Farklı tarzı ve güçlü sesiyle müzikseverlerin beğenisini toplayan Ceylan Ertem, Hürriyet yazarı Uygar Taylan’ın sorularını yanıtladı.
Uygar Taylan’ın “şarkı yazarken sizi ne motive ediyor” sorusuna Ceylan Ertem:
“Bazen aşk, bazen toplumsal olaylar, bazen aile ve çocukluk, bazen tamamen gerçeküstü hülyalar, bazen başkasının yerine kendimi koyup yazıyorum. Hayatımızda ne olup bitiyorsa onu yazıyor, çiziyor, söylüyoruz. Üzerinde yaşadığım dünyadaki halklar mutluysa mutluyum. Aslında bu demek oluyor ki hiçbir zaman tam olarak mutluluğu yakalayamıyorum.” yanıtını veriyor.
Tokat Yedikçe Şarkı Yazma İsteği Duyuyorum
Ceylan Ertem, şu sözlerle devam ediyor:
“Çünkü etrafımda çok fazla acı var. Çok fazla üzüntü, hoşgörüsüzlük ve vicdansızlık var. Kötü ruhlu insanların yaptığı zulümler sebebiyle her gün bir yerden bir tokat yiyorum. Tokat yedikçe, itildikçe, hayal kırıklığına uğradıkça da şarkı yazma isteği duyuyorum. Bu yoğun hislerle boğuşurken yazdığım bir şarkı ‘Sis’. Önümü görememek duygusunun mutsuzluğunu yenmeye çalıştığım bir iç dökme… Ama umuyorum ve biliyorum ki, bir gün bu sis dağılacak, üstelik az kaldı, zamanı gelecek ve mutlu olacağız. Zira; umut susmayan bir şarkı.”
Memlekette Kabadayılık Marifet Sayılıyor
Ceylan Ertem, yeni şarkısı “Sis”de geçen ‘Kibarsak güçsüz değiliz’ sözlerini şu ifadelerle açıklıyor:
“Aslında dediğim; kibar olduğumuz için güçsüz gibi mi görünüyoruz karşıdan? Hayır, değiliz! Memlekette kibar, mütevazı, ince düşünceli, olumlayan, güler yüzlü, nazik insanlar ezik ve kuvvetsiz olarak algılanmaya başladı. Kabadayılık marifet sanılıyor. Bu konu hakkında bir laf etmek istedim şarkı içerisinde. Aldığım tepkilerden en çok da bu cümlenin öne çıktığını görüyorum.”
Ceylan Ertem verdiği röportajda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına da değiniyor:
“Zaten hiçbir şey yeterli değilken bir de İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık. Ne diyeyim? Çok üzgünüm. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndaki cesur kadın arkadaşlarım başta olmak üzere bu konuda elinden geleni ardına koymayan herkesi alkışlıyorum. Her zaman bu mücadelenin bir parçası oldum, olmaya da devam edeceğim.”
Evimden Edilmiş Gibiyim…
Ceylan Ertem, pandemi döneminde uzun süredir sahneye çıkamayışını ve özlemini şu sözlerle ifade ediyor:
“Sahnede olmayı her şeyden çok özlüyorum. Sahnede olmasam, şarkıcı olmasam da yaşarım gibi bir düşüncem vardı. Kendimi kandırıyormuşum, kesinlikle aynı değil. Yaşıyor muyum? Evet. Ama o enerji, tutku, ateş, turne yolları, iç dökmeler, dinleyicilerimizle ‘bir’ olduğumuz anlar, müzisyen arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetler, dertleşmeler, birbirimize yeni müzikler önerip dinletmeler, ekibimizle olan ilişkilerimiz, fikir alışverişlerimiz… Sadece sahne değil, tüm bu süreçten uzun bir vakittir yoksunuz. Neler aldığını, nasıl hissettirdiğini tahmin edemezsiniz. Evimden edilmiş gibiyim…”
“Her Şey Güzel Olacak Cano, Yürü Kızım!”
Müzik hayatına Adapazarı Belediyesi Çocuk ve Gençlik Korosu’nda 12 yaşında başlayan Ceylan Ertem o dönemleri için şu sözleri söylemek istediğini belirtti:
““Her şey güzel olacak Cano, yürü kızım!” derdim. ‘Korkma’ diye bir dövme yaptırmıştım mikrofon tuttuğum parmağıma, zamanında. Şimdi yıllar içerisinde silindi birazı. Korku en büyük düşmanımdı, neyse ki şimdi galip gelen -genelde- benim. “Üret, üret, üret! Meyve veren ağacı taşlamaya utanmıyorlar ama sen alkışlarının kıymetini bil” derdim.
Kaynak: Hürriyet