Tunacan Tuna Müzikonair’a Konuştu: Müzik Hayatıma Hayal Kırıklıklarıyla Birlikte Girdi

Müzikonair yazarı Alper Ergez, yeni kuşağın başarılı isimlerinden ünlü şarkıcı Tunacan Tuna ile bir araya geldi.

Müzikonair yazarı Alper Ergez, yeni kuşağın başarılı isimlerinden ünlü şarkıcı Tunacan Tuna ile bir araya geldi. Tunacan Tuna, yeni şarkısı ”Fena Karıştım”ı ve kariyer yolculuğunu Müzikonair için anlattı.

Merhaba Tunacan Bey Müzikonair’a hoş geldiniz. Çıkış şarkınız “Suni Teneffüs” ile profesyonel müzik dünyasına adım attınız. Sosyal Medyada çok ilgi gördünüz. Peki sizi daha iyi tanımak adına biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar… 2000 yılında İstanbul’da doğdum. Halen Yıldız Teknik Üniversitesinde “Kültür ve Sanat Yönetimi Bölümü” öğrencisiyim. Yürüyüş yapmak, seyahat etmek, değişik kültür ve lezzetleri deneyimlemek, felsefe ve tarih ile ilgili özel okumalar yapmak, her türden, yaştan ve seviyeden insanla iletişim kurarak onları gözlemlemek özel ilgi alanlarım arasında… Yaptığım her şeyi sadece istediğim ve zevk aldığım için; istediğim ve zevk aldığım sürece yapar, kendimi istemediğim şeyleri yapmaya mecbur hissetmem… Benimsediğim konularda da elimden geleni ortaya koyar, “daha iyi olmalıyım!” diye kendimi strese sokup “andan keyif almayı” ıskalamam… Hayatta doğallığı ve samimiyeti çok önemserim. Yalanı dolanı, gizlisi saklısı olmayan bir insanım ve hep böyle kalabilmeyi diliyorum.

Müziğe ne zamandan beri ilginiz vardı ve müziğe olan ilginizde müzisyen bir babanın çocuğu olmanız ne kadar etkili oldu?

Usta bir müzik insanının oğlu olmak başlangıçta müzikle olan ilişkim açısından önümde bir handikap oldu; ancak o zamanlar bunun ne ben farkındaydım ne de babam!.. Müzik, aile olarak yaşantımızın tam ortasında olmasına ve hatta yaşamımızın kaynağı olmasına rağmen lise dönemine kadar müzikle ilişkim iyi bir dinleyici olmanın ötesine geçmedi.

Bu durumla ilgili teşhisi ancak kendimi daha iyi tanımaya başladığım lise yıllarında koyabildim: Ben “lider” ruhlu bir insanım ve lider olamayacağım ortamlarda bulunmak istememe eğilimim var. Dolayısı ile müzik sektöründe “otorite” kabul edilen bir babanın oğlu olarak bu kulvarı onun etki alanı olarak kabullendiğimden müzikle ilgilenmeyi hiç düşünmemiştim… Spot ışıklar altında olmaktan hoşlandığımdan önce oyunculuğa yöneldim, bu konuda dersler aldım, okul tiyatrolarında, kliplerde rol aldım. Ayrıca önce yüzme ardından kulüp çatısı altında futbol branşlarında ter döktüm. Müzik lisede, yaşadığım aşk heyecanları, peşinden gelen ayrılık ve hayal kırıklıkları ile birlikte girdi hayatıma…

Çok da farkında olmadan, yaşadıklarıma tercüman olan bazı şarkıları mırıldar olmaya başlamışım. Hayatımda ilk kez beni şarkı mırıldanırken duyan babamın şaşkınlıkla “Ne güzel sesin varmış senin!” şeklinde dile getirdiği iltifat müzik kariyerimin ilhamı oldu!  Yıllardır şarkı söylemek için babamın bu iltifatını bekliyormuşum gibi o günden sonra “mırıltılarım” “bağıra bağıra şarkı söylemelere” döndü ve o günden itibaren de şarkı söylemeyi hiç bırakmadım. Bana inandığını göstermek ve beni yüreklendirmek için babam bir single çıkarmayı önerdiğinde de cahil cesaretiyle (!) olsa gerek kabul ettim. Ancak ilk single’ın öncesinde ve single çıktıktan sonra da kendimi bu alanda şan dersleri ile geliştirmek için çalıştım, çalışmaya da devam edeceğim. Yani başlangıçta müzik ile önümde bir handikap olarak şekillendirdiğim “baba figürü” daha sonrasında gelişen müzik yolculuğumun en büyük motivatörü ve avantajı haline geldi.

Biraz da yeni ‘’Fena Karıştım’’ isimli şarkınız hakkında konuşmak isteriz. Öncelikle gerçekten güzel bir çalışma olmuş. Şu ana kadar gelen tepkiler nasıl ve bu şarkınızda kimlerle çalıştınız. Biraz bahsedebilir misiniz?

