Müzik Onair’dan Alper Ergez, her hafta müzik dünyasının sevilen isimleriyle röportaj yapmaya devam ediyor. Ergez, bu kez sektörün nabzını tutmak için merak edilen soruları Saran Holding Radyoları Prodüksiyon Müdürü Tolga Kantarcı’ya sordu.
Merhaba Tolga Bey hoş geldiniz, nasılsınız radyoculuk hayatınız nasıl başladı ve bu mesleğe ilginiz ne zamandır var? Sizleri daha yakından tanıyabilmemiz için biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar, radyoculuk hayatı aslında biraz tesadüfi başladı. Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde okurken dönüm noktası olacak kararı vereceğim güne kadar kafamda hep televizyon canlanıyordu aslında. Üniversiteden mezun olacağım yıl hangi alanda çalışacağımın kararını verme aşamasında, radyo programcılarının katılımıyla gerçekleşen bir panele katıldım. Normalde bu tarz etkinliklere katılım sağlamayan biri olarak, hayatıma yön verecek bir karar vermişim haberim yok.
Sonrasında tanışma, radyoya ziyaret derken; kulaklığı takıp canlı yayında 5-10 dk misafir olunca sanırım o zaman ben bu işi yapmak istiyorum dedim. Okul stajı ile beraber başlayan bir süreç, sonrası zaten kendinizi göstermenize kalıyor. Gerçekten ilginiz varsa, işinizi severek yapıyorsanız, gelişime açıksanız ve en önemlisi iyi insanlarla karşılaşacak kadar şanslıysanız yolunuzu bir şekilde çiziyorsunuz.
Kendimden bahsedecek olursam biyografik kısım aslında birçok yerde var o yüzden daha yapısal cevap vereceğim bu soruya :)
Aslında sessiz bir çocukluk geçirdim. Üniversite hayatına kadar çok konuşan bir insan olmadım. Benim radyo programcısı olduğumu duyan ilkokul, lise arkadaşlarım oldukça şaşırmışlardı :)
Radyo Televizyon Programcılığı, İşletme ve İşletme Yönetimi Yüksek lisansı ile beraber eğitim hayatımı artık noktaladım diyebiliriz.
Sosyal bir insanım arkadaşlarımla vakit geçirmeyi sohbet etmeyi severim ama biraz işkolik bir yapım da var, arkadaşlarım pek sevmez bu kısmı ama üretmeyi seviyorum.
Ne istediğini bilen, odaklandığı hedefe ulaşma konusunda fazla zorluk çekmeyen bir insanım. Çekiyorsam da başarı için çabalamaktan çekinmem. Şartlara çabuk adapte olurum.
Covid 19 süreci işinizi ve kişisel yaşamınızı nasıl etkiledi?
İlk günler özellikle ne olduğunu bilmediğimiz bir virüsle karşı karşıya olduğumuz için ve her uzmanın birbirinin tersine verdiği tavsiyelerle bir bocalama, kaygı dönemi oldu tabii psikolojik olarak. Daha önce de dediğim gibi özellikle sosyal bir insansanız; gezmeyi, arkadaşlarınızla vakit geçirmeyi seviyorsanız bu psikolojiniz için büyük bir darbe.
İlk günden itibaren maske, mesafe, yasaklar gibi tüm önlemlere uyduk tabii. Son zamanlarda biraz daha hayatımızın normali haline geldi bu durum istemesek de. Bu duruma da uyum sağlamaktan başka çaremiz yok önlemlerimizi alarak.
İşimiz anlamında her şartta çalışacak şekilde uzaktan çalışma sistemine kendimizi adapte ettik. Avantajımız benim gibi prodüksiyon, seslendirme alanlarında faaliyet gösteren insanlar olarak, aslında yıllardır zaten evlerimizden anlık çözümler üretmeye alışığız. Bu refleksleri gösterebilmenin ne kadar önemli olduğu bugün çok daha net ortaya çıktı. Umarım en kısa sürede aşı süreci biter, eskisi gibi maskesiz mesafesiz özgürce gezebiliriz. Bizim gibi birbiriyle güçlü bağlar kurabilen bir toplumda araya mesafe koymak büyük bir soruna dönüşebiliyor çünkü. Şimdilik hijyen, maske ve mesafe diyorum.
KAMERA ÖNÜNE DE ÇIKACAK MI?
Bugüne kadar Radyo Spor, Metro FM, Radyo Tatlıses gibi ulusal radyolarda görev yaptınız. Son olarak Saran Holding radyolarında Prodüksiyon Müdürü olarak görev yapmaktasınız. Peki ileride televizyon sektöründe de görecek miyiz sizi?
Görsel olarak olmasa da aslında işitsel olarak televizyonda varım. Sabah kuşaklarında, magazin programlarında, reklamlarda bir şekilde sesimle yer alıyorum. Seslendirmenin en güzel tarafı bu olabilir. Radyo, televizyon, sosyal medya, kapalı toplantılarda birçok platformda, birçok içerik içerisinde faaliyet gösterebiliyorsunuz. Sunuculuk anlamında değerlendirirsek bu sorunuzu şu an için bir proje yok. Ama bu alanda bir iş yapmak ister miyim? İçinde olmaktan keyif alacağım bir iş olursa neden olmasın.
