O, son çalışmasıyla tarzında büyük bir değişikliğe gidip dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Bu durum kendini tekrar etmeyi sevmediğinin net bir göstergesi. Müzik sektörünü sürekli takip ediyor. Böylelikle de değişen müzik zevkleri ile birlikte yeni çalışmasının adı gibi “Farklı Farklı” işler ortaya çıkaracağının sinyalini vermiş oluyor. Burak Kibar’la Müzik OnAir için bir araya geldik. Bana, harçlığını çıkarmak için garson olarak çalıştığı çay bahçesinde nasıl sahne almaya başladığından tutun, gönüllü yaptığı işlere kadar birçok şey anlattı…
Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Teknikerliği bölümü mezunusunuz fakat bambaşka bir meslek icra ediyorsunuz. Müzikle yolunuz nasıl kesişti?
Ben kış dönemlerinde okuyor, yaz dönemlerinde ise okul harçlığımı çıkarmak için çalışıyordum. Fakat sanatçı olarak değil, canlı müzik olan çay bahçelerinde garson olarak çalışıyordum. Sesimi ve yeteneğimi sadece ailem ve akrabalarım biliyordu. “Sesin çok güzel, hadi bir şarkı oku” diyerek ısrar ederlerdi. Tekirdağ’da garson olarak çalıştığım bir mekânda oradaki bir sanatçı vesilesiyle sahneye ilk adımımı attım. Halkın o elektriğini alınca bu işi yapmaya karar verdim ve İstanbul’a geldim. Şan ve solfej eğitimi aldım…
Sonra garsonluk yaptığınız yerde şarkı söylediniz…
Aynen bunu daha önce söylememiştim, sen nereden biliyorsun? Garsonluk yaptığım çay bahçesinde sanatçı olarak çıktım. Orada yaklaşık 8 sene şarkı söyledim. Rahmetli İbrahim Erkal da o çay bahçesinde garson iken sanatçı olan kişilerden biri. Bir İbrahim Erkal, bir de ben. O çay bahçesinde bir şey var yani…
Uzun süre çeşitli mekanlarda sahne aldıktan sonra ilk albümünüz “Yedi yirmi dört (7/24)” ile müzikseverlerin dikkatini çektiniz. İlk albümünüz olduğu için soruyorum. Çalıştığınız isimler, kayıt sürecinde yaşadıklarınız vs. o sürece ait yaşadığınız ilginç anı ya da anılar var mı?
Sahnelere başladıktan sonra, fan kitlem oluştu, ardından da onların “Senin artık bir albüm yapman lazım” veya “Senin de bir klibin olması lazım” sözleri ile 2009 yılında bu yönde karar aldım. Ondan öncesinde 5-6 sene sahne performansı yapıyordum. 2009’da ilk albümümü yaptım. Fakat ilk albümü yaparken “Stüdyo nedir?” ya da “Stüdyoda şarkı nasıl okunur?” gibi konular hakkında hiçbir bilgim yoktu. 2009’da tanıştığım aranjör Sonay Yağız’ın yardımıyla ünlü bestekarlarla çalıştım. Bunun farkına da çok sonradan vardım. Murat Güneş, Ersay Üner, Nezih Üçler, Gökhan Şahin gibi güzel isimler ile çalıştığımın farkına albümüm çıkana kadar varamamıştım. Albümüm çıktıktan sonra onların kitlesini de kendime kazandım. Daha da geniş bir kitleye hitap etmeye başladım. Onlar meğerse işinde çok ustaymış. Tanıştıktan sonra farkına vardım. İşimi daha çok ciddiye aldım. 2009’dan sonra da albümlere devam ettim.
Albümden bir süre sonra da 3 şarkılık single “Özür Dilerim” geldi. Single yapmak konusunda ne düşünüyorsunuz? Örnek vermem gerekirse; 2016 yılındaki bir demecinde Ebru Polat “Single yapmak basitliktir” demişti.
Ebru Polat en çok single yapan isim. Nasıl bir cüretle öyle bir cümle kurmuş? Bence şu anki şartlara göre single yapmak mantıklı. Ebru Polat dahil birçok isim şu an tek şarkı çıkarıyor. Ben de 2009’da maxi single, yani 6-7 şarkılık albümler yapıyordum. Fakat bir tanesi ön plana çıkıyordu, diğerlerini çöpe atıyorduk. Bu konuda maddi anlamda çok zarara giriyorduk. Piyasanın ve müzik sektörünün şartları artık bunu kabul ettiği için biz de tek şarkı üzerine yoğunlaşıyoruz. Artık iş dijitale döndüğü için böyle…
Ardından da “Aşk Pozitif” albümü geldi. Hatta albümde Yıldız Tilbe’nin de desteğini aldınız. Onun en beğenilen şarkılarından biri olan Haberi Olsun’u kendi tarzınızda okudunuz. Geri dönüşler nasıldı?
Yıldız Tilbe’nin bu güzel şarkısını okudum fakat hiç o tarzı bozmadım. Yıldız Tilbe’nin hayranları da fanları da bu şarkıyı benimle çok sevdiler. Hatta onun birçok fanı beni takip ediyor. Bu şarkıyı Yıldız Tilbe bana aynı yerde sahne aldığımızda doğum günü hediyesi olarak verdi. Zaten gençlere çok destek veren bir sanatçı. Şarkıyı bozmadan aynı versiyonda okuduk. O yüzden tepki almadım, daha çok artısını gördüm.
Yıldız Tilbe, özellikle yolun başında olan genç isimlere ücretsiz şarkı da veriyor…
Evet, bana parçayı doğum günü hediyesi olarak vermişti…
Ve şimdi “Farklı Farklı” ile tarzınızda küçük ama radikal bir değişikliğe gittiğinizi görüyorum. Bunu kendi değişiminizle orantılı olarak mı yaptınız yoksa “istenen bu” diyerek değişen müzik zevklerine hitap etmek için mi?
