Ayşe Özyılmazel’in Hesapları Dolandırıcılar Tarafından Boşaltıldı!..

Eski şarkıcı Ayşe Özyılmazel Sabah’taki köşesinde bugün dolandırıldığını yazdı. Banka kartının kopyalandığını ve içindeki paranın sıfırlandığını yazan Ayşe Özyılmazel, okuyucularını da dikkatli olmaya çağırdı.

Yani umarım kopyalanmaz ama kopyalanabilir…
Eh, kişi yakın çevresinde gerçekleşmeyen bi’ şeyin başına gelebileceğine inanmıyor değil mi?
Öyle bir olaylara uzaydan bakıyormuş hali, dışarıda neler neler olurken sanki kendisi ‘Survivor’da dokunulmazlık kapmış hissi ile ortalıkta dolanıyor.
En duyarlımız, en empati sahibimizde bile bu hal zaman zaman mevcut yani.
Geçtiğimiz perşembe günü gazeteden çıkmış, sağlıklı beslenme koçu Şeyda Coşkun’un Belight Kitchen’ındaki (onu da yazdım, yanda) randevumuza gitmeden önce, annemlerle evde sohbet ediyorduk.
Telefonuma Denizbank’tan SMS geldi.
‘Bilmem nereden, bilmem ne kadar tutarında bir harcama yaptınız. İşlem bilginiz dışındaysa bankanızı arayınız’ gibisinden…
Aaa! ‘İşlem tamamen bilgim dışında, kartım da çantamda’ paniğiyle bankanın müşteri danışma hattını aradım. Santral görevlisiyle zaten anlaşmam imkansız. Ben şaşkınlıktan ‘Böyle bi’ şey nasıl olabilir?’ sorusunu saniyede 100 kere sorarken, hanımefendide bir serinlik, cool’luk, ‘kader kısmet’çilik anlatamam… “Hesaplarınızı donduruyorum, onaylıyor musunuz?” gibi sorular soruyor. Yok onaylamıyorum, biraz daha soysunlar!
Hemen arabaya atlayıp bankanın Bebek şubesine daldım. Bir baktılar ki; SMS’le söyledikleri para hiçbir şey, banka kartının bağlı olduğu hesabın tamamını bir saat içinde boşaltmışlar! Hesap sıfır yani!
O sırada bana Hadise’den geldi tabii:
‘Sıfır tolerans hadi git durma!’ Neyse, devam ediyorum…
Ne olmuş; banka kartım, ya ATM’de ya da bir post cihazında kopyalanmış.
Önce bir form doldurttular, sonra ertesi gün savcılığa gidip suç duyurusunda bulunmamı istediler.
Avukatım Altın Mimir’i aradım, kendisi hemen devreye girdi, suç duyurusunda bulunduk vs…
Sonra bana bir aydınlanma geldi. Ne yapayım yani, param gittiyse gitti; öldüm mü, bak dimdik ayaktayım… “Demek ki neymiş, hayatımızdaki maddi-manevi her şey, bir anda elimizden gidebilirmiş” dedim, güldüm ve ödem çayımı içmeye başladım.
(Eh küçük bir ödem yapıyor tabii!) Gördüğünüz gibi, her olaydan bir aydınlanma çıkarıyorum artık. Çıkaramazsam, olayları kendime açıklayamıyorum çünkü.
Daha sonra banka, kaybımı geri ödedi ve ben Google’a girip banka kartı kopyalananların neler yaşadıklarını okudum. Ne hikayeler, ne sıkıntılar, ne zor durumda kalmalar…
Birilerinin emeğini çalarken vicdan azabı çekmeyen ruhları, ne kadar düşünsem taşınsam anlayamam ki…
Peki bu kart kopyalanması işini önlemenin yolu var mı? Yok ama yapabileceğimiz dört şey var: ATM’lere ek cihaz takılıp takılmadığına dikkat etmek, ödeme yaparken gözümüzü dört açmak, banka hesabımızı sürekli kontrol etmek ve Allah’a sığınmak…
Maalesef bankalar, kart kopyalamaya karşı kesin bir çözüm bulmuş değil.
Öyle avaz avaz bankaya dalıyorsun, görevliler ‘Ee bu herkese oluyooo’ bakışıyla senin sinirine şaşırıyor.
İyi de madem herkese oluyor, bankalar müşterilerinin güvenliğini nasıl sağlayamıyor?
Bu hırsızlığa nasıl dur denemiyor? Ben de onu anlamak istiyorum.
‘Ne yapalım, böyle’ yaklaşımı sizce de yetersiz değil mi?

Kaynak: Ayşe Özyılmazel/Sabah

Exit mobile version