Müzik Onair’dan Bilge Çolak, Müzik Onair Dergi için Bilgen Bengü ile bir araya geldi. Müzik kariyerine dair önemli açıklamalarda bulunan Bilgen Bengü’nün röportajı Müzik Onair Dergi’nin ardından şimdi muzikonair.com’da.
Biraz hızlı gireceğim yazıma. Tıpkı Bilgen Bengü’nün müzik hayatına girdiği gibi hızlı ama güzel… O, bizim kalbimizde önce Cici Kızlar’ın Kıvırcık’ı olarak yer etti. O meşhuuur, “Delisin” şarkısıyla, diğer iki arkadaşıyla beraber Eurovision’a katıldı. Sonrasında yola tek başına devam etti ve kendi yolunu çizdi. Birçok şarkısı çıktı. Kısa bir zaman önce yeni bir teklisi çıktı. Başarılı ve güzel işler ortaya koyan Bilgen Bengü’nün müziğe olan ilgisi nasıl başladı? Ya da o küçükken hangi şarkıcıları seviyordu? Şu anda bulunduğu yere nasıl geldi? Dedim ya, yazıma hızlı gireceğim diye. Birazcık da hızlı bitireceğim. Çünkü Bilgen Bengü ile yaptığım röportajda okunmaya değer çok şey var… Ne duruyorsunuz? Hadi, röportajı okuyunuz efendim.
Küçük yaşta şarkı söylemeye başlamışsınız. Anlaşıldığı kadarıyla müziği, şarkı söylemeyi çok seviyormuşsunuz. Müzik, sizin için ne ifade ediyor?
Küçük yaşta şarkı söylemeye başladım. Üç yaşlarındaydım. Masanın altına girerdim. Masa örtüsü olduğu için kimse beni görmezdi. Kendime ait bir yer yaratıp şarkı söylüyordum. Niye bunu yapıyordum bilemiyorum tabii.
Müziğe olan ilginizi kim keşfetti?
Benim müziğe olan ilgimi annem keşfetti. Beni bu konuda her zaman destekledi, arkamda oldu.
Çocukluğunuzda örnek aldığınız sanatçı var mıydı?
Çocuk yaşlarımda Behiye Aksoy’u çok beğenirdim. Onun sesine hayrandım. Erol Büyükburç’u çok dinlerdim. Onun şarkılarını da severdim. Plaklarını alır, dinlemeye gayret ederdim.
İlk kez sahneye çıktığınızda neler hissettiniz? Heyecan yaşadınız mı? Eğer yaşadıysanız, bu heyecan sahneye çıktıkça kayboluyor mu?
İlk kez sahneye çıktığımda daha meşhur değildim. Bir kampta, sesimin güzel olduğunu bilen arkadaşlarım, beni sahneye ittiler. Sevgili Nilüfer’in, “Dünya Dönüyor” şarkısı o zamanlar meşhurdu, o şarkıyı söylemek için çıktığımda baya heyecanlanmıştım. Sahneye çıktıktan ve şarkıya girdikten sonra bu heyecan kalmıyor. Evet, gerçekten böyle. Hasta olup çıksanız bile hastalığınız sanki o anda bitiyor. Böyle bir enerjisi var sahnenin.
“Cici Kızlar” adlı grup nasıl oluştu? İlk şarkınız nasıl belirlendi? İlk şarkınızı seslendirirken ve klip çekerken, grubun diğer üyelerini çok iyi tanımadığınız için utandınız mı, nasıl duygular hissettiniz?
“Cici Kızlar” adlı grup, sevgili Şanar Yurdatapan’ın düşüncesiyle oluştu. Bir ekip çalışmasıydı bu. Bir projeydi. Arkamızda büyük bir ŞAT Yapım ekibi çalışıyordu. Söyleyeceğimiz şarkılardan, giyeceğimiz kıyafetlere kadar her şey, onların isteği doğrultusunda gerçekleşiyordu. ŞAT Yapım’da tanıştığım arkadaşlarımı önceden tanımıyordum ama birbirimizi çok samimi ve sıcak bulup çalışmalara başladık. Gayet de olumlu bir şekilde, uyumlu bir şekilde, iki sene kadar beraber çalıştık.
