Olivier Mauxion

power-group-muzikonair

Bünyesinde Power Türk, Power FM gibi Türkiye’nin önde gelen markalarını bulunduran Power Grubun 1998 yılından beri danışmanı olan Olivier Mauxion ile Power Media Center stüdyolarında bir araya geldik. 

Power Group bünyesinde çok iyi ağırlandık… Bu nedenle de başta Power Group Yönetim Kurulu Başkanı Cem Hakko olmak üzere, Olivier Mauxion ve tüm Power Grubu ekibine teşekkür ederiz. 

Olivier Mauxion ile  Power Group Radyoları ve radyo sektörünün gelişimi, Türkiye ile diğer dünya ülkelerinde radyoculuk konuları hakkında konuştuk!..

İŞTE O RÖPORTAJ!..

Radyoculuğa ilk ne zaman ve nerede başladınız?

Radyoculuğa ilk başladığımda 12 yaşımdaydım.

Power Grup radyolarından bahseder misiniz? Türkiye radyoculuğuna katkıları, diğer radyolar ve radyo gruplarından farkları, tercih edilme sebepleri nelerdir?

Öncelikle Power Group hangi radyolardan oluşur?  Power Türk, Türkçe Pop formatında yayın yapan bir radyodur. 1992 yılında yayın hayatına başlayan Power FM ise yabancı müzik yayını yapmaktadır. Power Love da bildiğiniz üzere daha çok Soft Adult formatında yayın yapmakta. Power Group bünyesinde iki televizyon kanalımız var: Power Türk TV ve Power TV. Bu iki müzik kanalı, radyo istasyonlarının uzantısı niteliğindedir. Her şeyden önce insanların dinlemek veya izlemek istedikleri şarkıları/klipleri yayınlıyoruz. Aynı zamanda dinleyicilerimizi, iyi anlamda şaşırtmayı da seviyoruz. 2000 yılında, Power Türk FM’i kurduğumuzda Türkiye’de aynı formatta yayın yapan başka radyo bir yoktu. Açıkçası başarımızın sırlarından biri de formatımızın orijinal olmasıdır.

Ne yaptınız da bu başarıyı elde ettiniz merak ediyoruz…

Biz elimizden gelenin en iyisini, kısacası işimizi yapıyoruz. Şöyle söyleyeyim, en başından beri orijinal bir formatta yayın yapma çabasında olduk. Arabesk veya fantezi müzikleri yayınlamayı tercih etmedik. O dönemde, birçok radyo arabesk veya fantezi yayını yapıyordu, ancak biz, diğerlerinden farklı olarak, Türkçe Pop formatında yayın yapmayı ön gördük. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki bir radyonun başarısı dinleyicilerdir.

O zaman siz halkı çok iyi analiz ettiniz o yüzden bu başarıya ulaştınız.

Aslında biz sadece piyasada olmayan bir şeyi ortaya çıkardık. Açıkçası Power Türk yayın hayatına ilk başladığı sıralarda, herkes şaşırmıştı. Orijinal ve yeni bir formattı. Belki de başarının anahtarı budur, orijinal ve yeni bir şeyler ortaya çıkarmak.

Türkiye organlarına oranla TV, İnternet, Gazete, Dergi vs ne gibi avantajları ve dezavantajları vardır sizin için?

Radyonun en büyük avantajı göçmen bir mecra olması ve bizimle her yere gelebilmesidir. Ne yaparsanız yapın, ne işle meşgul olursanız olun, radyo her şekilde size eşlik eder. Radyonun en büyük avantajı budur.

Yeni projelerden ve sürprizlerden biraz bahseder misiniz? Sürpriz var mı yakınlarda

Hayır, şuan için herhangi bir sürpriz olduğunu söyleyemem.

Türkiyede radyo sektörünün gelmiş olduğu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz ve  ne gibi eksikler yanlışlar var? Gelişimi için ne gibi adımlar atılmalı?

Öncelikle bugün, sadece İstanbul’da 106 adet radyo istasyonu mevcut. Bu çok ciddi bir rakam. Çok fazla radyo istasyonu olduğundan, radyo formatları da haliyle çok çeşitli oluyor. Böyle bir durumda kendinizi konumlandırmak da çok güç oluyor. Ayrıca şöyle bir gerçek de var; Türkiye’nin %80’i Türkçe müzik dinliyor. Bu denli büyük bir oranla kendi dilinde müzik dinleyen tek ülke Türkiye’dir.

