Hande Yener; “17 Yıldır Zirvede Olan Birini Ben de Sevmezdim”

Ünlü şarkıcı Hande Yener, Sabah gazetesinden Sinan Özedincik’e konuştu ve dikkat çeken açıklamalar yaptı.

İşte çok konuşulan röportaj;

İstanbul’da defalarca bir araya geldiğim ve çok yakından tanıdığım Hande Yener ile bu kez Almanya’da bol maceralı iki gün geçirdik. Ünlü şarkıcıyla birlikte DAF Bama Music Awards töreni için Hamburg’un yolunu tuttuk. Yener’in yanında dans ekibi ve nişanlısı Ümit Cem Şenol da vardı. Yener ile Şenol müthiş bir çift; aşkları ve enerjileri etraflarındaki herkese yansıyor. Bu eğlenceli çiftle Almanya turu yaptık. Almanya doğumlu olduğum ve çocukluğumu orada geçirdiğim için, bu turda Yener ile Şenol’a rehberlik ettim. Akşam saatlerinde ise ödül töreninin yapıldığı salona gittik. Yener’in kulis hallerine şahit olurken, ekibin sahne arkası eğlencesine de dahil oldum. Hatta gecede bir ödül alan ünlü yıldızı sahneye ben uğurladım. İşte Yener ile bol kahkahalı ve bol itiraflı sohbetimiz…

Bütün şarkılarınız hit oluyor. Şarkılarınızı kendiniz mi seçiyorsunuz yoksa bunun için bir ekibiniz mi var?
Şarkılarımı kalbimle seçiyorum; bir parçadan etkilenirsem benim için tamamdır. Genelde yanılmıyorum; benim sevdiğim şarkı, herkesin sevdiği şarkı oluyor. Hiçbir zaman “Şarkı var mı?” diye bestecileri aramadım. Müziği öğrenmeye çalıştım hep. Müzisyen arkadaşlarımla 24 saat online’ım. Şarkıyı besteledikleri an, sadece nakaratını bile yapsalar bana gönderiyorlar. Asla uyumam; 17 yıldır uykularım çok saçma saatlerde… Şarkı çıkıyor, dinliyorum ve hemen onay vermem gerekiyor. Parçayı yapan kişinin enerjisini ve heyecanını durdurmayı sevmiyorum. O yüzden benimle çalışan müzisyenler büyük keyif alıyor.

‘ŞİNANAY ‘ EKOLÜNDEN GELİYORUM

Çalıştığınız bestecilerde aradığınız bir özellik var mı?
Başkasına şarkı verirken yaşadıkları duygudan daha öte bir his oluyor. Bir tarzım var ve bu tarzı başkalarına üretmiyorlar. Bizim sırrımız aşk; şarkının ne anlattığı benim için çok önemli. Bir de; dinleyicinin, bir sonraki melodiyi ve sözü tahmin etmemesi gerekiyor. Eğer ne olacağını biliyorsak; kafiyeleri, melodileri biliyorsak, ki yıllardır Türkiye’de yapılan pop müzik böyle, bu bana uymaz. Benim en büyük farklılığım bu.

Şarkınız ‘Vay’daki gibi taş kalpli olduğunuz zamanlar oluyor mu?
Taş görüntülü olabiliyorum ama taş kalpli olamıyorum, olmak da istemem. Vicdanını, merhametini, ruhunu kaybetmiş biri olamam. Eğer kalbimin sesi ‘Hande sen bunu görmezden gelme’ diyorsa, onu mutlaka görürüm. Genelde kalbimi dinliyorum.

‘Ya Ya Ya’ diye bir şarkınız vardı. Özellikle mi ilginç isimler seçiyorsunuz?
Şarkılarda mizah seviyorum; günlük hayatta kullandığımız kelimeleri kullanıyorum. Sezen Aksu ekolünden geliyorum, ‘Şinanay yavrum şinanay’dan gelmeyim yani. Esprili şarkılar söylüyorum çünkü beni ekranda gördüklerinde insanların tebessüm etmesini istiyorum.

Kılık kıyafete uçuk paralar harcayanları eleştirmiş ve “Bu görgüsüzlüktür” demiştiniz. Bu, işinizin bir gereği değil mi?
Ben ayakkabı, çizme için söyledim onu. Bunu doğru bulmuyorum; daha çok, bunun şovunu yapmak ve ‘Bakın bende bu var, bunu ben aldım’ demek gibi geliyor. Sahneden kazandığımız para çok kutsal ve onu çok iyi değerlendirmek lazım. Bazen öyle bir para veriyorum ki provalar ve klip için… Ama bunun lafını bile etmiyorum.

