Özellikle entelektüel camiada hep tartışma konusu olan arabesk şarkılar, son yıllarda sık sık yeniden yorumlanarak karşımıza çıkıyor.
Farklı stili ile müzik piyasasında dikkatleri üzerine çeken Elif Kaya’nın, Müslüm Gürses cover’ı olan “Bir Bilebilsen” şarkısı sosyal medyada 33 milyon izlenme sayısına ulaştı. Dikkatleri çeken bir başka konu da, özellikle entelektüel camiada hep tartışma konusu olan arabesk şarkıların son yıllarda sık sık yeniden yorumlanması.
Hatta müzik piyasasına yeni adım atan yıldız adaylarının ve birçok sanatçının da mesleklerinin ilk yıllarında eski arabesk şarkılarla gündeme geldikleri görülüyor.
Son yıllarda cover yapılarak rekor izlenme sayılarına ulaşan arabesk şarkılara buradan ulaşabilirsiniz.
ARABESK – ROCK SENTEZİ
Emre Aydın ve 6. Cadde’nin, Sabuha (İbrahim Tatlıses) ve Ogün Sanlısoy’un, Ben de Özledim (Ferdi Tayfur) gibi şarkıların adından söz ettirmeye başlamasının yanı sıra; arabesk ve rock müziğin gerek tavır, gerekse yapı olarak birbirine yakın olduğunu düşünen birçok rock grubu, eski arabesk şarkıları yorumluyor.
Gripin, Dalgalandım Da Duruldum (Müslüm Gürses); Seksandört, Dokunma (Orhan Gencebay); Zakkum, Aldanma Çocuksu Mahsun Yüzüne (Müslüm Gürses); Manga, Ya Evde Yoksan (Orhan Gencebay); Hayko Cepkin, İtirazım Var (Müslüm Gürses); Athena, Bir Araya Gelemeyiz (Orhan Gencebay) gibi şarkılarla yeni bir tarz yaratmaya çalıştı.
Ve son yıllarda arabesk şarkılar, rock konserlerinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmeye başladı. Duman – Olmadı Yar (Müslüm Gürses); Kıraç – Yıldızlar da Kayar (Ferdi Tayfur) gibi şarkıların söylendiği ve özellikle üniversite kampüslerinde öğrencilerin yoğun ilgisini gören konserlerin video kayıtları sosyal medyada rekor izlenme sayılarına ulaştı.
POP COVER’LAR
Kuşkusuz sadece rock alanında arabesk cover yapılmadı. 90’larla birlikte pop ve arabeskin iç içe geçmesiyle Berkay, Beni Benden Alırsan (İbrahim Tatlıses); Işın Karaca, Ben İnsan Değil Miyim (İbrahim Tatlıses); Demet Akalın, Ben De Özledim; Sezen Aksu, Tanrı İstemezse (Müslüm Gürses); Vokaliz, Yalnızım Dostlarım (İbrahim Tatlıses), Tan, Yıldızlar Da Kayar (Ferdi Tayfur), Ajda Pekkan, Kaderimin Oyunu (Orhan Gencebay); Yıldız Tilbe, Dur Dinle Sevgilim (Ferdi Tayfur) gibi çalışmalar ile ve sosyal medya kullanımın artmasıyla şarkılar büyük izlenme sayılarına ulaştı.
ARABESK DÖNEMİN BAŞLANGICI
Sevemedim Karagözlüm, Sabır Taşı, Goca Dünya gibi bestelerle müzik dünyasında besteci ve bağlama virtüözü olarak adını duyuran ve aynı zamanda Arif Sağ ile o dönemlerde ev arkadaşlığı da yapmış olan Orhan Gencebay’ın; Bir Teselli Ver, Başa gelen Çekilirmiş, Hor Görme Garibi gibi ilk örneklerini verdiği arabesk müziğin serüveni 1968’de başlıyor.
İlk zamanlarda Türk Sanat Müziği okuyarak solistlik yapan Müslüm Gürses, İstanbul’a tiyatrocu olmak için gelen Ferdi Tayfur ve inşaat işçisiyken söylediği türkülerle fark edilen İbrahim Tatlıses’in de şöhret haline gelmesiyle birlikte arabesk müzik, ülke genelinde sayısız albüm satışlarıyla yaygın bir dinleyici kitlesine ulaşmaya başladı.
“DOLMUŞ ŞARKICILARI”
Konserlerde izdihamlar yaşanıyor, kapılar kırılıp çatılara çıkılıyordu… Ferdi Tayfur; halkın yoğun ilgisinin yanı sıra dolmuş, otobüs ve taksi şoförlerinin kontak kapatıp konserine gitmesi sonucu konser verdikleri günlerde adeta ulaşımın durduğunu anlatıyordu.
