Merhaba Asya Hanım Müzikonair’a hoş geldiniz. Nasılsınız öncelikle? Müzik hayatınıza ilk olarak nasıl başladınız? Bu mesleğe ilginiz ne zamandır var? Sizleri daha yakından tanıyabilmemiz için biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba. Müzik yolculuğum ilkokuldan itibaren okul korolarında yer alarak başladı. Lise döneminde Eskişehir Halk Eğitim Merkezi korosuyla festivallerde ve farklı etkinliklerde sahne deneyimi yaşadım. Milliyet Gazetesi Liseler Arası Müzik Yarışması’nda birinci oldum. Ödülüm hala Ahmet Kanatlı Lisesi’nde duruyor.
Uzun yıllar Ankara’da Grup Angora’nın solistliğini yaptım. O dönemde özellikle otellerde yabancı repertuarla çalıştım. Aynı zamanda farklı mekanlarda orkestra şarkıcılığı dışında bağımsız olarak da sahne aldım.
1990 yılında (nurlarda yatsın) değerli besteci Selmi Andak, NezihTopuzlun’un sözlerini yazdığı bir şarkıyla Eurovision Şarkı Yarışması için teklif yaptı. Şarkının aranjörü ve orkestra şefim Turhan Yükseler idi. Müthiş bir heyecan ve deneyimdi benim için. O sene sevgili Kayahan birinci olmuştu. “Zamanda Gezinti” adlı şarkıyı daha sonra Nilüfer “Bir Dünya Doğuyor” ismiyle tekrar okudu. O dönem henüz Nilüfer’le tanışmıyoruz tabii.
İçinde bulunduğumuz pandemi süreci işinizi ve kişisel yaşamınızı nasıl etkiledi?
Pandemi yeni single çalışmama başladığım dönemde girdi hayatımıza. Şarkının çıkışını erteledim. Hobilerimle zaman geçirdim. Hepimiz için zor bir dönem. Ama “Unutup Gitti” yaz şarkısı olmadığı için daha fazla beklemek istemedim. Aralık ayında DMC etiketiyle çıktı.
“PEK ÇOK SANATÇIYA SINIRLI BÜTÇE YÜZÜNDEN YATIRIM YAPILAMADI”
Bir döneme damgasını vuran hit şarkılarınız arasında herkes tarafından çok sevilen “Olmadı Yar”, “Pişmanım” gibi şarkılarınız yer alıyor. Ayrıca Eurovision Şarkı Yarışması’na katıldınız ve şimdi de 23 yıl aradan sonra “Unutup Gitti” adlı single çalışmanız ile sevenlerinizle yeniden buluştunuz. Öncelikle nasıl bir duygu, neler söylemek istersiniz? Müzik dünyasından uzak kaldığınız bu sürede neler yaptınız?
90’lar çok değerli zamanlardı. Müziğin ve müzisyenlerin, insanların hayatında önemli bir yeri vardı. O günleri çok özlüyorum. Üretim konusunda ara verdiğim dönemlerim olsa da müzikten asla kopmadım. Bir sanatçının müzik yapmak için ya üretmesi ya da tarzına uygun şarkılara ulaşabilmesi lazım.
Müzik sektörünün uzun süredir içinde olduğu kriz yapım firmalarını da etkilediği için pek çok sanatçıya sınırlı bütçeler yüzünden yatırım yapılamadı. Şu anda 23 yaşında olan kızımın her yaşında, her anında yanında oldum. Anneliğimi doyasıya yaşadım. Ve yeni bir şarkıyla, heyecanla sevenlerime merhaba diyorum. Sanıyorum bundan böyle albüm yerine eski yıllarda olduğu gibi şarkılarımızı, sevenlerimizle single olarak paylaşacağız.
Yeni single çalışmanız olan “Unutup Gitti” ile uzun bir aradan sonra yeniden hayranlarınızla buluştunuz. Bu şarkınızda kimlerle çalıştınız ve şarkınızın bir hikayesi var mı? Şu ana kadar gelen tepkiler nasıl, biraz bahsedebilir misiniz?
Şarkının söz ve bestesi Ümit Sayın’a ait. Ümit, Nilüfer’le başka bir proje için bir araya geldiklerinde dinletmiş. Nilüfer, sesime çok yakışacağını düşünerek bana getirdi. Ümit besteci, söz yazarlığı ve yorumculuğu ile beni her zaman etkilemiştir. Çok üretken, pozitif bir insandır ve de çok değerli bir dostumdur. Aranjörüm Gürsel Çelik 2007’de çıkan “Aşktır Beni Güzel Yapan” albümümde de pek çok şarkımın düzenlemelerini yaptı. Emek veren tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Şimdi de “Unutup Gitti” isimli yeni şarkınızın klip çekimleri hakkında konuşalım isterseniz. Şarkınızın klip çekimleri nerede yapıldı, çekimler nasıl geçti ve kimlerle çalıştınız?