Aylin Coşkun ve Yıldız Çağrı Atiksoy ile aranız çok iyi. ‘Ünlülerden dost olmaz’ sözü yalan mı?
Karakterli olan herkesten dost olur; ünlü olup da karakterini kaybedenlerle olmaz tabii. Şöhreti çok büyük bir şey sananlar var. Bizim meslekte kıskançlık çok büyük. Kıskançlıktan ötürü birbirlerine destek olmuyorlar. Yıldız çok beğendiğim bir oyuncu, başka sektörlerdeyiz. O zaten çok cool bir kız. Aylin Coşkun da yıllar sonra arayıp bulduğum dostum.

BİZ INSTAGRAM İÇİN DOST OLMADIK

Aylin Coşkun’a verdiğiniz şarkı listelerde sizi geçerse ne hissedersiniz?
Aylin geçsin, büyük bir zevkle alkışlayacağım. Zaten geçecek de, o yüzden şarkıda düet yaptık! Şaka bir yana, iki kadın yan yana gelince nasıl olur diye düşündük ve bu bizi heyecanlandırdı. Klipte, fotoğraflarda, konserlerde yan yana geleceğiz. Ama biz Instagram’a fotoğraf koymak için dost olmadık. Beş yıldır görüşüyoruz. Aylin, ‘Manzara’ adlı şarkımı beğenince, ona “17 yıldır ilk kez repertuvarımdan bir şarkı çıkarıyorum, çabuk al bunu çünkü karar değiştirebilirim” dedim. Sonra birlikte okuduk şarkıyı.

Sahte tıklamalar için ne diyeceksiniz?
Bazı sanatçıların 50 milyon, 100 milyon tıklamaları 30’a inmiş; Youtube düşürmüş onları. Instagram’da da sahte takipçi alıyorlar. Hatta bazı tipler bana “Sen de al” diyor. Hayatımda hiçbir zaman sahte bir şeye sempatim olmadı. Kendi kendine milyonları basıyorsan, ‘Herkes şarkımı seviyor’ diye dolaşırsın ama şarkıların beş-10 sene sonra dinlenmediğinde komik duruma düşersin. O zaman ben hâlâ zirvede yeni şarkılarımı söylüyor olacağım! Telifmetre, sahteliğe en büyük cevabı verdi; bu yıl hem radyo, hem de televizyonların en çok çaldığı sanatçı seçildim. 10 ay boyunca 151 eserle en çok istek alan ben oldum. 17 yıllık bir kariyerim var; bir şarkıyla bir ay kalırsınız listede! Herkes çok tıklanmış, çok satmış ya; neden ben birinciyim o zaman?

Bir şarkıcı için çok tıklanmak yeterli bir başarı göstergesi mi?
Halk seni seviyorsa her yerde görmek istiyor. Sadece Youtube’da tıklanmakla olmaz; deli gibi konser yapman, sosyal medyada popüler olman, basında ve TV’de talep edilmen lazım. Ben şu anda bunları yaşamasam bu işi bırakırım, yapmam. Bana ‘Fena değil’ denirse bu işi yapmam, ‘En iyisi’ denirse yaparım. Bana yukarıdan böyle özellikler verildiğini düşünüyorum; sesim, zekam, enerjim… Bu ülkeye büyük bir enerji vermek üzere geldiğime inanıyorum; görevimin bu olduğunu ve kutsal bir iş yaptığımı düşünüyorum.

Türkiye’de başarınızı kanıtladınız. Peki yurt dışına ne zaman açılacaksınız?
İngilizce proje, yıllardır hayalimdi. Dünyaya açılmak için aksanınızın, dansınızın ve sahne kontrolünüzün çok iyi olması gerekiyor. Bu süreci atlattım, şimdi hazırım. Mert Ekren de tacizlerime kayıtsız kalamadı ve benim için İngilizce bir şarkı yaptı. (Gülüyor) Parçayı ABD’liler ve Avrupalılar’a dinlettim; aksanı ve sound’u beğendiler. Bir hafta önce bir Amerikan şirketiyle anlaştık. Şu anda şarkının dokuz versiyonu yapılıyor. Ocak-Şubat’ta çıkarmayı planlıyoruz. Dokuz ülkede aynı anda yayınlanacak. Adı, ‘Love Always Wins’. İşime olan tutkumu çok iyi anlatıyor. En büyük hayalim, milletimizi heyecanlandırmak. Milliyetçi biriyim; ülkemize karşı kıskançlıklar ve tavırlar yapıldığı için milletimi mutlu etmek istiyorum. Eurovision duygusundan daha öte bir duygu olacak, yabancı kanallarda beni görecekler. Umarım bu gururu yaşatırım hem kendime, hem de tüm Türklere…

