Simge ve Demet Akalın’ın Yeni Klibine Düşük Not

Hürriyet gazetesinden Naim Dilmener bugünkü köşesinde Demet Akalın’ın Haktan şarkısına çektiği klibi ve Simge’nin “Yalnız Başına” klibini değerlendirdi.

İşte O Yazı:

Çok söylendi, çok yazıldı ama her fırsatta tekrarlamanın zararı değil, faydası var; çünkü mesele mühim, çok mühim. Müzik artık dinlenmiyor, seyrediliyor. Bu sebeple de işin ‘şarkı’ tarafında değil, ‘klip’ tarafında hareket var. Demet ve Simge’nin yeni seyirliklerine bakalım dedik. ‘Like’lar her durumda başını alıp gidecek ama durum, gerçekten böyle mi?

Gösteriş ve israf

New York’luların şaşkın bakışları arasında sokaklarda poz keserek dertleniyor da dertleniyor Simge…

Simge’nin çok çok iyi ‘Ben Bazen’ albümünden bu şarkı. Şarkı -albümün çoğu şarkısı gibi- gayet iyi. “Madem iyi bir şarkıya klip çekeceğiz, har vurup harman da savurabiliriz” diye düşünmüş ve kalkıp New York’a gitmişler. Metroların içinde ve dışında, cadde ve sokaklarda, bazen direklere dayanarak, bazen de camdan dışarıyı seyrederek dertleniyor da dertleniyor Simge. Ama hep kas(ıl)arak, hep poz üstüne poz. Omuzdan düşermiş gibi duran blue-jean mont da var işin içinde, montun düşerek ortaya çıkardığı siyah bir şeyler de. New York’luların -montaj sırasında tam olarak elenememiş- şaşkın bakışları arasında, Simge dolanıyor da dolanıyor ve şarkısını söylüyor: “Bakalım ne kadar da doğruymuş, dünden sonra yarın olur mu?” Cevabı bulmuş olmasını umalım ama zor; bu kadar gösteriş ve israfla, bu kadar poz keserek pek bir şeyin bulunacağı yok. Bulunsa da doğru cevap değildir o. Klibin asıl sahipleri gösterişten, şarkıdan çok kendilerini öne çıkarmaktan kaçınmadığı sürece, yapılanlar hep mizah dergilerinden bir sayfa gibi olacak (ya da öyle görünecek).

Ayrılık rüzgârına karşı şıklık

Biraz 70’ler ama daha çok 80’ler arabeskinin izinden giden ‘Yekten’ belli ki Akalın ve ekibi tarafından “Tam bir sonbahar şarkısı” gibi görülmüş. Bu görüşe uygun bir görsellikle de klip toparlanmış.

Demet Akalın’ın daha öncekilerden farklı bir yol izleyerek toparladığı ‘Ateş’ albümündeki bu şarkıda Haktan da var.

Pencereleri çok dalgalı denize bakan bir lokantada geçiyor hikâye.

Yönetmen, aktarılan -ya da şarkısı söylenen- ilişkinin bir metaforu olarak kullanmış olabilir denizin bu çok dalgalılık durumunu. Yalnızca görsel olarak çekici bulmuş da olabilir. Ama ipucu ipucudur nihayetinde; aktarılacak hikâyede zorluklar var düşüncesi, hemen başlangıçla birlikte yerleşiyor kafaya.

Kürk mantolu Madonna havası

Çok şık, ceketinin etrafı kürklü/mürklü -ki bu kürkler ilk anda, “Beline ne bağlamış öyle?” dahi dedirtiyor- ve makyajı fazlasıyla yerinde Demet Akalınbelli ki üzerinde ayrılık rüzgârları esen bir ilişkiyi kurtarmaya ya da bitirmeye geldiğinde çok ama çok şık, hatta fazladan gösterişli olmanın bir zararı olmayacağını düşünmüş. Erkek tarafı da öyle.

Haktan, günümüz gençlerinin arasında çok popüler olan o kafanın üst kısmının ortasında toplanmış, küçük bir at kuyruğu yapılmış saçları ve atkısı, kürke güzel denk geleceği düşünülmüş montuyla gayet şık ve soğuk havaların adamı halinde.

Böyle bir çift işte, “Beni bana yekten kırdıran hayatın, nedenini bilsem ne fark eder ki?” deyip duruyor.

Yekten ya da değil, herhangi bir biçim ya da miktarda kır(dır)ılmış bir hayatı boşuna aramayın seyrederken; şarkıda vardıysa bile, lokantada masaların/sandalyelerin arasına ya da dışarda coşan dalgalara karışıp kaybolmuş.

Kaynak: Naim Dilmener, Hürriyet

Exit mobile version