Müzikonair Tolga Eren: Sanatın Dijitalleşmesi Çok İyi Olmadı | Müzikonair
RöportajlarSanatçı Röportajı

Tolga Eren: Sanatın Dijitalleşmesi Çok İyi Olmadı

Hiphop müziğin önemli isimlerinden Tolga Eren, Müzik Onair'dan Mehmet Çelik'in sorularını yanıtladı.

Hiphop müziğin önemli isimlerinden Tolga Eren, Müzik Onair’dan Mehmet Çelik’in sorularını yanıtladı. Birçok güçlü MC ile çalışan ünlü prodüktör yeni projelerinden ve hakkında merak edilenlerden bahsetti.

Neredeyse 2008’den beri hiphop müziğe prodüksiyon yapıyorsun sektör sence nasılsı ne oldu?

-Öncelikle tüm Müzikonair ailesine ve okuyucularına merhabalar. Dün ve bugün arasında bana göre artık bir bağ yok gibi. O dönemde tamamen banliyöyü andıran sektör, şu anda daha elit bir klasmanda. Dinleyicinin yaş profilinin artması, streaming platformlarının yaygınlaşması, sosyal medyanın da daha önemli bir aktör olmasıyla yapılan müziğin soundu popüler müziğe yakınlaştı. Sektör artık yeraltında değil tamamen yerüstünde.

Çalışmaktan en çok keyif aldığın mc kimdir?

 -Şüphesiz en çok çalışma yaptığım isim olan Tankurt Manas. 2010 yılından beri onunla yayınlanmış/yayınlanmamış pek çok ortak esere imza attık. Müzik deyince kendisiyle tamamen aynı düşüncelere sahip olmamız, sanırım bu durumu kolaylaştırdı. Şüphesiz Server Uraz ve Mehmet Çelik’e değinmeden de geçemeyeceğim. Server Uraz’la birkaç çalışma yapmıştık. Kesinlikle tam bir profesyonel. Müziğe başladığımda ilk ortak çalışmalarımı Mehmet Çelik ile yapmıştım. Türkiye’de adı bile hala tam olarak bilinmeyen Reggaeton tarzında latin müzikleri yapmıştık. Reggaeton müzik, müzikal kariyerime başlamamın en kilit noktasıydı. Bu yüzden hâlâ eski Reggaeton parçalarımızı açıp ilk günkü heyecanla dinlerim.

Özellikle 2010 ve 2015 arasında yükselen birçok rapcinin arkasında tolga eren imzası vardı bu başarıyı nasıl sağladın?

-O dönem tamamen müziğe konsantreydim. Günde 5-6 saat uyuyordum. Üniversiteden mezun olmuştum. Kafamda tamamen müzik vardı. Günümün geri kalan bütün saatlerini müziğe ayırıyordum özel ihtiyaçlarım dışında. Dışarıda gezmek, aktivitelere katılmak yerine bol bol müzik teknolojilerini araştırıyor, bunları uyguluyor ve müzik yapıyordum. O dönem (yanlış bir rakam vermek istemiyorum ama) albüm ya da single olarak yayınladığım yaklaşık 110 bireysel çalışmam vardı. Bunun yanına müzisyen arkadaşlarımla yaptığım ortak çalışmaları da ekleyince sayı hayli artıyor. Gene o dönem zombi gibi tepkisiz gezdiğim günlerin izlerini taşıyorum hâlâ.

Son dönemdeki yeni teknikler nasıl buluyorsun?

-Tamamen sentetik. Birbirine benzeyen değil birbirinin kopyası olan işler.

Sana da artık müzik fabrikasyon gibi geliyor mu? Herkes şarkıların aynı olmasından çok şikayetçi.

-Bu durum maalesef kanayan bir yara şu anda. Sanki tek elden tek sanatçıdan çıkıyormuş gibi. Tarz ayrımı yok bu konuda. Her dinlediğim şey birbirinin klonu. Üzücü bir durum. Tüketim çağının getirdiği sorunlar müziğe de yansıyor ne yazık ki. Sanatın dijitalleşmesi belki de çok iyi olmadı bu yüzden.

Küçük şehirde müzik yapmanın en büyük avantajı ve dezavantajı nedir?

-Avantajını hiç görmedim. Sürekli bir şeylerle mücadele ediyorsun. Ve bu mücadelede tek başınasın ve her şey kısıtlı. İnsanların düşünce yapıları daha dar oluyor.  Pek çok şeyle imkansızlıklar içinde mücadele etmek yetmezmiş gibi bir de insanların düşünceleri ile de mücadele ediyorsun. Teknik bir konuda destek alabileceğin birileri olmuyor. Herhangi bir cihaz almak için farklı şehirlere gidip almak durumunda kalıyorsun. Neyse ki bu sorun e-ticaretin gelişmesi ile bir nebze de olsa aşılmış gibi duruyor. Maalesef ülkemizde sanata bakış açısı hala tam anlamıyla zihinlerimize yerleşebilmiş değil. Bu konuda bir dokun bin ah işit durumundayım. Listeyi uzatabiliriz.

Titizlik derecesinde yaptığın işe takıntılı olman doğru mu?

-Maalesef çok mükemmeliyetçi bir yapım var. Bu sadece müzik alanında değil her anımda böyle. Bir şey yaptığımda kesinlikle en iyisi olmasını istiyorum. Bu konuda kendi bahanelerime bile tahammül edemediğim zamanlar oluyor. Kesinlikle normal bir durum değil insan psikolojisi açısından. Sürekli sorgulayan bir beyinle baş etmek inanılmaz zor ve yorucu. Bu durumu aşacağım zamanı iple çekiyorum.

İlham aldığın başka sanat eserleri ya da sanatçılar var mı?

-Bana göre her yapılan şey bir şeylerden ilham alınarak yapılıyor. Bir şeyden ilham alıyorsun ve onu geliştirip daha yeni daha iyi bir ürün ortaya çıkartıyorsun. Örnek vermek gerekirse, yaptığım müziklerde doğu ezgileri çokça bulunuyor. Bunun en büyük sebebi, Ortadoğu müziklerine olan ilgim. Etnik müzik dinlemeyi seviyorum. Özellikle enstrümantal müzikler ilgimi çekiyor. Sanatçı olarak direk gösterebileceğim bir kaynağım yok fakat prodüksiyon alanında Amerikalı prodüktör Scott Storch’un üzerimdeki etkisi oldukça fazladır.

Seni müzik prodüksiyonuna ne itti?

-İlkokul 2. sınıfa giderken evde bir teyp vardı. Müzik dinlemeyi seviyordum. Teybi açar müzik dinlerdim sürekli. Teybimizde iki adet kasetçalar yuvası vardı. Bu yuvaların hemen üzerinde de 16 bant bir ekolayzır. Radyoyu açardım, teybe kaseti takar ve radyoda çalan şarkıları kasete kaydederdim. Sonra kasete kaydettiğim şarkıları teyp üstündeki ekolayzır tuşları ile oynayarak duymayı istediğim tonlara getirirdim. Bu durum yıllar içerisinde, “Acaba ben de bu sanatçılar gibi şarkı yapabilir miyim?” konumuna geldi. Evlere internetin de gelmesiyle başlamasıyla beraber, internette “evde nasıl müzik yapılır?” diye araştırmalara başladım ve 2006 yılında PC üzerinde ilk müziklerimi yaptım.

Son olarak Müzik Onair takipçilerine ne söylemek istersin?

-Korona günlerinin bir an önce bitmesi dileğiyle. Müzikle kalın! Teşekkürler.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu