“Tekrarlardan Kaçtıkça Hande Yener Oldum”

Türk Pop Müziğinin kilometre taşlarından önemli bir olan Hande Yener, meslek hayatında geride bıraktığı 17 yılı ve birçok klasik parçalara imza atan sanatçıyla dünden bugüne müzik serüvenini anlattı.

İşte o röportajdan dikkat çeken satırlar;

Profesyonel müzik hayatınızda 17 yılı geride bıraktınız. Bu 17 yıl “hayatım müzik” demek için dolu dolu geçerli bir süre…

Enerjimi, cesaretimi, sesimi ve tüm yeteneklerimi bana lütfeden Allah’a her an şükrediyorum. Bana inanılmaz bir hayat hediye edildi. Müziğin bana kattığı o kadar güzel huy var ki… Müzik sayesinde çok daha mutlu, çok daha güçlü bir kişiliğim oldu. Herkesin evinde mutlaka bulundum diye düşünüyorum. Bu sevgi olmasa ben de böyle heyecanlı ve cesur bir sanatçı olamazdım herhalde… Çığ gibi büyüyen ve güçlenen bir bağ var aramızda… Ve dilerim daha çok şarkı söyleyeceğiz birlikte.

TÜM MÜZİK TÜRLERİNİ İNCELİYORUM

İlk albüm 2000 yılında çıkıyor. O yıllar pop müziğin tüm dünya gibi Türkiye’de de değiştiği bir dönem. Siz Türk Pop Müziğinde hangi değişiklikleri yaptınız?

Evet! İlk albümüm 2000 yılında çıktı ve yepyeni bir sound yeni bir yorumcu ve duruş vardı. Enerjim sesim şarkım olay oldu. Gündeme bomba gibi düştüm diyebiliriz. Çılgınlar gibi ‘Yalanın Batsın’ çalıyordu her yerde ve ben işte o gün bir rüyaya daldım hakiki bir rüyaydı bu… Yıllardır hayalini kurduğum yerdeydim ve bana yeniden hediye edilen bir hayatım oldu.

O dönemde kendine güveniniz ve motivasyonunuzun kaynağı neydi?

Sevenlerim ve müziğe olan aşkım beni farklı yerlere taşıdı. Daha fazla çalıştım daha fazla stüdyoda sabahladım, dans etmeye başladım. Kendimi geliştirmek için büyük bir disiplinle haftanın 6 günü egzersiz yaparak kondisyon sağladım. Tüm bunlar performansımı arttırdı ve dinleyicimden hep tam puan aldım. Çünkü sevenlerime çok saygı duyuyorum ve beni her duyduklarında ya da izlediklerinde onları heyecanlandırmak, gülümsetmek, mutlu edebilmek için çalışıyorum. Misyonumun insanları mutlu etmek olduğunu çok iyi biliyorum.

Çok iyi bir dinleyicisiniz ve tüm dünyayı dinliyorsunuz diye biliyoruz. O dönemlerde kendinizi yakın hissettiğiniz soundlar var mıydı?

Tüm müzik türlerini ve soundları inceliyorum her zaman… Güçlü ve enerjik soundlar her zaman beni etkilemiştir. Enerjisi yüksek müzik yapmak için yaratılmışım. Sakin veya iddiasız bir iş yapmam pek mümkün görünmüyor.

TEKRARLARDAN KAÇTIM

Artık oğlunuz Çağın Kulaçoğlu da sahnede size eşlik ediyor. Anne-oğul bir arada nasıl bu kadar rahat çalışabiliyorsunuz?

Bu işbirliği sürpriz değil ki… Çağın, yıllardır bizimle birlikte mutfaktaydı. DJ’lik yapmaya başladıktan sonra prodüktörlüğe merak sardı. Çok şükür sahnede de güzel bir uyum yakaladık. O varken kendimi rahat hissediyorum. Sonuçta benim için çalan kişi oğlum… O da çok enerjik ve birlikte çok eğleniyoruz.

Onca yıl boyunca neredeyse her tarzdan müzisyenle çalıştınız. Bu durum hayatınıza ne kattı?

Her müzisyen, yeni bir nota daha ekliyor hayatınıza. Çünkü her müzisyenin farklı bir müzik aşkı var. Görüşmeye gidiyorum, kendi dünyalarını açıyorlar bana… Daha önce tutan bir şarkıdan ötürü aynı besteciye dadanmak gibi bir durumum yok. Tabii ki çalıştığım müzisyenlerle yeniden çalışıyorum ama onlar da benimle farklı bir şey yapmak istiyorlar. Ben tekrardan kaçtım hep. Tekrarlardan kaçtıkça Hande Yener oldum zaten.

HER DÖNEME AİT KLASİKLERİM VAR

Şimdi moda dünya listelerine girmek. Dünya listelerine girmek bu kadar kolay mı? Bunun bir yöntemi var mı?

Listeleri bu kadar paylaşıp birinciliğini ilan eden olmasa inanın bu yılın telif birincisi olduğumu paylaşamazdım. Fakat o kadar yanıltan listeler paylaşıyorlar ki gerçeği göstermek zorunda kalıyorum. Mühim olan bana göre anlık değişen dünya listeleri değil, 17/20 yıllık repertuvar, insanların dün dinlediği şarkıyı bugün dinleyip veya dinlememesi. Benim her döneme ait klasik şarkılarım var. Klasikleri olan ve merak edilen ayda 15/20 konseri olan biri olmak bence daha doğru bir kriter olur. Bir de oranlar ve oransızlıklar var. 250 milyon tık alan birinin sahne kaşesi ve konser adedi de buna orantılı olmalı ama nedense değil.

Polemikler ve tartışmalar derken çok üzerinize gelindiğini düşünüyor musunuz?

Üzerime gelinmiyor, gelinse de etkilemez beni, Çünkü kalbe şarkı söyleyen biriyim. Sevenlerimin gözünde ne kadar dürüst olduğum ve net olduğum her zaman bellidir. Müzik dünyasında en zirvede olan birinin sizce dönen dolapları görmemesi mümkün mü? Buradan havaya değil, yere bakıyorum ve manzara bu.

Müzik sizin için vazgeçilmez ama her şeyi bırakıp bir sahil kasabasına taşınmayı hiç düşündünüz mü?

Müzik, benim dünyam ve nereye gitsem benimle… Bu tür fırsatçılar beni müzik aşkımdan soğutamaz. Adalet bence hızlı çalışıyor ama kötü insanlar bunu geç görüyor. İyiler zaten iyiliğini korumaya çalışıyor. Çünkü birçoğunun egosu yüksek, birçoğu kendini 1 numara olarak gösteriyor. Sahte algılar yaratıyor ama adı artık sahte olarak anılıyor. Büyük yalanların, büyük hayal kırıklıkları olur.

SİSTEMİN ÖNCELİĞİ YAPIMCILIK DEĞİL

Müzik sektörü, henüz telif yasası gelmediği için ve eski satışları yakalayamadığı için batmış durumda. Neredeyse dijital satışlar albüm masrafının 10’da 1’i kadar. Birçok yapım şirketi artık sadece menajerlik ve organizasyonla kazanç sağlıyor. Çünkü internetten bedava indirebildiğiniz ya da dinlediğiniz için, kimse albüm satın almaya gerek duymuyor. Sistemin önceliği artık yapımcılık değil menajerlik oldu. O menajerler tek şarkılık masrafla, çok tıkla yeni starlar yaratıp, Çin, Rusya ve Hindistan’dan sahte tık yaptırarak, yeni yatırımlar için bu yolu seçtiler. Parası olan bazı ünlü isimler de, ayakta kalabilmek için kendi kendine sahte tık yaptırıyor ama sokakta şarkıları çalmıyor bile… Müzik kalite diye bir şeyden eser kalmadı. Şöhret ve para için bu işi yapanlar çoğaldıkça, kaliteli insanlar kaçtı. Büyük isimler, o menajerlerden ciddi yatırım bekliyorlar. Yeni isimler öyle değil, onlar şöhret olmak istiyor ve hiçbir şeyden habersiz şekilde şöhrete kavuşturuluyorlar. Başardık sanıyorlar, aynı bazı şarkıcı yarışmalarında olduğu gibi birinci oluyor ama yıldız olamıyorlar.

Kaynak: Akşam

Exit mobile version