Radyoculuğunuzun yanı sıra birçok kurumsal markanın reklamlarında görsel ve işitsel medyada sesi oldunuz. Gerçekten çok iyi ve güçlü bir ses tonunuz var. Biraz bu konudan bahsedelim isterseniz. Seslendirmenlik nasıl başladı, devam ediyor musunuz ve reklam seslendirmenliği dışında sinemada da dublaj yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim düşünceleriniz için. Seslendirme yine radyoyla bağlantılı bir şekilde başladı. Kariyerime yıllar önce yine Saran Holding radyolarında başlamıştım zaten. İlk olarak radyo tanıtımları seslendirerek başladım diyebiliriz, sonrasında reklam seslendirmeye başladım. Tabii profesyonel olmak, bu alanda kendini geliştirebilmek de biraz zaman alıyor. Bir futbolcu nasıl maç oynayarak kondisyon kazanır, yeteneklerinin daha çok üstüne giderek kendini geliştirir, bu iş de biraz öyle. Her geçen gün, bir öncekinden daha iyisini yapmak için çabalıyorsunuz.
Tabii ki devam ediyorum ve sağlığım el verdiğince devam edeceğim. Reklam filmleri içerisinde aslında başkalarını konuştuğum ufak dublajlarım oldu, ancak henüz bir film dublajında yer almadım. Bugünün şartları ile çalıştığım tempoda yakın zamanda film dublajı biraz zor gözüküyor ama ileride neden olmasın bu konuda kapı her zaman aralık benim için.
“FARKLI ÖZELLİĞİNİZ VARSA DİNLENİYORSUNUZ”
Günümüzde dijital sektörün yaygınlaşmasıyla birlikte radyolara olan ilginin azalmasını ve müzik kanallarının bile dijital sektöre yönelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu zaten kaçınılmaz bir sondu. Fazla uzağa gitmeye gerek yok geriye dönüp son 10 yıllık dijital ve teknolojik gelişmelere baktığınızda; aslında ne kadar hızlı bir değişimin olduğunu göreceksiniz. Kimileri bu değişime ayak uyduruyor, kimileri doğru bildiğinden vazgeçmeyerek kaybolmaya mahkum kalıyor.
İnsanların alışkanlıklarını doğru analiz edip onların hayatını pratik hale getirmek her zaman kazandırır. Büyük bir çoğunluk artık büyük metropollerde yaşıyor. Küçük dediğimiz şehirlerin bile merkezlerinde trafikler kilitleniyor ve zaman çok önemli hale geliyor.
İnsanların boşa geçirecek zamanı olmadığı için de ona sunduğunuz içerik pratik ve işe yarar olmalı. Bugün müziğe ulaşmak elinizdeki telefon veya tabletle çok basit hale geldi. Bundan 10 yıl önce radyo müzik için dinleniyor deniyordu, şimdi daha çok insanlara verecek farklı bir özelliğiniz varsa dinleniyorsunuz.
Bu anlamda tematik yayın yapan ya da müzik tarzı olarak sıradanlığı bırakıp alternatif tarzlarda yayın yapan radyoların çıkışını gözlemliyoruz. Ama öngörülü olmak gerekirse bir 10 yıl sonrası için bu da yeterli olmayabilir. Mutlaka dijital alandaki yeni gelişmeleri çok yakından takip etmeli ve işimize bu gelişmelerle beraber nasıl yenilikler katabiliriz, bunu şimdiden düşünmeliyiz.
Bu konuda patronumuz Sadettin Saran’ın bir sözü var. Durumu en iyi bu cümle özetler sanırım: “En güçlü ayakta kalmıyor, adapte olan ayakta kalıyor”
“BENDE BİR TANE HEDEF YOK”
Kariyerinizde kendinize belirlediğiniz bir hedefiniz, hayaliniz var mı?
Ben özel hayatımda daha plansız akışında ama iş hayatında tam tersine planlı bir insanım. İşime karşı sorumluluğum üst düzeyde. O nedenle kariyerimdeki gidişatım da aslında buna benzer. Kendime belli bir yol dahilinde ulaşacak duraklar çizerek ilerliyorum. Yeni iş fikirleri üretmek, pazarlamak, pazarlık yapmak bana keyif verir. Yani prodüksiyonda yaptığım üretimin yanı sıra, ticarete ilgimin olduğunu söylemek de doğru olur. Hayalim bana kalsın, ama şöyle bitirebilirim bende bir tane hedef yok; belirlediğim hedefe ulaştığımda yaptığım ilk iş yeni bir hedef belirlemek.
Çalışma hayatınızın dışında boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir ilgi alanınız, merakınız var mı?
Çokça ilgi alanım var. Haftanın 5 günü neredeyse tüm zamanımı işime ayırdığım için boş vakitlerimde kafamı boşaltmak benim için çok önemli. Adrenalin tutkunuyum diyebilirim. Son yaptığım etkinlik ATV ve UTV araçlardan oluşan 10 kişilik grupla Yalova seyahati oldu. Çamura battık, kaza geçirdik, eğlendik, başımıza bir çok şey geldi ama yaşadığınızı hissettiren de bu. İş yoğunluğu nedeniyle bazen yaşadığınızı unutacak hale gelebiliyorsunuz çünkü :)
Onun dışında bilgisayar oyunlarını severim. Futbol oyunlarında kendime güvenim tamdır :) Kitap okumaktan çok, izleyerek bilgilenmeyi severim. Bu sanırım zamansızlığın yine alıştırdığı bir durum. Zamanı iyi yönetmeniz gerektiğinde hiç bilmemektense, bazı şeyleri özet geçmek sizin için daha faydalı olabiliyor.
Son olarak Müzik Onair okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?
Özellikle bu salgın günlerinde kendilerine çok dikkat etsinler. Hijyen, maske ve mesafe oldukça önemli. Bu günleri hep beraber en az kayıpla atlatırsak, daha güzel günler bizi bekliyor. Merak eden, vakit ayıran, okuyan herkese ve size çok teşekkür ederim.
Alper ERGEZ | Müzik Onair