Bestekar ve müzisyen Can Pulat hakkında bilmediklerinizi, merak ettiklerinizi Müzik Onair’den Sevtap Gül özel röportajında sizler için sordu.
Can Pulat kimdir? Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Öncelikle 28 yaşındayım ve şu aralar kendimi otuz yaş psikolojisine hazırlıyorum. Her yaşın ayrı bir güzelliği olsa da aynalar bu konuda aynı görüşte olmayabiliyor. Bu sebeple gençliğimi doyasıya yaşamayı seviyorum. Tabandan tavana tüm eğitimlerimi Almanya’da tamamladım. Üniversiteden mezun olduktan sonra her ne kadar ticari hayat beni içine çekmiş olsa da sanat daima en önemli ideolojim oldu. İşte, şimdi o noktadayım. Avrupa’da dört ayrı restorana sahibim; tümünün işletmeciliğini bizzat yürütüyorum. Müzikten sonra aşkı tarif edebilen en etkili sanatın aşçılık olduğu inancındayım. Mesleki olarak aşçılığı tercih etmiş olmasam da dünya mutfağına tümüyle hakimim ve mutfağa geçtiğimde harikalar yarattığıma inanıyorum. Bir de moda tasarım yönüm var; ileri de ticariye döneceği kesin gibi görünse de şimdilik onu hobilerim arasında geçirmek daha doğru olur kanaatindeyim.
Bu arada cümlenizin içinde iki yerde AŞK kelimesi geçti. Müzik ve yemek dışında kalbinizde gerçek bir AŞK var mı?
Aşk yok, bir süre de olmaması gerekiyor. Tabi ki bu benim düşüncem, kader ne yazdı ise neticede o olacaktır. Sadece sanatım ile alakalı yoğun ve tempolu bir döneme girdim; bu sürecin içine aşkı sığdırmak çok mümkün görünmüyor. Önce, ideallerimin peşinden koşmalıyım ve hedefe odaklı ilerlemeliyim. Aşk, hedef şaşırtabilir.
Müziğe nasıl başladınız? Bu yeteneğinizi ilk ne zaman ve nasıl fark ettiniz?
Henüz 3. Sınıftaydım. Müzik dersinde söylediğim tek bir şarkı, o dönem beni sadece sınıfın değil okulun da minik yıldızı haline getirdi. Nerede bir etkinlik olsa illa ki orada adım anılıyordu. Tabi ki, ses zamanla oturan bilimsel bir yapıya sahip. Ergenliğin devamında gelen süreçte ses rengim netlik kazandı ve müzik yaşamıma klasik müzik branşında tenor olarak devam etme kararı aldım.
Basında yer alan haberlerden Avrupa’da yaşayan bir kısım saygın müzik otoritesi tarafından Enrico CARUSO’nun 21. Yüzyıl taht adayı olarak gösterildiğinizden haberdarız. Bize biraz bundan bahseder misiniz?
Aslında bazı şeyler abartıldı. Avrupa’da birçok klasik müzik korosu ile ya da müzikalde sahne aldığım ve sololarda takdir gördüğüm doğrudur. Buna binaen Avrupa’da yaşayan kimi saygın hocalarımız sağ olsun bana böyle bir yakıştırmayı takdir buyurmuşlar. Sanatçının gıdası iltifat ve alkış; haliyle mutlu oluyorum. Fakat, altını çizerek belirtmekte fayda görüyorum ki; sanatta “oldum” diyen, en büyük yanılandır. Ben henüz yolun başındayım ve sanat alanında hep aynı ruhla ilerleyeceğimden emin olabilirsiniz. Bu bugün de böyle, yarın da aynı kalacak.
Gelelim Bestekar ve Müzisyen Can PULAT’a… Yakında Türkiye’de çıkacak olan bir albümünüz var ve bu kez tüm parçalar Türkçe ve kendi bestelerinizden oluşuyor. Yanılıyor muyum?
Yanılmıyorsun Sevgili Sevtap, çok doğru; albümde yer alan parçaların besteleri, güfteleri tamamen bana ait olacak. Yanı sıra birçok parçama gitarımla da eşlik edeceğim ve aranjesine kısmen destek vereceğim. Basında yer aldığı üzere 2019 takvim yılı içinde ise 4 adet Türkçe bestemle müzikseverlerle buluşuyor olacağım. Albüm ise 2020’de geliyor.
2020’de sanırım maliyeti milyonlarca liraya varan Hollywood filmi tadında bir de klip hazırlığınız var ve 48 kişilik devasa bir kadro ile çalışıyorsunuz. Kliple ilgili birkaç tüyo rica edebilir miyiz?
Bazı şeyler vardır, bitmeden sunulduğunda anlamı kalmaz. Bu da öyle bir tılsıma sahip diyebilirim. Evet, gerçekten de muhteşem bir klip hazırlanıyor ve Hollywood filmi izliyormuşsunuz izlenimine kapılacaksınız. Fakat bu bir göz yanılgısı olmayacak; müzikseverleri ekrana bağlayan yegane unsur, işin üstün niteliği ve etik kurallar çerçevesindeki marjinalliği olacak.
Müziğe dair yaşadığınız yüzünüzde tebessüm yaratan ilginç bir anınız var mı? Var ise bizimle paylaşabilir misiniz?
Olmaz mı… Neler var neler… Biliyorsunuz, Almanya doğumlu olduğum ve yıllardır ülkeme hasret yaşadığım için, Türkçe diline fazla hakim değilim. Henüz düşüne düşüne cümle kuruyorum ve yeni yeni diksiyon eğitimi aldığımdan dolayı kimi zaman anlatmak istediğimi toparlamakta güçlük çekiyorum. Hani, “Anlıyorum ama konuşamıyorum!” derler ya işte benim yaşadığım aynen o durum. Her şeyi anlıyorum, gelgelelim kimi zaman ne diyeceğimi bilemiyorum; tıkanıp kalıyorum. Bir keresinde sanatçı bir dostumun düğünü için vatanıma gelmiştim. Takı takma töreni esnasında sanatçı oluşumdan dolayı mikrofon uzattılar. Aldım mikrofonu elime, “Allah kavuştursun!” dedim.
Beste yaparken nelerden ilham alıyorsunuz ve iyi bir besteciyi nasıl tarif edersiniz?
Belki size abartı gibi gelecek ama 28 yaşıma rağmen o kadar çok şey yaşadım ki, ilham almak için geçmişim fazlasıyla yetiyor. Zor bir çocukluğum, çalışmakla geçen bir gençliğim ve sınanmışlık yüklü bir yaşantım oldu. Gözyaşım da çoktu, kahkahamda; ama en güzel bestelerim; “İki damla yaşla imzaladıklarım” olarak adlandırabilirim. “Beste” demek, “Duygu” demek.
Sevgili Can Pulat size çok teşekkür ederiz… Son olarak Müzik Onair dergisi okurları için neler söylersiniz?
Sevgili Sevtap, sana, işinin üstadı ve müzik piyasasında profesyonel duruşu ile anılan değerli dostum Özcan Beylan’a ve tüm Müzik Onair ailesine teşekkür ediyorum. Ancak, bu sıradan bir teşekkür değil. Biz sanatçılar, sanatımızı sizler sayesinde kitlelere ulaştırıyoruz. Bu noktada böylesi ciddi, profesyonel çalışan kurum ve kuruluşların varlığı bizim için gerçek anlamda değer arz ediyor ve desteklenmeli diye düşünüyorum. Çok güzel işler yapıyorsunuz ve çok daha ileri işlere imza atacağınızdan kuşkum yok. Daha çok görüşeceğiz inşallah. Sevgilerimle, esen kalın.
Röportaj: Sevtap GÜL – Müzik Onair