Herkesin severek dinlediği ve dillerinden düşürmediği, benim de çok sevdiğim bir şarkı olan, “ DELİSİN” adlı şarkı ile “ Cici Kızlar” adlı grubunuz, 1975 yılında Eurovision’a katılmış. Semiha Yankı ile birinciliği paylaşmışsınız. Kura ile Semiha Yankı, Türkiye’yi Stockholm’de düzenlenecek olan yarışmada temsil etme hakkı kazanmış. Birinci olduğunuzda neler hissettiniz? Türkiye’yi Stockholm’de düzenlenecek olan yarışmada temsil edemeyince üzüldünüz mü? Sizce, kurada siz çıksaydınız neler değişirdi?
Evet, 1975 yılında, “Delisin” adlı şarkıyla Eurovision Şarkı Yarışması’na katıldık, Türkiye elemelerine. Burada iki tane birinci çıktı, iki tane ikinci çıktı. Biz, Semiha YANKI’yla, iki tane birinci olarak yarışmayı bitirdik. Ama Stockholm’de Türkiye’yi temsil edecek bir sanatçıyı kurayla belirlediler. En küçük olarak kurayı çekmek için beni görevlendirdiler. Ben de çektiğimde boş çıktı zarfımız. Semiha Yankı, “Seninle Bir Dakika” adlı şarkıyla, Stocholm’de Türkiye’yi temsil etmişti. Biz gitseydik sonuç değişir miydi, bilemiyorum. Bunu hiç kimse bilemez zaten. Ama “Delisin” , koreografiyle, hareketliliğiyle belki daha fazla puan alırdı. Bence kimse bu konuda yorum yapamaz. Yaptığımız yorumların hepsi yanlış olur. Ama iki şarkı da güzelliğini, yıllar içinde ispatlamış şarkılar.
Grubunuz, 1975 yılında, birçok dergi ve kuruluş tarafından yılın grubu seçilmiş. O zamanlarda küçük yaştaymışsınız. Küçük yaşta böyle bir başarı elde etmek nasıl bir duyguydu?
Evet, 1975 yılında birçok dergi ve kuruluştan ödül aldık. Televizyona çıktıktan sonra bir anda herkesin tanıdığı, bildiği biri olduk. Yani şöhret anlamında bir şey yaşadık gerçekten. Güzeldi, hoştu. Sevilmek, ilgi görmek… Bunlar güzel şeyler tabii. Hazmederek, o sevgiyi hak ederek yaşayabiliyorsa insan, güzel bir şey gerçekten.
“DELİSİN” adlı filmde, Tarık Akan ve Necla Nazır ile başrolü paylaşmışsınız. “DELİSİN” filminden önce hiç oyuncu olmayı düşündünüz mü? Bu filmden sonra, size, film veya dizi teklifleri geldi mi?
Evet, Tarık Akan ve Nejla Nazır’la, “Delisin” adlı filmde oynadık. Bu filmden sonra, “Bebek” adlı bir filmde daha oynadım. “Bebek” adlı film, sosyal içerikli bir filmdi. Yurtdışında yurt dışında ödül almıştı. Ama o filmi çok fazla görmedik. Ben de şu anda hayal meyal hatırlıyorum. Sevgili Mahir Günşiray ile başrolünü paylaşmıştık. Daha sonra film çevirmeyi hiç düşünmedim. Hep müzikle ilgilendim. Film dünyası, sinema dünyası çok meşakkatli. Müzik de öyle ama sabahın o erken saatlerinde (gülüyor) bütün gün setlerde koşturmak gerçekten takdir edilesi şeyler. Ama benim yolum hep müzik oldu.
1976 yılında, “ Cici Kızlar” grubundaki arkadaşlarınız, ailelerinin isteği ile gruptan ayrılmışlar. Sonrasında bir sürü şarkı çıkarmışsınız. Altı defa Anadolu turnesine çıkmışsınız. Çıktığınız bu turnelerde unutamadığınız bir olay oldu mu? Bu turnelerde Barış Manço gibi büyük bir usta ile aynı sahneyi paylaşmışsınız. Hala şarkılarının severek dinlendiği Barış Manço ile aynı sahneyi paylaşmak nasıl bir duyguydu?
Evet, iki sene “Cici Kızlar” grubuyla beraber çalıştık. Sonra ben tek başıma, Nino Varon’la yola devam ettim. İlk şarkım, “Söyle Kimdi O” ile listelere girdim. Daha sonra, “Kendine İyi Bak” da listelere girmiş bir şarkımdı. Arkasından, “O Piti Piti” geldi. Daha sonra sevgili Selami Şahin’in bestesi, “Dik Kalbimde Yarayı” geldi. Sonra kaset furyası çıktı. “Kıvırcık” adlı bir kaset yaptım. Kasette, sevgili Kayahan’ın bestesi, “Gücenme” de vardı. Onun dışında başka şarkılar da vardı. Hangi şarkılar olduğunu şu anda tam olarak hatırlayamıyorum. Evet, Barış Manço ile bir turne şansımız olmuştu. Bir ay, aynı otobüste Anadolu’yu gezerek konserler verdik. Gerçekten çok büyük bir sanatçıydı. Her yerde sevgi, ilgi, alaka görüyordu. Çok özel bir insandı. Kendini çok iyi yetiştirmiş, konuştuğu zaman ağzından bal damlayan, çok iyi bir tarih bilgisi olan, sıcak, çok değerli bir sanatçıydı. O bakımdan, onunla bir turnede birlikte olmuş olmak, bana ayrıca bir gurur vesilesi oluyor.
Sahne, konser, turne çalışmaları yaparken okulunuza da devam ediyormuşsunuz. Bu, sizin için zor olmadı mı?
Evet, ben müzik hayatına profesyonel olarak girdiğimde lise birdeydim. Hem okula gidiyordum, hem de okuldan kalan zamanlarımda provalara katılıyordum. Zor mu oldu bilemiyorum ama güzel oldu (gülüyor) . Şanslı olduğumu düşünüyorum hep. Doğru adresle ve doğru insanlarla müzik hayatına başlamak, bir de tabii ki annemin arkamda olduğunu, her zaman beni desteklediğini bilmek, her zaman bana bir yön ve doğruları göstermesi benim için bir şanstı gerçekten.
Hayatınızda, ‘Keşke…’ leriniz oldu mu?
Tabii, mutlaka vardır. “Benim hiç ‘keşke’ m yok.” diyebiliyorsa insan, herhalde çok başarılı bir insandır. Ben belki o kadar başarılı değilim, bilemiyorum. Benim de tabii “keşke” lerim var ama o “keşke” ler bende gizli kalsın isterseniz.
Yeni nesil şarkıları ve şarkıcıları nasıl buluyorsunuz?
Yeni nesil şarkıcılarla ilgili bir soru sormuşsunuz. Şimdiki gençler çok şanslı. Ellerinde imkânlar var. Ama şarkı söyleyecekleri mekânlar azaldı. Bunun yerine, zannedersem sosyal medya onun yerini aldı. Müziği seviyorlarsa onunla ilgilensinler, geliştirmeye çalışsınlar, üretsinler, insanlara sevgiyle baksınlar.
Yakın bir zaman önce yeni single’ınız çıktı. Bunun gibi yeni projeleriniz var mı?
Evet, yakın bir zaman önce yeni bir single’ım çıktı. Sözü ve bestesi, sevgili Mehmet Hayri Alkan’a ait olan bir şarkı. Çok duygu dolu bir şarkı. Hoşuma gitti. Annem de bu şarkıyı çok beğendi. Sevgili Baha Boduroğlu, düzenlemelerini ve kayıtlarını yaptı. Eksik olmasın, Hakan Eren de şarkının sizlerle buluşmasını sağladı. Güzel bir şarkı oldu. Dönüşleri güzel geliyor. Dinleyenler, beğenilerini ifade ediyorlar. Üretmek güzel bir şey. Beğenilmek, yaptığının takdir edilmesi güzel bir şey. Bir kişinin bile, “Beğendik. Çok güzel şarkı gerçekten.” demesi beni mutlu ediyor.
Son olarak biz yeni nesle vermek istediğiniz bir tavsiye veya tavsiyeler var mı?
Gençlere tavsiyem; sevdikleri, yapmak istedikleri şeyi keşfetsinler. Hayat yolunda, bunları gerçekleştirmek için çalışsınlar, merak etsinler, üretmeye devam etsinler. Dostlarının, ailelerinin kıymetini bilsinler. Hayata pozitif baksınlar.
Röportaj: Müzik Onair | Bilge Çolak