“Fena Karıştım” müzik yolculuğumun 3. Single’ı… Müzikseverler ile 18 Haziran’da buluşturduk şarkımızı. Benim için bu şarkıyı diğerlerinden ayıran önemli özellik şarkının sözlerini babamla ortak yazdığım ve böylece ilk profesyonel şarkı sözü yazarlığı deneyimi yaşadığım parça oluşu… Diğer iki single çalışmamda olduğu gibi “Fena Karıştım”ın beste ve aranjesinde Emirhan Cengiz; mix ve masteringinde Emre Kıral imzası var. Şarkının klibini genç yönetmen Yusuf Can Özbilen çekti. Klipte Tiktok’un sevilen isimlerinden; Doğa Evren, Emrah Çelik, Özüm Altın ve Yağmur Orgarun’un eşlikleri şarkımıza ayrı bir enerji ve sempati kazandırdı. Piyasaya Avrupa Müzik etiketiyle çıkan şarkımız daha bir buçuk ay geçmeden 3,5 milyona yakın müziksever tarafından dinlendi. Emeği geçen herkese ve ilgisini esirgemeyen dinleyicilere sonsuz teşekkürler.

İleriye dönük hedefleriniz neler ve üzerinde çalıştığınız projeleriniz var mı? Mesela albüm çıkarmayı düşünüyor musunuz?        

Elbette güzel şarkılar üretmeye devam edeceğiz. Ancak üç single’ım da piyasaya pandemi döneminde çıkmış olduğundan henüz dinleyicilerimle bir sahne ortamında birebir buluşamamış olmanın eksikliğini hissediyorum. Dolayısı ile en büyük arzum en kısa zamanda irili ufaklı etkinliklerle onlara kavuşmak! Bunun için bir orkestra kuruldu; en sevdiğim şarkılardan oluşan repertuvarım da hazır… Seyirciden alacağım geri bildirimler doğrultusunda müzik kariyerim için en sağlıklı planlamayı yapacağımıza inanıyorum.

Türk pop müziğinin duayeni bir babanın oğlu olarak müzik yapmanin sizce avantaj ve dezavantajları var mı?

Aşkın Tuna elbette önemli bir müzik otoritesi… Ancak benim için o her şey; baba, kanka, öğretmen, sırdaş, psikiyatr… Onun gibi bir babaya sahip olmak hayattaki en büyük şansım! Halkın gönlünde taht kurmuş 1500’ü aşkın şarkıda imzası olan bir söz fabrikatörü Aşkın Tuna… Sektörde onun şarkılarıyla ilerlemek, sermayeyi farklı yerlerde aramak zorunda olmamak büyük avantaj! Önceleri onun uygun gördüğü şarkıları kayıtsız şartsız okumam şeklinde başlayan ortaklığımız, zaman içinde beni ve benim hayat felsefemi konu eden “bana özel” şarkılar yazmak noktasına evrildi.

Bana güvenmesi ve müzikte bana en uygun tarzın ne olduğu konusunda hemfikir olmamızın akabinde müzikte atacağımız sıradaki adımlarımızı birlikte belirliyoruz. Baba-oğul olarak son derece uyumlu bilinen ilişkimizin iş hayatında da aynı uyumu yakalaması benim açımdan büyük şans…

Müzik dışında başka bir ilgi alanınız merakınız var mı? Mesela bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?

İki saatten az olmayan yürüyüşlerim, bir saatten az olmayan okuma saatim, bir saatten az olmayacak şekilde organize etmeye özen gösterdiğim arkadaş buluşmalarım, bir saatten az olmayacak şekilde planladığım müzik çalışmalarım, temiz beslenme alışkanlıklarım, saçım ve cildimle ilgili sabah-akşam tekrarladığım meditasyonum, temizlik ve bakım rutinlerim standart bir günümün olmazsa olmazları arasındadır. Gala, konser vb. etkinliklere katılmayı severim. Günümü “sağlıklı yaşam” kurallarının dışına çıkmamaya özen göstermek kaydıyla; sosyal hayatın içinde, yeni deneyimlere açık, aktif bir şekilde yaşamayı hedeflerim. Ancak kendime kendimle baş başa kalabileceğim alanlar yaratmayı da ihmal etmem.

Son olarak Müzikonair okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?

Müzik yapan herkesi rakipten ziyade güzel bir resmi bütünleyen farklı renkler olarak görüyorum. Herkesin kendine göre bir beğeneni, ruhuna hitap ettiği bir kitlesi olacaktır elbet… Daima duygumdan, yaşantımdan kısacası benden izler taşıyan, beni anlatan şarkılarla çıkacağım dinleyicilerin karşısına. Şarkılarımda kendinden bir şeyler bulabilen dinleyicilerimle de uzun yıllar sevgi ve saygı dolu bir müzik dostluğu sürdürebilmeyi diliyor, takipçilerinize sevgi ve selamlarımı sunuyorum…

Exit mobile version