Türkiye ile yurtdışını kıyasladığınızda aradaki fark nedir?

En büyük fark, Türkiye’de çok çeşitli radyo formatlarının bulunmasıdır. Yurtdışında radyo başarılı bir şekilde devam ediyor, yani radyo dinleniyor. Türkiye’de de durum böyle. Ancak, diğer ülkelerde radyonun yeri Türkiye’ye oranla biraz daha farklı. İyi bir araştırma yöntemi ile birlikte  radyo programlarımızın bulunduğu konumu görebilip, onları geliştirme fırsatı bulabiliriz. Bu şekilde de radyoyu hak ettiği yere taşıyabiliriz.

Yaygın olan dijital radyolar var, bunlar geleceğin radyoları mı sizce? Frekansın yeri ve kitlesi her zaman doyurucu olur mu?

FM radyoları her zaman  yerini koruyacaktır diye düşünüyorum. Amerika’da bu konuda yapılan bir araştırmaya göre, dijital bir radyonun tutması için, başarılı bir radyo markasına bağlı olması gerekir. Mesela ben Radyo Olivier isimli bir web radyo kursam, hiçbir şekilde tutması mümkün değildir. Ancak Power FM markası olduğum için, Power Pop isimli bir web radyosu kurarsam, bu radyo tutar. İnterneti bir verici olarak düşünün. Yani esas olan içeriktir aslında. İçerik de biz radyocuların işidir. Başarının anahtarı da bu içeriği oluşturabilmektir aslında.

Radyoların konuşan radyo mu yoksa müzik yayını yapan radyo mu olması gerektiğini savunuyorsunuz? Bu konuda çok tartışmalar oluyor sizin düşünceleriniz nelerdir?

İkisi de gereklidir. Farklı formatların bir arada olmasının gerekliliğine inanıyorum. İkisinin de doğru formatlar olduğunu düşünüyorum. Yalnızca müzik çalan veya yalnızca konuşan radyo, ya da ikisinin de bir arada olduğu radyo da kurabiliriz. Güzel olan da budur aslında. Böyle çeşitli ortamda, her dinleyici kendi zevkine uygun bir şeyler bulup dinleyebilir.

Rakip kanalları ve radyocuları takip ediyor musunuz? Radyocuların birbirleri ile etkileşim halinde olması gerekmez mi sizce?

Açıkçası rakipleri çok fazla takip ettiğimi söyleyemem. Kendi işimize odaklıyız. Tabi ki Türkiye’deki radyonun genel durumuna, piyasanın durumuna bakıyoruz. Örneğin, Power Türk’ü kurmadan evvel, radyo piyasasını inceledik, o dönem diğer radyolar arabesk veya fantezi müzik çalıyordu. Ben farklı bir formatta yayın yapacağım dedim. Açıkçası, rakiplerin yaptıklarının tersini yaptım ve yapıyorum.

Her rakip birbirini kötüleme, karalama peşinde, bunu yerine herkesin elini taşın altına koyup bir şeyler yapması, kurumların birbirini desteklemesi sektörün gelişmesi açısından daha iyi sonuçlar doğurmaz mı sizce?

Açıkçası benim bu konuda hiç kimseyle bir problemim yok. Hepimiz aynı gemideyiz. Benim genel olarak vizyonum budur. Bu sektörde hepimiz güzel işler çıkartıyoruz. Ben bunu onlara da söylüyorum. Hiçbir rakibimin ortaya koyduğu işleri kötülemem.

Reklam verenlere radyoyu daha cazip hale getirmek için neler yapılmalı? Reklam verenleri radyodan uzaklaştırmamak için yeni projelerde nelere dikkat edilmeli?

Reklam verenlerin radyodan uzaklaşmaması için yaklaşık bir yıldır uğraşıyoruz. Reklam verenler açısından radyoyu cazip kılmada en önemli faktör, onlara güvenilir araştırma sonuçları sunmaktır. İkinci en önemli faktör ise, onlara yarım saatlik dinleme verisi sağlamamız gerekiyor. Bugün yapılan radyo dinleme araştırmasından bu verileri alamıyorlar.

Sizi biraz da iş hayatınızın dışında tanıyabilir miyiz? Neler yaparsınız, günlük yaşantınızda nasıl birisiniz ve bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?

Zamanımın çoğunu radyo dinleyerek geçiriyorum. Her şeyden önce kendi radyolarımızı dinliyorum. 

Röportaj : Ş.Gül Atar, Büşra Kibaroğlu, Özcan Beylan

Exit mobile version