Radyonun Geleceği Dijitalde mi?

Norveç 2017 yılında FM radyo yayınına tamamen son veren ilk ülke olacak. Diğer pek çok ülkenin de aynı uygulamaya gitmesi bekleniyor.

Her ne kadar kulağa kaderine terk ediliyormuş gibi gelse de, bu durum AM/FM radyolarının rafa kaldırılacağı anlamına gelmiyor. Radyolar bu büyük değişikliğin ardından hala müzik yayın yapmaya ya da haberleri sunmaya devam edecek. Sadece artık bunu daha kaliteli bir sinyal ile gerçekleştirecek.

Analog Radyo Nasıl Çalışıyor?

Nereye gideceğimize karar vermeden önce nerede olduğumuzu anlamamız değişimi kavramamız açısından önem taşır. Karadan radyo yayının geçmişinin oldukça geriye gittiği malumunuz.1898 yılında Guglielmo Marconi kablosuz şekilde ilk defa bir radyo sinyali aracılığıyla “S” harfini taşımayı başarmıştı.

Modern radyonun patenti ise, bugünkü karasal yayını yapacak şekilde Nikola Tesla tarafından alındı. Açıkçası Tesla’nın “modern” radyosundan günümüze pek de bir şeyin değiştiğini söylemek mümkün değil.

Bu teknolojiyi basit olarak özetleyecek olursak, karasal yayın alıcı ve verici olmak üzere iki temel birimden oluşur. Verici radyo sinyallerini yayarken -devamlı dalgalar halinde- iki çeşit modülasyon kullanır. Bunlar AM (Amplitude Modulation) ve FM (Frequency Modulation) olarak hepimizin radyolardan bildiği modülasyonlardır. Bu ikisi arasındaki temel fark ise frekans aralığı (FM için 800MHz ve AM için 49MHz), frekansların genel toplamı ve verici gücüdür.

Alıcı bu sinüs dalgalarını yakalayarak yeniden oynatılmasına imkan tanır.

Değişim başlıyor!

Dijital Radyo Nasıl Çalışıyor?

Dijital Radyo Nasıl Çalışıyor?
Tıpkı karasal yayında olduğu gibi havadan gönderilen sinyalleri yakalayan alıcı, hoparlör aracılığı ile bu sinyali size dinletiyor. İki yayın türü arasındaki en temel fark dijital yayının bütün bilgileri bir seferde değil de sesi sıkıştırarak parçalar halinde antene iletmesi olarak gösterilebilir.

Alıcı bu paketleri yakalayarak onları çalmak yerine, kodlanmış sesi çözerek paketleri birleştirir ve hoparlörler aracılığı ile sesi iletir. Bu süreç biraz garip görünebilir; yani insan analog sinyali ile bir defada tamamlanan sürecin neden böyle parçalara ayrılarak yapıldığını anlamlandıramayabilir. Aslında bu süreç dijital sinyaller yedekli olarak gönderildiği için yeniden çalınma sürecinde oldukça faydalı oluyor.

Analog sinyal daha uzun bir mesafe katedebilirken birbirine yakın kaynaklardan yayın yapılması durumunda sinyallerin bozulması ihtimalini beraberinde getiriyordu. Bu süreç yayın sırasında gönderilen sinyalin bir çok parçasının bozulmasına yol açıyordu. Yedekli paketler halinde yayın yapan dijital radyonun ise böyle bir problemi bulunmuyor.

Fakat dijital radyonun da mükemmel olduğunu düşünmeyin. Yukarıda dijitalin analog kadar uzun mesafe kat edemediğini belirtmiştik. Diğer bir problem ise alıcıya ulaşan yayının paketler halinde olup sonradan cihaz üzerinde birleştirilmesi. Bir analog radyo ile dijital radyoyu yanyana koyarak dinlerseniz, dijital radyo yayınında küçük kesilmeler yaşandığını fark edebilirsiniz.

Yani anlayacağınız, elinizdeki cihazları öyle ya da böyle yenilemek zorunda kalacaksınız. Evinizde, arabanızda bulunan sistemleri dijital yayının nimetlerinden faydalanmak için değiştirmeniz kaçınılmaz ancak cihazlarını tamamen değiştirmek istemeyenlerin, eski radyolarını dijital sistemle uyumlu hale getirebilen tarayıcı ve adaptörler bulabilmeleri mümkün.

Peki Analog Radyo Ne Zaman Ölecek?

Norveç dışında bu soruyu şimdilik cevaplamak zor görünüyor. Geçişin dijital TV kadar hızlı olmayacağı bir gerçek ama Norveç elini olabildiğince sıkı tutuyor. Bir çok ülke uzun dönemde dijital yayına geçse bile daha uzun süre bir çoğumuz, eski dostumuz analog sinyalle yoluna devam edecek gibi görünüyor.

Bir çok ülke dijital sinyal testlerine başladı ancak tam geçiş konusunda plan yapan Norveç dışında bir ülke henüz ortada yok. Danirmarka, Fransa, Avusturalya, Çin, Belçika, Malezya, Güney Afrika, ve İngiltere şu an dijital yayından faydalanabilen ülkeler arasında bulunuyor.

Birleşik Devletler ise “bekle ve gör” tarzı bir tavır benimseyerek HD radyo sistemini bir yandan kullanırken, diğer yandan da radyo ve televizyonları dijital yayın yapma konusunda serbest bırakıyor.

Anlaşılan analog radyo önümüzdeki bir kaç yıl daha Avrupa’da kullanılmaya devam edecek. Bu süre Amerika Birleşik Devletleri için on yılı da bulabilir.

Geçtiğimiz yıllarda televizyonların dijital yayına geçtiğini pek çoğumuz hatırlayacaktır. Artık analog radyo yayını yapan radyolar da yaşını göstermeye başladı. Analog radyolar yüzyılı aşkın süredir ne yapıyorsa bugün de yapabiliyor ancak dijital radyo daha temiz sinyal ve aynı spektrumda yayınlanan sinyallerin daha az bozularak alıcıya ulaşmasına olanak tanıyor. İşte bu yüzden analog yüzyıl yerini dijital zamanlara bırakıyor. Tabi bu yolda Norveç gibi ülkelerin önderliği önem taşıyor.

Dijital radyo ile yapabileceklerinizi özetleyecek olursak:

Daha çok kanal ve içeriğe ulaşmak,
Daha yüksek kalitede müzik dinleyebilmek,
Canlı radyo yayınlarını durdurup yeniden oynatabilmek,
Frekans numaraları yerine kanal isimleri ile kolayca arama yapmak,
Dinlenilen kanalın iletişim bilgileri ya da şarkı sanatçı bilgilerine kolayca ulaşmak.

Aslına bakarsanız yeni sisteme geçildiğinde radyonuzu değiştirmeniz gerekmeyebilir. Ayrıca yeni yayıncılık standardı farklı ülkelerde değişik isimlerle anılabiliyor. Birleşik Devletler HD Radio ismini tercih ederken, Avrupa DAB (Digital Audio Broadcast) kısaltmasını tercih etmiş görünüyor. İsmi dışında bu formatlar arasında pek fark bulmak mümkün görünmüyor ancak ortaya çıkan tabloya bakıldığında her ülkenin kendi standardını oluşturma konusunda istekli olduğunu söylemek mümkün.

Kaynak : CHIP

Exit mobile version