Site icon Müzikonair

Özgürleşen Pop Müzik, Yaşlı Kalan Ana Akım Medya, Manipülasyonla Önlenemeyen Tüketim!.. 

Sanırım bu yazıya başlamadan önce pop müziğin, hele pop kültürün ne olduğunu özetleyerek başlamak gerekir. Korkmayın, konuya Andy Warhol’dan girip, pop sanatın entelektüel yükselişinden bahsetmeyeceğim, direkt değişimden başlayacağım. POP, yani Popüler olan, yani fazla tüketilen, yani talep edilen; her zaman gelişmiştir.

Anneannelerimizin dönemleri (70’lerin başına dek, henüz TV’nin yeni yeni hayatlara girmeye başladığı dönem) Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği ile yürüyen popüler müziğimiz, TV’nin hayatımıza girmesiyle saykodelik bir hal almış ve dünya genelini kasıp kavuran Rock&Roll rüzgarının bir etkisi ve harmanı olarak (ki bu da aslında ABD’nin tüm dünyaya sanat pazarlamaya başladığı dönemdir), ortaya şimdilerde Anadolu Rock olarak tanımlanan tarza kayarken, diğer tarafta yine BatI’dan esen Disco rüzgarının bir esintisi olarak, TRT lugatında Türk Hafif Müziği olarak geçen, şimdilerin Türkçe Pop Müzik olarak adlandırdığımız elektronik altyapılı dans müziğine doğru bir kayış yaşamıştır.

70’lerin sonu, 80’lerin başında popüler kültürümüzde esen arabesk rüzgarları müziğimizi de rahat bırakmayarak, içerisinde barındırdığı acı, drama, şehvet, entrika, isyan abartılılığını müziğimize de yansıtmıştır. Bir tarafta Türk Halk Müziği’nin popüler isimlerinin yönlendiği arabesk müzik yeni yıldızlar ortaya çıkarırken, Batı’nın yüzü haline gelen Elektronik altyapılı Türk Hafif Müziği ise sırtına sosyolojik tüm acılarımızı yükleyerek git gide acı çeker bir hal alarak günümüze kadar gelmiştir.

90’lı yıllarda gelişmeye başlayan teknoloji ile müzik kaydetmek kolaylaşmış, görsel ihtiyacı had safhaya ulaşmış, deneysel çalışmalar havalarda uçuşmuş. Batı’da yeni müzik tarzları popüler kültüre katıldıkça, bizde de rengarenk bir skala oluşmuş ve ülkemizin en renkli popüler kültür dönemi yaşanmıştır. Tüketim son noktada, üretim gökkuşağından da renkli bir tutuma dönüşmüştür. Yüksek BPM’lerde olabildiğince sevişkenleşen müziğimiz, düşük BPM’lerde süregelen arabesk kültürün sonucunda kan revan içinde acı çekerken, sosyolojik acılarımızın da artış etkisiyle 2000’lerde hareketli şarkılara da musallat olmuş ve benim ‘’Arabesk Catwalk’’ diye tasvirlediğim, bugünün Deep Türkçe Pop’unun temellerini atmıştır.

İSYAN VE ACIYA AGRESYON GELDİ!

Sosyolojik gerçeklerimiz ve gelişen teknoloji ile tüm tarzları emercesine büyüyen pop müziğimizin arabesk ve dansı bir arada götürüşü süregelirken, yaratılan ünlüler ana akım medyamızda büyük bir sektör oluşturmuş ve milyon dolarlar havalarda uçuşmuştur. Diğer tarafta ise ilk başlarda ana akım medyanın pek kaale almadığı, ancak tahtını fazlasıyla sarsan, kralı çırılçıplak bırakan sosyal medyamız bizlere ana akım medyanın sunduğu dünyadan farklı bir dünya olduğunu göstererek 2010’ları belki de pop müzik tarihimizin en şiddetli ve anarşist değişimine itmiştir.

Gelişen teknoloji sayesinde özgürce tüketimi önce ucuzlayan, sonra ücretsizleşen popüler müzik dünyamız şimdilerde bambaşka bir pop müziği yüzümüze vurmakta. Sosyolojik gerçeklerimize bakacak olursak, hayatımıza işleyen anarşizm ve 80’li yıllarda apolitikleşen ana müzik tüketici kitlemizin tekrardan politize olmasıyla daha entelektüel, daha alt metinli ve daha gerçek bir hal almaya başladı. Batı pop dünyasını bir süredir eline geçirmiş olan, haksızlık karşıtı, politik, küfürbaz, anarşist, getto kültürünün yansıması olan Hip Hop’un kirliliği ve karanlığı ile büyülenmiş gençliğimizin zevkleri doğrultusunda, içerisine artık genimize işlemiş arabesk kültürü de katarak yöre yöre topraklarımızda oluşan tüm alt jargon ve metropol sokak kültürlerini edebiyatına entegre etmiş ve ortaya yepyeni bir pop kültür doğurmuştur. Bu alt kültür önce hızlı tüketim dizi dünyamızı eline geçirmiş, ancak müziğimize yansıması ana akım medyanın yaşlılığına takılmıştır.

Ana tüketim kitlesi -30 olan dijital müziğin gelişimi ile kendine yön veren pop müziğimiz şu günlerde ana akım medya ile yaşadığı savaşta galip gelişi ortaya çok ciddi gerçekleri de dökmeye başlamıştır. Dijital müziğin zamanla günlük alışkanlıklarımız arasına girdiği son beş yılımızda hızla değişen pop müziğimiz yeni isimleri doğururken, sektörün milyon dolarlık isimlerini bir anda alabora etmeye çoktan başladı. 2000*’li yıllara kadar süregelen plastik müzik tüketim çılgınlığı sonucunda kasalarını oldukça doldurmuş olan Müzik şirketleri bir anda gelirlerindeki düşüşle paniklerken, konuyu gruplaşmaya itmiş ve günümüzdeki dijital müzik dünyamızı oluşturmuştur.

GRUPLAŞMANIN SONUNU GETİREN GERÇEKLER

Gelirlerinin düşmesiyle gruplaşan Müzik firmalarımız zamanla dijital müziğin gelir yapısına alışmaya çalışırken yatırımları son bulan sanatçılar arasında ise oldukça ciddi bir yaprak dökümü süregeliyor. Bir önceki yıl şarkılarıyla yeri göğü inleten starlarımız ana akım medyanın yoğun kan kaybı sırasında bir yılda tahtlarından düşerken, pop müziğimiz farklı ritm yapılarıyla bezenmiş, küfürlü ve sert bir hal alarak, sokaklar kadar agresif bir hal almıştır.

Yüksek yatırımlarla sundukları 1. lig sanatçıları ile grup yapım firmalarımız ise kendilerinden bağımsız ilerleyen bu sokağın sesini önce görmezden gelmiş, zamanla bu yeni jenerasyonun kendisine önce dijital müzik listelerinde, sonrasında dozunda televizyonda (özellikle dizi müzikleri) da yer bulmasıyla yeniden paniklemeye başlamıştır.

HERKES GERÇEKTEN DE 100 MİLYONLARCA TIKLANIYOR MU?

Bu sorunun cevabını vermeden önce, aslında dijital müziğin kavramını çözmemiz gerekmektedir. 2000’lerde popüler olmuş dijital müzik mağazalarının korsan müziğe karşı verdikleri savaşa yenilmeleri sonucunda ortaya iki tip gelir çeşidi çıkmış durumdadır: Üyelik ile Yayın / Reklamlı yayın (bu grubun detaylarını başka bir yazıda, kendimce anlatacağım)

Mobil teknolojilerin gelişmesi ve internetin cep telefonlarımızdan televizyonlarımıza kadar inmesi sonucunda ortaya ulaşılabilir içerik üretmeye adayan müzik şirketlerimiz, ana akım medyanın da bol manipülasyonlu desteği ile popüler müziğimizi kendi gelir alanlarında tutmaya çalışırken, bağımsız ilerleyen bu agresif gençler, gerçek dinleyicileriyle bu düzeni de yıkmaya başlamıştır.

Buyurun aşağıda ülkemizde en popüler müzik stream servislerinden, ücretli üyelik üzerine bir sistemi olan (ücretsiz üyeliklerin dinleme metodlarını kısıtlayarak, manipülasyonu engelleyen) ve en önemlisi istatistiklerini tüm şeffaflığı ile açıklayan global bir servis sağlayıcısı olan Spotify’ın en popüler şarkıları ve 01 Ekim tarihinde dinlenme sayıları;

 

PEKİ YA YOUTUBE? MİLYONLARCA TIKLANMALAR?

Mantıken sonucun yukarıdaki tablodan farklı olmaması gerekiyor değil mi? O işler öyle olmuyor işte. YouTube her şeye rağmen kullanmak için üyesi olmanızın zorunlu olmadığı bir sisteme sahip (şimdilik, yakında o da değişiyor). Gelirlerinin videoların başında random yayınlanan reklamlar üzerinden dağıtan, istatistiklerini de gelir elde eden gösterim sayısı gibi adil bir ibareyle videonun yüklendiği kanal yöneticilerine gösteren bir istatistik yapısına sahip.

Ancak buna rağmen sistemlerindeki üye zorunsuzluğu sayesinde bot ya da server/panel (fake, feyk, sahte) tıklamalarına açık bir yapıya sahip oluyor. Yani yüksek yatırım yapılan, süregelen pop yıldızlarımızın, bir şekilde yüksek dinleniyor gözükmesine yol açarak gündemde olmalarını, bir şekilde ana akım medyanın gücünü de (ki yaş grubu genellikle müzik alıcısı kitesinden oldukça büyük bir kişinin ya da bir grup insanın seçimleriyle yol almaya devam etmekteler) manipülatif pazarlama tekniklerine ekleyerek, bir şekilde müzik alıcısından çok gece kulübü müşterilerine ürün üretme yoluna girmiş durumdalar.

NELER OLUYOR?

Yaşlanıyoruz! Müziğin genel tüketicisinin değişim gösterdiği gibi gece kulübü, yazlık plajlar vb. playback performansların sergilendiği mekanların da hedef kitleleri değişmekte. Birkaç yıldır türeyen sosyal medya fenomeni/dj akımı ile türeyen ünlülerimizin pop yıldızlarımızın iş alanlarını son derece daraltmaları, bir şekilde bu ünlüleri PR malzemesi yapamayan pop yıldızlarımızın gözlerden silinmelerine sebep oldu. Buna ek olarak, bu yıl patlamanın doruğuna çıkan, nev-i şahsına münhasır müzik yaparak gerçekten yüksek oranda dinleyiciye ulaşan Deep Pop, Etnik Pop ve özelikle Hip-Hop icracıları, sahnede canlı müzik icra ederek birçok alışık olduğumuz pop yıldızının konserlerinin azalmasına, dolmamasına, bilet kesememelerine sebep olmaya başladılar. Kısacası canlı müzik alanları da yeni jenerasyon metropol sokak kültürüne adapte olarak, daha genç ve kalabalık bir kitle ile daha yüksek bir gelir elde edebileceklerini keşfetmiş durumdalar. Küfürbazlık, ahlaksızlık ve kötü alışkanlıklara teşvik ile suçlanmalarına rağmen engellenemeyen bu kültür değişimine popüler kültürün önde gelen markaları da sessiz kalmayarak, sıra gelmiş ana akım medya ittirmeli, magazin figürü pop yıldızlarımızın peşlerini bir anda bırakarak, bu yepyeni isimleri hızla sahiplenmekteler.

Bu kadar farkındalığa rağmen, kör ebe oynayarak izleyici ve dinleyici kaybını umursamayan ana akım medya geç kalmaya devam ederken, müzik firmalarımız son yıllarda yüzlerini gençlere dönmüş ve, artık pek de güçlü olmayan yatırımlarını, (ya da etiketlerini demek daha doğru olur) olabildiğince alışık oldukları, tüketici kitlesine rağmen yaşlı bir müzik icra eden gençler üzerine yatırım yapmaya devam etmektedirler (birkaç istisnayı saymazsak).

Gerisini siz çözün ?

NELER OLACAK?

O bambaşka bir yazıda…

Tilki | MüzikOnAir

Exit mobile version