Amber Türkmen Voir Magazin’e konuştu!..
1.Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış, Cumhuriyet’in var olmaya çabaladığı, küllerinden yeniden doğan bir milletin ayakta kalma zamanlarına denk gelir radyonun hayatımıza girişi. 1927’de Sirkeci’deki büyük postane binasının bodrum katında başlar ilk yayın…
Memleket fakir, memleket yorgun, memleket yoksundur her şeyden. Kimsede radyo alıcısı olmadığından, merkezi yerlere bağlanan hoparlörler yardımıyla yapılır ilk yayınlar. 1964 yılında, neredeyse 50 sene sonra TRT Radyo girer hayatımıza. Gelin devamını TRT Radyo Daire Başkanı Amber Türkmen’den dinleyelim…
İŞTE O RÖPORTAJ!..
Amber Hanım, ben günümüze gelmeden önce TRT’nin Türk radyoculuk tarihinde bıraktığı izlerden ve 90’lı yıllarda televizyon hayatımıza girene kadar toplumla olan bağından bahsetmenizi rica edeceğim.
Türkiye’de radyo yayıncılığının başlangıcı neredeyse dünyayla eş zamanlı. Genel kabul gören anlayışa göre ilk anons 6 Mayıs 1927 tarihli… TRT’nin kuruluşuna kadar geçen süre içerisinde dağınık bir şekilde ve çeşitli kurumların yönetimi altında yürütülen radyoculuk faaliyetleri, 1 Mayıs 1964 yılında TRT’nin kurulmasıyla tek çatı altında toplanıyor ve ülkemiz radyoculuğunun gelişme çizgisi yeni bir ivme kazanıyor.Teknolojik altyapının yenilenmesi, radyo kanallarının yeniden yapılanması, bölge radyolarının kurulması ve program planlamalarının merkezi sisteme bağlanması gibi gelişmelerle sonraki yıllar Türkiye’de radyo yayıncılığının altın yılları. Televizyon hayatımıza girene kadar radyo halkın göz bebeği. Bilgi ve haber kaynağı. Kültür sanattan ekonomiye, sağlıktan hukuka, siyasetten çocuk programlarına, hitap ettiği kitlenin öğrenme sürecine katkıda bulunuyor. Bunun yanı sıra usta ses ve saz sanatçılarıyla, derleme çalışmalarıyla, farklı müzik türlerinde faaliyet gösteren korolarıyla, geleneksel ve çağdaş müziğimizi tanıtıp, ilgiyi artırmaya çalışıyor, doğru icra biçimlerini aktarıyor yani kaliteli müzik anlayışını benimsetmeyi ilke ediniyor. Tabii radyoyu nostaljik bir figür olarak görmemek lazım. Televizyon ve internet elbette etki alanı son derece geniş mecralar. Ancak radyonun işlevleri, sahip olduğu avantajlar ve iletişim teknolojisindeki gelişmeleri kendine adapte edebilme gücü onu vazgeçilmez yapıyor.
Bugün TRT Radyo, 3 kıtada yayın yapan, Türk insanını, Türk müziğini dünyaya tanıtan dev bir yapı haline geldi. TRT radyonun yurt dışı yeni atılımları nelerdir?
Dünyanın saygın yayın kurumları arasında bulunan TRT, gerek yayın teknolojisine yaptığı yatırımlarla gerekse teknolojik yapının ve toplumsal dinamiklerin belirleyici etken olduğu içerik planlamasıyla öncü konumdadır. Değişen, dönüşen dinleyici eğilimleri, radyo yayıncılığında teoride ve pratikte ortaya konan yeni yaklaşım ve anlayışlar çalışmalarımıza yön veriyor. Yayıncılık son derece dinamik bir sektör. Hantallığı ve durağanlığı kabul etmiyor. Gelişmeye açık olmalısınız. Toplumu analiz edebilmeli ve dinleyiciye kulak vermelisiniz. Cesur olmalı, yeni atılımlar için zaman zaman risk alabilmelisiniz. Gelenekten ödün vermeden günceli takip edebilmeli, yeni modeller yaratabilecek vizyona sahip olmalısınız. Biz sahip olduğumuz olanaklar ve dinleyicimizden aldığımız destekle dünyaya sesimizi duyuruyoruz. Tematik yayın kanallarıyla, kent radyolarıyla, farklı şehirlerden hatta ülkelerden eş zamanlı yayınlarla, uluslararası eğitim faaliyetleriyle, program çeşitliliği, dikkat çekici formatlar ve içerik yelpazesiyle yayınlarımızı sürdürüyoruz. Uluslararası katılımlı etkinliklerle mesleki deneyimlerimizi yurt dışından yayıncılarla paylaşıyoruz. Mayıs ayının ilk haftasında gerçekleştirdiğimiz Radyo Günleri Etkinliği örneğin.Sayın Genel Müdürümüz Şenol Göka’nın talimatlarıyla yurt dışından yayıncılar kendi programlarını Kadıköy Meydanı’na kurduğumuz cam stüdyolardan gerçekleştirdiler. Ülkelerine Türkiye’den TRT’nin cam stüdyolarından seslendiler. Çok olumlu tepkiler aldık. Bu noktada bizim için büyük önemi olan bir projeyi de paylaşmak isterim. TRT FM kanalımızda yayınını sürdüren Türkiye’nin üç önemli DJ’nin hazırlayıp sunduğu “Dünyanın En Radyo Programı”, hakikaten dünyaya açılan kapımız oldu. Türkiye’deki yayınlarını üç farklı şehirden eş zamanlı olarak sürdüren program, Mart ayında üç farklı ülkeden, Haziran ayında ise üç kıtadan eş zamanlı yayın gerçekleştirdi. ABD, Avustralya ve Bangladeş’ten ortak canlı yayın yapıldı.
TRT Radyo’nun Türk radyoculuğunu getirdiği noktayı, geçmişi dinledik sizden. Peki ya gelecek? TRT Radyo’nun gelmek istediği, ulaşmak istediği nokta neresidir?
88 yıllık yayıncılık birikimimiz, mesleki tecrübemiz var. Bu köklü geçmiş bize güç veriyor tabii. Öte taraftan kamuoyu araştırmalarının ortaya koyduğu veriler, dinleyicilerimizin desteği yeni projeler üretmek için en büyük motivasyon kaynağımız. “Türkiye’nin Ortak Sesi” mottosuyla yayınlarını sürdüren TRT radyolarının gelecekte de etkin bir güç olarak varlığını sürdürmesine zemin hazırlama çabası içerisindeyiz. Bilgi iletişim teknolojisinin hızına ayak uydurmak, bu doğrulduta yeni içerik format denemeleriyle radyoyu geleceğe taşımak istiyoruz. Sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi radyo yeni yayın mecralarını kendine uyumlandırabilme kapasitesine sahip. Sesin büyüsüne dokunmadan, gerek sosyal medya gerekse görsel araçlarla radyonun görünür kılındığı bir ortam oluşturuyoruz zaman zaman. Engellilere yönelik bir programımız işaret dili tercümanları aracılığıyla internet üzerinden yayınlanabiliyor. Müzik programlarımız TV kanallarımızdan naklen izleciyilerle paylaşılabiliyor. Avrupa Yayın Birliği ve Asya Yayın Birliği ile gerek program değişimi gerekse ortak projelerin üretimi konusuna da açığız elbette. Dünyayı kucaklayan ses olma iddiasını sürdürüyoruz. Gelenekle günceli bir araya getirdiğimiz yayın stratejisiyle ülkenin her noktasına ve dünyaya, her yaş grubuna, her ihtiyaç ve beklentiye yanıt verme çabasındayız. Kamu yayıncısı kurum olarak bunun büyük bir sorumluluk olduğu kanaatindeyiz.
Şu an hali hazırda yürüyen Kent Radyo projeniz var. Oldukça ilginç ve yine bir ilk olma özelliğini taşıyor bu proje. Kent Radyo ilerleyişi hangi aşamada şu an?