17 YILDIR HEP ZİRVEDE OLAN BİRİNİ BEN DE SEVMEZDİM

Müzik dünyasında sevilen biri olduğunuzu düşünüyor musunuz?
17 yıldır bu işi yapıp hep zirvede olduğum için neden sevilmediğimi biliyorum. Ben de, biri hep bir numara olsa ona sevgi dolu bakmam. İçten içe ‘Bir şey olsa da, başına bir şey gelse de birazcık sahalardan geri çekilse’ diye düşünürüm herhalde. Ama bunu hiç hissetmedim çünkü ben stüdyoda yatıp kalkıyorum, bu işi çok iyi yapmak için çok çalışıyorum. Bu işe sadece zamanımı değil, hayatımı verdim. Zirvede olmadan önce de hayatımı vermiştim çünkü olana kadar mücadele ettim. Olduktan sonra da hayatımı veriyorum çünkü zirveye çıkmak zor, orada kalmak ise çok daha zor. Sürekli güncelleniyor, değişiyor her şey. Benim zamanımda CD ve kaset vardı ama şimdi dijital dünya var; Youtube’lar, Fizzy’ler var. Oralardan zaman zaman sahte yıldızlar çıkıyor. Ama ben Türk milletinin kulağını ve gönlünü çok iyi biliyorum. O yüzden o ilk beşte her zaman adım var. Bu bana çok büyük mutluluk veriyor. Şikayet etmem ayıp olur, tatminsizlik olur.

CEM’DEN ÖNCE HAYATIM PATATESTİ ŞİMDİ PASTA GİBİ!

Şarkınızda söylediğiniz gibi nişanlınız Ümit Cem Şenol ile tarih yazar mısınız?
Yazdık zaten… Aslında tanışmamız biriki ay önceydi ama 3 Kasım’da nişanlandık. İnşallah daha güzel bir tarih daha yazacağız.
Yakın mı? Yakındır diyelim.

Cem Bey’e yük olmamak için kendinize 300 bin liralık tek taş aldığınız yazıldı. Ne diyeceksiniz?
Yazıldığı gibi Kapalıçarşı’dan almadım bu arada; Kapalıçarşı’nın önünden bile geçmedim. Herhalde işler kesat, reklam yaptılar benimle ama öyle bir şey yok. Bir kere diğer kadınlar gibi pırlanta fantezim yok. Benim fantezim farklı; en iyi şarkı bana gelsin, pırlantalar onlara gitsin. Nişanlım benim için en güzelini yapan biri. Görgüsüzlüğü sevmiyorum; karat karat şovlar yapılıyor, bana itici geliyor bunlar. Şovumda en güzelini, en pahalı duranını yapabilirim ama elimdeki yüzüğün karatı beni çok fazla bağlamıyor çünkü hiçbir zaman ev kadını modunda olmadım, şarkıcı kafasındayım.

Neden nişanlılık böyle uzun sürdü?
Bir yıl sürdü. Dokuz yıl nişanlı kalanlar var. Daha sekiz yılımız var, rahat olun.

“Cem’den önceki hayatım patates” demiştiniz, peki şimdi nasıl?
Pasta! (Gülüyor)

ALTIN KELEBEK ANKETİNDE MANİPÜLASYON VAR

Altın Kelebek’e aday gösterilmiştiniz ama şimdi değilsiniz, neden?
Adaydım, sonra ikinci bir oylama yapıldı, onda da son beşe kaldım. Anket manipülasyonuyla, sahte tıklarla maalesef koca gazeteyi yanlış yönlendirdiler. Onlar da hatadan dönmediler, töreni yapıyorlar. Olsun kısmet… Avrupa’dan bir ödül aldım, ülkeme bu değerli ödülü götürüyorum.

Hata olduğunu kabul ettiler mi?
Telefonla konuştuk günlerce; anketlerde saçma sapan fırlamalar, tıklamalar görmüşler, rakamlar uçmuş. Fakat bunu ispatlayamadıkça bu ülkede bunlar devam edecek. Olsun, bu balon şişip şişip bir yerde patlayacak. Patladığı zaman tekrar konuşuruz…

Kaynak: Sabah

Exit mobile version