Gülden: “Şarkıcıysan Sorumluluğun Büyüktür”

Türk pop müziğinin başarılı ismi Gülden, Müzikonair'dan İbrahim Aydemir'in sorularını yanıtladı.

Türk pop müziğine “Soğuk Odalar” şarkısı ile giren ve çıkardığı şarkılarla adını en iyi kadın vokaller arasına yazdıran Gülden, geçtiğimiz günlerde kıpır kıpır, hareketli bir yaz şarkısı olan “Yandan Yandan” ile müzikseverlerin karşısına çıktı. Biz de bu güzel şarkı vesilesiyle Müzikonair için Gülden’le bir röportaj gerçekleştirdik.

Öncelikle Müzikonair’e hoş geldiniz Gülden Hanım. Geçtiğimiz haftalarda kıpır kıpır hareketli bir şarkı ile müzikseverlerin karşısına çıktınız. Şarkıya gelen tepkiler nasıl?

Merhaba size ve tüm okuyuculara. Hep birlikte geçirdiğimiz uzun ve yorucu sürecin ardından ‘Yandan Yandan’ın dinleyenlere iyi geldiğini görüyorum. Şarkımla alakalı yapılan yorumlar, gönderilen mesajlar, videolar çok eğlenceli çok pozitif ve yaptığınız bir şeyin bir yerlerde birilerine iyi bir enerji verdiğini hissedebilmek muhteşem bir duygu. Dinleyen, yorumlayan, paylaşan, dans ederek eşlik eden herkese teşekkür ediyorum.

Türkiye’de müzik tarzının değiştiğini düşünüyorum. Bu da dinleyiciden kaynaklanıyor. Artık müziklerdeki soundlar değişti. Bu değişimleri takip ediyor musunuz?

Herhangi bir yenilikten haberdar olmak için takip etmeye gerek kalmayacak şekilde önümüze çıkıyor zaten. Kimileri ne dinlediğini, ne sevdiğini ve neyden keyif aldığını biliyor, kimileri de değişimle karşımıza çıkan her yeni sound’da yeni şeyler keşfediyor. İnsanlara iyi gelen enerjisini yüksek tutan soundlar ya da duygusunu dibine kadar hissettiren sözler. Bunlar hep vardı ama şu an insanlar yeni soundların peşinden koşuyorsa bu insanların gerçekten yeni yaşam, yeni duygu, yeni his, yeni ifade biçimi arayışlarından kaynaklıdır. Değişimden korkmamak gerekiyor tabi var olan kült değerleri yok etmeden ve yapılan işin değerini aşağı çekmeden.

Sizden de yeni t-rap tarzında bir şarkı duyar mıyız ilerleyen zamanlarda?

Şunu kesinlikle yaparım, şunu asla yapmam gibi büyük cümleler kurmak istemiyorum. Eğer söyleyeceğim şarkıyı taşıyabilecek, hakkını verebilecek ve dinleyene hissettirebileceksem olabilir. Bu tamamen hangi dönemde hangi duyguyu hangi soundla aktarmak istediğime bağlı. Zamana bırakalım derim.

Bir dönem Ege Ordu Komutanlığının da sanatçılığını yapmışsınız. Askeri ortamda böyle bir görevi üstlenmek nasıl bir duyguydu?

Ciddi bir sorumluluktu, fakat komutanlarımız, sahne arkadaşlarım ve bana hep şefkat ve Güleryüz ile yaklaştılar. Orada ki disiplin insanın yaşamına çok şey katıyor, ben de çok gözlemlemiş, çok farklı yöresel kültürlere şahitlik etmiş, bu kadar farklılığın nasıl nizami bir şekilde bütün oluşturduğunu görmüş ve çok şey katmışımdır kendime. Çok güzel anılarım var, aradan yılar geçmiş olmasına rağmen, bana orada aile olmuş çok kıymetli insanlarla hala irtibatımız ve güçlü bir sevgi bağımız var. Her birini sevgi, özlem ve saygıyla anarım öyle de güzel bir yaşanmışlıktır ömrümde.

Bir müzikte sizi ilk kendine çeken nedir? Söz mü beste mi?

Bu çok değişken benim için. Bazen bir şarkının bir cümlesi için bile tekrar tekrar keyifle dinlediğim oluyor, bazen de sadece bir melodiye takılıyorum. Her ikisi de güzelse değmeyin keyfime:) İyi şeyler yapmaktan daha güzel bir şey varsa o da iyi şeyler dinlemektir.

Sizin şarkılarınızın hepsinde söz ve müzikte sizin imzanızı görüyoruz. Başka sanatçılara da şarkı veriyorsunuz. İlerleyen zamanlarda Gülden imzası taşıyan şarkılar duyacak mıyız?

Evet, beni şimdiden heyecanlandıran muhteşem sesler var sırada, onlardan dinleyeceksiniz şarkılarımı. Benim için çok mutluluk verici ve çok kıymetli. O sanatçının bir seveni nasıl heyecanla açıp dinliyorsa, ben de aynı duyguyla dinliyorum şarkımı. Yani kendini anlattığını ve çok iyi anlaşılarak anlatıldığını düşün. Böyle bir his işte.

Bestelerim Kandırılmamış İnsanlarda Değer Kazansın İsterim

Kapınızı çalan her şarkıcıya bestelerinizi verir misiniz?

Şarkıcıysa tabi ki olabilir ama aslında öyle değilse ve şarkıcı olduğunu düşünüyor ya da bir şekilde buna inandırılmışsa olmaz. Ben şarkılarım güzel seslerde ve kandırılmamış insanlarda hayat bularak anlamına değer katsın isterim.

Günümüzde artık dinleyici söyleyene veya sese bakmıyor. Ortaya çıkan işe bakıyor. Sanatçı olmak ile şarkıcı olmak arasında ki ayrımı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap sorunun içinde gizli. Ama biz ona sanatçı-şarkıcı demeyelim de sanatçı-söyleyen diyelim. Söyleyene veya sese bakılmıyorsa sanatçı değil. Sanatçıysan her şeyine bakarlar, her şeyi de yapmazsın zaten, en iyi şekilde üretmek, hazırlamak, sunmak, her aşamasında birebir ilgilenmek ve iyi olanı temsil etmek için çalışırsın da çalışırsın:) Şarkıcıysan da sorumluluğun büyüktür, iyi bir şarkı bulmak ve hakkıyla yorumlamak. Onda da nasıl yorumladığına bakarlar. İlla bir şeye bakarlar yani. Ama her ikisi de değilsen hiçbir şeye bakmaz işe bakarlar, anı kurtarsın yeter. Ömür boyu anmaya gerek yok derler, aynen de öyle olur.

2000 ve 2010’lu yılların zirvesinde yer alan popçular artık albüm veya single çıkarmaya çekiniyor. Örnek verecek olursak Tarkan, Gülşen, Gökhan Özen gibi birçok isimden artık yeni çalışmalar görmüyoruz. Bunun nedeni sizce ne olabilir?

Ahh ne güzel isimler. En son yayınlarının üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin sanki daha dün çıkmış gibi taze şarkıları. Ben ne kadar zaman geçtiğini hissedemiyorum mesela ama bir çekinme söz konusu olduğunu da asla düşünmüyorum. Olsa olsa zaman konusunda ki tercihtir, onlar şarkının da zamanın da doğrusunu en iyi bilecek isimler. Yaparlar, yayınlarlar ve yine heyecanla açılıp tekrar tekrar dinlenir.

Son yıllarda çıkan isimlerinden kimleri beğeniyorsunuz?

– Daniska; enerjilerine, kalplerine, müzisyenliklerine bayılıyorum.
– Yüzyüzeyken Konuşuruz; uzun yolda vazgeçilmezim, mutlaka playlistimde olur .
– Sakiler; tüyler diken diken:)
– Deniz Aygül; uzaktan ateş ediyor:) Bayılıyorum, müthiş bir ses!

Son olarak Müzikonair araçlığıyla okuyucularımıza ve müzikseverlere neler söylemek istersiniz?

Buraya kadar okuyan gözleriniz hep güzellikleri görerek yaşasın. Hayatınızın hayallerinizden daha güzel olmasını diliyorum. Yepyeni şarkılarımda buluşmak üzere, çok sevgiler hepinize.

Röportaj: İbrahim Aydemir

Exit mobile version