“TÜRK MÜZİĞİNE POST MODERN DARBE YAPILIYOR” DİYEN ÜNLÜ ŞARKICI KİM?

Müzik dünyasının efendi müzisyeni Orhan Ölmez yeni albümü “Türkü” ve müzik yaşamının önemli evrelerini RS FM (Rusya’nın Sesi) ‘de Michael Kuyucu’ya anlattı. “Müziğin K.M. Taşları” programına konuk olan Orhan Ölmez özellikle ilk albümünde çok zorlandığını ve kendisine Cengiz Kurtoğlu’nun popüler olan şarkılarından oluşan bir albümde şarkı söyleme teklifi getirildiğini ama bunu reddettiğini söyledi. Kendi tarzını yaratmak için büyük bir çaba sarf ettiğini söyleyen Orhan Ölmez müzik dünyasında bir post modern darbe yapılmak istendiğini iddia etti. “Ben klasik batı müziği enstrümanları da kullanıyorum müziğimde” diyen Orhan Ölmez asıl amacının türküler ile batı müziğini ortak bir noktada buluşturmak olduğunu söyledi. Orhan Ölmez bunun içinde albüm kapağında bir elinde gitar diğer elinde ise bağlama ile fotoğraf çektiğini ve kendisini bir savaşçı gibi gördüğünü söyledi.

İki CD’lik bir türkü albümü yapan ve 21 türkü seslendiren Orhan Ölmez günümüzde türkülere yatırım yapılmadığını türkü müziği yapanlara hak ettikleri değerin verilmediğini söyledi.

Orhan Ölmez, Michael Kuyucu’ya Türkiye’de geleneksel müziğin asimile edildiğini iddia etti ve şöyle konuştu: “Garip bir süreç söz konusu şu an Türkiye’de. Kendi müziğimize bir türlü post modern darbe uyguluyoruz. Sanki müzisyenlerin yaptığı şeylerin tekdüzeleştirildiği, aynılaştırıldığı bir süreç yaşıyoruz. Bunun tek sorumlusu medya değil, reklam verenle de alakalı bir şey bu. Yürümekte olan bir sistem var, biz de bu sistemde o çarkların bir dişi olduk. Bu sistemde Türkiye’de geleneksel müziğin asimilasyon edilmesi ve eritilmesi sistemi üzerine yürüyor son yon yılda. Tereciye tere satmak gibi bir tür politika var Türk müziğinde. Bunu şöyle özetleyebilirim: Dünya müziğine girecek, örnek verilecek şeyler yapılmaya çalışılıyor, ama dünyada bunu çok iyi yapan müzisyenler ve dünyaca büyük firmalar var. Biz biraz da tereciye tere satma derdindeyiz, bu konuda da diretiyoruz. Hâlbuki geleneksel müziğe ve geleneksel öğelere biraz daha önem verilse çok iyi olacak. Bu asimilasyon politikası çok vahim, zurnayı kullandığınızda “bu hoş değil” deniyor, bu durumda da geleneksel müzikten uzaklaşmak zorunda kalıyor müzisyen. Bu tablo biraz içler acısı bir tablo yaratıyor. Gönül ister ki biz dünyaya geleneksel müziğimizi daha iyi pazarlayalım, ya da geleneksel müziğimizi oluşturan nağmelerle, makamlarla o tınılarla da seslenelim. Örneğin İspanyollar bunu yapmışlar, Flamenko türünü pazarladılar ve biz o tür müziği ve gitarı sevdik. Ama biz alaturka müziğimizi kullandığımızda Türkiye popüler müzik camiası ve medyası “hayır o türü yapma” diyecek cüretti buluyor. Buna cüret diyorum çünkü sanatçıya hayır sen bunu böyle yapma da poplaştır basitleştir demek ve müdahale etmek hak ve cüret konusudur.”

Exit mobile version