Site icon Müzikonair

Aydilge: Kadınların Aşağılandığı Hiçbir Diziye Müzik Yapmam

MüzikOnair’dan Alper Ergez, Aydilge ile müzik hayatına nasıl başladığı, yaptığı müzikler, sosyal medya ve Türkiye’deki müzik sektörü hakkında samimi bir sohbet gerçekleştirdi.

1. Merhaba Müzikonair’a hoş geldiniz. Öncelikle sizin müzisyen, şarkı sözü yazarı, romancı ve radyo programcısı olduğunuzu biliyoruz ama daha yakından tanımak isteriz. Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

İnsanın kendinden bahsetmesi inanın iki üç cümlede hiç kolay değil. Ayrıca ne söylesek, kendini övmek gibi anlaşılır. O yüzden gerçekten merak edenler zaten internette bolca bilgi bulabilir. Www.aydilge.net adresinde de mevcut.

2. Müzik hayatınız nasıl başladı?

En yakın arkadaşım bana sürekli su buharı ve oksijen üreten mavi makineydi. Nefes alamadığımda “hava hava” diye makinaya koşardım. Hasta olduğumu bilmeyenler de niye hava diye koşturduğumu anlamaz, hav hav yani köpek istediğimi sanırlardı. Oysa tek istediğim havaydı. O halde bile şarkı söylerdim. Müzik benim şifam olmuştu. Plastik makinam ve aşkla şarkı söyleyen çocuk kalbim el ele verip ciğerlerimi iyileştirdiler. O gün bugündür aşkla müzik soluyorum ve müziğin bizi iyileştirebileceğine inanıyorum. Sadece somut hastalıkları değil, kalp yaralarımızı da… Ama sizin sorunuz daha çok profesyonel olarak kariyerimin başlangıcına dair ise, o zaman sekiz yaşında TRT Ankara Radyosu Çocuk Korosu sınavlarını kazanmamla başladı diyebiliriz. Koronun eğitimi gerçekten çok disiplinli ve ağırdı. Bazen saatlerce solfej yapıp, şan teknikleri ile boğuşacağıma, dışarı çıkıp arkadaşlarımla oyun oynamak isterdim. Ama şimdi iyi ki de o sınavı kazanmışım ve o eğitimi almışım diyorum.

3. Dizi müziklerinin aranılan ismisiniz. Peki jenerik müziklerini oluştururken en çok nelere dikkat ediyorsunuz ve sizi en çok ne etkiliyor?

Kadınların aşağılandığı, şiddetin pohpohlandığı, eril söylemin baş tacı edildiği hiçbir diziye müzik yapmam. Milyon dolarlar verseler de yapmam. Profesyonellik, para karşılığında her türlü ilkeni satmak ise profesyonel değilim.

4. Harika bir enerjiniz var. Bu kadar hareketli, kıpır kıpır, enerjik olmayı nasıl başarıyorsunuz?

Övgüleriniz için öncelikle çok teşekkür ederim. İnsanı ancak iş olarak, yük olarak gördüğü bir şey yorabilir. Ben yaptığım işleri seviyorum çünkü zaten en baştan sevdiğim işleri yapıyorum. Bu da enerjimi doğrudan etkiliyor.

5. Rock alternatif müzik türündeki yeni çalışmanız olan,“Kendimi Kırdım Ben”isimli şarkınız nasıl gidiyor,gelen yorumlardan memnunmusunuz ve bu şarkınızda kimlerle çalıştınız neler söylemek istersiniz?

Kendimi Kırdım Ben’den sonra Umudum Var yayınlandı. Umudum Var adı üstünde umut dolu bir şarkı. Yine söz ve bestesi bana ait her şarkımda olduğu gibi… Bu arada, yazın hiti falan gibi kavramlar bana çok komik geliyor. Açıkçası bunu hiç önemsemiyorum. Size umut olsun yeter. Hitler gelir geçer, ama umut bir ömür boyu sürer.

6. Sosyal Medya ile aranız nasıl? Bildiğiniz gibi Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte müzik dünyasında pek çok isim popülerlik elde etti. Adını bile az duyduğumuz isimlerin Youtube’de izlenme oranları milyonları buluyor bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Bazı değerler birbirine girdi. Mesele değerli ve pahalı ayrı şeylerdir. Bir ürünün pahalı olması, onun değerli olduğuna gelmez. Bir şarkıcının pahalı çizmeler giyiyor, son model arabalar sürüyor olması onun değerli bir insan olduğu anlamına gelmez. Bir insanın popüler bir karakter olması, onun bir karakteri olduğu anlamına da gelmez. O yüzden değerlerimizi biraz daha sorgulamamız gerekiyor hep birlikte tüm ülke olarak. İzlenme oranları benim için bir şey ifade etmiyor. Kaç paralık insansın denirdi eskiden, şimdi kaç takipçilik insansın deniyor. Ben sadece insan olmaya çalışıyorum ve de iyi bir müzisyen.

7. Bu arada kitap yazdığınızıda biliyoruz. Nasıl başladınız yazmaya ve yeni kitap geliyor mu?

İlk kitabım Bulimia Sokağı’nda, çoğunlukla genç kızlarda görülen aşırı zayıflama ile ilgili psikolojik bir rahatsızlığı konu aldım. Kadın bedeni üzerinden ticari bir sektörün oluştuğunu ve bu sektörün aslında kadını kağıt bebek gibi belirli kalıplara soktuğunu gördük. Tüm bu çarpık güzellik anlayışının yarattığı tahribata dikkat çekmek için de Bulumia Sokağı’nı yazmaya karar verdim. Çünkü dünyada her yıl bir milyon kadın, yeme bozuklukları, yanlış diyetler, zayıflama hapları ve tehlikeli estetik müdahaleler nedeniyle ölüyor. Yani sadece fiziksel değil, psikolojik şiddet de öldürüyor kadınları. Daha sonra ‘Aşk Notası’ adlı romanım yayınlandı. Orada da madde bağımlılığı ile hastalıklı aşkların aslında birbirine ne kadar benzediğinin altını çizdim. Çünkü insan aşık olduğu kişiye de bağımlı olabilir. Onsuz yapamamak, yaşayamamak da bir tür kelepçedir. Tabii bunları ders anlatır gibi değil de edebi bir dille hikayeye dönüştürerek anlattım. Bizim bu kısır döngülerden nasıl çıkabileceğimizi, kendimizi nasıl gerçek anlamda var edebileceğimize dair soru işaretleri ve umut ışıkları da içeren kitaplar bunlar. Şimdi de her ay Bavul dergisinde makalaler yazmaya devam ediyorum.

8. Türkiyedeki müzik sektörü hakkında neler söylemek istersiniz?

Çok fazla haksızlığa uğradığımızda, o haksızlıklara o kadar çok gömülüyoruz ki, verimli bir şey yapacak enerjimiz kalmıyor. Ben de sektörde olup biten haksızlıkları düşünüp durursam, hareket edemez hale gelirim. O yüzden kendimi korumayı, temiz ve saf kalmayı tercih ediyorum. Sektörel adaletsizliği tek başıma değiştiremeyeceğimi bilip vaz geçmek yerine, en azından adaletsizliğin bir parçası olmayarak var olmaya çalışıyorum.

9. Çalışma hayatınızın dışında neler yaparsınız.Mesela özel bir ilginiz,merakınız var mı?

Eşim:) Eşimle beraber gezmeyi çok seviyoruz. Tatilde bütün gün yatıp güneşlenmek yerine, aklımızı güneşlendirmek için farklı coğrafyaları ve kültürleri deneyimlemeyi seviyoruz.

10. Röportajımıza katılarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak MüzikOnair okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?

Umudum Var adlı şarkımda söylediğim gibi, düşürmesinler düşlerini…

 

Exit mobile version