Duygu Atakan: Şarkısını Çalmadığım İçin Bana Küsen Çok Oldu!

Tecrübeli radyo programcısı Duygu Atakan ile kariyer öyküsü ve radyo programcılığının inceliklerine dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Merhaba Duygu Hanım Müzikonair’a hoş geldiniz. Çok fazla dinleyici kitlesine sahip etkileşim oranı yüksek bir radyocusunuz. Dinleyicilerinizle nasıl bir iletişiminiz var? Neler söylemek istersiniz?

Merhabalar. Öncelikle çok teşekkür ediyorum. İltifat diyeceğim ama iltifat değil, doğru. Doğru bir tespit. Evet etkileşim oranım çok yüksek. Dinleyicilerimle iletişimim bence çok samimi. Zaten benim samimiyetimi aldıklarını düşünüyorum. O yüzden etkileşimim bu kadar yüksek. 

Çünkü dinleyici, samimi olmayan insanın samimi olmadığını bir yerden sonra anlayabiliyor. Çok mutluyum. Çünkü sonuçta şöyle bir durum söz konusu. Ben 22 yıl ulusal bir radyoda çok büyük bir grupta çalıştım biliyorsunuz Süper FM’deydim. Ayrıldıktan sonra ‘Acaba insanlar beni dinler mi?’ Ne bileyim…  ‘Takip eder mi?’ diye düşündüğüm çok oldu. Çünkü aslında çok büyük bir gruptan çıktım, daha küçük bir radyoya, Radyo 34’e geçtim. Sonrasında ilk gün dinleyicilerimin beni yalnız bırakmaması gerçekten çok keyifliydi yani. Sadece 5 gün içerisinde radyonun dinlenirliği  8 kat arttı yani beş bin iken örnek veriyorum;  Kırk bin oldu. Dinleyicilerim de gerçekten etkileşimimin çok iyi olduğunu ben de düşünüyorum. İyi ki varlar. İyi ki beni takip ediyorlar. Sürekli yazıyorlar. ‘ Neredesin? Neredesin? Neredesin?’ ‘ Hadi başla’  diye ama bakacağız.

Bugüne kadar bi çok radyoda programcı ve yönetici olarak görev yaptınız. Son olarak Radyo 34’te Genel Yayın Yönetmeni ve Programcı olarak görev aldınız. Peki radyoculuk hayatınız nasıl başladı. Hikayenizden biraz bahsedebilir misiniz?

Radyoculuk hayatımı aslında çok anlattım. Ben 1998 yılında üniversiteyi kazandım ve 1998’in 26 Ekim’inde yayına başladım. Aslında çok küçükken ortaokul döneminde de bir arkadaşım vardı Müge. Onunla biz Ankara’nın yerel radyosunu dinlerdik. Ve o yerel radyoda ‘’Cesur’’ diye bir beyefendi yayın yapardı. Eve gider. Biz mesela kasetlere anons kaydederdik. Hatırlıyorum böyle. Evet onun gibi anons yapmaya çalışırdım. Ardından 1998 yılında İstanbul Üniversitesi’ni kazanınca bir gün böyle evde bir radyo dinlerken Radyo Fener, ‘’Programcılar ve sekreterler aranıyor’’ şeklinde bir ilan yayınladı. Ben gittim başvurdum ve o dönemden Kadir Çetin’di oranın müdürü. Kapıyı Halil açtı. Arkadaşım. Kadir çağırdı beni. ‘Sekreter mi olacaksınız?’ dedi. ‘Hayır. Ben radyo programcısı olacağım” dedim.  ”Bir sesine bakalım senin” dedi. Sesimi beğendi. Ben 26 Ekim Pazartesi 1998 ‘de yayına başladım. Başlama serüvenim bu şekilde oldu.

‘Ben Konuşarak Para Kazanan Bir İnsanım’

Radyo dışında televizyonda ya da dijitalde programı yapmayı düşünüyor musunuz?

Biliyorsunuz ki şu an herhangi bir radyoda yayında değilim. Yani televizyon işi biraz daha çetrefili bir iş ve bütün aslında alanların tutulduğu bir yer olduğunu düşünüyorum. Açık konuşmak gerekirse kimse de yerinden oynamıyor. Herkes bir yeri tutmuş durumda. Asla orayı bırakmıyorlar. Sıkıntı yok bırakmasınlar. Dijitalde program yapmayı düşünüyor musunuz? Tabii ki düşünüyorum. Çok açık konuşacağım projem var. Belki biliyorsunuzdur. Podcastlerini çekiyorum. YouTube’da yayınlıyorum ama farklı projelerim var YouTube için. Podcast devam edecek. Tabii ki. podcast ile beraber YouTube içerikleri de net olacak. Çünkü ben zaten konuşarak para kazanan bir insanım. Ben yapmayacağım da kim yapacak aslında? Geç bile kaldım.

Radyoda çok fazla dinleyici dinleyici hayran kitleniz oluştu. Peki sizi rahatsız eden bir hayranınız oldu mu hiç?

