“Fazıl Say Türkiye’de Değer Görmüyor” Algısı Yanlış!

Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, en prestijli müzik ödüllerinden, Almanya’daki Beethoven Akademisi’nin ‘2016 Uluslararası Beethoven İnsan Hakları, Barış, Özgürlük, Yoksullukla Mücadele ve İçselleme Ödülü’nü aldı. Say, “Türkiye’de klasik müziğin ilgi görmediği, kendi bestelerine yeterli değerin verilmediği’ algısının kesinlikle doğru olmadığını söylüyor. 4500 kişilik salonda yapılacak konser biletleri üç gün içinde tükenen Fazıl Say’a göre Türkiye’de aynı rakama ulaşan tek bir isim var, o da Tarkan” dedi…

Say ödülün kendisi için anlamını “Bu ödül sadece müzik konulu değil, Beethoven’ın idealleriyle de ilgili bir ödül. Beethoven, özgürlük, barış gibi idealleri olan bir besteciydi. Tarihe sadece müziğiyle değil, duruşuyla da katkıda bulunmuştu. Bu ödül elbette benim besteciliğimi ve Beethoven yorumculuğumu kapsıyor ama bunun yanında ödülün insani bir amacı da var.  Ödül törenindeki konserde elde edilen tüm gelirin mülteci kamplarında müzik yapanlara yardım olarak gitmesi de bunun göstergesi.” Sözleriyle paylaştı.

“BEN KÜLTÜRLER ARASINDA BİR KÖPRÜYÜM!”

Kendisini “Ben kültürler  arasında bir köprüyüm” diye tanımlayan Say; “Benim çocukluğumdan itibaren gelen süreçte, Türkiye’nin Batılılaşma süreci dolayısıyla da ortaya çıkan şöyle bir gerçek var: Ben ‘Klasik Batı Müziği’ yapıyorum ama bir Türk’üm. Dolayısıyla Türk halkına çok da iyi tanımadığı, evrensel olan bir şeyi sunuyorum. Mozart’ı, Beethoven’ı, Chopin’i,  Türkiye’de, Anadolu’da pek çok yerde, köylerde dahi çaldım. Ama besteci olarak da bu toprakların müziklerini, bu topraklardan esinlenmiş tüm melodi, ritm, folklor, ayin, ne varsa alıp işledim ve dünyanın her yerinde çaldım. Mesela ‘İstanbul Senfonisi’, Âşık Veysel anısına yaptığım ‘Kara Toprak’, ‘Nâzım Oratoryosu’, ‘Mezopotamya’, ‘Alevi Dedeler’ vs. bütün bunlarla da dünyaya Türkiye’den müziği götürdüm. Bu aslında kendiliğinden oluşan bir alışverişe dönüştü. Halklar kendi müziklerini sahiplenir, ama dünyada bütün halk müziklerinin sahiplenilmesi için arabulucu bir tercümana, bir müzik tercümanına ihtiyaç var.” Dedi.

Çalışmalarının ilgi görmediği iddialarının doğru olmadığına “Türkiye’de de ödüller alıyorum ben. Türkiye’de 2009’a kadar bana verilmiş 20’den fazla fahri doktora, fahri profesörlük unvanı var. Sonra herhalde siyasi sebeplerle kesildi. Ancak çok sayıda sanat ödülü, CD’lerimizle, konserlerimizle kazandığımız ödüller var. Zaten şöyle bir algı yanlışlığı var: “Türkiye’de klasik müzik hiç ilgi görmüyor, Fazıl Say hiç değer görmüyor” deniyor, bunlar doğru değil.” sözleriyle itiraz etti.

KONSERLERİ TARKAN İLE AYNI İLGİYİ GÖRÜYOR!

Konserlerinin gördüğü algıyı “Örneğin şu anda Türkiye’de bütün müzik dallarında çok büyük bir kriz yaşanıyor. Pop’ta, rock’ta, her dalda CD satışları ve konserler durmuş durumda. Ama bizim 25 ve 26 Aralık’taki 4500 kişilik salonda yaptığımız ‘Nâzım Oratoryosu’ konserinin biletleri iki buçuk günde bitti. İkinci konseri açtık, bir hafta sonra o da bitti, üçüncü konseri açtık. Aynı rakama varabilen Türkiye’de tek isim biliyorum; o da Tarkan. Yani “Fazıl Say’ın değeri bilinmiyor, klasik müzik anlaşılmıyor, kimse gitmiyor” diye bir durum yok. ‘İlk Şarkılar’ CD’si beş ay pop listelerinde bir numarada kaldı! Benim Türkiye’de en çok satan albümümdür. Türkçe sözlü şarkı olmasının da etkisi var, Türk halkı sözlü müzik seviyor, bu bir gerçek.” diye açıkladı Say.

Gelişmeleri MüzikOnair’dan takip edebilirsiniz.

Kaynak: Kelebek

Exit mobile version