Murat Serezli, Nasıl 35’inden Sonra Oyuncu Oldu?

Oyuncu, sunucu, seslendirme, yönetmen, VFX artist ve mimar Murat Serezli, CRI Türk Özel’de Özlem Arıkan Serbez’in konuğu oldu.

Murat Serezli ile dizi çekimleri, oyunculuğa geçiş serüveni, Dağ2 filmi ve daha birçok konu hakkında hoş bir sohbet gerçekleştirdik.

“24 saat içinde, üç ayrı şehirde çekime girdim!”

Serezli, “Türkiye’de dizi çekimleri nasıl gidiyor sorusunun cevabı tek aslında, yoğun! Çünkü haftada 130 – 140 hatta bazen 150 dakikalık diziyi çekmenin tek yolu, altı gün, uzun saatler boyunca çalışmaktan geçiyor” yorumunda bulundu. Özellikle Savaşçı gibi arazileri, aksiyonu, ilginç araçlarla lojistik ayarlamalar gerektiğinde daha da uzun zaman harcanan bir durumun ortaya çıktığını belirten Murat Serezli, “ama ben bu işe aşık bir ruh hastası olarak, halâ çok eğleniyorum ve keyfim yerinde diyebiliyorum” dedi. Serezli, geçen sezon çekimler Ankara ve Eskişehir’de gerçekleştirilirken, bu sezon çoğunlukla Eskişehir’de olduğunu ancak bazen başka şehirlere de geçtiklerini söyleyerek, “bir gün 24 saat içinde Ankara-Eskişehir ve İstanbul olmak üzere, üç ayrı şehirde kayda girdim, bu hayatımda bir ilkti” dedi.

“Beş yaşına kadar çocuklarımın her an yanındaydım”

Murat Serezli’nin, Olcay Serezli ile yaptığı evliliğinden doğan, Beste ve Bade adında ikiz kız çocukları var.

Serezli, “Genellikle haftanın dört gününde çekimleri tamamlıyorum, bir gün de yolda geçiyor, dolayısıyla haftada iki gün beraber olabiliyoruz. Bu sene okula başladıkları için daha meşgul olduklarında, benim yokluğumu daha az hissediyorlar ama dört-beş yaşlarına kadar her anlarında yanlarındaydım. Bir çocuğun duygularının, empati yeteneğinin, duygusal stabilitesinin kemikleşerek, bütün hayatını belirler şekilde oturduğu yıllarda her zaman babalarıyla beraber oldular ki üç yaşlarına kadar anneleri de evdeydi” şeklinde konuştu.

“Veysel Yarbay’dan Kopuz Albay’a”

Serezli’nin, Savaşçı dizisinde canlandırdığı Kopuz Albay karakterinin seyirciye bu kadar inandırıcı gelmesinde, Dağ2 filminin hazırlık döneminde yaptığı çalışmaların etkisi olduğunu belirtse de en büyük katkının, onu bu kadar derinlikli, çok katmanlı ve cazip yazan senarist Süleyman Çobanoğlu’na ait olduğunun altını çizdi. Murat Serezli, “oyuncular, ancak ellerine gelen materyali yapabildikleri kadar iyi bir şekilde canlandırabilirler dolayısıyla karakterin hem oyuncuya hem de izleyiciye bu kadar keyif vermesinin nedeni de bu kadar güzel yazılmış olması sayesindedir” ifadelerini kullandı.

“Metin ve Nevra Serezli’nin Oğlu Murat Serezli, Mimar ve Görsel Efekt Uzmanı iken Nasıl 35’inden Sonra Oyuncu Oldu?”

Serezli, geçmişinden bahsederken, “ben çok çekingen bir çocuktum, üniversitenin üçüncü yılına kadar oldukça içine kapanık, bilgisayarlı döneme geçen ilk geek’lerdendik ve küçük arkadaş çevremizde çok eğlenirken, aslında herkesin sosyalleşmeye başladığı dönemde biraz tutuktum” dedi. “Mesela böyle radyoda milyonların önünde rahat rahat konuşabilmeyi bırak, yemek masasında birden fazla, pek tanımadığım kişi varsa bile sıkılgan bir tiptim” şeklinde konuşan Murat Serezli, “bu nedenle de hiç kendimi öyle kameraların önüne atıp, oyunculuk, şov, gösteri, sunuculuk yapmam falan düşünülemezdi” dedi. Mimarlıktan mezun olduktan sonra, üç boyutlu animasyon, özel efekt ve seslendirme üzerine çok büyük bir televizyon kanalında çalışmaya başlayan Serezli, bir dostun tavsiyesi, hatta ısrarıyla, reklamlar üzerine çalışan bir oyunculuk cast ajansına kayıt olduğunu belirtti. Kanalda mesaili olarak çalışmaya devam ederken bir yandan reklam çekimlerine gidebilen Murat Serezli, aynı zamanda dizide çalışmasının söz konusu olmadığını ancak bir taraftan da seslendirme yapmaya başladığını, kanalın ve kanal bünyesindeki gazetenin kurum kimlik sesi olduğunu dile getirdi. Serezli, daha sonra kanaldan ayrılarak, küçük bir prodüksiyon şirketi kurup tanıtım filmleri, reklamlar yaparak, serbest çalıştığını ve o dönemde dizi ve film çekimlerine daha çok cevap verebilmeye başladığını söyledi. Murat Serezli, “bunca yıl ben oyunculuktan kaçarak, çekindiğim için uzak dururken, 35’imden sonra armut olup ağacın dibine düştüm ve şu anda oyunculuk, hayatımda yaparken en mutlu olduğum şey hatta oyunculuk yaparken yaşadığımı hissediyorum” ifadelerini kullandı. Dizi çekimlerindeki o uzun süren çekim saatleri bile beni fazla etkilemiyor diyen Serezli, “sevdiğin işi yapmak lazım bu hayatta, bunun yerine yaptığın işi sevmek zorunda kalmak bence çok acı verici bir şey” değerlendirmesinde bulundu.

“Komedide zamanlama ölümcül derecede önemlidir”

“Oyuncu çok yönlü olmalı. Belli bir stilin oyuncusu olmamalı bence ki komedi dramadan daha zordur. Bunu drama oyuncularını ya da komedi oyuncularını taltif etmek amacıyla söylemiyorum, ama komediyi yapan insan her şeyi yapar, çünkü komedide zamanlama ölümcül derecede önemlidir ve pek hata payı yoktur” dedi.

Exit mobile version