındaki fark…

Kendime Magazin Noteri adlı bir Youtube kanalı açtıktan sonra televizyonlardan gelen teklifleri reddettim. Bu mecrada özgürüm. Her televizyon kanalı ve programın kendine özgü yasaklı sanatçı listesi ve reyting için her şeyi mübah sayan yöneticiler var. Halimden memnunum. Çünkü Magazin Noteri’nin de kendine özgü bir izleyici/takipçi kitlesi oluştu.

5. Biraz nostalji yapalım isterseniz. Bugüne kadarki gazetecilik hayatınızda imza attığınız en önemli röportaj ve haber hangisiydi? Unutamadığınız…

O kadar çok ki… Hangi birini saysam?

6. Bugün Türkiye’deki gazeteciliğin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Internet, akıllı cep telefonları, sosyal medya platformları sayesinde halk gazeteciliği gerçek araştırmacı gazeteciliğin önüne geçti. Halk gazeteciliğinde yapılan şey şu; teyit edilmemiş ham bilgiler sorgulanmadan dolaşıma sokulup, reaksiyon alınıyor. Bilgi yalan ya da yanlış çıktığı zaman hesabı sorulacak bir kişi ve kurum yok ortada… Oysa habercilik, habercilerin işidir… Haberciliğin de evrensel kuralları bellidir. Maalesef bazı alanlarda halk gazeteciliğiyle yarışma uğruna aldığı bilgiyi ya da istihbaratı doğrulatmadan bir yerde çıkan bir haberi(!) yüzde 100 doğru kabul edip, “kopyala yapıştır” kolaycılığına kaçarak okurlarıyla paylaşıp medyanın inandırıcılığına gölge düşürenler çoğaldı. Öte yandan merkez medyanın çalışan sayısının her yıl daha da azalma mecburiyeti gibi bir durum söz konusu. O açıdan baktığımda yarının bugünden daha iyi olacağı konusunda ümit var değilim.

7. Sizi biraz da sosyal açıdan tanıyalım. Çalışma hayatınızın dışında boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir ilgi alanınız merakınız var mı? Paylaşabilir misiniz?

Bolca belgesel ve aksiyon dizisi izlerim… Otobiyografi kitapları okurum… Mümkün olduğunca açık havada yürüyüş yaparım… Sosyal medyada sörf yaparım…

8. Röportajımıza katılarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak ‘’Müzikonair’’ okuyucularına neler söylemek istersiniz? 

MüzikOnair’i okurları için dileğim şudur:

Yarınları bugünden çok daha iyi olsun…

 

Röportaj: Alper Ergez

Müzikonair

Exit mobile version