70’LER
70’lerde ilk etkisini rock müzik üzerinde gösteren arabesk müzik esintileri Erkin Koray’ın bir çok şarkısında kendini gösterdi. Estarabim, Arap Saçı, çöpçüler vd. eserleri gerek “sound” olarak gerekse de yazılan şarkı sözleriyle arabesk izler taşıyordu. Orhan Gencebay’la beraber elektro bağlamayı kazandıran Koray, bazen gitarını kapıp Orhan Gencebay şarkılarına destek olurken Gencebay da bazı şarkılarında bağlama ile ona eşlik ediyordu.
Arabesk müzik Yeşilçam’da da etkisini iyiden iyiye artırarak müzikli arabesk filmleri furyasını da beraberinde getiriyordu. Öyle ki, Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nde, yasaklı tek filmi olan Derdim Dünyadan Büyük’ün gösterimi sırasında Yılmaz Güney’le bir anısını anlatan Orhan Gencebay, “Bana ‘Bundan sonra gel ağabey/kardeş beraber çalışalım. Ben senin patronun gibi değil, aynı çatı altında yönetmenin de olayım’ dedi. ‘Ne güzel olur Yılmaz ağabey’ dedim. Ben yıllardır tanıyordum zaten, çok da sevdiğim birisiydi. Karar verdik fakat bir olaylar oldu o hapishaneye girdi. Ondan sonra biz tabi Yılmaz ağabeyle üzülerek bir araya gelemedik.” diyordu.
80’LER VE ÇALKANTILI DÖNEM
80’lerle birlikte, “kontrolsüz güç güç değildir” söylencesine uygun olarak arabesk müziğin iyice rayından çıkmaya başladığı söylenir. Küçük şarkıcılar döneminin de başladığı zamanlarda gazinolarda sayısız çocuk şarkıcı sahne almaya başlamıştı. Yapımcıların çeşitli satış ve pazarlama taktikleriyle bir çoğunun albümleri de ilgi görüyordu.
“İLYAS BEY BEY EŞİNİ SAHNEYE ALALIM”
Diğer yandan, ‘ağlama’nın yanında eğlenceyi de getiren tavernalar dönemi de başladı ve piyanist-şantörler hemen her ocakbaşında müzik yapar hale geldi. İlyas Bey ve eşinin dansa davet edildiği, yenilip içme seslerinin duyuldu kasetler doldurulmaya başlandı.
Her ne kadar kendini arabeskçi olarak görmediğini söylese de Orhan Gencebay ile batı müziği icra edenler arasında sert tartışmalar yaşanıyordu. Bu tartışmalar tv programlarına yansıyordu. Konu üzerine mikrofonları Cem Karaca’ya uzatan gazeteciler, “Biraz tarafsız düşünelim. Müslüm Gürses’in söylediği şarkı ile Ray Charles’in seslendirdiği Blues arasında hiçbir fark yok!” yanıtını alıyordu.
Müzikte yaşanan bu kaos döneminde İdil Biret’in 5000, Beethoven’ın 5. senfonisinin 500 satar hale gelmesi müzik çevrelerinin sert eleştirilerine neden oluyordu. Batı tarzı müzik yapanlarla arabesk müzik yapanlar arasında da kıyasıya bir çekişme başladı. Hatta intihal olduğu iddiasıyla mahkeme kapılarının aşındırıldığı durumlar yaşanıyordu. Mor Ve Ötesi grubunun da yeniden yorumladığı Fikret Kızılok şarkısı Sevda Çiçeği’nin kendi şarkısı Tanrıya Feryat’tan uyarlandığını söyleyen Gencebay ile Kızılok mahkemelik olmuştu.
Arabesk müziğe tepkiler de vardı. Fransa’daki bir konserinde “Arabesk’e inat” şarkısına yer veren Esin Afşar, “Bana Fransa’da verilen önem kendi ülkemde verilmiyor. Eskiden kasketlisi, eşarplısı konserlerime koşardı. Şimdi aynı kitle arabeskçi oldu” eleştirisinin yanı sıra, “Ülkenin müzik beğenisini belirlemede ölçü olmaz. Arabeske alternatif müzik üretilmesi gerekir” diyerek genç müzik topluluklarının önemini vurguluyordu.
‘POLİTİK ARABESK’ Mİ YOKSA PROTEST Mİ?
80’lerin sonuna doğru sözlerinde umut ve mutluluk öğeleri taşımaya başlayan arabesk şarkılar farklı formlarda yorumlanmaya başlandı. Dinleyici kitlesi ve sözleri nedeniyle arabesk olarak değerlendirilse de müzik eleştirmenlerinin senfonik orkestra kullandığını belirtip arabesk olarak nitelemediği Ahmet Kaya albümleri 80’lerin sonuna doğru satış patlaması yaşadı. Kaya, kendine arabeskçi denmesini şöyle eleştiriyordu: “Bana arabeskçi diyorlar. Siz hiç bir buçuk yılda 78 kez yargılanan arabeskçi gördünüz mü? İsterseniz Ferdi Tayfur’a bir sorun.”
