Hakan Gence ile gerçekleştirdiği röportajda Derya Uluğ, 16 yaşından beri sahnelere çıktığından bahsederken aynı zamanda geçmişte yaşadığı sorunlardan da bahsetti.
Küçük Yaşlardan İtibaren Çok Bedel Ödediğimi Düşünüyorum
16 yaşında sahneye çıkmaya başlayan Derya Uluğ, bu noktaya gelmesinin hiç de kolay olmadığına şu sözlerle vurgu yapıyor:
“Kadın şarkıcıların yaşadığına benzer birçok şey yaşadım… Gündüzleri okulda talebe bir çocukken geceleri bir genç kız olup sahneye çıkıyordum. Gün içinde iki ayrı insan olmak çok zordu. İki sene hiç uyumadım neredeyse. Sınavlara yollarda çalışıyordum. Bir çocuk için çok çarpıcıydı.”
Annem “Her Gittiğin Sahnede Ben de Olacağım” Dedi
Derya Uluğ, 8 yaşında müzik eğitimi almaya başlamasının ardından ilk sahne teklifinin gelişini şu ifadelerle anlattı:
“Sekiz yaşında müzik derslerine başladım, nota öğrendim. 11 yaşında keman çalıyordum. Ayna karşısında şarkı söylüyordum hep. Lisede arkadaşlarımdan birinin babası müzisyendi, ondan teklif geldi. Annem “Her gittiğin sahnede yanında ben de olursam kabul ederim” dedi. 19 yaşıma kadar da hep yanımdaydı. İyi ki… O yaşta beni birçok şeyden korumuştur.”
Tehlike Olarak Görünce Diş Göstermeye Başladılar
“Başlarda herkes iyi olanın yanında oluyor. Birçok sanatçı bana destek verdi. Ama bir yerden sonra, tehlike olarak görünce diş göstermeye başladılar. Rekabeti hissettim. Yapımcım Samsun Demir bana “Bu ülkede star olmak için sinirlerinin demir gibi sağlam olması lazım. Bunu yönetebilirsen olursun” demişti. Soğukkanlı olmamın da bana kattıklarıyla çelik gibi sinirlere sahip oldum. Zaten yapım gereği hemen alevlenmem. Sessiz kalmak çok zor ama mühim bir şey.”
Sarılmaya İhtiyacım Varken Sarılamıyorum
Uzun yıllar babasından ayrı kalan Derya Uluğ, konu babasına gelince duygulanıyor ve babasıyla ilgili şu cümleleri kuruyor:
“Özellikle bir kız çocuğunun babasının sadece dokuz yaşına kadar yanında olması insanı etkiliyor, bu etkiyi yıllar sonra anlıyorsun. Özlediğin ya da ihtiyacın olduğu anda yanında olamıyor. Evet, çok şükür bir babam var. Ama bir kız çocuğu en özel anlarında babasını yanında istiyor. Liseden mezun oluyorum, gelemiyor. Sarılmaya ihtiyacım varken sarılamıyorum. Baba eksikliğini ister istemez yaşıyorsun.”
Ne Kadar Gıcık Görünüyorum
Derya Uluğ kendisi hakkında olumsuz düşünceleri de anlayışla karşılıyor ve hatta şu yorumları yapıyor:
“İlk başta soğuk olduğumu düşündükleri için beni sevmeyen insanlar oldu. Hâlâ da var. İşinde star olmak istiyorsan çok seveninin ya da hiç sevmeyeninin olması lazım. Bu, işi iyi yaptığını gösterir. O yüzden sevilmemeyi de olumlu görüyor, buna hiç bozulmuyorum.”
Sözlerine devam eden Derya Uluğ: “Babam uzakta olduğu için kendimi koruma altına almam ve içgüdüyle ilgili bir durum. Bunu ilk fark ettiğimde lisedeydim. Yerel bir kanalda şarkı söylediğimde kendimi izledim,“Ne kadar gıcık görünüyorum” dedim. Sonra da insanlar “Soğuk duruyorsun” dedikçe bunu algıladım. Bilinçli yaptığım bir şey değil. Genelde mesafeli olmanın hep faydalarını gördüm ama bir tık törpülemeye çalışıyorum. Snob durmanın çok zararlı olduğunu düşünmüyorum.” diyor.
Yemek Yemenin Büyük Bir Nimet Olduğunu Anladım
19 yaşında anoreksiya hastalığına yakalanan Derya Uluğ o günlerini şu sözlerle anlatıyor:
“Ramazanda sahurdan sonra bir anda istifra etmeye başladım ve bu 10 gün sürdü. Meğer vücudum kusmaya bağışıklık kazanmış. Anoreksiyaya yakalandığım anlaşıldı.”
“39 kiloya indim. Hastaneye yatırıldım. Ağır ilaçlar kullandım. İstifra durumlarında kendimi tutarak, ilaçla değil, beyin gücümle yendim hastalığı. O dönemde “Allahım ne olur, yarın bir dilim ekmek yiyebileyim” diye dua ediyordum. Yemek yemenin büyük bir nimet olduğunu anladım. Yine çok üzüldüğüm ve stresli anlarda istifra durumu geliyor ama beynimle bunu engellemeye çalışıyorum.”
Kaynak: Hürriyet