“SEZEN AKSU BANA OĞLUM ÇOK BALLISIN DİYOR”

Ünlü şarkıcı Mustafa Ceceli, Haftasonu Dergisi’nde Arzu Çağlan’ın sorularını yanıtladı.

RÖPORTAJ ARZU ÇAĞLAN

HOŞGÖRÜ ÜLKESİ OLMAKTAN ÇIKTIK, KUTUPLAŞMAYA GİDİYORUZ

Sevgili Ceceli, Kayahan’a Hürmet albümünden başlayalım. O albümde en iyi iki yorumdan biri sana ait; Sarı Saçlarından Sen Suçlusun şarkısını okudun. Bu özel albümde olmak sana neler hissettiriyor?

Kayahan abi, acaba beğenecek mi beğenmeyecek mi diye düşünürken açıkçası çok kaygılandım. Gerçi, bu onunla ikinci çalışmamız. Daha önce de onun Sensiz şarkısını söylemiştim. Onu da, bunu da çok beğendi. Sadece ‘İntroyu kısalt ve şiiri bir daha oku’ dedi. Kayahan şiir konusunda çok tecrübeli, doksanlarda o kadar çok şiir okumuş ki… Onun gibi, şiirde aynı vurguyu yapmaya çalıştım. Şarkının drum’n base bir alt yapısı var, yani kendi tarzıma getirdim. Bana gelen tepkiler de acayip, hatta sen bile şarkı piyasaya çıkmadan yazdın.

Yine bu yıl içinde çok ses getiren bir klibin oldu, Aşikardır Zat-ı Hak.

Klip olay oldu çünkü semazen oldum. Aşikardır Zat-i Hak, eski albümümün kapanış şarkısıydı. Bütün her şeyi derleyip toplayan bir şarkıydı. Tamamen green boxta çektik, senin deyiminle Stargate içinden geçen ve kendini tanımaya çalışan bir kişinin hikayesi. ( Kahkahalar ) Oradaki sema, kişinin kendi özüne dönmesidir. Sonrasında aynada baktığı zaman önce farklı milletlerden kişilere, sonra da kendi yüzüne dönüşüyor. Bunu fark ettikten sonra beyaza, yani makrodan miniye dönüyor. Geldiği kapı açılıyor, bir bakıyor kendi ülkesinde… Ne yaparsan yap; sonuçta kendi toplumun, ülken, kendi sokağında yaşamaya devam ediyorsun. Bana varlığın özeti gibi gelir o şiir; Aşikardır Zat-ı Hak,
Görmeyi bir dilesen!.. Çünkü başımıza gelen her şey egodan kaynaklanır. O şiir ben dediğin şeyin aslında bir varsayım olduğunu anlatır. Bu şarkı haline geldikten sonra neden ben bu insanlık mesajını başka dillerde okumayayım dedim. İngilizce ve Arapça versiyonlarını da yaptım. Sezen hanım Arapça versiyonu çok beğendi.

Semazen olmak nasıl bir duygu?

İnsanüstü bir hareket öncelikle. Sen birkaç kere dön, başın döner, yere yığılırsın. O konstrasyonu yakalamak çok da kolay değilmiş. Semazenlerden biri, ‘Bu beyaz elbisemiz bile bir araç. Onu giymeden yaptığımda bazen tam focus olamıyorum’ dedi. Dünyanın tamamen soyutlanma çok kolay değil, zordu. Green box olduğu için yeşil bir yerde dönüyorsun. Gerçekten çok büyük saygı duyuyorum semazenlere…

Bu dini temalı klibi çektiğin ve Ahmet Hulusi şiiri bestelediğin için seni yobazlıkla suçlayanlar da oldu. Hatta, Youtube da klibin sayfası yorumlara kapatılmış. Nasıl bir cevap vereceksin seni suçlayanlara?

Mevlevilik Mevlana’nın hangi cümlesi ile eşleşmiştir; ‘gel ne olursan gel…’ Böyle bir ritueli düze taşıdığında sen bunu eleştiriyorsan dünyaya kucağını açmış bir insanı reddediyorsun demektir. Bunun neresi yobazlık! Öncelikle, Ahmet Hulusi, İslamı bilime dayanarak anlatan bir yazardır, bir din adamı değildir. Kitaplarının tamamını okudum, onun fikirleri bilimselliğe ve Kuran’a dayanır. Onun bir şiirini bestelememin sebebi, benim dilimde anlayabileceğim Türkçe kelimelerle bunu anlattığı ve eski anlamadığım cümleler içinde beni bırakmadığı içindir. İnsanların biraz önyargıları var. Şarkının ne anlattığına bakmıyorlar. Aslında herkesin tek öze sahip olduğunu, din dil millet ayrımı yapmanın saçma olduğunu egonun benliğin varlığın birlik unity olduğunu bilim söylüyor ama 14 asır önce Hz Resulullah Muhammed bunu zaten örneklerle anlatmış, bir hadiste ‘Zerre küllün aynasıdır ‘ diyor. İşte bu, Kuantum, String teorilerinde de anlatılan bu! Ben bunu kabul etmiyorum demek en başta bilimi inkar etmek demek. Hoşgörü ülkesi olmaktan bakın, son zamanlarda nerelere geldik. Kutuplaşmaya gidiyoruz. Birbirimizi daha iyi anlamamız lazım. Geçen hafta Dubai’de bir konserde bu şarkıyı Arapça okudum, çok beğendiler. Sürekli alkışladılar.

Peki bis yaptın mı bu şarkıya?

Buna değil, Bir Yanlış Bir Doğru şarkıma yaptırdılar. Bu arada ilginç bir anım da oldu. Dubai’de otele girerken kayıt yaptırıyoruz, orada görevli Faslı kız hoş geldiniz dedi, pasaportumu aldı. Alır almaz da bağırdı, ‘Ceceliiiii! Eksik benim hayatımın şarkısı!’ dedi. İranlı kızlar geldiler, resim çektirdiler. Bizim dizi oyuncularımız, o ülkelerde sokakta yürüyemiyor, herkes üstlerine atlıyor ama kendime olunca şaşırdım. Bu ilgi benim Ortadoğu’ya bir Arapça albüm yapma isteğimi iyice güçlendirdi.

Sen Arapça’yı nerede öğrendin?

Ben 10 yaşında, Kuran okumayı öğrenirken, bu dili de öğrenmeye başladım. Şu anda Arapça bir yazıyı okuyabiliyorum, ama daha gramer üzerinde çalışmam lazım. Vakit bulursam, ders alacağım. Şarkılarda sözlerin manası çok önemli o yüzden kendi şarkılarımı Arapça okumam Araplara daha çok sevdirir.

AĞIZDAN ÇIKAN SÖZ OKTAN DAHA ZEHİRLİDİR

Gezi’den beri çok eleştiriliyorsun ama sessiz kaldın. Bu tepkilere hoşgörü ile yaklaşmayı nasıl başarıyorsun?

Bir insan Müslüman’ım diyorsa; Kuran’ı kabul ediyorum demiştir. Bir ayetimizde der ki, ‘Dinde zorlama olmaz’. Din sistem demek, yani sistemde sana olan yaklaşımlardan dolayı kırılman olamaz çünkü senin gibi düşünmeye onu zorlayamazsın ki! Bir çocuğun DNAsı anne ve baba karnında belirlenirken, senin kaç parmağın, şarkıcı mı olacaksın doktor mu olacaksın DNA belli. Kaderci diyorlar ya, hayır. Sen saçını, kaşını, yeteneğini seçmediğine göre… Başkasının düşüncesini de değiştiremezsin.

Hiç kırıldığın olmuyor mu?

Kendimi bu konuda eğitmeye çalışıyorum. Sen ben hiçbir şeye kırılmam dersin ama bu konuda öyle bir enerji yaratırsın ki, bu sefer her şey senin üstüne gelmeye başlar. Beddua ve iftira yaparsın, bunlar hop karşı tarafa gider, kapıyı çalar, muhatabını bulamazsa döner geri gelir seni bulur! Bu bir fizik kanunudur zaten. Hiçbir şey kaybolmaz sadece dönüşür! O yüzden ağızdan çıkan söz oktan daha zehirlidir. Eleştirme ve kızgınlık, bu adam bana demiş, şunu demiş kafana bunu takarsan, hayatın mahvolur. Ahmet Hulusi, okumak bana olaylar karşısında böyle davranmamı öğretti. Yoksa ben de Akrep burcuyum, çileden çıktığım oluyor. Tanımadığım insanlar olunca üzerinde durmuyorum ama bir arkadaşım, bir yakınım yaparsa tabii o çok üzüyor.

Seni hiç öyle düşünemiyorum. Cam çerçeve kırdığın oldu mu hiç?

Yok, öyle huyum yoktur. Ahmet Hulusi’nin Yaşamın Gerçeği benim favori kitabım ve herkese okumasını tavsiye ederim. Velhasılı, bu kitap benim müzikal hayatımı da etkiledi. Sektörün içinde tüm eleştirilere karşı kendimi rahat hissetme nedenlerinden biri de odur.

SEZEN AKSU BANA OĞLUM ÇOK BALLISIN DİYOR

2014 son günlerinde çıktığı için olsa gerek, Kalpten bana 2015 albümü gibi geliyor. 14 tane yepyeni şarkı yapmışsın.

Çünkü, dinleyicilerim benden bir albüm bekliyordu. 2012 Nisan’dan arada single yapsam da, onlar albüm bekliyor. Çıkış şarkımız Hüsran, sözleri Beyza Durmaz ve müziği Ali Cem gibi iki genç arkadaşımıza ait. Mesela, Beyza rüyasında görmüş ben Ceceli’ye bu şarkıyı yapıyorum demiş. Hüsran bu albümü en iyi ifade eden şarkısıdır. Sezen hanım, daha ilk duyuşunda ‘Bu nasıl şarkı, tüylerim diken diken oldu dedi. Ben bu albümde kimin emeği varsa başarı hepimizin başarısıdır. Bir albümün arkasında yüz kişi çalışıyor ama sen o yüz kişinin sesi oluyorsun, başarı senin başarın oluyor. Oysa, yüz kişinin emeği var. İnşallah Beyza da çok başarılı olacaktır.

Albümün isim şarkısı Kalpten Ravi’nin bestesi. Ravi seni abisi gibi seviyor.

Yine onun bestesi olan Eksik çıktığı zaman, Google yazıyorsun Madonna’nın bir şarkısından bile daha yukarıda çıkıyordu. Bu kadar başarılı olmuş bir çocuk Ravi. Bu albümün de isim babası onun Kalpten şarkısı oldu. Onunla okuduğumuz Şeker’de bu yaz çok sevilmişti. Yine bu albümde, Sezen hanımın dört şarkıda parmağı var. Mesela, Ah Yıllar son yıllarda yaptığı en iyi şarkılardan. Sezen hanım bana sık, sık ‘Oğlum çok ballısın.’ diyor. Sırf beste değil, mesela Pervane şarkısını, bak Alper Narman’da bak böyle bir şarkı var, al bir bak deyip Sezen hanım dinletmişti.

Diyelim ki, Sezen Aksu sıkıldı buralardan, gitti Afrika’ya yerleşti. Ne yaparsın?

Herhalde tercih etmezdim. İnşallah öyle bir şey olmaz. Bir kere büyük sevgisi var, müziğe ve işine karşı. İlk albümde şöyle bir anım var, daha çıkmasına iki ay var. Dön Dayanamıyorum şarkımı yaptık ama Sezen hanım içime sinmedi diyordu. Bir gün durdu, al eline gitarını dedi, nakaratı söyledi. Bak böyle bir kontrabas da yaz dedi. Bu haline dönüştü şarkı…. Bir şarkıyı kurtarmak için yüzde bir bile umut görse, onu daha iyi hale getirmek için gecelerce uğraşır. Yeter ki, memleket iyi bir şarkı kazansın! Ben mutfaktan bildiriyorum bunları…Şehir efsanesi değil bunlar. Kadın size paylaşmayı öğretiyor. Çocukluğumuzdan beri Aşkın Nur Yengi, Levent Yüksel gibi isimler yetiştirdiği gibi, ona fikir danışanlar, ondan ilham alanlar, kimleri yetiştirmedi ki? Hani onun müzik yapmadığı bir dönemi asla düşünmek bile istemem! Islak İmza ve Kalpten şarkılarımda yeni bir aranjman sitili denedim. Islak İmza, çok iç kanatan tam bir Sezen şarkısıdır ama alt yapısı tamamen R&B. Bıçkın ağabeyler, bana ‘Oğlum bak ıslak imza ile kopuyoruz’ diye netten video gönderiyorlar. Demek ki, bir aranjman modern olsa da herkese ulaşabiliyor.

DEVAMI HAFTA SONU DERGİSİ’NDE…

Exit mobile version