Bazı Marksistlerce ‘ticari’ olmakla suçlanan Kaya, 12 Eylül darbesinin sillesini yiyen sol kesimden eleştiriler alsa da genç devrimcilerin büyük bölümünün beğenisini topluyordu. Bir milyon satış yakalayan Kaya, “genç devrimci”lerin sayısı düşünüldüğünde hayranlarının doğal kitlesinin ağırlıklı olarak farklı kitlelerden oluştuğu anlaşılıyordu.
İster özgün, ister arabesk, ister protest denilsin, o yıllarda Kaya’nın karşısına müzikal açıdan aynı ama politik ve toplumsal açıdan ‘sükunet’i temsil eden Fatih Kısaparmak çıkarıldı ve kısa sürede önemli bir dinleyici kitlesine ulaştı.
90’LAR
1990’larda özel televizyonların çıkmasıyla birlikte; kendilerini jiletleyenlerin, “güzel kafa”yla sahneye atlayanların görüntüleri eşliğinde arabesk konserlerindeki madeni keşfeden TV programcıları, jilet esprileri endeksli programlarıyla arabesk müziği kanallarına taşıdı. Hatta Müslüm Gürses o yıllardaki Gülhane konserinde sahneye çıkınca, “Biz neymişiz, haberimiz yok” diyordu. Arabesk kültürü git gide Televole programlarının kaymak malzemesi haline geliyordu.
‘FANTEZİ MÜZİK’ DÖNEMİ
Kuşkuşuz 90’larla başlayan fantezi müzik akımı toplumda bir kafa karışıklığına yol açtı. Popçu diye tanıtılan şarkıcılar arabesk ağzıyla şarkılar okuyordu. Bizzat arabesk cover yerine batı müzik aletlerinin kullanıldığı arabesk şarkılarla arabeskin ‘kare as’larının karşısına rakip olarak çıktılar. TV’lerde özel kanalların pompaladığı pek çok fantezi müzik şarkıcısı türedi.
ÇAĞDAŞ SANAT EYLEMİ
Arabesk müzik öyle büyük bir kitleye ulaşmıştı ki artık, Leonardo Da Vinci’nin Son Akşam Yemeği tablosunu sahneye taşıyan sanatseverler yoğun bir katılımın olduğu törene Müslüm Gürses’i de çağıracaktı. Sanatseverler, çağdaş sanatta eylem adını verdikleri geceyi daha önce Afife Jale Tiyatrosu’nda sahnelemiş ve katılımın son derece dar olmasından ötürü böyle bir yöntem denemiş ve başarılı olmuşlardı.
YENİ ARAYIŞLAR
90’ların sonuna doğru yol ayrımına giren arabesk şarkıcılar şarkılarında “pop sound”u yakalamaya çalıştı. Kuşkusuz İbrahim Tatlıses bu konuda büyük başarı yakaladı. Akdeniz Akşamları, Yemin Ettim gibi pop şarkıları yeniden yorumladı. Albümleri rekor satışlara ulaştı. Her yaptığı olay olan Tatlıses magazin dünyasının da yıldızıydı.
Müslüm Gürses de hayranlarının yoğun tepkileri arasında müzikte yeni denemeler yapmaya başlıyordu. Murathan Mungan’ın desteğiyle oluşturulan proje kapsamında, Aşk Tesadüfleri Sever albümü piyasaya sunuluyordu. Gürses albümde Bob Dylan, David Bowie ve Björk şarkıları söylemişti. “Müslümcü” kitlenin pek de “dinleyesi”nin gelmediği albümle birlikte Gürses, müzik camiasından adeta iade-i itibar gördü.
ARKA PLANDAKİ İSİM
“Arabesk’in ordinaryusu” olarak görülen Burhan Bayar, İbrahim Tatlıses’ten Sezen Aksu’ya kadar bir çok sanatçının arkasındaki adam olarak biliniyor. Çocukluk arkadaşı Müslüm Gürses’in bağlama çalmak istemesi üzerine kaval çalmaya başlayan Bayar, 22 yaşında Gürses’e yaptığı albümle müzik dünyasında adından söz ettirmeye başladı. Mutlu Ol Yeter, Yıkılmışım Ben, Kurşuna Gerek Yok, Gülüm Benim, Hasret Rüzgarları, Küskünüm, Seni Yazdım Kalbime, ve daha bir çok eseriyle albümlerin satış rekoru kırmasını sağladı. Bütün film müziklerini de yaptığı İbrahim Tatlıses’in pek çok hit şarkısının mimarı olan Bayar, Ahmet Kaya ile 5 albüm yaptı ve Hüseyin Altın, Gökhan Güney Kibariye, Emrah, Kamuran Akkor, Mine Koşan Vahdet Vural gibi bir çok sanatçıyla beste ve albüm çalışmaları yaptı.
Kaynak: OdaTv