Taverna müziğinin usta isimlerinden Atilla Yelken, Hürriyet gazetesinden Eda Solmaz’a verdiği röportajda müzik hayatına nasıl başladığı, şarkıları ve müzisyenler ile ilgili düşünceleri hakkında konuştu.
Ailem İzin Vermemesine Rağmen Beyoğlu Kaçamakları Olurdu
Atilla Yelken, müzik kariyerine nasıl başladığını şu cümlelerle anlattı: “60’larda 17’li yaşlara gelindiğinde The Beatles ve The Rolling Stones dinlemeye başladık. 3 gitar, 1 bateriyle grup kurduk. Ayzer ile ben, Pendik’ten çıkıp profesyonel olduk. O zaman şimdiki gibi barlar yoktu. İlk çalacağınız yer düğün salonuydu. Arada sırada ailemin izin vermemesine rağmen Beyoğlu kaçamakları olurdu. Oradaki bar ve pavyonlarda çalabilmek profesyonelliğe önemli adımdı”
Gözler Kalbin Aynasıdır Bir Seneye Yakın Plak Listelerinde Kaldı
‘Gözler Kalbin Aynasıdır’ şarkısıyla tanındığını belirten Yelken, “82’de plak şirketi sahibi Ferdi Özbeğen’le yarışacak bir albüm yapmamızı istedi. O zamanın en iyi bestecisi Ahmet Selçuk İlkan ve Selami Şahin’di. Onlardan 8 şarkı aldık. Bunlardan biri de ‘Gözler Kalbin Aynasıdır’. O şarkı bir seneye yakın plak listelerinde kaldı. Arabeske kravat taktıran adamım” dedi.
Atilla Kaya Yaşasaydı Cengiz Kurtoğlu Diye Biri Olmazdı
Sanatçı, bazı usta müzisyenleri de şu sözlerle değerlendirdi: “Ferdi Özbeğen, dünya beyefendisi, dünya iyisi bir müzisyendi. Ümit Besen’in farklı bir ağır abiliği vardı. Hatta 80’li yıllarda Ümit Besen’i sahnede konuşturamazlardı. Birisi bir şey söylediğinde yüzü kızarırdı. Atilla Kaya diye bir tavernacı arkadaşımız vardı. Kendine bakmayıp erken yaşta vefat etti. Kendine baksaydı ve daha uzun yaşasaydı, Türkiye’de Cengiz Kurtoğlu diye biri olmazdı. Büyük iddiamdır.”