Belki. Yani gerçekten hastalıklı seviyede bir beyefendi vardı bundan seneler önce hiç unutmuyorum. Adını hatırlamıyorum tabii kendisinin ama her gün binlerce mesaj atıyordu. Kendisini benimle evli sanıyordu. Acayip kafalar yaşayan bir beyefendiydi. Ardından şirkete bir mail attı. Yani hayatımda aldığım en acayip mail oydu. Şimdi onu burada anlatamayacağım. Sonra her yerden engelledim. Şu an ne yapıyor bilmiyorum.

Bugüne kadar şarkısını çalmadığınız için aranızın iyi olmadığı bir sanatçı oldu mu? Halen devam ediyor mu?

Şarkısını çalmadığım için bana küsen çok oldu. Bunun doğru bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ben hep aynı örneği veriyorum şarkıcı arkadaşlarıma. Ben kimsenin şarkısı için iyi veye kötü yorum yapmadım. Yöneticiliğim döneminde Süper FM’de , Radyo 34’te de radyoya uygun veya değil yorumunu yapmışımdır doğrusu da budur. Sonuçta ben müzik otoritesi değilim. Küsen oldu tabili arkamdan konuşanlar da oldu hatta. Bunu yüzüme karşı söyleyenler de oldu. Sonrasında bunu gelip bana anlattılar. Hiç önemli değil sonuçta bir emek harcıyorlar. Radyoda şarkısı çalmıyor. Doğal olarak müzik sektöründe beni suçluyorlar ama aslında beni suçlamamalılar. Şunu düşünmeliler; Kendilerine gelen her şarkıyı okuyorlar mı yoksa aralarından birisini seçip kendisine en uygun şarkıyı aranje ettirip, albüme ya da single projelerine mi koyuyorlar? Radyo da böyle bir şey yeni. Kimse kimseye kızmasın bence.

‘Ünlülerin Hepsi Zamanında No Name’di’

Radyo yönetiminin bir sanatçıya ambargo koyduğu oluyor mu? Sizin çalmadığınız asla çalmam dediğiniz bir sanatçı var mı?

Radyo yönetiminin benim çalıştığım radyolarda yani Karnaval’da mesela… Hiç böyle bir şey olmadı. Karnaval grubu hiçbir sanatçıya ambargo koymadı. Ben ambargo koymanın çok  doğru bir şey olmadığını düşünüyorum.Tabii ki zamanında Cem Uzan döneminde Cem bey patrondu. Bazı sanatçıları örnek veriyorum;  ‘Bunu indiriyorsunuz’ diyip, çalmadığı olmuştur. Oldu yani bunlar yaşandı. Ben o dönem sadece bir yayıncıydım. Ama benim dönemimde Karnaval’da böyle bir şey yaşanmadı. Asla çalmam dediğim bir sanatçı yoktur. Aslında ben orada sanatçıyı değil şarkıyı çalıyorum. Şu dönemki ünlülerin hepsi aslında zamanında no name’di. Asla çalamam dediğim birisi olmaz ve bunun çok yanlış bir şey olduğunu düşünüyorum.

Siyaset medyayı dizayn eder derler, peki radyoyu da dizayn eder mi? Bu bağlamda tarafsız yayın yapan radyocu kovulur mu?

Siyaset radyoyu dizayn eder mi kimisini eder kimisini etmez bu yayın grubuna ait bir şeydir. Siz yayında siyaset konuşmayabilirsiniz ya da bazı yayıncılar gibi siyaset konuşabilirsiniz. Bu yayın politikası ile ilgilidir. Ben yayında siyaset konuşmayı sevmem. Çünkü  benim her kesimden dinleyicilerim var. Peki tarafsız yayın yapan radyocu kovulur mu? Kovulmaz. Yani neden kovulsun. Ama bazı yayıncılar bazı radyolarda iş bulamaz bu da bir gerçek.

‘RTÜK Yayınlarıma Hiç Müdahale Etmedi’

Sizce radyolarda özgür yayın yapılabiliniyor mu? Yoksa yayınlara çok fazla müdahale mi ediliyor?

Radyolarda bence özgür yayın yapılabiliniyor sonuçta RTÜK diye bir kurum var. Gerçi artık tüm yayıncılar, profesyoneller kendi RTÜK’ünü oluşturuyor. Yani bunun yasakla falan ilgisi yok bence. Bunun küfürle ilgisi var. Benim yayınıma hiç müdahale edilmedi. Müdahale edilecek yayınlar da olabilir tabii ki sonuçta, bir kurumu temsil ediyorsunuz. Sizin konuştuğunuz her şeyden kurum da sorumlu oluyor. Sonuçta siz orada kendinizi değil, kurumu temsil ediyorsunuz.

Röportajımıza katılarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak Müzikonair okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Ben teşekkür ederim. Müzikonair okuyucularına, takipçilerine teşekkürler. Kendinize iyi bakın. Radyo dinlemekten vazgeçmeyin. Hoşçakalın.

Röportaj | Alper Ergez

 

Exit mobile version