Site icon Müzikonair

Seher Dilovan Yazdı; ”Botsuz Yalın Ayak”

Türk Halk Müziğinin efsane isimlerinden Seher Dilovan müzik dünyasını geçmişiyle yüzleştiren bir yazı kaleme aldı. Müzik dünyasının içinde bulunduğu dönemleri ve evreleri bir ekran gibi yansıtan bu yazı sayesinde siz de Seher Dilovan’ın satırlarına ortak olacak ve hak vereceksiniz…

MuzikOnair okurlarını Seher Dilovan’ın yazısı ile başbaşa bırakıyoruz.

Botsuz Yalın Ayak

Aslında her şey Köroğlu’nun ağaya karşı derdini dile getirmesi, Pir Sultan’ın dergahından dalga dalga yayılan erdem’in dizelere dökülmesi, halkın sözü olması, niceleri ile başladı.Toplumun kalbinde öyle bir yer edindi ki bu ozanlar kayıt cihazı, klipler, promosyonlar, magazin sayfaları yoktu ama halk kendisini görüyordu bu dizelerde, el birliğiyle kulaktan kulağa kah bir ağaç kabuğuna kah bir deri deftere nakşediyorlardı sözleri, nağmeleri…

Halk müziği, sanat müziği makamları adeta iç içeydi. Garip makamı aslında Hicaz’dı. Sonra ayırdılar bunları TRT de. Bu Halk Müziği bakın bu da Sanat Müziği diye. Bu arada Fecri Ebicioğlu dünyadaki popüler müziği Türkiye insanıyla tanıştırmaya başladı, melodilerin üzerine Türkçe sözler yazarak. TRT radyoları, dünyada özellikle Avrupa’da ünlü olmuş Türkçe söz yazılı bu eserleri “Hafif Batı Müziği” adı altında yayınlamaya başladı. Ajda Pekkan boy gösterdi “Petrol”şarkısıyla Eurovizyon’da. Bu aslında ilk sınavı değildi Türkiye’nin 1970’lerde Semiha Yankı seninle “Bir Dakika”yla talip olmuştu Türkiye’nin Hafif Batı Müziğini tanıtmaya. Sonra Nilüfer, Nükhet Duru…

Çıkageldi bir gün Yonca Evcimik. Nam-ı diğer Yoncamik. Popüler müzik girmişti bir kere toplumun kanına dönemin başbakanı Süleyman Demirel nikahını kıymazsa olur muydu canım?.. Aboneyim ile 90’ların sonu 2000’lerin başı Pop Müzik kültürünün ateşini yaktı.Bu sırada halk müziği sessizce dönüşüme uğruyordu, alt yapıları zamana ayak uyduruyor daha ritmik daha modern melodilerle zenginleşiyordu. Gazinolar pazartesi günleri bile hıncahınç doluyor kapı ağzına kadar masa yerleştiriliyordu. Halk Müziğinde yeni sesler, yeni yüzler birer birer modern çağdaş kıyafetlerle sahneye çıkıyor, TV programlarına katılıyordu. Sahne adabına göre önce pop müzik, sonra Halk Müziği sahnedeki yerini alıyordu. Bir vakit geçince türküler, işlevini yitiren gazinoların ardından kendine seslenebilecek yer aradı. Türkü barlarla karşılaştık, öyle ki mantar misali kafamızı nereye çevirsek bir türkü barla karşılaşır olduk. Türkü ve bar…”Bu ne yaman çelişki anne”.

Bu arada Cem Uzan ve özel TV Star hayatımıza girmişti bile. Cem Uzan daha sonra Türkiye’nin ilk müzik kanalı Kral Tv’yi açacaktı. Dönemin bu genç iş adamı, TV patronu bir “söylentiye “göre ülkenin sanatçılarını tanımıyordu. Muazzez Abacı Hanım için “bu da kim “diye bilmişti. Halk müziği yeni isimler, yeni modern kıyafetler,altyapısıyla popüler müziğe salvolar atarken, festivaller sanatçıların yorumcuların halkla birleştiği buluştuğu önemli alanlardan biri haline gelmişti. Pıtırcık çiçeği misali her yer albüm yapan şirketlerle dolmuş bir baltaya sap olamamış, tarlasını bağını,bahçesini satan kim varsa Unkapanı’nın yolunu tutar olmuştu. İşte tam da Türkiye bu dönemde kendi müziğinin, kültürünün altına dinamitlerin döşendiği bir zaman dilimine evrilecekti. Özel kanal üstüne özel kanallar açılmış, bundan radyolarda payını almış,Halk Müziği, Arabesk, Pop Müzik kendine daha fazla alan bulmuştu ama aceleyle düşünülmeden yapılmış albümler akla ziyandı. Çok üretim vardı, bir o kadar da kalitesiz içler acısı işler.

Sonra Televole’ler, magazin programları sardı tüm TV’leri… Yorumcunun, sanatçının sesi, alt yapısı, birikimi neredeyse önemini kaybedecekti. Ne kadar ekranda, magazin programlarında boy gösterdiyse o kadar var olacaktı. Evet, işte tam da burada halk müziğinin yolu bu popülist yaşam tarzı ve televizyonculukla ayrılacaktı. Özelini tüm ince detaylarıyla televizyona aktarmayan kimseye görünür olma hakkı verilmeyecekti.Siz istediğiniz kadar deyin ki ben şöyle bir kimliğim, böyle sanat yaparım, yorumcuyum. Bu durumda geriye bunu layıkıyla yerine getiren, sesi olmasa da, tüm şuh halleriyle, fiziksel durumlarının en özelini özel kanallara sunanlar kalıyordu. Her gün halkın evine, odasına, yemek masasına, hafta sonu kahvaltısına taşınıyorlardı. Türkiye halkı, Kral müzik kanalıyla tanıştı. ”Alem buysa kral sensin”demişti Mahsun Kırmızıgül… İşte odur budur adı Kral oldu bu kanalın.Sonra ne mi oldu?..

Şirketler, klipler için listeye,top onlara, 20’lere girebilmek adına sanatçıları için özel anlaşmalar yaptılar.Milyon dolarlık pazarlar oluştu. Bu çemberin dışında kalanlar yaşam savaşı vermeye başladı, sesini duyurabilmek için. Gel zaman git zaman büyük müzik şirketlerinden Prestij Müzik’in kralla arası açıldı, yasaklandı tüm sanatçıları, imdada Show TV ile Flash TV yetişti klipleri yayınlansın diye… Yinede her şeye rağmen müzik eğlence programları vardı. Hafta içi ve hafta sonları biraz efkar dağıtıp keyiflenmek için müzik programları …

Televizyonlarda halk müziği okuyanlar için çokta magazin yapmak gerekmiyordu,yetiyordu onların halkla buluşmasına bu programlar. Ta ki elimize cep telefonları tutuşturulana kadar. Sosyal medya girdi hayatımıza sessiz, sinsice… Facebook, Twitter, Instagram… Youtube’tu artık kliplerin yayınlandığı ana mecra. Önceleri 1-2 milyon izlendiğinde alkışlanan bu yorumcular her ne oldu ise dünya starlarının izlenme rakamlarını geçmeye başladılar. Şimdi sahnede artık “bot”hesaplar vardı. Bot mu ne? O bildiğiniz kışlık ayakkabı olan “bot”değil. Bu sahte hesap bot.

Yeni “sanatçı”adayları buldu kapanmaktan kurtulan son müzik şirketleri. Bu sahte botlarla,buldukları yeni “sanatçılarının”Youtube videolarına ,yüklediler bu bot hesapları, öyle ki dünya starları bile bu izlenme rakamlarına zor yaklaşırken biz ülke olarak küçüğü büyüğü star olmuştuk artık 300 milyonluk izlenmelerle…

Gün geldi çattı,halk müziğini yayınlayan tek ulusal kanal olan Kral TV’nin halk, sanat müziği yayınlayan bölümü de kapatıldı. Zaten ne gerek vardı ki, pop müzik yapanlar, kendilerini halkla buluşturan, onlarca pop müzik yayını yapan ulusal kanalla, 24 saat yayındaydılar. Ara sıra türkü albümü yapma keyifleri gelip onu da yapıyorlardı. Popcular, ülkenin Halk Müziği ödüllerini de Halk Müziği yapanların konuk olarak katıldığı ödül törenlerinde, magazinin patlayan flaşları arasında alıyorlardı. Varsın Halk Müziğini yayınlayan son ulusal kanal da kapansındı.

Bu arada halk müziğine ne mi olacak?

Sessiz sakin yoluna devam edecek.

”Botsuz”yalınayak Köroğlu’ndan beri…

Seher DİLOVAN

Exit mobile version