Sabah Gazetesi Yazarından Barış Akarsu’ya Duygusal Mektup

Geçirdiği trafik kazası sonucu hayata veda eden sanatçı Barış Akarsu, ölümünün 13’üncü yıl dönümünde özlemle anılıyor.

Sevilen müzisyen Barış Akarsu, Akademi Türkiye adlı yetenek yarışmasıyla ünlü olmuş ve çıkardığı şarkılarla müzik dünyasında geniş yankı uyandırmıştı. 2007’de Bodrum’da trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Akarsu, ölümünün 13’üncü yılında da unutulmadı.

Sabah gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ, bugünkü köşesinde Akarsu’ya mektup yazdı. Aytuğ, duygusal mesajlar içeren yazısında “İnsanı sebepsiz sevmenin formülünü verdin hepimize. Seninle ilgili unutamadığım o kadar an var ki. Senden sonra çok değişti buralar Barış’ım. Barış’lar gidince hep savaşlara kalır dünya zaten, bilirim” ifadelerini kullandı.

İşte o yazı;

İzninizle bugün mektup yazma sırasını ben alıyorum. Mektubum uzak yere gidiyor. Çok uzağa…

Bulutların üzerine… Barış’a… Merhum Barış Akarsu’ya…

Kardeşim, bugün sevenlerinle birlikte senden ayrılmamızın 13’üncü yılı… Ben mutlu azınlıktan biriyim. Seni yakından tanıma, güzel yüreğine dokunma fırsatı elde edenlerdenim. İyi ki tanımışım seni. Çünkü insanı sebepsiz sevmenin formülünü verdin hepimize. Bodrum’da dizi setini durdurup “Ben onlara söz verdim, masa tenisi oynamalıyım onlarla” deyip, çocukların arasına daldığın o anlar hâlâ gözlerimin önünde. Seninle ilgili unutamadığım o kadar an var ki… Akademi Türkiye’de sahneye çıktığın her akşam o stüdyoya yayılan ışığını ve enerjini unutamam mesela.

Evlerimiz yakındı Dikilitaş’ta… Ben balkonda otururken, arkadaşlarında birlikte aşağıdan seslenirdin, “Yüksel Abi Ortaköy’e gidiyoruz, takılsana bize…” Kafe, restoran sevmezdin. Taşlarına otururdun Boğaz kıyılarının. Elinde gitar… En ünlü olduğun günlerde bile halkın arasındaydın. Tıpkı Amasra sahilinde ateş başında gitar çaldığın günlerdeki gibi.

Lösemili çocukların babasıydın sen. Onlar için konser verdin, para topladın, hepsini isimleriyle bilirdin. Seninle ilgili unutamadığım o kadar an var ki… Bodrum Devlet Hastanesi’nde sen komadayken, Hatice Anne’nin senin ayağından çıkardığı o siyah çorabı koklamasını unutamam mesela… Ben karşılamıştım senin cenazeni Atatürk Havalimanı’da Pelin Akad ile birlikte. Omuzladığımda, tabutunun sarılı olduğu naylondan buharlı bir hava yayıldı ortalığa… Mis gibi… Sanki son nefesini orada vermiştin…

Unutamam…

Hatice Anne ile konuşuyoruz sık sık senin üzerine… 13 yılda 13 kat arttı özlemi. Acısı ilk günkü kadar taze, bil istedim. Her gün, her gece onda bıraktığın boşluğun içine yuvarlanıyor kadıncağız. Elimizden bir şey gelmiyor.

Senden sonra çok değişti buralar Barış’ım. Barış’lar gidince hep savaşlara kalır dünya zaten, bilirim. Barış Manço’dan sonra da öyle olmuştu. Bugün de savaşıyoruz. Yüzümüzde maskelerle, görünmez bir düşmana karşı. İyilere ve iyiliklere yeterince değer vermediğimiz için cezalandırılıyoruz belki de…

‘Düşmeden Bulutlarda Koşmam Gerek’ koymuştun albümünün ismini… Ne bilirdik, bulutların üzerinde koşmaya bu kadar hevesli olduğunu…

Şimdi bize, dünya denilen ve burnumuzun ucunu dışarıya çıkartamadığımız bu koğuşta volta atmak düştü. Kim bilir belki de tam zamanında gittin buralardan…

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayın.

Exit mobile version