Yeni Sayfa

İçimden gelmedi yazmak… Aylardır kabuğunda ruhum… Beden hep yoğun, malum. Yeni uğraşlarla geçiyor zaman. Yine haddimi aşıp zor bir yola daha saptım. O büyük harflerle söylediğim “ASLA”lardan birinin daha üzerini çizdim. Pişman da değilim. Keşke daha önce bana akıl verenleri dinleseydim de, önceden çizseydim… Neyse diyelim. Zamanı, yeni gelmiş. Ve şimdiden kanıma işledi bile, tiyatro…

“APTAL OLMA” isimli single çalışmamın üzerinden 6 ay geçti. Yeni single için kollar çoktan sıvandı. Hazırlıklar hızla sürerken, bildiğiniz gibi, ani bir haberle ailecek yıkıldık… Canımızdan bir parça koptu…Hiç beklemediğimiz bir anda, sapasağlam olan babamın, kalp krizinden vefat ederek, melek olduğu haberini, bizzat aldım.

Sesler sustu, hayat durdu benim için… Kelimeler, anlatmaya yetmez. Zaten yazmaya da, benim gücüm yetmez…

Zor günler geçiriyoruz. İçimden yazmak, konuşmak, hiçbir şey yapmak gelmiyor. Kaldı ki, bu sürekli kendini tekrar eden, kayıp müzik camiasında, birşey yapsan da kıymet görmüyor. O yüzden müzik, hayatımda doğru insanlarla buluşana kadar, demleniyor…

Diğer yol ise, yazının başında da ifade etmeye çalıştığım gibi, oyunculuk…
Yine tırnakları çıkarttım üzerime. Çok eğlenceli, bu hallere bürünen insanları, “yüksekten” seyretmek…
Merakla gelip, yeni oyunumuz “HANGİSİ KARISI”nı izlediklerinde, karma karışık olmuş yüzleri ve o acıtmaya çalıştıkları tırnaklarıyla, dolu satmaya çalıştıkları, boş kafalarını, “tüh kötü birşey de bulamadık”, diye kaşıdıklarını görmek, beni daha da hırslandırıyor.
Sözüm meclisten dışarı tabi… Asla iyi niyetle gelenlere değil kelimelerim… Onlar kendilerini bilirler elbet…

Neyse ki, bu daldan da, yüzümün akıyla çıkmanın gururuyla, tek bir eksik bile bulamadıkları için, onlar adına da üzülüyorum doğrusu.
Çalışın, sizin de olur diyorum finalde…
Çok çalışın, eğitilin, eğitime önem verin, doğru ellerde pişin ki alkış alasınız… O alkışlar karşısında, göğsünüzü gere gere selamınızı verin… Eğilin önlerinde…
Sevgiyle alkışlanan eller karşısında eğilmektir zaten doğru olan, şahane bir oyunun, muhteşem finalinde…

Hep “GAZALİ” nin sözünü örnek veririm; cevizin kabuğunu kırıp özüne inmezseniz, cevizin hepsini kabuktan ibaret zannedersiniz… Kırın o kabukları, keyifle tadın birbirinden güzel lezzetleri…
Bu dünyayı yalnız, sevgi ve iyi kalbe sahip olmak kurtarır.
Korkmayın…
Unutmayın da; kimse kefenin cebine, şan, şöhret, para koyup gitmiyor.
Rahatlayın…
Hayattan keyif alın, keyif aldırın… Sevginin ekildiği bahçede, mis kokulu çiçekler açar…

Çiçek açın, kırmayın, fesat duygular beslemeyin…
Şiir okuyun, yazmaya çalışın, saçmalayın da…
Tiyatro’ya gidin, sinemaya gidin… Hata bulmak ya da yermek için değil, eğlenmek için gidin…

Çokça da sevin, hatta en çok da sevin…
Ama karşılıklı, ama karşılıksız…
Karşılıksız dahi olsa, kızmayın, siz yine de sevin…
İlk önce kendinize kıymet verin, verin ki, çevrenizi aydınlatabilesiniz.

İşte bu seferlik söylenecek tüm sözler tarafımdan söylenir…
En güzeli de, son ikisinde gizlidir… Her daim dostlar…
“Hoşça kalın…”

Ece Gürsel | MüzikOnair

Exit mobile version