Eflatun: Devlet MESAM ve MSG’yi Birleştirmeli

Ünlü müzisyen Eflatun, pandemi nedeniyle ekonomik olarak zor günler geçiren müzik sektörü emekçileri ve meslek birlikleri hakkında konuştu.

Meslek birliklerinin görevlerini yapmadığını söyleyen Eflatun, ”Devletimizin öncelikli olarak yapması gereken eser sahibi meslek birliklerini yani Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği’ni ( MSG) birleştirmektir.” açıklamasında bulundu.

Eflatun sözlerini şöyle sürdürdü;

”Hem eser sahibi hem de yapımcı meslek birliğinin devlet çatısı altında birleştirilmesi, düzenlemesi ve müzik üreten insanlara hizmet etmesi, emeklerinin karşılığını vermesi gerekir. Türkiye’de çok ciddi bir telif talanı var, buna son verilmeli.”

Ünlü müzisyen Aydınlık Gazetesi’ne verdiği röportajın ilgili kısmı;

Pandemiyle birlikte konserler, etkinlikler sınırlandı. Bu dönemde karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Biz meslekler içerisindeki en sosyal işi yapıyoruz. Bir şarkı çıkarıyoruz bunu konserlerle insanlara sunuyoruz. Konserler tıkandığında bizim en önemli kaynağımız tıkanmış oluyor. Sadece pandemi dönemi değil öncesinde de ciddi bir sıkıntı vardı. Bu sıkıntı Türkiye’nin ekonomik durumuyla eş güdümlü. Ama pandemiyle yaşam alanı tamamen bitti. Bizler maaşlı çalışan insanlar değiliz. Işıkçısından, sahne emekçisinden, söyleyenine konserlerle ayakta duran bir yapıyız. Önümüzde ne kadar süreceği belli olmayan bir koridora girdik. Işığı hiç göremiyoruz. Tabii umudumuz da var yeni eserler üretiyoruz. İnsanlık dünya savaşları gördü, o dönemlerde müzisyenler şahaserler üretti.

‘BİRLİKLER KAYIKÇI KAVGASINDA ESER SAHİPLERİ MAĞDUR’

Müzisyenlerin sorunlara çözüm önerileri ve devletin bu noktada yapması gerekenler nelerdir?

En büyük meselemiz üretim ekonomisi. Üreticiyi desteklemek lazım yani besteciyi, söz yazarını. İşin kökenini desteklediğimiz an bütün sistem zaten kendini besleyecek. Tabii bu sürecin belli zorlukları olacak müzisyenler için. Bizden daha zor durumda olan sağlıkçılarımız var. Onlar hayatlarını öne koyuyorlar. Bizim gelip bolluk istiyoruz dememiz şımarıklık olur. Ama biz şunu söylüyoruz. Türkiye’nin çok ciddi bir telif sorunu var. İki tane eser sahibi, yapımcı ve yorumcu birliği olmak üzere 4 tane ana meslek birliği var. Bu birlikler görevlerini yapmıyor. Zamanında eser sahibi meslek birliği bölündüğü için, eser sahipleri özellikle yurt dışındaki dijital platformlardaki eserlerinin telifini alamıyorlar. Ya da çok az alıyorlar.

Devletimizin öncelikli olarak yapması gereken eser sahibi meslek birliklerini yani Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği’ni ( MSG) birleştirmektir. Çünkü yabancı dijital sahadaki Spotify, iTunes gibi kanallar telif ödemesi yapacakken sizin iki tane birliğiniz var paylaşım oranlarınızı bilmiyoruz diyerek yapamıyorlar.

Meslek birlikleri aralarında anlaşırsa ödeme olacağını belirtiyorlar. Bizimkiler kayıkçı kavgasına tutuştuğu için eser sahipleri mağdur oluyor. Tabii benim gelecek arzum müzik sahasının sendikalaşmasıdır. Ben aynı zamanda yapımcıyım ama MÜ-YAP diye sadece kendilerine çalışan, üye olduğunuzda çok yüksek meblağlar talep eden bir kurum var. Yani ya çok büyük yapımcı olursun ya da yapımcılıktan para kazanamazsın zihniyeti var. Orada aynı zamanda kendinizin değil piyasanın istediğini yazmak, çıkarmak zorundasınız. Müziğinize müdahale var. Bunlar tutuyor deyip o kalıba sokuyorlar müzik yapanları. Ben bu yüzden de şarkılarımı bağımsız çıkarıyorum. Sonuç olarak hem eser sahibi hem de yapımcı meslek birliğinin devlet çatısı altında birleştirilmesi, düzenlemesi ve müzik üreten insanlara hizmet etmesi, emeklerinin karşılığını vermesi gerekir. Türkiye’de çok ciddi bir telif talanı var, buna son verilmeli.

‘MASA ALTI TEHDİTLERİ VAR’

Tiyatro dünyası pandeminin başından beri örgütlü bir şekilde hareket etti, çözüm yolları sundu, bakanlıkla görüşmeler yaptı. Ama müzik dünyasında böyle bir çıkış olmadı. Halbuki sahne emekçilerinden, orkestralara, müzik mekanlarına, şarkıcılara, yazanlara, bestecilere kadar oldukça geniş bir kitleyi etkileyen bir durum var. Müzisyenler neden ses çıkarmıyor, birlikte hareket etmiyor?

Müzik sektörü daha günübirlik yaşıyor. Gelin tek meslek birliğiyle hareket edelim, sorunlarımızı söyleyelim dediğimizde de yanaşılmıyor. Çünkü sermaye sınıfı o kadar sektörün üzerine çökmüş ki. Sesini çıkardığı an yapımcıların elinde tutuğu radyolarda çalınmama, konser etkinliklerinde olamama gibi masa altı tehditleri var. Tabii bunlar bahane olmamalı. Sanatçı çağının hem sanığı hem de tanığı olmak zorunda. Ama büyük kesim şu an birileri bir şeyleri değiştirsin biz de faydalanalım zihniyetinde. Cumhurbaşkanı’nın yanına giden şarkıcılar ne konuşuyor merak ediyorum. Bunları zerre dile getirmiyorlar. Daha Yeditepe Konserleri’nde bizim eserlerimiz söyleniyor ama eser sahibi lisanslaması bile yapılmamıştı. Dayatmamız olmasa yapımcılar orada bile yapmayacaktı. Sanatçılara destek konserinde, şarkıları üretenlerin üstünden atlanıyor.

Yani Netflix gibi bir kurumla bile eser sahibi lisanslaması yapılmamış. Kurumlarımız birbiriyle kavga etmek dışında bir iş yapmıyor. Telif sisteminin gelişmesi demek sermayenin para vererek şarkı yaptırması yerine sanatçının sanatıyla para kazanması demek. Bu da nitelik anlamında da müzik dünyamızı çok geliştirecek.

Kaynak:Aydınlık

Exit mobile version