Kamu yayıncılığının ülkemizdeki temsilcisi TRT, radyo yayıncılığı alanındaki yönelim ve ihtiyaçları tespit ederek çalışmalara devam ediyor. Ocak 2015’te yayına başlayan 3 kanalımız, metropol insanının günlük hayatta ihtiyaç duyabileceği bilgileri, o kenti en iyi tanıyan, kentine emek veren insanların ağzından aktarıyor. TRT Kent Radyo Ankara, TRT Kent Radyo İstanbul ve TRT Kent Radyo İzmir her gün 07:00 – 01:00 saatleri arasına interaktif nitelikteki yayınlarda kenti ve kentliyi konuşup konuşturuyor. Bu noktada bir radyo sevdalısı olan TRT Genel Müdürümüz sayın Şenol Göka’ya teşvikleri için teşekkür borçluyuz.
Ve hepimizin göğsünü kapartan Guiness Rekorlar Kitabı’nda yer alma çalışmaları. Bu fikir nasıl oluştu, anlatır mısınız?
“Dünyanın En Radyo Programı” sadece Türkiye’de değil, dünyada da bir ilk olma özelliği taşıyor. Türkiye’nin en geniş yayın ağına sahip ve en çok dinlenen radyo kanalı TRT FM’de, her Perşembe 19:00 – 21:00 saatleri arasında Ankara, İstanbul ve İzmir stüdyolarından canlı ve eş zamanlı olarak üç radyocu canlı yayında. Üç şehirden yapılan yayınlar Mart ayında Azerbaycan, Almanya ve Bosna Hersek’ten gerçekleştirildi. Haziran ayında ise üç kıtadan… Sırada üç okyanustan yayın yapma projesi var. Pasifik Okyanusu, Atlantik Okyanusu ve Hint Okyanusu… TRT Radyo olarak çalışmalarımızı sürdürürken, yaptığımız işin dünya rekoru kayıtlarına geçmesinin de çok anlamlı olacağını düşünüyoruz.Amacımız, bu çalışmaların Guiness Rekorlar Kitabı’nda yer alması… Guiness yetkilileriyle temas halindeyiz. Türkiye’nin yayıncılık alanında geldiği noktanın dünyaya anlatılması bakımından bu çabalar çok önemli. TRT gibi bir yayıncılık devinin, böyle aktif bir programla dünya medyasında gündem oluşturabileceği kanaatindeyiz.
Kişisel olarak merak ettiğim bir şey var. TRT’nin radyo tarihi, radyoculuğa kazandırdıkları, sizin döneminizdeki atılımları, her şeyi konuştuk. Sizin için radyonun ne anlama geldiğini çok merak ediyorum. Radyonun sizin hayatınızdaki yerini anlatır mısınız, profesyonel kişiliğinizin dışında?
Türkiye’nin ilk acapella korosu olan TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosunda başladı profesyonel anlamda radyo ile tanışıklığım. Ancak radyonun duygu dünyamdaki özel yeri benim kuşağım dinleyicileri gibi daha öncesine dayanıyor. Sesle kurulan dünyalar, kurulan hayaller,müziğin ve anlamlı sözün eşsiz birlikteliği… Bilgi, haber, eğlence kısacası hayat. Hayal perdesinde Radyo Tiyatrosu. Her türden müziğin ruhları doyuran tınıları. Radyo sıcak,samimi bir dost, bir can yoldaşı.
Şu an neler yapıyorsunuz, projelerinizden bahseder misiniz?
Bilindiği üzere yakın bir dönemde Kurumumuzun Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği kategorilerinde düzenlediği “Sıra Sende Avrupa” ve “Sıra Sende Türkiye” ses yarışmalarının finalini gerçekleştirdik. Geleneksel kültür unsurlarımızdan olan Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği’ni yaşatıp yaygınlaştırmayı, kuşaktan kuşağa aktarılmasına aracı olmayı amaç edindiğimiz yarışmalar 10 hafta sürdü. İçinde bulunduğumuz günlerde, geleneksel ve çağdaş müziği en doğru icralarla halka ulaştırmayı ilke edinin kurumumuzun açmış olduğu sanatçı sınavını yapmaktayız. Tabii bu arada 2016 yılı yayın planlama çalışmalarına da başladık. Dinleyici geri bildirimleri, eğilim, ihtiyaçlar ve 2016 yılının özellikleri doğrultusunda yeni yapım yayın düzenini oluşturmaktayız.
Röportaj : VOIR Magazin Ağustos Sayısı – Gülbahar Kılınç