Klip yönetmenim İmre Haydaroğlu ile ilk kez çalıştık. Müthiş bir ekibi var ve çok yaratıcı. Klip için değerli tiyatrocu Ferhan Şensoy’un hayat verdiği Ortaoyuncular Tiyatrosu’nun önerdiğinde çok şaşırdım ve heyecanlandım. O müthiş sahnede pek çok oyun izledim. Çok kıymetli oyuncuların anılarının yaşadığı o büyülü tiyatronun, klip çekimi için kapısını bizlere açması hayal gibi geldi önce. Sonra mucize gerçekleşti. Sevgili Ferhan Şensoy’a ve Sevgili İmre Haydaroğlu’na, emeği geçen herkese bütün kalbimle teşekkür ederim..
“MÜZİKTE KIYMETLİ ÜRETİMLER, ÖZENSİZ ŞEYLERLE KAYBOLUP GİDİYOR”
Günümüz müzik sektörünün gelişim durumunu biraz değerlendirmenizi istesek neler söylemek istersiniz? Bildiğiniz gibi müzik sektörü de dijitalleşmiş durumda. Bu durumun sizce avantaj ve dezavantajları var mıdır?
Teknoloji bütün dünyada gelişmeye devam ederken, doğal olarak müzik sektörü de etkilendi. Dijital ortam, üreten insanların geniş kitlelere kolayca ulaşmalarını sağlıyor. Beni rahatsız eden şey yüksek hız ve karmaşa. Kıymetli pek çok üretim, ruhsuz, duygusuz ve özensiz şeylerle birlikte kaybolup gidiyor. Yavaşlamak lazım. Lezzetli bir yemeği tadına varmadan hızlıca yemek gibi bugünkü ortam. Dijital mecrayı sakin bir şekilde kullandığım halde ben çok yoruluyorum. İnsani ilişkiler azaldı ve kalite düştü ne yazık ki…
Müzik kariyerinizde uzun bir süre Nilüfer ile birlikte çalıştınız. Zaman zaman başka sanatçıların da albümlerinde vokalistlik yaptınız. Öncelikle sizi tanımamızda büyük bir emeği olan Nilüfer ile tanışmanız nasıl oldu?
1991’de Nilüfer bir mekanda sahne almak üzere Ankara’ya geldi. Sesine bayılıyordum. Onu ilk defa sahnede izledim. Ertesi gün sahne aldığım otel roofundan ekibiyle içeri girince çok şaşırdım. Çalıştığım otelde konaklıyorlarmış. O gece tanıştık sohbet ettik. Sesimi çok beğendiğini vokaliste ihtiyacı olduğunu söyledi. Her şey çok hızlı gelişti. İstanbul’a yerleştim ve dört yıl boyunca Nilüfer’e vokalistlik yaptım. Onun iş disiplininden ve sahne hakimiyetinden çok etkilendim. İlk üç albümümün prodüktörlüğünü yaptı. Benim kıymetlimdir. Dostluğumuz ömür boyu sürecek inşallah.
“KİMSEYLE YARIŞIM YOK”
Sizi biraz da sosyal açıdan tanıyalım. Müzik dışında başka bir ilginiz merakınız var mı? Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?
Meraklı bir yapım var, yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. İlgilendiğim alanlar birbirinden farklı. Yağlı boya resim çalışırım. Birkaç atölyede farklı teknikler öğrendim. Briç dersleri aldım.
Tarih severim. Özellikle dünya savaşları üzerine kitaplar okur filmler, diziler, belgeseller izlerim. Haftanın üç günü pilates ve yürüyüşe ayırıyorum. Pandemi nedeniyle daha çok yürüyüş yapmaya başladım. Bir dönem heykel de çalıştım ama uzun sürmedi. O konuda yeteneğim ve sabrımın olmadığına karar verip bıraktım.
Seyahatlerim de çoğunlukla doğası veya tarihi dokusu olan müze ve sanat galerileriyle insanlarda iz bırakan şehir veya ülkelere oluyor. Müzeler, galeriler nefes aldığım ve ruhen kendimi iyi hissettiğim yerler… Konya’ya Mevlana’yı anma etkinlikleri için gittiğimde, insanlığın bilinen ilk yerleşim yeri olan Çatalhöyük’ü gördüğümde gözyaşlarımı tutamamıştım. Gerçek hikayeler, yaşanmışlıklar ve geçmiş beni çok etkiliyor. Tarihe ve eski olan her şeye zaafım var.
Kendinize belirlediğiniz mesleki bir hedef var mı? Ne yaparsanız “Bunu başardım” diyebilirsiniz?
Uzun vadeli planlar yapmıyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Kimseyle yarışım yok. Müzik yapmayı şarkı söylemeyi seviyorum. Yarış atı değilim. Hayatın binbir güzellikleri var. Pandemi hepimizi tokatladı. Son üç albümümde birçok şarkının söz bestesi bana ait. Üretmekten de haz duyuyorum. İçime sinen yeni şarkılar yaparsam bir sonraki projem albüm olabilir. Hatta senfonik bir albüm olmasını çok istiyorum.
Uzun yıllar desteğe ihtiyacı olan kadın ve çocuklar için vakıf kurma hayali kurdum. Sınırlarımı aşan hayallerden vazgeçtim artık ama müzik aracılığı ile faydalı olabileceğim iyilik projelerinde var olmak beni çok mutlu eder.
Son olarak Müzikonair okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?
Müzikonair ekibine çok teşekkür ederim .Bu platformu takip eden müzik severlerle canlı müzik ortamlarında yeniden buluşma ümidiyle. Sevgiler.