Müzik dünyasına yeni başlayan birisin. Seni tanımak istiyoruz, kendinden bahseder misin?
24 yaşındayım, İstanbul Üniversitesi’nde İktisat bölümü ikinci sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda amatör olarak müzikle uğraşıyorum. YouTube’da kendi müziğimi kendim yapıyordum belli bir süre, Beyond Recording’den yapımcım Erkan Şen ile yollarımız kesişince şarkımız belli bir ivme kazandı. Sonrasında o beni keşfetti, ben ona ulaştım bir şekilde buluştuk ve Kördüğüm şarkısını yapmaya karar verdik. Müzik dünyasına bu şekilde girmiş oldum.
İsmin sanırım normalde Cennet Nur Tokbaş?
Kimlikteki adım Cennet Nur, soyadım evli olduğum için Tokbaş. Ceren, annemin bana hep koymak istediği bir isimmiş hatta göbek adım da Ceren. İsmimin Cennet Nur olmasını büyük babaannem istemiş, annem de büyükler izin vermez diye ısrar etmemiş. Ben şimdi Ceren ismini kullanıyorum ve annem inanılmaz mutlu. Annem benim hayatımdaki en önemli insan. En yakın arkadaşım annem diyebilirim, başka hiçbir arkadaşımla derdimi paylaşmam; sadece annemle paylaşırım çünkü hiçbir şekilde hayatımdan çıkmayacak olan kişi bilirim ki, odur. Bu yüzden ismimi de değiştireceğim, Ceren yapacağım. Ben onu mutlu etmek istiyorum, çok sıkıntı çekti zamanında.
Yani yeni ismin annene bir hediye gibi oluyor…
Annem gülümsesin yeter, onun için ben yaparım yani (Gülüyor)
“EŞİM SAYESİNDE ÜRETMEYE BAŞLADIM”
Berk İşgören ile zamanında çalışmaların olmuş…
Evet, o benim yakın arkadaşım. Onunla da çalışmıştık. Hatta Kördüğüm’ü ilk onunla söylemiştim. Ortak bestelerimiz de vardı, sadece bana ait olanlar da vardı. Berk ile küçük çalışmalarımız da olmuştu ama sonra o katılmak istemedi çünkü müzik öğretmenliğini kazanmıştı ve Doğu’da çalıştığı için gitmesi de gerekiyordu. Bu yüzden yollarımız ayrılmak durumunda kaldı.
Neden müziği seçmek istedin? Müziğin sende nasıl bir yeri var?
Çocukluğumdan beri müzikle iç içeyim. Annem sahnede şarkı söyleyen bir kadındı, kendisi şu an hemşire müzikle ilgilenmiyor ama hayatının kısa döneminde bağlama da çalmış. Benim aslında çocukluğumda bir enstrümanla tanışmam veya kursa gitmem söz konusu olmadı ama lise ve ilkokul dönemimde hep okul gösterilerinde sahne aldım. Lisede belli mekanlarda sahne aldım. Sonra hayatın getirdikleri diyeyim artık. Aile hayatımız biraz sıkıntılıydı, annemle babamın boşanma süreci çok uzun sürmüştü. Bu yüzden müzikle ilgilenemedim. Ben duygusal bir insanım ve duygusallaştığım zamanlarda bir şey üretemiyorum. 18 yaşında eşimle tanıştım. Evlenmeye karar verdik, bu benim için dönüm noktasıydı çünkü önceden birilerinin yanında şarkı mırıldanamazken onun sayesinde şarkı söylemeye alıştım. Birlikte büyüdük aslında, beni yüreklendirdi ve bu sayede üretmeye de başlayınca bir şeyler olacağına inandık.
Profesyonel olarak da bu şekilde başladın o zaman?
Aslında müzikte profesyonellik diye bir şey olduğuna inanmıyorum çünkü kendinizi sürekli geliştiriyorsunuz. En azından sürekli öğrenmeye çalışıyorum. Eskiden bununla ilgili eğitim almayı çok isterdim ama şu an şan, gitar ve piyano dersiyle kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Üreten birisi olduğum için sesimi geliştirmek istiyorum çünkü müzikte en önemli enstrüman sesimiz.
Harika. Peki daha önce sahne deneyimin olmuş muydu?
Sahne deneyimim İzmir’de, Tire’de, Manisa’da küçük bar tarzı yerlerde ve otellerde eğitimim olmadan sahne almıştım.
“1 YILDA 700 BESTE YAPTIM”
Kördüğüm şarkısıyla tanınmaya başladın ama aslında başka şarkıların da var. Neden bu şarkıyla çıkmak istedin?
1 yıl içinde 700 beste yaptım ben. Onların içinden seçmek zor oldu benim için. Galiba ben geçmişte yapamadığım şeyleri içimde biriktirmişim.
1 yılda 700 beste yapmak mı? Aynı zamanda üniversitede okuyorsun, bayağı zor olmalı.
Aynı zamanda da anneyim. Anne olmak zaten günün yarısını, 12 saatini silmek demek (Gülüyor).
Peki 700 beste içinden Kördüğüm’ü nasıl seçtin?
Daha önce de beste paylaştığım olmuştu ama Kördüğüm benim içlerinden en inandığım parça oldu. YouTube’ta Berk İşgören ve Emir Bilgin ile amatör müzik yapıyorduk. Ben bestelerimle çıkmak istiyordum, Berk de bu işleri bildiği için beni yönlendiriyordu. Bir gün baktık ki attığımız parçalar çok kişiye ulaşmıyor. Bunu düşündüm ve o an Kördüğüm’ü yayınlamak istedim. O an buna inandım, bu anlık bir düşünceydi. Altıncı hissim kuvvetlidir. Sonuçta şarkıyı ilke defa stüdyoya girmeden, kayıt almadan, mikrofonumuz olmadan telefonla çekip paylaştık. Şarkı YouTube’da bir ivme yakaladı, şirketler bize ulaştı ve içimize sinen şirketi seçtik.
Aa, TikTok ile başlamadın yani?
Evet, maceram YouTube ile başladı.
TikTok’ta işlerin nasıl gelişti peki?
Benim kardeşim gibi bir arkadaşım var, ismi Emrah. O TikTok fenomeni olduğu için “Abla sen de TikTok hesabı aç, oradan güzel ilerlersin; zaten şarkı YouTube’da tuttu” dedi. Yani benim TikTok’taki aktivasyonum 2 aylık. Onun öncesinde TikTok’ı çok kullanmazdım.
TIKTOK’TA TÜRKİYE REKORU KIRDI!
Ama şarkı TikTok’a da düşünce oradan da bayağı bir takipçin oldu. Hatta rekor kırmışsın TikTok’ta.
Evet Türkiye rekoru kırdım (Gülüyor)
Müzikonair olarak seni tebrik ediyoruz (Gülüşmeler). Peki şarkıyı sana yazdıran his neydi? Senin sosyal medya paylaşımlarına baktığımızda da duygusal olduğun anlaşılıyor ama tam olarak ilham kaynağın neydi?
Yaşadığımız geçmiş bizim için çok güzel bir ilham kaynağı. Hayatımda belki de 40 yaşında bir insanın biriktirebileceği kadar anı biriktirdim. Annemle babam beni seviyorlardı ama kendi aralarındaki problemli evlilik manevi konuda problem yaşamama sebep oldu. Kördüğüm’ün hikayesi bende çok derin. Sevgiliyle olan aşkı anlatmıyor şarkı. Bazen yazdığınız şeyleri hayatın hangi evresinde yazdığınızı fark edemiyorsunuz. Ben şarkıları her okuduğumda ne hissettiğimi, kime yazdığımı o an fark ediyorum. Kördüğüm, baba-kız aşkına yazılmış bir şarkı aslında. Annemle babam boşanma evresindeyken babam beni hiç aramamıştı. Bu şarkıyı da babama ulaşamadığım için yazmıştım.
Peki sence bu başarıyı nasıl elde ettin? Mesela Google’a senin adını yazdığımızda hemen yanında “Kördüğüm” şarkısı çıkıyor.
Aslında sosyal medyanın da etkisi olabilir. 1,5 yıldır Instagram kullanıyorum ve birçok insan bana yakından tanıyormuş gibi davranıyor. Mesela hep içimden geçenleri paylaşıyorum, genelde duygulu şeyler paylaşıyorum. Birisi bana mesaj dahi atsa ona küçük bir gülücük bile olsa atarım. Belki insanlar bu şekilde samimi buldular beni. Genelde onların da yaşadığı şeyi sözcüklere dökebildiğinizde onlar da sizin gibi hissediyorlar. Bu şekilde onlar da çevrelerine yaydılar, ben bu şekilde geliştiğini düşünüyorum.
Sosyal medya sayesinde yükselen kişilere bir süre sonra güvensizlik de oluşabiliyor. Mesela Norm Ender’in “Mekanın Sahibi” şarkısı sosyal medyada rekor kırdı, ya da Fatih Bulut’un “Çok Sevdim Yalan Oldu” şarkısı dünya listelerine girdi. Ama sonradan şarkılarla ilgili sahtecilik iddiaları gündeme geldi. Bu tip durumlar sosyal medyanın kaderi gibi artık. Sen de sosyal medyayla yükseldin, bunu bir risk olarak görüyor musun? Sanatçı için sosyal medya güvenilir bir mecra mı sence?
Her şeyimiz çok çabuk deşifre oluyor. Aslında çabuk tüketiliyor. Mesela eskiden bir sanatçı çıktığında televizyonda ayda bir, haftada bir magazin programlarında sanatçıları tanıyorduk ama şimdi sanatçının elinde telefon diye bir şey var. İnsanlar o kişiyi hem tanımak istiyor hem de merak etmek istiyor. Bu ikisini dengeli yapmak lazım. Sosyal medyası güçlü olan ünlüler var ama şarkı benzerliği hakkında da şöyle düşünüyorum. Toplamda 12 tane nota var, melodiler birbirine benzeyebilir. Ama tabii hiçbir şarkı birbirinin birebir aynısı değil, küçük yerlerde fark olabiliyor. Belki bunun çalıntıyla da alakası yok. Belli bir alt yapı var ve onu belli bir site üzerinden atıyorum Ozan Çolakoğlu da alabiliyor herhangi bir DJ de aranjör de satın alarak faydalanabiliyor. O yüzden bu olabilir, bence sanatın her türü güzel.
“YILIN ŞARKISI YA DA EN İYİ BESTECİ ÖDÜLÜNÜ ALMAK İSTERİM”
Peki TikTok hakkında ne düşünüyorsun? Oradaki kitleyi genel olarak olumsuz eleştiriyorlar. Senin şarkını da sonuçta oradaki kitle sonuçta söylüyor. Bu durum seni olumsuz etkiler mi, bu durumu bir risk olarak değerlendiriyor musun?
Kötü kullandığımızda bütün sosyal medya mecraları kötü bir yere gidebiliyor. TikTok’u çok güzel kullanan insanlar da var. Hatta TikTok’la yürüyüp dizilerde oynayan, sahneye çıkıp şarkı söyleyen insanlar var. Bence bu kullanımla alakalı olan bir şey, kişiden kişiye göre değişiyor. Sonuçta herkes kendisine yakıştırdığını yapmak ister. Ben bizim şarkıyla alakalı çok absürt bir şey görmedim. Genelde paramparça olmak, yıkılmak tarzında video çekiyorlar. Ama TikTok’ta da amaca uygun olmayan şeyler var belki de komik olmak için yapıyorlar ama belli noktadan sonra gençlere kötü örnek oluşturacak şeyler yapılıyor. Ama şimdi dizilerde, filmlerde, YouTube’ta da var benzer şeyler. Eleştirmeye kalkarsak her mecradan bir şey buluruz.
Tanınmak gibi özel bir isteğin var mıydı yoksa her şey doğal seyrinde mi gelişti?
Ceren Cennet olarak tanınmayı değil de daha çok şarkılarımla insanların kalbine girmeyi istiyordum. Şu anda da çok şükür yavaş yavaş olduğunu fark ediyorum, şarkılarım dillerden dillere dolanıyor. Hissettiklerimin o insanların da kalbine dokunması ve hikayelerimizin bir yerde kesişmesi beni çok mutlu ediyor. O yüzden daha çok ben aslında piyasada besteci olarak yer almak istiyorum. Mesela gelecekte mesleğimde ilerlersem en iyi kadın sanatçı ödülünü değil de yılın şarkısı ödülünü ya da en iyi besteci ödülünü almak isterim. Duygularımı bestelerle dökmeyi çok seviyorum. Kimseyle tartışmam, bağırmam ama oturup yazarım. Okuyan kişi “keşke bana bağırsaydı” diyebilir, sözlerim o kişiyi ince bir dille kırabilir.
“O GÜN KENDİMİ ÖZEL HİSSETTİM”
Kördüğüm’ün klibini Galata’da çektiniz. Galata’da insanlar fotoğraf çekilmek için kuyruğa girerken zor olmadı mı çekimler?
Galata’da çekmek zordu açıkçası çünkü insanlar geçecek yer aramaya çalışıyorlardı. Hatta birisi kameranın önünden geçerek “Geçerim geçerim” falan dedi (Gülüyor). Bu şekilde problemler oldu ama her şeye rağmen güzeldi.
Klip çekimleri kaç günde bitti?
1 gün sürdü ama çok hızlıydık, koşuşturmacalı geçti. Bütün ekip peşimizdeydi.
Senin ilk deneyimindi, nasıl hissettin?
O gün kendimi özel hissettim. Elinde giysilerle herkes arkanızdan koşuyor falan, kendinizi özel hissediyorsunuz o an. Zaten insanlar bize bakıyordu, “Bu kim?” diye merak ediyorlardı. Güzeldi, eğlenceliydi.
Sonuçta YouTuber tarzı bir işin vardı daha önce, seni orada tanıyanlar oldu mu?
Evet tanıyanlar oldu, uzaktan el sallayanlar da oldu. Ama şu an daha çok oluyor. Geçenlerde bir kozmetik mağazasına girdim, oradaki bir kadın benimle fotoğraf çekilmek istedi. Ama bu durumlarda çok utanıyorum ama sanki ben onunla çekilmek istermişim gibi oluyor (Gülüşmeler). Böyle şeyler olunca insan kendisini güzel hissediyor. Değer görmek güzel bir şey. Halkın da bu devirde birini gönlüne koyması çok kolay bir şey değil o yüzden sevebildilerse ne mutlu bana.
“SEZEN AKSU VE YILDIZ TİLBE KADAR BAŞARILI İŞ YAPMAYI İSTERİM”
Peki seni ilerde hep slow şarkılarla mı göreceğiz? Genel olarak tarzın öyle gibi ama sen neler söylemek istersin?
Aslında hit şarkılar da var. Zamanla bir şekilde yeni projelerle yavaş yavaş ilerleyeceğiz. Bir anda hepsini sunma şansım olsa keşke.
Birlikte çalışmak istediğin ünlü isimler var mı?
Aranjör olarak Emrah Karaduman’la çalışmayı hep hayal etmişimdir.
Senin tarzına da yakın gibi duruyor…
Evet, hep hayal ettiğim bir şeydi ve insanın hayal edip de ulaşamayacağı bir şey olduğunu zannetmiyorum. Bir Sezen Aksu, bir Yıldız Tilbe kadar başarılı işler yapabilmek ben de çok isterim; asla onlar gibi olamayız çünkü onların yeri başka. Ama onlar kadar başarılı işler yapabilmeyi çok isterim.
“İLERDE BENİ BİR SOSYAL SORUMLULUK PROJESİNDE GÖREBİLİRSİNİZ”
Gelecekteki projelerin neler?
Sokak hayvanları için, kimsesiz çocuklar için yazdığım çok güzel şarkılar var. Onları da zamanla çıkarmayı istiyorum ama şimdilik daha popüler müzikten ilerleyelim diye düşünüyoruz.
Acaba bir sosyal sorumluluk projesinde görebilecek miyiz seni ilerde? (Gülüşmeler)
Ben kesinlikle görürsünüz diye düşünüyorum çünkü ben sokakta gördüğüm bir hayvanı hemen eve alan bir insanım. Bu zamana kadar 7-8 tane hayvan besledik. Şu anda kedim var evde, onu da sokaktan aldık, hastaydı şu anda iyileşiyor. Bütün günümü, aylarımı, yıllarımı bu işler için geçirebilirim.
Bayağı duyarlı birisin…
Çocuklara, hayvanlara yardım ederek günlerimi geçirebilirim.
Harika. Peki, son olarak Müzikonair takipçilerine neler söylemek istersin?
Müzikonair takipçilerine öncelikle Kördüğüm’ü dinledilerse çok teşekkür ediyorum. Beni gönüllerine sarabilirlerse ve Kördüğüm’ün duygularını hissedebilirlerse ne mutlu bana. Hepsine çok teşekkür ediyorum, selamlar ve sevgiler göndermek istiyorum.
Serap ILGIN | Müzikonair