İrem Derici; “Dostum Yok Yapayalnızım”

Lider Şahin ile iki yıllık ilişkisini sonlandıran, geçirdiği böbrek enfeksiyonu nedeniyle yoğun bakımda yatan ve tam düşüyor derken “Bazı Aşklar Yarım Kalmalı” şarkısıyla müzik listelerinin zirvesine yerleşen İrem Derici, ilk röportajını verdi.

İrem Derici özel hayatıyla ve kariyeri ile alakalı her soruyu içtenlikle cevapladı.

İşte o röportaj;

Hepimizi korkuttunuz. Anoreksiya olduğunuz, bağışıklık sisteminizin çöktüğü iddia edildi. İşin aslı neydi?

İnsanlar hikaye yazmayı seviyor. Ben de iyi bir hikaye kahramanıyım. Hastanenin başhekimi açıkladı. Böbrek enfeksiyonu ve solunum yetmezliği nedeniyle yattım hastaneye. Hayatımda 50 kilonun altına inmedim ama 43 kilo diye yazdılar defalarca.

Çok mu rahatsızlık duyuyorsunuz bu iddialardan?
Sıkıldım! Kadınların üzerindeki bu güzellik baskısını yaratanlar kendi göbeklerinden ayak parmaklarını göremiyor! Rahat bıraksınlar artık şu kadın bedenini. Şişerim de inerim de. Kime ne!

Şöhretin bedellerinden biri değil mi bu?
Ben hayatım boyunca sürüden ayrı olmak, farklı olmak için uğraştım. Aaaa! Bir baktım, sürünün başını çekmeye başlamışım. Şimdi o kadını gömdüm. 90’lardan fırlamış İrem olarak devam ediyorum hayatıma. İnşallah tekrar o tuzağa düşmem.

HOBİ OLARAK TÜKÜRDÜĞÜMÜ YALIYORUM

Hastaneden sonra, “Hak ettim bunu. Dersimi aldım” dediniz…
Hak ettim çünkü kendime bakmadım. “Ben her şeyi yaparım, bana bir şey olmaz” psikolojisi var ya! Android gibi hissediyordum kendimi. Beden bu neticede, makine değil. Bir yerde, “Hop! Dur bakalım orada” dedi bana.

Bu deneyim size ne öğretti?
Hayatta benden değerli hiçbir şey yok! Beni sevenleri böyle üzmeye hakkım yok. Kendime bir daha bunu yapmayacağım. Gerçi hobi olarak tükürdüğümü yalıyorum. Sağım solum belli olmaz.

AŞIRI RAHAT VE SALAĞIM

Bu kadar rahat olup çok fazla estetik yaptırmanız da şaşırtıcı…
Çirkindi burnum. Takmıştım burnuma. Üç kez yaptırdım. Bir de göğüslerimi büyüttüm. Kilo verince ütü masasına dönmüştüm. Kendimi kadın gibi hissedecek kadar yaptırdım. Abartılı bir durum yok.

Mükemmeliyetçi misiniz?
Olmamaya çalışıyorum ama taşıma suyla değirmen dönmüyor. İşimde kontrolcüyüm. Çünkü günün sonunda fatura bana kesiliyor. Arkada bir ordu var ama önde olan benim.

Dışarıdan antipatik, bir o kadar da rahat görünüyorsunuz. Göründüğünüz gibi misiniz?
Ön yargı. Tanıyınca, “Göründüğünüzden ne kadar farklıymışsınız” diyorlar. Rahat olduğum doğru. Hatta aşırı rahatım. Biriyle tanışınca beşinci dakikada tüm aile sırlarımı boşaltacak kadar rahat ve salağım.

DAHA İLERİ NASIL İŞERİM DERDİNDEYİM

Çocukken de açık sözlü müydünüz?
Konuşmaya başladığımdan beri aynıyım. Alttan alta bir zeka kıtlığı var bende diye düşünüyorum. Şuraya bir arkadaşım gelsin hemen sapıtırım. Hahaha! Galiba ciddiyete alışamadım.

Sizi siz yapan ne?
Lagada lugada konuşmam. Farklıyım. Herkes tek tornadan çıkmış gibi. Dünyanın en güzel kadınını getirin yanıma, benim yüzüm daha çok akılda kalır. Konuşma sesimle, şarkı söyleme sesim çok farklı. İngilizce söylerken birden dünyanın en flörtöz kadını oluyorum. Millet şoke oluyor.

