Müzik eleştirmeni ve Müzik On Air yazarı Yavuz Hakan Tok, 24 TV’de yayınlanan 24 Hafta Sonu programına konuk oldu. Astrolog ve sunucu Zeynep Turan’ın sunduğu programa Alem FM’in radyo programcısı Füsun Tuncer’le birlikte katılan Yavuz Hakan Tok, müzik dünyası, radyoculuk ve arşivcilik hakkında merak edilenleri anlattı. İşte Yavuz Hakan Tok’un açıklamalarından satır başları:
“Televizyon ve radyolarda, gazete ve dergilerde bizim önümüze getirilen hep Türkçe pop müzik. Ancak bu ülkede üretilen ve tüketilen tek müzik türü pop müzik değil. Mesela Türk halk müziğinde hiç olmadığı kadar zengin bir üretim var şu sıralar. Bu yüzden müzik üzerine genelleme yaparken, diğer müzik türlerini de hesaba katmak lazım.”
“Endüstriyel pop dediğimiz türde sadece eğlenmek, eşlik etmek, dans etmek için yapılan şarkılar her dönemde vardı ve bundan sonra da olacak. “Delisin, “Bim Bam Bom” gibi şarkıları bugün birer klasikmiş gibi seviyor ve dinliyoruz. ‘90’lardan da “Hadi Yine İyisin”, “Abone” gibi şarkılar bugün eğlendiriyor bizi. Ama onları da yapıldıkları dönemde eleştiriyor, ‘Böyle şarkı mı olur?’ diyorduk. Bunlar hep oldu, olacak. Ama bugünün şarkılarında o eski duygusallık, saflık yok diyorsak bunun nedeni şu anki yaşam biçimimizdir. Biz ne yaşıyorsak, popüler müzik onu anlatır çünkü. Nasıl ki bugün eski Yeşilçam filmleri gibi filmler çekilemiyorsa, o eski şarkılar gibi şarkılar da yapılamayacak.”
“Plak bence insanoğlunun icat ettiği en güzel müzik dinleme formatı. Televizyon yaygınlaşmaya başladığı zaman sinema için de bitti demişlerdi ama bitmedi. Aynı şey plaklar için de geçerli. Plakların modası hiç geçmeyecek.”
“Herkes evlerindeki plakları atarken ben o atılanları topluyordum. Arşivimle birlikte yaşamaktan mutluyum. Müzik yazarken geriye dönük bir bilgiye ihtiyacım olduğunda internetten araştırmak yerine arşivimden açıp bakıyorum. En doğru bilgi orada çünkü.”
“Özel radyolar ilk açıldığında kasetlerle yayın yapıyorduk. Kasetlerde istediğiniz şarkıya doğrudan erişemezsiniz, sardırmanız gerekir. Ben programda çalacağım kasetleri, hangi şarkıyı çalacaksam ona göre sardırıp hazırlıyor, onları bir çantaya dizip yayına öyle gidiyordum. CD’den çalarken de şarkı boşluğu alma, intro süresini hesaplama gibi zorluklar vardı. Şimdi radyo yayınları otomasyonla yapılıyor ve radyoculuk daha kolay gibi ama buna karşın eskiden radyolarda bir ruh vardı. Şimdi ticari kaygılar ön planda.”
“Reklam pastasından radyoların payına düşen çok az. Dolayısıyla radyolar reklam verenlerin dayattığı müzik skalası içerisinde sıkışıp kalıyor. Evet bu da olur. Bir radyo kendi yayın politikası içerisinde istediği şarkıları çalar, buna da kimsenin bir itirazı olamaz. Ama bütün radyolar aynı biçimde yayın yaptığı ve alternatif radyo kanalı kalmadığı zaman işte orada sorun başlıyor.”
“Türkiye’de çok zengin bir müzik kültürü var. Bir yanda türküler, bir yanda alaturka ve klasik Türk musikisi, bir yanda pop, bir yanda arabesk… Bu tablo içinde müzik üreten, müzik yazan, müzik hakkında fikir beyan eden, akademik çalışmalar yapanların bu müzik türlerinden herhangi birine kulaklarını tıkamaya hakkı yok. Seversiniz sevmezsiniz o ayrı ama dinlemek, anlamaya çalışmak, öğrenmek zorundasınız. Bizim ülkemizde bir müzik faşizmi var. Rock seven pop sevmiyor mesela. Kimisi arabeski yok sayıyor, kimisi alaturkayı görmezden geliyor. Müziğimizin dünyaya açılamamasında bunun büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.”
Gelişmeleri MüzikOnair’dan takip edebilirsiniz!..
PROGRAMIN TEKRARINI AŞAĞIDAN İZLEYEBİLİRSİNİZ :