Müzik Şirketleri ve Kendi Müziğinin Patronları

Hürriyet Gazetesinden Sinem Vural “Şirket: Ne seninle ne sensiz” adlı yazısında son yıllarda internet ortamından dinlenen müzik oranının artık albüm satışlarını bitirme noktasına getirmesinin müzik piyasasına etkisini yazdı.

İşte O Yazı:

Müzisyenler kendi müziklerinin prodüksiyonunu, dağıtımını ve pazarlamasını yapmadan önce bu işler belli plak şirketleri tarafından üstlenilirdi. Şirketler bu işin temel taşıydı. İşi bilendi. Onlarsız tek adım atamazdın.

Sonra internet geldi: Ev ortamında kayıt ve sosyal medyadan pazarlama imkanı, diğer ünlülerle düet ortamları…

Son dönemde kimsenin albüm satın almaya yanaşmaması ve online dinleme platformlarının sınırsız dinleme imkanı sunması, bazı büyük plak şirketlerinin tabutuna çivi çaktı.

2002’de gelirin yüzde 95’i CD satışlarından elde edilirken bu rakam yüzde 10’a düştü.

CD ve plak şimdilerde sadece prestij odaklı basılıyor.

Artık bir dağıtımcıya ihtiyacı olmayan sanatçı, dijital dağıtım konusunda uzman isimlere yöneliyor ya da kendi dağıtıyor.

İşin kötüsü, 1 milyon Spotify dinlemesi 2000 yılında yapılan (Amerika verilerine göre) 233 albüm satışına denk düşüyormuş.

Örneğin Spotify’ın ücretli üyeliğinden elde edilen teliften, kesintiler sonrası plak şirketine bağlı bir grup 18 cent alabilirken, indie plak şirketinden çıkan biri 40 cent, kendi dağıtımını bir aracıyla yaptıran kişi ise 64 cent alabiliyor.

Tabii bunlar genellenmiş rakamlar, ücretler anlaşma şartlarına göre de değişiklik gösteriyor.

Bu rakamlar o kadar çeşitleniyor ki, sadece yaptığı müzikten para kazanmak isteyen biri eninde sonunda çareyi aracısız olarak kendi müziğinin dağıtımını yapmakta buluyor.

NEDEN KENDİMİZ YAYINLIYORUZ

Bu ay Milliyet Sanat’ta Eda Solmaz’ın yaptığı “Milyonlarca dinlenmenin yolu değişti” başlıklı dosya haberde de benzer bir konu işleniyordu. Zeynep Bastık, Emir Yargın, Ben Fero, Ezhel…

Yani şirketsiz ünlü isimler ve buna neden yöneldikleri.

Dosyada yer alan isimlerden Emir Yargın, “Kendi müziğimizin patronuyuz” diyerek aradan şirketi çıkardıklarını açıkça dile getiriyor, “Nice yetenekli arkadaşlarımız bir imza yüzünden çok zaman ve para kaybetti” sözleriyle süreci özetliyordu. Yargın, yeni müzik mafyasının ise “milyonlarca takipçisi olan kişiler” olduğunu ekliyordu.

ŞİRKET KURMALI

Orchard’ın Türkiye temsilcisi Metin Uzelli de konuyla ilgili olarak şöyle diyor: “Pazarlama açısından plak şirketleri önemli rol üstleniyordu, günümüzde ise sanatçılar kendine yetebiliyor. Adapte olabilmek çok önemli. Ama sanatçılara ‘Plak şirketleri ile çalışmamalı’ demek büyük tehlike yaratabilir. Sanatçı ticari faaliyette olmak için kendi şirketini kurmak zorunda.”

Öte yandan, büyük plak şirketlerine de ihtiyaç var. Çünkü dünyada bağımsız müziğin yükselişi devam ederken, büyük plak şirketlerinin yeri de kimi noktalarda sağlamlaşıyor. Ellerindeki büyük arşivler, halkla ilişkilerden pazarlamaya oturmuş düzenleri, birden çok sanatçıyı aynı paketle etkinliklere pazarlamaları derken, bu şirketlere rağbet hâlâ sürüyor.

Dağıtım ağı, dijital platformlardaki pazarlama stratejileri (ve bunun genelde tutuyor oluşu), yurtdışında bağlantı kurmanın kolaylığı başlıca neden. Hoş bunu bizim indie şirketler de yakaladı son zamanlarda.

Tabii bu ağın içinde yer almak öyle kolay değil. Devir sosyal medya devri. Sizi takip edenler olmalı, sesinizi düzenli aralıklarla duyurmalısınız, evinde oturan vatandaşa bile müzik sunmalısınız. Tabii ki şarkılarınız iyi de olmalı.

“E bu kadarını yapınca bağımsız şirketten de yayınlasam alır başımı giderim” diyorsanız bu çok büyük bir efor demek.
Büyük şirketlerde karar süreci uzasa da her işinize profesyonelce yaklaşacağınızı bilirsiniz.

Kaynak: Sinem Vural, Hürriyet

Exit mobile version