Uzun zamandır, beğenilen sahne performanslarıyla müzik sektöründe yer alan Begüm Obiz, geçtiğimiz aylarda “Sen Söyle” adlı şarkıyı piyasaya sunmuştu. İlk teklisiyle beğeni kazanan başarılı şarkıcı, geçtiğimiz günlerde ikinci teklisi “Aşık Gibi”yi müzikseverlerle buluşturdu.
Yeni şarkınız “Aşık Gibi” hayırlı olsun. Bize, şarkının ortaya çıkış sürecini anlatır mısınız; bu projede kimlerle çalıştınız?
Sen Söyle ve Aşık Gibi, sevgili Mustafa Ceceli’yle birlikte seçtiğimiz ve düzenlemesi ona ait olan şarkılar. Şarkı arayışına girmişken çok şanslıyım ki bu muhteşem iki şarkıyı bulduk. İkisi de içimde barındırdığım bütün Begüm’leri yansıtan şarkılar oldu. Mustafa çok başarılı bir müzik adamı, bana ve şarkılara katkıları göz ardı edilemez boyutta. Aşık Gibi’nin söz ve müziği Özlem Güneykaya’ya ait. Özlem’in kalemini gerçekten çok beğeniyorum. Enstrüman kayıtlarında da Mustafa’nın yani sıra Türkiye’nin en başarılı isimleri Cengiz Tural, Birkan Şener, Derya Türkan yer aldı ve sihirli dokunuşlarıyla şarkımı güzelleştirdiler.
Şarkıyla ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz; izlenme sayıları ne durumda?
Şarkıyı dinleyen herkes mest oluyor diyebilirim. Sözleri ayrı etkileyici, müziği ayrı, klibi ayrı. Ben o kadar içime işleyerek söyledim ki, insanlara bu duygunun çok fazla geçtiğini düşünüyorum. Şarkı dinlendikçe daha da sevilecek bir formda. Şu ana kadarki izlenme sayıları bizi fazlasıyla mutlu ediyor ancak biraz daha kış mevsimine hizmet edeceğini düşünüyoruz. Radyolarda da kışın bol bol dinleyeceğiz gibi duruyor.
Bir projeye başlarken, seslendireceğiniz şarkıyı seçmek için ne gibi kriterler belirliyorsunuz?
Müzik tarzıma, hislerime, ses rengime ve yapısına, karakterime ne kadar uyumlu olup olmadığıyla ilgileniyorum tabii ki. Fazla popüler ve endüstriyel ürünler yaratmak değil önceliğim, tamamen kendimi şarkının yarattığı dünyaya ait hissetmek.
Hayatın birçok alanında olduğu gibi müzik de gün geçtikçe dijitalleşiyor ve dijital alt yapılı şarkılar büyük ilgi görüyor fakat siz böyle bir ortamda, “Aşık Gibi” ile tabiri caizse akustiğin dibine vurmuşsunuz. Bu tercih bir stratejinin ürünü müydü yoksa tamamen müzikal zevkinizle mi alakalıydı?
“Sen Söyle” ağırlıkla dijital bir altyapıya sahipken “Aşık Gibi” akustik bir formda evet. Ben müzik kariyerimde kendimi sınırlandırmak istemiyorum. Mevcut konumuma uyum sağlayabilecek olan hemen her şeyi deneyimlemek istiyorum. Trendlerin ne olduğunu kovalamak, yapmak istediğim işlerin önüne geçsin istemiyorum. Akustik şarkı da yapmak istiyorum, elektro pop da deneyimlemek istiyorum, retro soundlar da.. Müzik sonsuz olanaklar sunuyor her müzisyene. Kendi tarzımda var olabilecek hemen her şey benim için mümkün.
Peki, sahnede ya da bir albümde “Asla söylemem.” dediğiniz bir şarkı ya da ilgilenmek istemeyeceğiniz bir müzik türü var mıdır?
Asla söylemem değil de, asla beceremem ve söyleyemem galiba dediğim bir tür var o da rap. Dinlemeyi çok severim ama kabiliyetim olmadığı için deneyimlemekten çekinirim sanırım.
Onun dışında hemen her tarza yakınlık duyabilirim, tamamen proje ve duymak isteyeceğimiz soundların başarısıyla alakalı olur bu durum.
Sahne performansınız çok methediliyor. Bu alanda iddialı olduğunuzu da biliyoruz. Peki sizi farklı kılan özelliğiniz nedir; bir sahne sanatçısı için olmazsa olmaz özellikler nelerdir?
Teşekkür ederim metheden herkese öncelikle. Benim çok piştiğim, çok fazla antrenman yaptığım bir alan canlı performanslar ve sahneler. Sesim veya müzikalitem herkesin beğeni filtresine göre değişir ancak tek laf ettirmeyeceğim kısım sahne enerjimdir. Beni Begüm Obiz olarak tanıtan da bence bu. Dinleyiciyle bütünleşip onların ruh haline en uygun ortamı yaratabildiğimi düşünüyorum.
Teknolojinin ilerlemesi ve özellikle de sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, müzik sektöründe adeta bir şarkıcı enflasyonu ortaya çıktı. Sizce bu durum müzik sektörü için olumlu mu yoksa olumsuz bir durum mudur?
Hem olumlu hem olumsuz yanlarıyla değerlendirmek gerekiyor bu durumu. Birçok üreticiyi tanımamıza, onların da üretimlerini rahatlıkla dinleyiciye ulaştırmasına olanak sağladı dijital dünya. Analog çağda sadece belli başlı isimleri bilir ve dinlerdik. Çok farklıydı parametreler ama şu an binlerce milyonlarca ürün var bize sunulan. Beni teknolojik çağda rahatsız eden tek şey kalitesiz bir ürüne de korkunç bir sevgi ve ilgi beslenmesi ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi.