Müzikonair Uğur Eracil: Radyoyu Heves Olarak Değil, Hedef Olarak Gördüm | Müzikonair
Radyocu RöportajlarıRöportajlar

Uğur Eracil: Radyoyu Heves Olarak Değil, Hedef Olarak Gördüm

Radyonun aranan sesi Uğur Eracil; kariyeriyle ilgili merak edilenleri, radyoda nasıl bir markaya dönüştüğünü ve medya yolculuğunu MüzikOnair'dan Alper Ergez'e anlattı.

1. Merhaba Uğur Bey MüzikOnair’a hoş geldiniz. Öncelikle radyoculuk hayatınız nasıl başladı ve bu mesleğe ilginiz ne zamandır var? Sizleri daha yakından tanıyabilmemiz için biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar. Ben Uğur Eracil. Kırşehirliyim. 2013 yılından itibaren İstanbul’da yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Radyo birçok insan gibi benim de küçüklüğümden beridir hayatımda olan güzelliklerindendi. Kırşehir’de çocukken hayal dünyam, o sihirli kutudan çıkan sesler ve şarkılarla daha da güzelleşti. Bir gün o sihirli kutunun içindeki seslerden biri olacağımı hiç düşünmemiştim. İlk üniversitem Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ydi. Çok ilgili değildim bölüme zira isteyerek de yazmamıştım. Bu sebeple sosyal faaliyetlere yöneldim. Önce halk oyunları kulübü sonra tiyatro… Tiyatro kulübündeki yönetmenimizin, ses tonun müsait radyoda çalışabilirsin önerisiyle radyo sadece dinlediğim değil artık içinde yer aldığım bir değer oldu. Eskişehir’de yerel radyoda başlayan serüvenim İstanbul da yerel ve ulusal radyolarda devam ediyor.

2. Bilgisayar Mühendisliği ile Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini okurken  radyoculuğa geçiş nasıl oldu?

İlk üniversite maceramda bölüme ilgim zayıf olunca üniversitenin sosyal faaliyetlerine tutundum ve bahsettiğim gibi radyo o şekilde dolaylı olarak hayatıma girdi. Sonra da bu işin başkenti olan İstanbul’a gelip orada devam etme şansımı denemek istedim ve aynı zamanda da 2.üniversitemi okudum. Dediğim gibi hiç aklımda yokken hayatıma giren bir iş alanı oldu radyo. Haber okumaları, kültür sanat programları yaparken dinleyicilerden gelen yorumlarla daha da sıkı tutundum radyoya. Heves olarak değil hedef olarak gördüm radyoyu. Duayenlerimizi dinleyerek, onlardan öğrendiklerimle ve kendi kattıklarımla bir uzun yol oldu benim için. Umarım yolum daha da devam eder. Radyonun içinde her şey var. Her alandan bir iz var. Ben de gerek teknoloji gerek gündelik yaşamın içindekileri hem üniversite eğitimim hem bireysel gelişim alanlarımla doldurmaya çalıştım. Bunları da radyoya aktararak dinleyicilerimizle paylaşıyorum.

3. Bugüne kadar öncelikle yerel radyolarda başladığınız radyoculuk hayatınız sırasıyla Karnaval Radyoları, Number One Türk’te devam etti. Şimdilerde ise Radyo Turkuvaz’da devam ediyorsunuz. Peki televizyonda ya da sosyal medyada yer almayı, program yapmayı düşündünüz mü hiç?

 Elbette düşündüm. Şöyle ki siyaset bilimini bölümünü okuma amacım televizyon programcılığı vs gibi hedefler içindi. Yapacağım programlarda ve elbette ki günlük hayatımda eleştiri dilini, analiz yönetimini ve siyasi geçmişi, politikayı akademik olarak öğrenmek amacımdı ve çok güzel bir şekilde bu kazanımı İstanbul Üniversitesi gibi köklü ve başarılı bir okulda ve başarılı akademisyenlerimizden edindim. Konuklara sorulacak soruları elindeki kağıtlardan okuyan, gelen cevaplara yönelik tekrar soru soramayıp diğer soruya geçen format yayıncılığı ya da buna belki makyajlı yayıncılık da diyebilirim öyle olmasını istemediğim, ne konuşulduğunu gerçekten bilip kavrayan ve etkili bir söyleşi ile geçen yani işini bilerek yapan bir programcı olmak hayalimdi. Ancak bu anlamda süreç çok hayal ettiğim gibi bir ilerlemedi televizyon anlamında. Sadece akademik eğitim değil yanında televizyon programcılığının eğitimini de aldım ama maalesef sadece donanımlı olmak yetmiyormuş. Ben de televizyon kısmını hedeflerden çıkartmış oldum. Ama zaten radyo kanadımı hiç bırakmadım. O hep devam etti. Hala da devam ediyor. İstanbul’da ulusal olarak ilk Karnaval Medya Grubu’nda prodüksiyon asistanı olarak başladım. Çok güzel deneyimler edindim orada. Bunu diğer çalıştığım yerlerde de üzerine eklemeye gayret ederek sürdürdüm. 2016’dan beri Radyo Turkuvaz ailesinin bir üyesiyim. Samimiyetle bu işin nasıl yapıldığını öğrendiğim bir yer oldu Radyo Turkuvaz. Birçok insan gibi benim de hayranlıkla dinlediğim, bu işi duayenlerinden Gönü Dostu Füsun’un tecrübelerinden istifa etmek benim için hayal ötesi bir güzellik. Ondan öğrendiğim, bana kattığı çok şey var. Keza bir diğer duayen Hopdedik Ayhan’dan yayını devralmak apayrı bir şans. O yüzden çok mutluyum.  Çok kıymetli isimlerle aynı çatı altındayım.

Sosyal medya artık hayatımızın her alanında olan bir yer edindi. Ben de kişisel olarak yer alıyorum ama daha çok yayın sırasında çok aktifim. Yayın dışında çok ilgili olduğum söylenemez ama kopamıyoruz da. Çünkü artık gerek dinleyicilerle gerek arkadaşlarımızla ilişimin ilk adımı sosyal medya oldu. Radyo yayıncılığında da sosyal medya çok önemli bir yerde. Başlı başına sosyal medyaya özgü bir program yapmıyorum. Ama güzel bir proje tasarlanarak orada da güzel bir içerikle yer alınabilir. Şu an için böyle bir hazırlığım yok ama olursa da mutlaka denerim.

4. Günümüzde dijital sektörün yaygınlaşmasıyla birlikte radyolara olan ilgi sizce azaldı mı? Ve müzik kanallarının bile dijital sektöre yönelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sürecin getirdiği yeniliklere açık olup ayak uydurmazsanız tercih edilmezsiniz ve bu da sizin son kullanma tarihinizin geldiğine işarettir. Ancak radyo öyle güzel bir sektör ki, her ne gelişme olursa olsun kolaylıkla uyum sağlayabiliyor. Dijital sektöre uyum da bu sebeple çok güzel sağlandı ve radyo hala önemini bu anlamda koruyor. İnsanlar kendi müzik listelerini yaptıkları ilk başlarda bir nevi uzaklaşma oldu denebilir ama sonrasında kendi listelerinden sıkılıp tekrar radyoya hızlı bir yönelme oldu diyebilirim. Belki daha önce birçok kez dinlenilen bir şarkının, hiç aklında yokken birden radyoda denk gelmesiyle yaşadığı mutluluğu hiçbir şey veremez. Sıradaki şarkının büyüsü de burada gizli bence. Bir şeyin tamamen bizim kontrolümüzde olmasıyla bu kontrol dışılıktaki tat aynı değil bence. Artık dinlenilen müzik türlerine özgü çok çeşitli radyolar var. O yüzden radyo hala milyonlarca insanın hayatında. Bugün hayatın her alanı eğitim, iş, alışveriş hepsi dijital sektöre uyum sağladı, sağlamak zorunda kaldı. Tabi ki bundan müzik sektörü de nasibini aldı. Bu güzel de oldu çünkü; kalitesi, insanlara ulaşma hızı aynı şekilde insanların da ona ulaşma hızı iyileşti.