İnsan sizi ya çok sever ya da nefret eder. Öyle bir haliniz var…
Babamın öğüdüdür; “Asla sıradan olma. Ya nefret etsinler ya da aşık olsunlar” demişti. Öbürü hissizliğe giriyor. Ben de öyleyim. Mesela birini biraz kıskanınca Instagram’da takip etmem ama gizlice stalk yaparım. Bu da sırtını nefrete yaslayan bir durum.

İşinizle ilgili konularda mı yapıyorsunuz bunu?
Hayatımdaki insanlara yapıyorum. Sektörde rakibim olamaz benim. Çünkü bütün derdim, yarışım kendimle. Sürekli daha uzağa nasıl işeyebilirim derdindeyim.

INSTAGRAM’DAKİ FOTOĞRAFLARIMI İBRET OLSUN DİYE SİLMİYORUM

Hastalığınızdan sonra sosyal medyayı daha az kullanmaya başladınız.
Çünkü sosyal medyanın bizi tek tip yapma çabası asabımı bozmaya başladı. Ben eskiden don-atlet gezen bir hatundum. Anlamam modadan falan. Fakat son bir yıldır sırf Instagram’a poz çıksın diye deli gibi alışveriş yapar oldum. Herkes bu durumda ama kimse itiraf etmiyor. Instagram’a bir fotoğraf koymak için önce cildini temizle, sonra on bin filtreden geçir. Bir de özlü söz lazım. Bakalım Pablo Neruda bu konuda ne demiş? Eee, gitti bir saatin! Deli miyiz biz ya! Kime ne ispatlamaya çalışıyoruz. Bazen Instagram’daki tüm fotoğrafları silmek istiyorum. Sonra, “Dur, haline bak ve bir daha o kadın olma” diyorum. İbret olsun diye tutuyorum.

EKŞİ SÖZLÜKÇÜLER BİRAZ KİTAP OKUSUN

Ekşi Sözlük’te “Varoş, çok antipatik” yazmışlar sizin için…
Zaten adı Ekşi Sözlük. Herkes herkesi itici bulma hakkına sahip. Ama ‘varoş’ diyen, önce varoş nedir, onu açıklasa keşke. Bu sıfatlardan nefret ediyorum. Hakaret amacıyla bana varoş derken birilerini incitmiyor mu? Ama bir yandan da ne güzel, rahatsız etmişim onları. Mesai ayırmış, o yazıyı döşenmiş oraya. E, arkadaş, Zülfü Livaneli kitap yazdı yeni bak. Git onu oku. Kendini geliştir. Hakaretlerine devam etsinler. Ama bilsinler, nefret onları bir yere götürmeyecek.

YÜZ BİN KERE ALDATILMIŞIMDIR

Hiç aldatıldınız mı?
Yakalamadım kimseyi ama yüz bin kere aldatılmışımdır.

Yakalasanız tepkiniz ne olur?
Bir keresinde sonradan öğrendim. Eve gidip ağladım, ne yapacağım. Kadını mı yolayım, adamı mı vurayım? Gönlü kaymış, olanlar olmuş. Yapacak bir şey yok.

Siz hiç biriyle beraberken başkasından etkilendiniz mi?
Etkilendiğim olmuştur. Yalan söylemeyeyim ama saygı en önemsediğim şey. O yüzden sadakatsizlik benim kitabımda yazmaz. Çeker gidersin. Yapılması gereken bu.

BİYOLOJİK SAAT TEPEMDE ÇOCUK İSTİYORUM

Aşk bekliyor musunuz?
Çok bekliyorum hem de. Her gün, her sabah kalktığımda bekliyorum. Beni aşk besliyor.

Evlilik istiyor musunuz?
Yok derim, yarın gider evlenirim. Bu aralar acayip çocuk istiyorum. 30 oldum. Biyolojik saat midir nedir? Çın çın çalıyor tepemde. Tek istediğim birileri benim için bir şeyler yapsın. Biraz el üstünde tutulmak, şımartılmak istiyorum. Her kadın ister ama ben bu aralar çok istiyorum. Yoruldum.

AŞKIN HASTALIKLI HALİNİ SEVİYORUM

Aşkı tutkulu yaşayan bir kadın mısınız?
Her şeyi tutkulu yaşarım. Hayatta en sevdiğim yemek kuru fasulye. Onu da tutkuyla yiyorum. Bir de ben aşkın hastalıklı halini seviyorum. O karın ağrısı bence güzel. Bedenimin sol tarafını tamamen açıyorum aşık olunca.

