Site icon Müzikonair

Müzik Kimindir?

Ben müziğin hiç eksik olmadığı bir evde büyüdüm dostlar. Genelde Rock tarzında müzikler dinlenirdi evimizde. Baba ve anne ne dinlerse, zamanla siz de aynı şekle giriyorsunuz tabi. Akabinde, ablamın Rock ile daha da yakından ilgilenmesi ve sonucunda da tamamen evden yükselen sert ezgiler… Konserler, piercingler, dövmeler, kemancı, ikinci evim diye nitelendirdiğim, Taksim…

Tabi zamanla, yaş ilerledikçe ve girdiğin ortamlar değiştikçe, dinlediğimiz müzikler de değişir oldu, her şey gibi, hayatımız gibi… Pop müziğin hüküm sürdüğü bir ülkede yaşıyoruz neticede. Hatta hepimizin içinde biraz arabesk, biraz türkü, biraz fasıl var. Köklerimiz sağlam ne de olsa. Üstelik meslek olarak modelliği seçtikten sonra, giyimin, kuşamın, tarzın, her şeyin değişmek “zorunda” kalıyor. Eğer mesleğime başladığım yıllarda, Rockçı bir kız edasıyla ilk ajansıma gitseydim, sanırım modellik yapmam, hatta Türkiye güzeli seçilmem bile “o yıllarda” zorlaşırdı. Yalnız altını çiziyorum, o yıllarda… Şimdiki zaman daha özgür; rahatlıkla kendin olabiliyorsun. Bir sürü dövmeli model var. Benim başladığım yıllarda, ben ilklerdendim. O zamanlar, içinde bulunduğunuz ortama mecburen ayak uyduruyordunuz. Hele bir de şöhret kapınızı çalmışsa, işler tamamen değişiyordu. Önümdeki örnekler gibi davranmak mecburiyetinde hissettim kendimi. Belki yanlıştı ama çizdiğim yol bu oldu.

15 yıllık modellik kariyerim ve akabinde müzik… Polemikler, polemikler… Sansasyonel hareketler… Çok bilenler ya da bildiğini zannedenler, çok konuşanlar, ah o susmak bilmeyenler…

Merhaba; bu sefer bambaşka bir sitede, farklı konu başlıklarıyla karşınızdayım. İnce bir girizgahın ardından, soruyorum sizlere? Müzik kimindir dostlar bilen var mı? Herkes bir bilen, herkes söz sahibi… Herkes, sanki müzik onların himayesindeymiş gibi davranmakta… Çoğu kişi, hiçbir eğitimi olmadan acımasızca ve fütursuzca emek veren ya da vermeyen tüm insanları eleştirmekte… Bu eleştirileri kaale alan var, almayan da var, ama neden bu kavga? Kiminle? Valla ben 15 yıldır bu sektördeyim hala çözemedim. Nedenlerini bulamadım. Çalışmak ve çabalamaksa, ben kendi adıma modellik kariyerimde de müzik alanında da en fazlasını yaptım. Hala da yapıyorum. Asıl mesleğim olan modellikte, en önemli modacılarla, tasarımcılarla çalıştım, en önemli dergilere çekimler yaptım. Türkiye’de kimsenin sahip olmadığı fizik özelliklerine sahip olduğum halde yine de eleştirildim. Meyve veriyordum neticede taşlandım, çoğu zaman da taçlandırıldım…

Zamanı geldi, sektör değiştirmek istedim, aslında değiştirmek de demeyelim. Modelliğin yanı sıra müzikle de ilgilenmekti amacım. Dünyada birçok modelin yaptığı gibi… Ben ilgilenmekten de öte, eğitimini en ince ayrıntısına kadar alıp güçlü çıkmak istedim, insan içine… Utanmamak, en fenası utandırmamaktı, bana güvenen insanları… Kusura bakmayın ama utandırmadım da… Daha bu konuların üzerine çok konuşacağız. Bu daha başlangıç…

Şunu artık bilin ki, müzik, kimsenin değil dostlar… “Elvis Presley”, fakir bir ailenin çocuğu olarak doğduğunda ve gençliğinde geçinmek için kamyon şöförlüğü yaptığında, bir gün popun kralı olarak anılacağını biliyor muydu sizce? Ya da “Michael Jackson”, birbirinden yetenekli dokuz kardeşten biri olduğunda ve kurdukları “Jackson 5” grubunda parladığında, müzik tarihine adını altın harflerle yazdıracağını biliyor muydu? Türkiye’ye dönersek, popun, yeri asla doldurulamayacak kraliçesi, minik serçe “Sezen Aksu” 1975 yılında, “Sezen Seley” adıyla, ilk 45’liği “Haydi Şansım”ı çıkardığında sadece 50 kopya satacağını, yıllar sonra ise söz ve beste fabrikasına dönüşüp, konserlerinde on binler olacağını ve müzik dünyasına birçok “star” kazandıracağını, bilebilir miydi?
İlk sahneye çıktığında, domates ve yumurta atılan, şimdinin starlarına ise, hiç girmiyorum…

Velhasıl, müzik kimsenin değil dostlar… Ne bir konservatuar öğrencisinin, ne bir köşe yazarının, ne bir doktorun, ne bir modelin, ne bir oyuncunun… Artık kabullenin ve aynı konuları konuşmaktan vazgeçip, insanlara şans vermeyi deneyin. Unutmayın ki, o insanlar da stüdyolarda sabahlıyor, öyle ya da böyle “emek” veriyor, çaba sarf ediyor.  Hem ayrıca sıkılmadınız mı, kötü müzik yapan yeteneksizleri, sırf çoğu kişinin ekmek kapısı olduğu için, “istemeden” yüceltmekten? Ya da o övdüğünüz kişiler, aynı “imkânları” sağlamayı geri çektiğinde, onları bir anda “yermekten”… Herkes, her şeyin farkında dostlar. Hayata, her şeyden önemlisi, kendinize dürüst olun.

Bu bir “merhaba” yazısı idi. Bu güzel sitede buluşacağız zaman zaman… Müzik sizin mi olacak, bizim mi, yoksa hiçbirimizin mi… Tartışacağız… Hepinize notalarla süslü, güzel günler dilerim…

Kalemin ve müziğin ruhu,
Ece Gürsel…

 

Exit mobile version