5. Radyoculuğu meslek olarak yapmayı düşünenler için ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Her iş alanında olduğu gibi radyo da, öncelikle büyük sabır ve özveri isteyen bir alan. Hemen pes etmemek, ısrarcı olmak, kendini geliştirmek, öğrenmenin hiç bitmediği bir alan olduğunu bilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Kişisel gelişimin çok önemli olduğu alanlardan biri radyo. Bu yanı benim için en güzel olan özelliklerden çünkü durağan değil. Bu da radyoculuğu sıkıcı bir iş olmasından çıkarıyor.  Konuştuğunu dinlettirebilmek için sesini iyi kullanma, hitabet yeteneği, diksiyonunun güzel olması, konuştuğunun içeriğinin dolu olması için de kişisel gelişimi, yapılacak yayın içeriğine göre olması gereken ekstra özellikleri de edinmelerini tavsiye edebilirim. Her alanda çalışan bu işte yer alabilir ama tutunması için bireysel çabası çok önemli. Ben 10 yılı geride bırakırken hala bu edinimler için çalışıyorum da diyebilirim. Çünkü öğrenmenin bitmediği bir iş alanı radyo.

6. Kariyerinizde kendinize belirlediğiniz bir hedefiniz, hayaliniz var mı?

Hayalime kavuştuğumu söyleyebilirim radyo için, şu an ulusal bir radyoda yer almak bu işin en güzel hayali olsa gerek. Dinleyenlerin hayatlarının bir yerinde yer bulmak, bilerek ya da bilmeyerek onların yüreklerine iz bırakmış olmak benim tek hayalimdi. Bunu gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Umarım bu devam da eder. Hedeflerim bu sektörle ilgili değil ama farklı alanlarda var. O da olursa şayet zaten büyük bir mutlulukla paylaşırım.

7. Çalışma hayatınızın dışında boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben her şeyden önce çok iyi bir okuyucuyum. Küçük yaşta sesli okuduğum kitaplar, bilmeden benim diksiyonumu da o yaşlarda düzeltmiş. Okuma alışkanlığım en sevdiğim özelliğim. Boş zamanlarım kitaplarla, gezerek keşiflerle, hiç ihmal etmediğim tiyatrolarla ve yeni şeyler öğrenmekle geçiyor.

8. Son olarak MüzikOnair okuyucularına ve sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?

Radyo birçok alanda gelişmeleri insanlara ilk duyuran kanal ve en güvenilir mecra. Bu güvenilirlikte işte bizleri dinleyen dinleyicilerimizle kurduğumuz bağ ile oluşuyor. O yüzden iyi ki onlar var ve hep de olsunlar. Bizleri dinledikleri için ve hiç yalnız bırakmadıkları için tüm radyo dinleyicisine çok teşekkür ederim. Beni dinleyen ya da seven diye ayırt etmek istemiyorum çünkü hangi kanal olursa olsun radyo dinleyicisi benim için çok kıymetli. Çünkü çok severek yaptığım bu işin hangi çatısı olursa olsun o çatı altında yer alan herkes de benim için çok kıymetli. Radyonun ömrü böyle böyle uzuyor.

Elbette ki bu sektörde yer alıp da birbirini tanımayan insanlarda olabilir. Bu anlamda MüzikOnair da çok iyi bir bağ kurma görevi üstlendi diyebilirim. Ben sizlerin aracılığıyla hem camiamız ile ilgili hem müzik dünyası ile ilgili tüm gelişmeleri öğreniyorum. Bu sebeple sizlere çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Emeğinize sağlık.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu