Site icon Müzikonair

Nilgün Durmuşoğlu İle Radyo Programcılığı ve Seslendirmenlik Üzerine…

Radyocu ve Atlantis FM müzik koordinatörü Nilgün Durmuşoğlu Müzik Onair’dan Alper Ergez’e konuştu. Durmuşoğlu; kariyer öyküsünü, radyoculuğu ve seslendirmenliği kendi perspektifinden anlattı.
İşte o röportaj;
  1. Merhaba Nilgün Hanım hoş geldiniz nasılsınız radyoculuk hayatınız nasıl başladı? Sizleri daha yakından tanıyabilmemiz için biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba Alper Bey. Çok iyiyim sağ olun. Öncelikle çok teşekkür ediyorum size ve Müzik Onair’a. Beni daha yakından tanımak istemenize mutlu oldum.

Radyoculuk serüvenimin başlangıcı epeyce eskiye dayanıyor. Hatırlarsınız, özel radyoların açılıp, kapandığı ‘Radyomu geri istiyorum’ kampanyalarının yapıldığı, bir dönem vardı.

İşte o günden bu yana radyocuyum şükürler olsun. Bir derginin açtığı ‘Dublaj sanatçısı olmak ister misiniz?’ yarışmasında sesim beğenildi ve yarışmayı kazananlar arasındaydım. Böylece seslendirme yapmaya başladım. Hocam Sezai Aydın’dı. Hemen akabinde özel radyolar açıldı ve ben ilk iş başvurumda kendimi bir anda yayında buldum.

Ankara Ulus Rüzgârlı Sokak’ta bir radyoydu. O ilk heyecanı orada yaşadığım için Ulus’un bende çok ayrı bir yeri vardır. Sonrasında pek çok ulusal ve yerel radyoda sesimi duyurma şansım oldu. 27 yılı aşkın süredir bu camianın içindeyim.

Kendimden bahsedecek olursam da… Nerden başlayayım bilemedim. Ankara doğumluyum. Aslen Rizeliyim. Canımdan çok sevdiğim bir kızım ve çok değer verdiğim bir ailem var. İşine aşık bir kadınım. Yaşamayı çok seviyorum. Gülümsemek, şu kısacık hayatta konuları fazla uzatmamak, doğayı ve ağaçları sevmek, nefes aldığımız için şükredebilmek hayat felsefemin temel taşlarını oluşturuyor. Çalışmayı deli gibi seviyorum. Üretmek ve kazanmak beni besliyor. Başarmak ve iddialı olmak kadar güzel bir şey yok.

  1. Bugüne kadar Radyo Mydonose, TRT FM, TRT Kent Radyo ve son olarak Atlantis FM de çalıştığınızı biliyoruz. Peki Atlantis FM ile tanışmanız nasıl oldu. Kaç yıldır TRT radyolarında da çalışmaya devam ediyor musunuz?

Bugüne kadar çok sayıda radyoda çalıştım ve hepsinden ayrı bir tat aldım. Yerel ya da ulusal diye radyoları hiçbir zaman ayırmadım. Çalıştığım radyoları yuvaya dönüştürdüm, stüdyoyu odam yaptım. Her zaman ulusal radyo yayını tadında bir yayın yapmaya çalıştım. Hala da bunun için çabalıyorum. Radyo Mydonose ve Mydonose Türk Pop en uzun çalıştığım radyo. Tam 12 yıl… TRT FM çalıştığım en büyük radyoydu. Aynı zamanda en çok özlediğim radyodur. Bir yayıncıya verilebilecek en güzel ödüldür TRT FM. Bunu ancak orada yayın yapan anlayabilir. İnşallah bir gün yeniden hayatıma girer. Atlantis FM ise 9 yıldır yayın yaptığım, çok büyük emek verdiğim bir radyo. Çok sıkı bir gönül bağım var. Çünkü Atlantis FM sanki benim çocuğum gibi. Şekillenmesinde söz hakkı olan kişilerden biriyim. Kafamdaki radyoculuğu yüzde yüz orada yansıttım. Hayalimi orada gerçekleştirdim. Atlantis FM’le tanışmam şu şekilde oldu. Radyo Mydonose ’da çalışıyordum. Ve ani bir kararla Mydonose İstanbul’a taşındı. Çünkü Spectrum Medya’ya satıldı ve maalesef çok kısa bir süre işsiz kaldım. Benim için yıkımdı. Şans bu ya, o sıralar Atlantis AVM Batıkent’te faaliyete geçecekti. Yatırımcılar bir de radyo satın almak istiyorlardı. 100.5 frekansını satın aldılar ve beni çağırdılar. Koşa koşa gittim ve o gün bu gündür 100.5’te yayındayım. Aynı zamanda Müzik Koordinatörüyüm Atlantis’te…

  1. Radyoculuk dışında televizyonda yer almayı da düşündüğünüz oldu mu hiç? Mesela böyle bir teklif gelse değerlendirir misiniz?

Televizyonda 2004 yılında çok kısa bir deneyimim oldu. TRT televizyonunda gençlik programı sundum. Aslında son zamanlarda televizyonu istemiyor değilim. Radyodan kopmadan bir de TV programı yapmak isterim fırsat olursa. Hatta aklımda bir proje bile var. Kısmet… İnşallah olur. Keşke o teklif hemen gelse.

  1. Bu arada radyo, televizyon, film, belgesel ve tanıtım seslendirmeleri de yaptığınızı biliyoruz. Seslendirmenliğe ilk olarak nasıl başladınız ve şuan nasıl gidiyor? Biraz bahsedebilir misiniz?

Evet çok doğru. Radyoyla seslendirmeyi bir arada yürütüyorum. Mikrofona aşık biri kopamıyor ki… Seslendirmeye daha önce de bahsettiğim gibi bir derginin açtığı yarışmaya katılarak başladım. Geçen yıllarla birlikte iş kendiliğinden büyüdü. Yurt içinden ve yurt dışından pek çok firmayla çalışma şansım oldu. Busuu, Lokman Hekim Hastanesi, YouTube, Discovery Channel, Linkedin, Google gibi markalara ses verdim. Ve hatta daha birkaç ay önce web sitemi devreye soktum. Türker Uzun bana çok güzel bir web sitesi hazırladı. www.nilgundurmusoglu.com.tr Yaptığım işlerden örnekleri sitede bulma şansınız var. Ayrıca bu siteyi blog gibi de düşünüyorum. Yazılar yazıyorum. Beni daha yakından tanımak isteyenler web sitemi de ziyaret edebilir.

  1. Radyoculuk hayatınızda yayın sırasında yaşadığınız unutamadığınız bir anınız var mı bizimle paylaşır mısınız?

O kadar çok ki. Aslında yapılan her yayın bir anı. Yayının her saniyesini içime çekip beynime kazıyarak yaşamayı çok seviyorum. Ölene kadar unutmayacağım şey şu… dinleyicilerin bana olan sevgisi. Beni o kadar çok mutlu ediyor ki. Dinleyicilerim beni hiç bırakmıyor. Sevgilerini belli etmeyi çok seviyorlar. Mesela Ankara dışından beni görmeye gelen ziyaretçileri nasıl unutabilirim. Atlantis FM’de daha rahat ulaşıyorlar. Çünkü AVM içinde olduğumuz için çıkıyorlar en üst kata, çalıyorlar kapıyı… Güzel anıların yanında tuhaf olanları da var. Mesela bir keresinde yayında haber okurken 7 şiddetindeki Düzce depremine yakalanmıştım. Ana haber okuyordum. Bir baktım sallanıyoruz… Ses etmeden haberleri sonuna kadar okudum. Yayından çıktığımda bütün arkadaşlarım ve müdürüm stüdyonun kapısında beni bekliyordu. Güler misin, ağlar mısın… O esnada bir öğrendim ki, zamanın en ünlü haber spikerlerinden Ali Kırca canlı yayını bırakıp gitmiş deprem yüzünden. Arkadaşlarım ‘Vay be, bizim Nilgün’e bak. Yayını bırakmadı’ diye espri yapıyorlardı.

  1. Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz? Covid-19 salgını sektörü ve sizin hayatınızı nasıl etkiledi?

İşte ve evde çalışarak geçiriyorum. Boş durmayı sevmem. Kendime iş çıkarmakta üstüme yoktur. Mutlaka yürümek için bir fırsat yaratırım. Neden? Çünkü her bir adım bize sağlık olarak geri dönecek. Sık sık kuaföre gider saçıma fön çektiririm. Covid 19 salgınından önce sıkça kahve içmek için dışarı çıkardım ama artık o kadar sık çıkamıyorum. İnsan tedirgin oluyor nihayetinde. Covid 19’la hayatımı zindana çevirmedim ama tedbirimi alıyorum. Corona’dan önce ne güzel günlerimiz varmış meğer ne kadar rahatmışız diyenler arasındayım. Gelelim sektöre… Radyo yayıncılığı gerçekten çok zor günlerden geçiyor. Bazı radyolar can çekişiyor. Covid 19 maalesef ki reklam gelirlerini çok olumsuz etkiledi. Zaten ne zaman olumsuz bir durum olsa ilk olarak reklam dünyası eli ayağı çekiyor ve radyolar bir başına kalıyor. Bu çok acı bir tablo. Oysa ki, radyo kötü gün dostudur. Hatırlayın, 1999 depreminde insanlar haberleri radyolardan takip ediyordu. Covid 19’da da durum şu. İnsanlar pandemi dolayısıyla yaşadığı depresyonu radyocusuyla ya da radyoda çalan güzel bir şarkıyla unutuyor. Yani radyo her halükarda dinleniyor. Her zaman desteklenecek bir iletişim kanalı… Radyoculukta en güzel günler kesinlikle 90’lı yıllarda yaşandı. Ben yayınlarımda o yılları yaşatmaya çalışıyorum.

  1. Kendinize belirlediğiniz mesleki bir hedef var mı? Ne yaparsam bunu başardım diyebilirsiniz?

Hayaller bitmez ki… Önce hayal et sonra hayata geçir. Yıllar geçmiş olmasına rağmen amatör ruhumdan kopmamaya çalışıyorum. Öğrenecek çok şey var. TV projemi hayata geçirsem çok mutlu olurdum bundan sonrası için. Bu serüven benim için bitme aşamasında değil. Daha uzun yıllar radyonun içindeki ses olmak istiyorum. Bu sektörle ilgili en büyük hayalim bir radyomun olması. Bunca zorluğa rağmen çok isterdim. Nasip olur mu bilmem ama ben Allah’tan istemeye devam edeceğim.

  1. Radyoculuğu ve seslendirmenliği meslek olarak yapmayı düşünenler için ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Radyoculuk büyük bir aşk işi. Gerçekten seviyorlarsa, zorluklara göğüs gerebileceklerse bu işin peşini bırakmasınlar. Seslendirme ise, çoğu seslendirmenin sıkılarak yaptığı bir iştir maalesef. Genellikle ek gelir işi gibi görünse de büyük ciddiyet gerektirir. Gerçekten güzel ve etkileyici bir ses, kabiliyet ve güzel bir diksiyon ister bu iki iş. Albeni gerekir biraz da. Çekici bir şeylerin olması şart. Kalıcı olmak istiyorsanız bütün bu maddelerin yanına bir de çok çalışmayı eklemelisiniz.

  1. Röportajımıza katılarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak Müzik Onair okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Ben çok teşekkür ediyorum. Beni çok mutlu ettiniz. Müzik Onair gibi bir platformda röportajımın yayınlanması daha da çok kişiye ulaşmamı sağlayacak. Sizi zaten takip eden biriyim. Yıllardır aynı çizgide olmanız ve sektöre verdiğiniz emek alkışa değer. Radyonun arkasında duran bir güç olarak görüyorum sizi. Emeklerinizin en güzel karşılıkları bulması dileğimle…

Röportaj: Alper Ergez | Müzik Onair

 

 

 

Exit mobile version