Kaan Gökman | Pal FM

kaan-gokman-3-muzikonair

Neden radyo neden radyoculuk? Bu yolda senin hikâyen ne? Mesela mikrofon başına geçtiğin o ilk heyecandan başlayabilirsin.

Bendeki müzik ve radyo tutkusu lise yıllarına yani Çok eskilere dayanıyor.93 yılında ilk özel radyolar açıldığı zaman ben lise yıllarımdaydım. Bir yandan okul bir yandan da o zamanalar çok popüler olan gündüz matinelerin da Dj lik yapıyordum. Radyo çok ilgimi çekmişti. Yaşım küçük olduğu için kendimi hiçbir yere kabul ettiremiyordum sonra şans eseri yaz tatili için gittiğim Marmaris’te küçük bir radyoda gece yayınlarına başladım.16 yaşından beri mikrofon başındayım. İlk yayınımı hatırlıyorum da aslında hatırlamak istemiyorum gerçekten de çok vahimdi, ilk anons maceramdan sonra bu işi yapamayacağımı düşündüm yayın odasını terk edecektim ki son anda diğer yayıncı arkadaşlar buna engel olup beni geri döndürdüler. Böylece radyo maceram başladı.

Kendi kendine konuşana deli derler ya hani  radyocularında karsısın da muhattabı olmadığı için aç mikrofonu konuş ama kimin duyup dinlediği belli değil dolayısıyla Radyoculara deli diyorlar. Deli işi yaptıkları vs. vs. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?

-esinlikle haklılar, düşünsenize 4 duvar arasında önünüzde bir mikrofon var ona bakıp saatlerce konuşuyorsunuz. Normal bir iş olmadığı kesin. İngiltere de yapılan bir araştırmaya göre Radyocular genelde içine kapalı ve toplum içinde konuşamayan insanlarmış. Ben öyle değilim ama tanıdığım birçok radyocu dostum bu şekilde. Belki de dışarıda konuşamadıklarını radyoda rahatça konuşabilmek cazip olan tarafıdır bu işin. Benim için radyoda konuşmak rahatlamak anlamına geliyor. İnsanlara bir şeyler anlatmak ve insanların senin anlattıklarını dinlemesi harika bir şey.

Radyocuların çoğu yaptığı yayınlardan mıdır bilmem ama kendi formatında çaldığı tarzı pek Dinlemez! Sen de onlardan mısın? Kısacası müzik zevklerinin arasında hangi melodiler yer alıyor?

Ben sevdiğim müzikleri çalıyor ve dinliyorum. Hem Türkçe hem de Yabancı müzikle ilgili program yaptığım için beğenmediğim ya da tarzım olmayan şarkılardan oluşan bir programda yayın yapmak zorunda kalmıyorum. Tabi büyük konuşmamak lazım ama Arabesk ya da sadece slow şarkılardan oluşan bir program yapmayı kendime yakıştıramıyorum. -Sevgili radyo dostları, bu gün sevgiden başlayacağız. Tarzı şiirsel anonslar ya da -kader mahkûmları bugün sizler için seçtiğim şarkı… Gibi anons tarzları bana kâbus gibi geliyor.

Pal Fm ‘de yaptığın yayın formatından bahseder misin? Seni dinleyenlerin karşılaşacağı süprizler Radyoda Format yayıncılığı hakkında neler düşünüyorsun? Kısa anonslarla şarkı geçişleri mi, yoksa biraz daha şov tarzı içerikler mi olmalı?

Günümüzde radyolar Müzik, talk ve tematik radyolar olarak üçe ayrılıyor. Benim benimsediğim tarz Müzik. Show programı yapmıyorum, kendimi Show konusunda yetenekli görmüyorum bence konuşarak insanları güldürebilmek gerçek bir yetenek işi bu yüzden radyo Show Man lerine büyük saygı duyuyorum. Ben insanlara müzik dünyasından haber veriyorum. Biliyorum ilk önce kulağa çok sıradan gelebilir ama beni dinleyenler müzik konusunda ne kadar hassas olduğumu iyi bilir. Kötü albüm ya da niteliksiz şarkılar eleştiri oklarımdan kurtulamaz. Radyo programcısı her zaman çiçeklerden böceklerden bahsedecek diye bir kural yok. Genelde sanatçılar her zaman kendi haklarında güzel şey duymak isterler ama maalesef bu benim programım için geçerli değil. Eğer beğenmiyorsam mutlaka canlı yayında söylerim. Hatta bazen bu konuda çok sert olabiliyorum çünkü birinin çıkıp onlara gerçekleri söylemesi lazım. Çok konuşmayı sevmiyorum, bu işi yaparken kendimi dinleyicilerin yerine de koyuyorum dinleyiciler eğer program Show değilse çok konuşma yerine ağırlıklı olarak müzik dinlemek ister bu yüzden bende maximum 45 saniye anonslar yapıyorum. Program içerisinde sosyal medyayı da sıkça kullanmaya çalışıyorum.

Günümüzde sosyal medya aldı başını gidiyor Bir de internet radyoculuğu çıktı baya hızlı yükselen bir ivmesi de var? Ne düşünüyorsun bu konuda?

-Dinleyiciler sosyal medya sayesinde radyo ve medya kuruluşlarına çok rahat ulaşabiliyorlar. Sosyal medya sayesinde dinleyicilerle daha yakınız artık. İnternet radyoculuğunun yakın gelecekte hava yayını yapan radyolardan çok daha fazla dinleneceğini yıllardır söylüyorum. En fazla 5 yıl içerisinde internet radyoculuğuna daha çok yatırım yapılacak. Türkiye’deki internet altyapısının gelişmesiyle beraber kişisel mobil ve internet radyolarının sayısı her geçen gün katlanarak artmaya başladı. Hava yayınına sahip bir radyoyu kurmak ortalama 4 milyon TL. Ama bir internet radyosu kurmak ortalama 10.000 TL. Reklam ajansları artık internet radyolarını da reklam pastası içerisine almaya başladı şimdilik internet radyoları için reklam veren şirketlerin ayırdıkları bütçeler düşük ama birkaç yıla kadar ulusal yayın yapan radyolar kadar bütçe ayıracaklar.

Kaan Gökman Radyocu olmasaydı hangi meslek grubunu tercih ederdi?

Daha maceraperest bir işle uğraşırdım. Eğer üniversitede müzik bölümünü kazanmasaydım ikinci tercih olarak Arkeoloji bölümünü seçecektim yani Radyocu olmasaydım şuanda Arkeolog olacaktım.

Peki, radyo dışında neler yapıyorsun? Kaan Gökman Gününü nasıl geçiriyor?

Günümün büyük bölümü yine müzik dolu geçiyor. Kendime ait bir müzik çalışma stüdyom var. Kendi şarkılarımı yapıyorum. Bazen de başka albümlere remix ya da düzenleme yapıyorum. Bu aralar 3.albümüm için çalışıyorum bu yılsonuna doğru çıkartmayı planlıyorum. Genelde günümün büyük bölümü Gündüz radyo, akşam stüdyo da çalışarak geçiyor.

Yeni genç bir kitle var hemen arkamızda ve çok hızlı, çok farklı ilerliyorlar! İstekleri ve bekledikleri Farklılık gösterebiliyor. Bu anlamda radyocu olmak isteyen birilerine tavsiyen ne olurdu? Mesela Meşhur olmak için tası tarağı toplayıp, köyden istanbul’a kaçsınlar mı?

En çok sorulan sorulardan birisidir Nasıl radyocu olacağız? Yeni nesil çok sabırsız stajyer olarak gelen biri 3 gün sonra ben ne zaman program yapacağım demeye başlıyor. İşte ben buna çok kızıyorum ve böyle kişilerle hemen bağımı koparıyorum. İyi bir radyocu olabilmek için daha da önemlisi bu sektörde kalıcı olabilmek için çok çalışmak lazım. Diyelim stajyerlik başvurunuz bir radyo tarafından kabul edildi ilk önce şunu bilmeliler radyo sadece mikrofondan oluşmaz.Production,teknik,reklam,halkla ilişkiler,program asistanlığı,müzik direktörlüğü ve IT radyoyu oluşturan bölümlerdir. İlk önce kendinizi hangi bölüme daha yakın olduğunuzu keşfedin. Sonrasında her şey size bağlı kendinizi ne kadar çok gösterirseniz o kadar başarılı olur yavaş yavaş yükselmeye ve kalıcı olmaya başlarsınız. Eğer radyoculuk konusunda kendinizi yetenekli olarak görmüyorsanız fazla kendinizi zorlamayın başka bir meslek ile uğraşın. Radyo bir aşk bir tutkudur ama unutulmaması gereken davulun sesi uzaktan kulağa hoş gelir. Radyo ayrıca sabırdır, uykusuz günlerdir bazen de hayal kırıklığı ve strestir. Eğer başka bir şehirde yaşıyorsanız işiniz biraz daha kolay işe yerel radyolarda başlamak ulusal radyolara göre zorluk derecesi daha kolaydır. Kendinizi hazır hissettiğiniz zaman ulusal kanallara başvurabilirsiniz.

Merak Ediyorum Diğer radyocuları dinleme imkânı buluyor musunuz? Radyocuların birbirinin etkisi Altında kalabilme gibi bir durum olabiliyor mu?

İlk yıllarımda çok dinlerdim. Yerel radyoda çalıştığım dönemlerde ulusal radyolarda yayın yapan programcıları sürekli dinlerdim ve örnek alırdım kendime. Kendi program tarzım oluştuktan sonra dinlememeye başladım. Âmâ bir yönetici olarak şuanda zaman buldukça dinlemeye çalışıyorum.

“Radyo programcılığı benim için………………….… Demek.” bu boşluğu doldurabilir misin?

Aşk demek

Şarkıların hangi aşamalardan geçerek dinleyiciye ulaştığını albümleri radyoda çalan biri olarak Sizlerde albüm yapan kadar çok iyi bilirsiniz. Ancak dijital ortam yüzünden el emeği göz nuru pek Çok eser tek bir tıkla bir kaç dakika içerisinde binlerce kullanıcıya ulaşabiliyor. Bu konuda Ülkemizdeki korsan yasalarını da göz önünde bulundurarak, siz bir yasa koyucu olsaydınız ne yapardınız?

İllegal download dünyanın her ülkesinde büyük sorun ama sanatçıların büyük bölümü bu durumdan açıkçası hoşnut. Yıllar önce korsan CD’lerin tezgâhlarda satıldığı yıllarda birçok sanatçının bilgisi dâhilinde bu satışlara izin verildiğini biliyoruz bunun nedeni çok basit. Popüler albümler korsana düşer mantığı. Bu durum bu zaman dada pek farklı değil. Gerçekte Mağdur olan sanatçılar değil Firma sahipleri. Şarkıların illegal olarak paylaşılması Birçok sanatçı için keyifli olabilir ama Aynı şey firma sahipleri için söylemek yanlış olur. Fiziki albüm satışlarının artık neredeyse hiç olmadığı bu pazarda müzik firmalarının tek kazançları dijital satış ve telifler. Bu kazançlar olmazsa yeni albümlere yatırım yapacak firma bulmak yakın zamanda imkânsız hale gelecek ve birçok sanatçıyı kaliteli prodüksiyonlar ile maalesef dinleyemeyeceğiz. Korsanla mücadelede asıl görev müzik meslek birliklerinin.Mesam ve msg’nin baskılarıyla ancak illegal paylaşımların önüne geçilebilir. Asıl soru Acaba sanatçılar bunu istiyormu? Meslek birlikleri nasıl biz radyolardan kuruşuna kadar telif alıyorsa diğer mecralardanda aynı şekilde almalı.İllegal download ve paylaşım engellemek çok zor. Dünya müzik piyasasının genel sorunu bu. Tüm internet faturalarında küçük bir müzik vergisi kesilerek herkes kendisine düşen telif parasını ödemiş olur.

Şimal | MüzikOnair

Exit mobile version