Ozan Sihay: Fotoğrafçılıkta Rekabet Arttı

Dijital Medya Uzmanı ve Acun Medya Akademi Eğitmeni Ozan Sihay, MüzikOnair'dan Alper Ergez'e konuştu.

Merhaba Ozan bey MüzikOnair’a hoş geldiniz. Öncelikle Sizi daha yakından tanıyabilmemiz
adına biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar 1982 yılında Adana’da doğdum. İlkokuldan başlayarak tüm eğitim öğretim hayatımı da burada tamamladım. Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliğini kazandım ve okul hayatım boyunca her öğrenci gibi “okul bitince ne yapacağım” sorusu kafamı kurcalayıp durdu. Mühendis olmayı istemiyordum. Çocukluğumdan beri büyük tutkum sinemaydı ve bu konuda bir şeyler yapmak istiyordum. Üniversite zamanlarında bir dijital kamera almıştım ve bu kamera ile okulun düzenlediği gezilerde fotoğraf ve videolar çekiyordum. 80’lerin efsanesi
Commodore 64’den beri bilgisayarla içli dışlı olan birisi olarak da bu çektiklerimi bilgisayarda editlemeyi öğrenmeye başladım. Çektiğim fotoğraflar ve videolar üzerinde yeni öğrendiğim programlar ve tekniklerle farklı çalışmalar yapmaya başlamıştım. Üniversite bittiğinde ne yapacağıma karar vermiştim artık. Fotoğraf-Video işleriyle ilgilenecektim. Sinema sektörüne girişim kısa filmler ile oldu. Temalı kısa film yarışmalarına çektiğimiz filmlerle kısa sürede adımı duyurmaya başladım. Daha sonra bu işin ticari kısmına girdim. Önce tanıdık çevrelerden gelen tanıtım filmi ve reklam filmi işleri aldım ve bu işler çoğaldıkça portfolyo oluşmaya başladı. Artık farklı çevrelerden de iş geliyordu. Bu şekilde başladığım tanıtım-reklam filmi çalışmalarım halen devam etmekte. Fakat benim için hayatımın dönüm noktalarından birisi 2012 yılında çekilen James Bond Skyfall filminde Reji olarak çalışmamdı. Filmin Adana ve İstanbul’da çekilen sahnelerinde yaklaşık 6 ay boyunca görev aldım. Bu serüven ufkumu açmıştı ve bana büyük bir iş disiplini kazandırmıştı. Orada deneyimlediğim tecrübelerimi işlerime aktarmaya halen devam ediyorum.

Fotoğrafçılık ile tanışmanız nasıl oldu?

Aslında bu aileden gelen bir durum. Dedem her anlamıyla bir sanatçıydı. Resim, fotoğraf, tiyatro, heykel gibi bir çok alanda eserleri vardı. Ondan babama ve babamdan da bana geçen bir tutku aslında fotoğrafçılık. Çocukken dedemin ve babamın dükkanına gittiğimde oradaki analog fotoğraf makinalarını kurcalamayı çok severdim. Zamanla dijital makinalar çıktı ve ilk çıkan makinalarla birlikte kendime ait ilk fotoğraf makinama sahip oldum. Az önce de belirttiğim gibi üniversite yıllarına denk gelen bu süreçte okul gezilerinde sınıf arkadaşlarımın ya da gittiğim yerlerde gördüklerimi fotoğraflardım. O zamanlar sosyal medya platformları yeni yeni hayatımıza girmişti ve tüm sınıfın sosyal medya profil fotoğrafları bana aitti :) Her anım fotoğraf çekmekle geçiyordu neredeyse. Konu hakkında birçok kitap okuyor ve araştırma yapıyordum ve zamanla kendi tarzım yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. En büyük hobimi işe dönüştürmüştüm ve model çekimleri, mekan çekimlerinden para kazanmaya başlamıştım. Özellikle Instagram hayatımıza girdikten sonra iş bambaşka bir boyuta taşındı tabii ki. Artık fotoğraflarımı tüm dünyaya sergileyebiliyordum ve bu beni daha da motive ediyordu. Şu anda fotoğrafçılığı profesyonel olarak pek yapmıyorum çünkü çağa ayak uydurmak gerekiyor ve çağımız da video çağı. Fakat hobilerim arasında fotoğraf çekmek hala bir numaramda.

Bir dönem fotoğrafçılık sadece meslek olarak yapılırken şimdi insanlar dijital sektöründe
hayatımıza girmesiyle birlikte akıllı telefonlar ile fotoğraflar çekip sosyal medyada
yayınlıyor. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz. Sizce fotoğrafçılık sektörüne olan ilgi
azaldı mı?

Bence fotoğrafçılık sektörüne ilgi azalmadı, tam tersi daha da arttı. Çünkü eskiden fotoğraf çekebilmek için sınırlı sayıda satılan analog kameralara, filmlere ulaşmak gerekirdi ve bu da ciddi bir maliyetti. Fakat günümüzde ortalama bir cep telefonu kamerasıyla bile harika fotoğraflar çekebiliyoruz. Burada da şöyle durum ortaya çıkıyor tabi. Artık herkes fotoğraf çektiği için farkını çok daha net şekilde ortaya koyman gerekiyor. Üstat Ara Güler’in şu lafını çok severim; “En iyi makine en iyi fotoğrafı çekseydi, en iyi daktiloya sahip olan en iyi romanı yazardı.” Dolayısıyla artık makine herkeste olduğu için yetenekli ve kreatif olanlar adından söz ettirebiliyorlar. Yani makinanın çok da bir önemi yok bana göre. Rakip arttıkça rekabette artıyor ve bu benim çok hoşuma gidiyor çünkü herkes daha iyisini yapabilmek için kendini geliştiriyor.

Sosyal Medyada teknoloji ve fotoğrafçılık üzerine etkin içerikler ürettiğinizi ve Acun Medya
Akademide eğitimler verdiğinizi biliyoruz. Biraz ürettiğiniz içeriklerden bahsedebilir misiniz ve
sosyal medyadaki bu içeriklerinizi dijital platformlara taşımayı düşünüyor musunuz?

Acun Medya Akademi kurulduğundan beri Dijital İçerik ve yayıncılık bölümünde fotoğraf, video çekim teknikleri, sosyal medya platformlarını etkili kullanma yöntemleri, mobil uygulamalar, bilgisayar programları gibi bir çok konuda eğitimler veriyorum. Yaklaşık 2-3 aylık eğitim süreçlerimizin her birinde ortalama 90 öğrencim oluyor ve burada başarılı olan arkadaşlarımızı Acun Medya başta olmak üzere sektörde önemli firmalara işe yerleşimlerine
destek oluyoruz. Youtube’da da 3 yıldır benzer içerikler üzerine eğitimler verdiğim bir teknoloji kanalım var. Eğer bir teklif gelirse Youtube’u bırakmamak şartıyla dijital platformlara da program yapabilirim tabii ki. Ama şu anda bunun için bir atılımım yok çünkü genel iş yoğunluğumun dışında başlı başına Youtube kanalım için ciddi bir mesai harcıyorum.

Son olarak MüzikOnair okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?

Bir filmi film yapan en önemli unsurlardan bir tanesi müziktir. Aynı şekilde Instagram için editlediğim kısa bir videoda bile en uzun zamanı o videonun ruhuna ve ambiyansına uyacak bir müzik aramakla geçiriyorum. Bunun için de çok fazla müzik dinlemem gerekiyor ve sürekli yeni şarkılar keşfedip müzik listelerimi sürekli yeniliyorum. Sonuç olarak ne yaptığım işlerde ne de yaşamımda müziksiz bir dünya düşünemiyorum. Sizler gibi müziği gönülden destekleyen bir dergi ile bu röportajı gerçekleştirmek benim için büyük bir zevkti. Tüm okuyuculara ve beni severlere sevgiler, bol müzikli günler diliyorum.

 

 

Exit mobile version