Bu şarkıyı seçerken artık farklı şeyler yapmanın doğru olacağını düşündüm. Sürekli gündem ve müzik değişiyor. Ben her tarz müzik yapabiliyorum. Türk sanat müziği, Türkçe pop, arabesk, fantezi… Her tarza yatkın bir ses tarzım var. Ama şu an güncel olan ne varsa onları takip ediyorum. Rap ise rap okumaya çalışıyorsun yani. Bence şu an yapılan müzik daha yakın geliyor bana. Farklı oldu yani…
“Farklı Farklı” çalışmanız önceki işlerinize oranla gerçekten çok farklı olmuş. Ben bu tekli çalışmayı beğendim fakat olumsuz yorumlar da yok değil. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bir insanın eleştirilere açık olması lazım. Hamam Tası şarkısı benim tarzım değildi fakat müzik firmasının teklifi ile single yaptım yoksa onu dijital olarak çıkarmayacaktım. Arkadaş ortamında söyleyip YouTube’a koyduğumuz bir şarkının videosuydu. Kendi aramızda eğlenmek için yaptık. Çok tutunca müzik firması bana teklif etti. Hiçbir ücret talep etmeden çıkaracaklarını söylediler. O yüzden çıkardım. Güzel, neşeli bir şarkı ve hâlâ da çok istek alıyor. Dün akşam sahnemde okudum yer yerinden oynadı. Ama bana yapışmasını istemiyorum. Çünkü popçu olarak lanse edilmek daha çok hoşuma gidiyor.
Sosyal medyada ya da Youtube’da şarkılarınızın altına olumsuz yorumlar gelince demoralize oluyor musunuz?
Hayır, olumsuz yorumları dikkate alıyorum. “Neyi, nerede yanlış yaptım?” diye düşünüyorum ve “Bundan sonraki yapacağım işte şuna dikkat etmem lazım” diye karar alıyorum. İyi yorumlar da kötü yorumlar da gelecek. Bunlara herkesin açık olması lazım. Hatta bence kötü yorumlar daha güzel. Kendi yanlışlarını görebiliyorsun. Herkes “Canım, cicim, süpersin” dedikten sonra kendi yanlışlarını nasıl göreceksin? Böyle yaptığın iş ya da ilerlediğin yolda ne yaptığını göremezsin. Dediğim gibi; bence kötü yorumlar insanın kendini geliştirmesi için faydalı. Şu an bütün sanatçılara kötü yorumlar geliyor. Bence onlar da bunu dikkate alıyordur.
Pop müziğin düşüşe geçerken rap müziğin yükselişe geçmesi konusunda ne söylemek istersiniz ve sizce bunun nedeni ne?
“Pop müzik bitiyor” diyorlar, bunu mu soruyorsun? Bence pop müzik bitmez, rap ise geçici. Türkiye’de R&B, Hip-hop, Rap uzun soluklu değil. Türkçe pop ve arabesk ülkemizde hiçbir zaman bitmez. “Türkçe pop bitiyor” diyorlar, neden? Türkçe popun içine arabesk kattıklarından sebep bazı sanatçılar ortalığı karıştırıyor ve “Popçusun niye arabesk okuyorsun?” diyerek kargaşa çıkarmaya çalışıyorlar. “Türkçe pop hiçbir zaman bitmez” ben böyle diyor böyle düşünüyorum. Bence rap geçici.
Bazı popçuların daha yeni yeni müziğe atılan sosyal medya fenomenlerine yanaşmasını nasıl yorumlarsınız? Onlara destek olmalarından bahsetmiyorum, yanaşmalarından söz ediyorum…
Reklam! Şu an gündemde ne var? Daha bundan bir sene öncesine kadar herkes Kerimcan’la video çekilmek istiyordu. Çünkü çok konuşuluyordu. Şimdi Reynmen ya da Ben Fero yükselişe geçti, herkes gündemde kalmak için onların üzerinden yürümeye çalışıyor…
Müzik sektöründe seni rahatsız eden şeyler var mı?
Müzik sektöründe beni rahatsız eden şeyler var tabii. İnternet fenomenlerinin birden parlayıp ani düşüş yaşamaları, bu durum sonucunda da psikolojilerinin bozulması beni üzüyor, aynı şekilde ses yarışmalarına çıkıp orada bir gecede ünlü olan kişilerin ertesi gün unutulmaları da beni üzüyor. Çünkü o an gerçekten meşhur olduklarını zannediyorlar… Bir kısmı da “ben oldum” havalarına giriyor. Bu durumun işinin okulunu okumuş kişilere ya da yıllardır bu işi yapıp sanatını gerçekten güzel icra edenlere saygısızlık olduğunu düşünüyorum. O yüzden de yarışmalara karşıyım.
Siz sahne performansınızla dikkatleri üzerinize çekmeyi de başarıyorsunuz…
Sahne performansımın iyi olmasından ötürü birçok ünlü sanatçıdan daha çok konser, etkinlik, performans sahneleri yapıyorum. Ayrıca yaklaşık 15 senedir de gönüllü olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait bütün beldelerde hiçbir ücret talep etmeden engelli kardeşlerimizin özel günlerinde yanlarında oluyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültür sanatçısıyım, yani Kültür A.Ş. tarafından yönlendiriliyorum. Ama bunun haricinde de derneklere gidiyorum. Şu an yeni kurulan bütün dernekler beni arıyor. Çünkü bu işe gönüllü olarak kendimi verdiğim için hiç çekinmeden beni arıyorlar.
Röportaj: Berkem Temizel – MüzikonAir