Naim Dilmener Müzik Meslek Birliklerine Sıla için Çağrıda Bulundu!..

Ünlü müzik yazarı Naim Dilmener, şarkıcı Sıla Gençoğlu hakkında çıkan haberlere tepki göstererek müzik meslek birliklerine çağrı yaptı!..

İŞTE NAİM DİLMENER’İN O ÇAĞRISI VE GELEN YORUMLAR :

Sıla için bir ses verecek misiniz Mesam, MSG, Müyorbir, Müyap? Yoksa yan gelip yandaşlıktan halliceliğe devam mı?

Murat Kınay : onlar sadece sanatçının konserine gelip sanatçının gelirinden telif toplama derdiyle paralarının peşindeler. Hangi durumda sanatçıya sahip çıkmışlar. meslek kaldımı ki birliği olsun.

Ercan Bingöl : Üyesi bulunduğum MSG’nin şu anki yönetim kadrosuyla buna ses çıkaracak en son kuruluş olduğunu bile düşünmüyorum çünkü Garo Mafyan buna cesaret edemez çünkü vakt-î zamanında Fethullah Gülen şiirlerini bestelemişliği var. Zira sorgusuz sualsiz içeri alabilirler.

Yanı sıra, MSG’nin Ankara’da düzenlediği katıldığım geçen yılki toplantısında MSG Genel Sekreteri, meclisteki siyasi partilerle görüşme yaptıklarını ve “Sağolsun cumhurbaşkanımız gerekli desteği vereceğini söylediler.” demecinde bulundu. O desteği kaçırmak isteyeceklerini sanmıyorum. Keşke bu destek layıkıyla verilse… Gelin görün ki, hiç ama hiç sanmıyorum.

Kürtçe albümlere karşı tavırlarında da üç maymunu oynadıklarını söyledim ama yuvarlak bir cevapla üsttenci devlet aklının onlara verdiği büyük kardeş rolünü oynadılar.

Eski laik faşizm, sanatçıların telif hakları için ne yaptıysa; yeni dindar faşizm de ancak o kadarını yapabilecek kanaatindeyim.

Murat Beşer : meslek birlikleri, müzisyenler ve müzik insanları öncelikli olarak itiraz etmeli. ama ses vermesi gereken kurumlara sıla’nın albümlerini çıkaran SONY’yi bilhassa eklemek gerek…

Zafer Başaran : az önce muhteşem bir yazı okudum fırıldaklara dansözlere hitafhen
niran ünsalın listesinden önce isim isim yazılmış…

7 Ağustos 2016’da Yenikapı’da bir araya gelen milyonlarca insan ülkenin birliği beraberliği adına çok önemli bir mesaj verdi. Ancak, oluşturulmaya çalışılan ulusal konsensüs geçmişle hesaplaşmak yerine, üstünün örtülmesi şeklinde yürütülünce, özellikle de cumhuriyetçi ve demokrat duyarlığı yüksek kesimlerde tepkilere neden oluyor.

Hele ki, daha düne kadar Fethullah Gülen’e övgüler düzen birtakım sinema, müzik, edebiyat dünyasından kimselerin şimdi büyük bir pişkinlikle kendilerini “anti-Fetöcü” olarak lanse etmeye kalkışmaları kelimenin tam anlamıyla mide bulandırıcı!

Nitekim, benim gördüğümü örneğin Türk müziğinin köşe taşlarından Burhan Bayar da görmüş olmalı ki, sayfasında tepkisini “dansöz patlaması yaşıyoruz!” yazarak dile getirmiş. Dansöz deyince elbette, popüler müziği takip edenlerin aklına ilk önce Serdar Ortaç gelir! Türkçe Olimpiyatları ile “kendine geldiğini” itiraf eden Ortaç, Fethullah Gülen’e gönderdiği selamların nerede tutulduğunu acaba merak ediyor mudur?

Sorun elbette, tek tek isim ifşa edip, hesap sormak değil. Ama, örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm imkanlarından ailecek nemalanan Fatih Kısaparmak’ın övgüleri (“yeni şafağının ilk ışıklarının müjdecisi”!!!) orta yerde dururken, örneğin Sevinç Erbulak’ın topun ağzına yerleştirilmesini vicdanım kabul etmiyor. İşte bunun için, Fethullah kıyılarında küçük bir gezinti yapalım, istiyorum.

Kim sevmez Fethullah’ı?!

Hamdi Alkan şimdilerde ne diyecek, bilemiyorum. Kendisini Yenikapı’da göremedim. Ama, sanat çevrelerinde “O da Fethullahçı olmuş” dedikleri epeyi bir zaman oldu. Pek çok sanatçıya “abi”lik yaptığını biliyoruz. Şimdi, acaba pişman mı?

Ya, kendisi bir “devlet projesi” iddiası ile ünlenen Necati Şaşmaz? “Hizmet için çalışanlara” binlerce teşekkür gönderdiğini unuttu mu, sizce? Unutmak bu kadar kolay mı?

Peki, hapiste tutulmasını FETÖ ile ilişkilendirmeye çabalayan Deniz Seki ne der, acaba? Fethullah Gülen, Seki’nin iddialarını öğrendiğinde ödettirdiği yüklü paralardan dolayı pişman olmuş mudur? Bilmemiz mümkün değil. Ama, eğer dışarıda olsaydı, Seki’nin de Yenikapı’da arz-ı endam edişinin ardından “Benzemez kimse sana tavrına hayran olayım” derdik, hep birlikte!

Türkçe Olimpiyatları’na katılmaktan “mutlu ve gururlu” olduğunu ifade eden Mustafa Sandal ise, bir zamanlar “kalbi Fethullah Gülen ile birlikte çarptığı” için nedamet getiriyor mudur? Yoksa, Yenikapı’da objektiflere gülümserken, aklında Ahmet Kaya’nın “siz benim neden kaçtığımı nerden bileceksiniz?” şarkısı mı vardı?!

Şimdilerde fırsat buldukça, kendisini televizyonlarda “Fethullah Gülen uzmanı” olarak lanse eden Nevval Sevindi “çok kıymetli dava”sını milli birlik adına mı terk etti?

Ya Sinan Özen? Pop-arabeskin yaşlanmayan prensi her gece Fethullah Gülen için ettiği duaların kabul olup olmadığını merak etmiyor mu?

Ben Yenikapı’da Reyhan Karaca’yı görünce şaşırmadım, Mustafa Sandal’ı görünce şaşırmadım. Peki İpek Acar? Ona da şaşırmadım! Çünkü, ölümünden kısa bir süre önce, şimdi FETÖ ilişkileri nedeniyle kapatılan Kimse Yok Mu? Derneği’ne “ailecek angajmanlarını” unutturmak istiyor, olabilirdi. Ama, Işın Karaca için sizi ikna edecek hiçbir gerekçem yok!

Türkücü bozuntusu Turgay Başyayla, Burak Kut, İbrahim Erkal, Bedirhan Gökçe, İsmet Özhan, Ümit Meriç, Sibel Eraslan, İsmail YK, Hıncal Uluç’un gözdesi, eski TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar en beğendiği kadın solist Muazzez Ersoy, Açelya Akkoyun, Osman Sınav, Mustafa Keser, Türkçe Olimpiyatları’na beste yapan Sertab Erener, reklamcı Serdar Erener, Garo Mafyan, Avrupa Müzik şirketinin sahibi Cengiz Erdem, Orhan Hakalmaz, Yücel Arzen, İsmail Altunsaray, Kalan Müzik sahibi Hasan Saltık… bu liste böyle uzar gider.

Hepiniz oradaydınız, ulan!

Sanat üretirken tek derdi, tek kriteri para olan insanlar listesi sundum size. Demek ki, para öncelikli tercih kriteri olunca, sanatçı vatanını satanlarla bile işbirliği yapabiliyormuş!

Bunu öğrenmiş olduk mu? Olduk! Biz biliyorduk, ama özellikle de Kadir Topbaş’a önerim, bunu iyi öğrensin! Şehir Tiyatrolarında hasımlaştığınız sanatçılara fırsattan istifade FETÖ damgası basmak, ilk elde akla hoş gelebilir, ancak acısı sonra sizi pek rahatsız edebilir. Hele de, çevrenizin FETÖ ilişkileri birer birer ortaya çıkmaya başlayınca!

Peki, ya iktidar sofralarına koştururken, oraya davet edilmeyenleri, ya da o davetleri eleştirenleri “kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş” edasıyla süzen omurgasızlar sürüsü! Siz şimdi, nereye kaçacaksınız?

Tevfik Fikret daha o zamanlardan sizlerdeki “han-ı iştiha”nın farkına varmıştı ki, “yiyin efendiler” demişti, “Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar./ Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…”

Şimdi, devran döndü ve daha dün övgüler düzdüğünüz, dualar yolladığınız, istihareye yattığınız, hatta dünya barışına katkıları üzerine serenadlar yazdığınız kişinin ülkesini satan, ajanlaştırılmış bir uşak olduğunu artık eski yol arkadaşları dahi kabul ediyor. Elbette, sizin kıbleniz iktidardır, derhal rotanızı ayarlayacaksınız. Bunu tahmin etmek güç değil.

Ama, sanıyormusunuz ki, bu millet unutur? İşte orada yanılıyorsunuz!

Ali Rıza Özkan ABC Sinema yazarı

Gelişmeleri MüzikOnair’dan takip edebilirsiniz!..

Exit mobile version