Sonra o sevdiğiniz ağrı dayanılmaz hale mi geliyor?
Tüm ilişkileri bitiren, karşıdakini ‘cepte görme’ hali. Nasılsa beni seviyor duygusunun üstüne yatmak. Kimse vazgeçilmez değil. Komik bir örnek olacak ama bazı çiftler görüyorum, bir süre geçince salmış gitmiş. Benim tırnağımın ojesi çıksa rahat edemem. O halimi görmesini istemem. Ya da karşı taraf başta ‘puf’ diye küçük bir gaz çıkarınca, “Özür dilerim hayatım” diye parçalar kendini. Sonra ‘zaaart’ diye… İşte o fena. O noktaya gelince kaç oradan!

Romantik misiniz, ilişkide sürprizleri sever misiniz?
Aşırı. Dışarıdan hiç öyle görünmem. Ama madalyonun öbür yüzü başka. Feci duygusalım. Bence ilişkinin ömrünü uzatan küçük sürprizler. Yemeği sıcak tutan da onlar.

Kıskanç mısınız, telefon karıştırır mısınız?
Onlara gelemem. Ne bana yapılsın ne de ben karşımdakine yapayım. Bir de arayan bulur, aramamak lazım.

AYRILIK SONRASI YAZDIKLARIMI ŞARKI YAPABİLECEK BABAYİĞİT YOK

Bu yaz Lider Şahin ile de yollarınızı ayırdınız. Daha önce ayrılıp barışmıştınız. Yine var mı öyle bir ihtimal?
Dört ay oluyor. Herkes hayatında, işinde gücünde. Gayet mutlu mesut. Sağ olsun hastanede kendisi de, ailesi de yalnız bırakmadı. Aramızdaki saygıyı kaybetmediğimiz için şanslıyız. Ama yeniden bir araya gelme ihtimalimiz yok.

Arkadaş mısınız, görüşüyor musunuz?
Öyle sürekli arama sorma halimiz yok. Ama karşılaştığımızda medenice konuşuyoruz.

Bazı aşklar gerçekten yarım kalmalı mı?
Kalmalı. Geriye dönüp, “Ne güzeldi be” dediğimiz kaç yaşanmışlık var neticede?

Aşkı aşk yapan, yarım kalması mı?
Şarkıda anlattığım da biraz öyle. İlişkinin tadı kaçınca iki taraf da aşktan kaçmış. Bu haliyle kalsın. Birbirimizden nefret etmeden, her şey iyice pisleşmeden…

Duygularınız güçlüyken arkanızı dönmek zor değil mi?
Denedim, yapabiliyormuşum. Dönüp bakınca iyileri hatırlamak güzel. Pisleştirmedik, kavga gürültü sokmadık. Bence bu müthiş bir şey. Medenice ayrıldık.

Siz belli ki Lider Şahin ile hâlâ seviyorken ayrılmışsınız. İnsan bu kadar severken, özlerken niye ayrılır?
Hayat o kadar uzun değil. O yüzden insanlıktan çıkmadan bitirmek lazım. Kendine de, ona da daha fazla eziyet etmeden… Herkes Hollywood senaryosu yaşamayı ve iyi bitmesini ister. Ama işte geberiyorsun özlemden… Dişlerin dökülüyor ağrıdan, acıdan. Ben de yaşadım ama Mustafa Ceceli de şarkısında diyor ya, “Sonunu boşver, başı güzeldi.”

Lider Şahin ile ayrılık sürecinde yazdığınız şarkı sözleri var mı?
Var ama yazdıklarımı şarkı yapabilecek babayiğit yok. Fazla sahici. Naif anlatabilen biri değilim. Yazdıklarım yaşama şeklim gibi. Sert oluyor, argoya kaçıyor. Hatta söz-müzik İrem Derici olarak çıkarmayı hayal ettiğim bir albüm var ama o sözler o albüme giremez.

DOSTUM YOK YAPAYALNIZIM

Hırslı mısınız?
Çoook! Daha çocukken ne istediğimi biliyordum. Ama duygusal bir yanım da var. Aşure gibiyim ayol! Arkadaşım yok diye yorganı tepeme çekip yatıyordum.

Asosyal bir çocuk muydunuz?
Hâlâ öyleyim. Ana okulundayken üç arkadaşım oldu. Hâlâ hayatımda onlar var. Üçü de dünyanın başka yerlerinde… Ben burada yapayalnızım.

Nasıl yani? Hiç mi dostunuz yok?
Yok… Gözüm kapalı güvenip, sırtımı yaslayacağım kimsem yok. Olması için çabam da yok. Kendi kendine yeten biriyim. Arada arkadaşlarımla buluşuyorum, ama genel modum şu; evde dizi izleyip halı desenleriyle konuşuyorum.

Kaynak: Posta

Exit mobile version