Yunus Günçe MüzikOnair’a Konuk Oldu!

Şov dünyasının asi çocuğu Yunus Günçe MüzikOnair’a konuk oldu. Bu keyifli röportajı aşaıdan okuyabilirsiniz.

1) Yunus Günçe kimdir, bize bahseder misin?

1976 , Almanya doğumludur. O yıl doğanlardan pek farkı yoktur. O yıl, nisan ayında doğanlar gibi koç burcudur. Bunu da merak edenler olduğu için belirtir. Yoksa pek anlamaz fakat koç erkeği için yazılanları okuduğunda “Evet. Ben tam bir koçmuşum” der. Amcadır, dayıdır, 4 kardeşin en küçüğüdür. Beşiktaşlıdır. Marmara Üniversitesinde İngilizce Öğretmenliği okumuştur. Mezun olmamıştır zira atılmıştır. Devamsızlıktan. Abartılacak biri değildir. Küçümsenmese iyi olur. Kendinden 3. tekil şahıs şeklinde bahsetmeyi pek tercih etmez. Çünkü kendisi Kanye West değildir.

2) Survivor’da olmak nasıl bir duygu, neler öğrendin orada?

Eşsiz bir deneyim, çok içselleştirdiğim bir öğreti oldu diyebilirim. Çok şey öğrendim adada; adadan. Mesela insanın “Şu olmadan asla yapamam” dediği her şey olmadan da yapabildiğini öğrendim. Odaklandığım zaman, major hedefim ile arama minor şeylerin girmesine izin vermediğimden emin oldum bir kez daha. Bu da beni sarstı. Güçlü hissettim. Yüklendim. Bu halime RE-YUNUS diyorum. Y.G 2.0. Bu benim yeni sürümüm. Her an yeni güncellenmelerimin bildirimi geliyor. Her gün yeniden doğuyorum. Doğa gibi.

3) Sana göre mutluluk nedir?

Çok esaslı bir cevap vermek için debelenmeyeceğim. Salt mutluluk diye bir şey yok ama. Çünkü mutlu olmak ihtiyaç. Bu yüzden insan her yolla, her bahaneyle mutlu olmak ister. Çok şey var etken olan. Hedeflerle sonuçların birbiriyle ne kadar örtüştürdüğün önemli mesela. Sağlık, spor, aile, huzur, ülke, doğa, kadın, seks, okumak, yazmak, dinlemek, izlemek, yemek, gezmek…Seni mutlu edenin ne olduğunu, seni mutlu etmeden bilemezsin. İşte o her neyse, mutluluk odur.

4) Unutamadığın bir an var mı?

En unutamadığım gün, en çok unutmak istediğim aynı zamanda. Babamın öldüğü gün, an, saniye. Oradaydım çünkü. Nepal’deydik. Bütün aileme aldım en son hediyelerimi Anneme ve cep teyzeme çok sık hediye alırım. Özel bir gün olsun diye beklemem. Onlarla olduğum her gün özelleşir. Laf olsun diye değil, anı üretmeye çalışıyorum onlarla, ailemle.

5) Sayfamızı hakkındaki düşüncelerin neler?

Beni insanlarla doğrudan görüştüren, katkısız her iş gibi, sizin işinizi de beğeniyorum. Organik bağlar kurmaya devam edin. İhtiyaç var.

6) Korktuğun bir şey var mı?

Çok şey var. Korkmadan yaşanmaz. İnsanın sürekli korktuğu bir şey olmalı. Hep izleniyormuş olma hissi mesela. Korku, korkuna teslim olmadığın sürece, dirençli kılar seni. Soğuk gibi.

7) Son olarak, hayranlarına ne söylemek istersin?

Benim hayranım yoktur. “FANIM” hiç yoktur özellikle. Daha ziyade klima tercih ediyorum. Hayran çok ağır bir kelime. Ben kimseye “hayranım” demem; diyemem. Biri eğer kendine “hayranınım” dese bile, önce müdahale ederim. Israr ederse, vazgeçerim. Ama çok mahcup eder bu beni. Benim hayranım yoktur. Destekçim, beni anlayanım, kollayanım, sempatizanım olabilir. Onları hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorum mesela. Onlara sadığımdır. Başta kendim ve ailem, sonra onlar için çok özenli atıyorum adımlarımı. Özenli adımlar daha az yoruyor beni. Yorulmamam lazım çünkü. Çünkü yol uzun. Ve yalnız yürümek istemiyorum. Yalnız bitmez o yol. Ya da ben sevmem tek başıma varacağım yeri.

Exit mobile version