Seslenen Adam ile Z Raporu

Müzikonair köşe yazarlarından Engin Dal'ın yazısı yayımlandı.

“Kısmet” dilde, uzun zaman önce ikamet etmeye başlayan, içinde birçok anlamı barındırdığını düşündüğüm tedbir ve tekamül yolcuğunun anahtar kelimesi. Kabullenmenin ve umut’un minvalinde. Beden için, şiir, ruhun varlığıdır! Uyanış hatta varıştır.

İnsan canlısının zihni tarafından ele geçirilen ve tarumar edilen ruhun şiirleri, pespaye ve eğreti. Ve bunu ispatlamak için tüm şartlarını zorladığı ve ölümden sonra anlamlı kıldığı ruhun varlığı aslında bu dünyada cenneti inşa etmektir…

Evrene gönderdiğimiz enerjinin dili Türkçe değil; onun dili frekans ve titreşimdir. İsteklerimizin ve düşüncelerimizin enerji alanına statik titreşim olarak yansır. Evren, pek tabi seni buradan anlar ve koşulsuzca sana bunları sunmak için tasarlamaya başlar.

Lakin! “aşk, bereket, sevgi” frekansının dinamiklerine uyumlandığın sürece. Bunların zincir halkalarını söyleyeyim; düşünmek, konuşmak, eyleme geçmek. Ve beraberinde bunları destekleyen koşulları otomatik olarak çekim alanına dahil ediyorsun.

Bingo! mutabık mıyız!? “evet” dediğinizi işittim. Bu dönüşüm sürecinde, evrene yaydığım frekansımı değiştirdiğimde nelerin mümkün olduğunu gördüm. En yüksek potansiyeline erişmenin önünde hiçbir şeyin engel olmadığını anlıyor, görüyor ve yaşıyorsun hatta yaşıyorum dilde şükürle sonucu kaçınılmaz oluyor. Hep söylerim ve devam edeceğim söylemeye. “Kalbimizin ekmeğinde, kalbimize aksın mucizeler…

Son tahlilde: İlahi gücün, evrenin tasarlayıp size servis ettiği, şiirlerin içinden gelip, mahallenizde bayram havası estiren “suç ortağını”za, dünyaya sarılıyormuşcasına sarılın! SIMSIKI… Ya da Metin Altıok’un “Anamın bıraktığı yerden sarıl bana” dediği gibi, kaburgalarını kırarcasına “sarılın”. Sarılın ki kalbinizin inşirah’ına kavuşun..

Her daim şefkatli olmak garip gelmiştir, fakat galip de gelmiştir kalplerde. Kalbin yumuşaması uzun bir idman, şefkatte bir iştir mahir olana, bir egzersiz! Yaradılışımızın derinlerine kodlanan merhamet bir şekilde tezahür eder kişinin içinde. Şefkatsiz edemez insan. Şefkat kapısına uğramamışların içinde tipi yağar, damarları don tutar.

Hayat, karışık bir sayfadır yazılan, inen kitaplara rağmen çözümlemek çetrefillidir. Bazısı dört kitabı hatmetse de bırakamaz elinden çivili sopasını, dilindeki usturasını. Korneasından oluk oluk hased akar. Benliğini emen hased şeytanını tanımazlıktan gelir, gizli gizli sevişir onunla. Mastürbatif söylemlerle, egosunu orgazm eder. Çünkü! aşkın kendisinden nasiplenememiş tek varlıktır İBLİS! İnsan canlısı! “BİZ” dediğinde farkına varıyor “aşk” mahsulü olduğunun.

Ve nihayetinde herkes kendi tarihini altın harflerle yazıyor ya da balçığa buluyor ve her Adem-Havva, tutanakçısı, sanığı hatta Herodot’udur ahir ömrünün. Ne diyorduk, tahtmış, nammış, kartvizitmiş, koca bir yalan. Gazoz kapağı aslında Adem-Havva olana. Ama değişmeyen tek gerçek var ve kesin! Herkesin içinde doğurabildiği bir bebektir, annesine tarifsiz bir sevgiyle “güzel bakan” güzel bakmak sevaptır.

Zaman zaman sorarım kendime, ne sürüklüyor seni? Bir şarkının nakaratında (Louis Armstrong – La vie en rose) nara atanlara derin bir bakışta, sükut ederek soruyorum: “Nedir seni bu denli hayata bağlayan?” “Aşk olmasa yaşayabilir misin bu cengelde?” Ezanların telkini de, şahitliği de bu yönde. Mütemadiyen öğrenir insan. Hayatınızı yazacağınız kitabınızın öndeyişinde yazan ilk cümleyle başlar her şey. Özenle seçiniz kelimeleri. Geri al tuşu yok! Yine de meftunuyuz biz o aşk’ın!

Z Raporu Şarkısı:

Cibelle – Green Grass

Lay your head where

my heart used to be

hold the earth above me

lay down in the green grass

remember when you loved me…

Başını, eskiden kalbimin olduğu yere yasla

toprak üzerimde kalsın

uzan yeşil çimenlere

beni sevdiğin zamanları hatırla…

Z Raporu Kitabı:

Jose Mauro de Vasconcelos – Şeker Portakalı

Zeze içimizdeki yarım kalmış iyilik abidesi…

Zeze çocukluğumuzun masumaneliği…

Hepimizin içinde büyütmeye çalıştığı küçük Zeze yok mu? Aynadaki çocukluğumuzun, sokak aralarında oynadığımız oyunların, çamurlu eller ve ayaklarımızın, yediğimiz dayakların adı Zeze…

Z Raporu Film:

Green Book (Yeşil Rehber)

91. Oscar Ödülleri’nde 3 ödül sahibi film, 60’lı yılları baz alıyor. Irkçılıkta “Sen siyahsın, bu tuvalet beyazlar için!” söylemlerin kullanıldığı zamanlar. İş arayan ve kendisine turnesi için eşlik edecek bir şoförü arayan siyahi bir piyanist. Yolları kesişen bu iki insan, hem gülümseten hem de hüzünlendiren bir yolculuğa çıkıyorlar. Bu yolculuk esnasında yaşadıkları olaylar, bu ikilinin bazı şeyleri açık ve net bir şekilde görmesine neden oluyor. Irkçılığı konu alan bir çok film izledim, lakin hiçbiri bu filmdeki kadar gülümseterek sarmalamamıştı. Bazı sahnelerin suretimde kocaman gülümseme neden oldu, yutkundum.

Not: Yüzüklerin Efendisi filminde “Aragorn” karakteri ile izlediğimiz Viggo Mortensen’in sergilediği muazzam oyunculuk tek kelime ile harikulade!.

Z Raporu Şiir:

Orhan Haşim Elmalı – Ruh Çekimi

Susma

Sen ağzında

Kuşlar büyütensin

Bana kelimeler öğret

Kendi dilinden

Dilimi

Dilince

Dillendir

Ruh Çekimi – Orhan Haşim ELMALI

Z Raporu Olumlama:

Çevremi bana huzur veren insanlarla oluşturuyorum, yaşamıma  sevginin hakim olmasına izin veriyorum.

Yazının mottosu: Kelebekleri kovalayarak vaktinizi ziyan etmeyin. Bahçenizi düzeltin, kelebekler mutlaka gelecektir.

Sizi seviyorum ve bunu sık sık yapacağım… Çok hoş kalın!

Exit mobile version